Dionysos, Olympos'a giren tanrýlarýn en sonuncusudur. Dionysos, Yunan mitolojisine dýþarýdan gelen bir tanrýdýr. Yunanistan'da baþlangýçta bu tanrýya karþý büyük bir tepki olduðu bu konudaki efsanelerden açýkca anlaþýlmaktadýr. Ancak daha sonra kabul görerek en önemli tanrýlardan biri olmuþtur. Roma'da eski Ýtalik tanrý Liber Pater'le özdeþleþtirilmiþ olan, aslýnda klasik dönemin bað, þarap ve mistik vecd tanrýsýdýr. Homeros onu tanrý olarak kabul etmemiþtir. Buna karþýn Hesiodos'ta bir tanrý olarak karþýmýza çýkar.Dionysos'la ilgili asýl bilgiler, MÖ 5.yy'da yaþayan ünlü yazar Euripides'in "Bakkha'lar" adlý tragedyasýndan edinilmektedir.Dionysos, Yunan tanrýlarý içinde en fazla sayýda ada sahip olanýdýr. Bakkhos, Bromios, Euhios, Dithyrambos, Ýakkhos ve Ýobakkhos gibi çeþitli isimlerle çaðrýlýr. Dionysos'un bütün isimleri anlamlýdýr. Ancak bir bölümünün etimolojileri konusunda ortak bir sonuca ulaþýlamamýþtýr, bir kýsmý ise birden fazla anlama sahiptir.Mitolojiye göre Dionysos, Semele (Kadmos ile Harmonia'nýn kýzý) ile Zeus'un oðludur. Semele, Zeus'un aþýk olduðu kadýnlarýn en talihsizidir. Tanrý Zeus, Semele'ye öylesine tutulur ki onun her isteðini yerine getireceðine kutsal ýrmak Styks üstüne yemin eder. Bu iliþkiyi haber alan Hera, Semele'nin dadýsý kýlýðýna girerek onu, Zeus'u gök tanrýsý sýfatýyla görmesi konusunda ikna eder. Ettiði yemin üzerine Zeus, yýldýrým ve þimþekleriyle görünür ve Semele yakýcý ýþýk ve ýsýya dayanamayarak ölür. Semele'nin karnýndaki yedi aylýk bebeði alan Zeus onu baldýrýnda büyütmüþ, zamanýný tamamlayýp doðunca Hermes'e vermiþtir.Hermes küçük Dionysos'u büyütmeleri için Orkhomenos Kralý Anthamas ile Semele'nin kýz kardeþi olan ikinci karýsý Ino'ya vermiþtir. Hermes bebek Dionysos'un, Hera'nýn hýþmýna uðramamasý için kýz giysileri giydirilmesini söylemiþtir. Ne var ki Hera bu oyuna gelmemiþ ve Ino ve Anthamas'ý delirtmiþtir. Daha sonra Hermes, Dionysos'u Nysa vadisindeki nymphelere bakmalarý için götürmüþtür. Hera'nýn zarar vermesini engellemek için Zeus, Dionysos'u bir oðlaða dönüþtürmüþtür. Bu olay Dionysos'un ritüel sýfatý olan "oðlak" sýfatýný açýklamakta ve Nysa adýyla da, Dionysos adýnýn yaklaþýk bir etimolojisini vermektedir. Dionysos'un doðuþ efsanesinin geçtiði yer bazý hikayelerde Thebai'dýr[1]. Dionysos ismi bu sebepen dolayý iki kere doðan anlamýna gelmektedir. Ancak Euripides'in efsanesinde Dionysos'un asýl kaynaðý ayrýntýlý olarak iþlenmiþtir. Dionysos bir Lidya-Frigya tanrýsýdýr. Bakkhalar korosunun ilk sözü olan "Ben Lidya'nýn altýn ovalarýndan geliyorum, vataným Lidya'dýr" deyimi tanrýnýn kendini tanýtmasýna da uygundurDionysos, kýlýðý, kýyafeti ve karekteri ile de bölgenin özelliklerini taþýr. Bu nedenle Pentheus[2], kadýnca gördüðü Dionysos'un tutumunu yadýrgayarak þöyle der; "Yabancý bir sihirbazdan bahsediyorlar, Lidya'dan gelmiþ. Kokulu saçlarý, sarý perçemleri, mor yanaklarý varmýþ, siyah gözlerinde Aprodite'nin sihri parlýyormuþ". Yine ayný tragedyada davul, dümbelek, tef ve flütün Manisa-Sardes yöresindeki Dionysos törenleri sýrasýnda kullanýlan Anadolu kaynaklý sazlar olduðu anlaþýlmaktadýr. Dionysos dininin özünde bulunan vecd, kendinden geçme, coþku, taþkýnlýk Kybele törenlerinde de karýþýmýza çýkmaktadýr. Bu Dionysos'un Anadolu kaynaklý bir tanrý olduðunun en önemli kanýtýdýr.Yunan mitolojisinde Dionysos, nympheler tarafýndan büyütüldükten sonra Hindistan ve Arabistan yarýmadasý olmak üzere pek çok uzak ülkeye gitmiþve buralarda bulduðu asma dalýný gittiði heryere taþýyarak insanlara þarap yapmasýný, kendisine tapýnýlmasýný öðretmiþtir. Halikarnas Balýkçýsýna göre Dionysos'un asma için bu kadar uzaklara gitmesine gerek yoktur. Yabani üzüm asmalarý, yalnýzca Güney Anadolu ve Kuzey Suriye'de yetiþmektedir. Asma buradan Anadolu göçmenleri tarafýndan Yunanistan, Ýtalya, Güney Fransa ve Ýspanya'ya taþýnmýþtýr. Balýkçý'ya göre Bakkhos (Dionysos) yalnýzca þarap tanrýsý deðildir.Ývriz'deki Hitit kabartmasýnda Bakkhos bir elinde üzüm salkýmý, diðer elinde arpa yada buðday baþaðý tutmaktadýr. Çünkü insanoðlu þaraptan önce bira yapýmýnýn sýrrýný bulmuþtur[3]. Bakkhalar; Tanrý Dionysos-Bakkhos'un dinsel törenlerini kutlayan kadýnlar alayý. Çýplak bedenlerini nebris denilen benekli ceylan postlarýyla örter, baþlarýný sarmaþýk çelenkleriyle süslerlerdi. Ellerinde, ucunda bir çam kozalaðý bulunan sarmaþýk ve asma yapraklarý sarýlý deðnekler ve Promethus'un Olympos'dan ateþi çalarken kullandýðý dallarý taþýrlar. Geceleri ormanlarýn karanlýk köþelerinde, daðlarda koþarak kendilerinden geçerler, bu sýrada doðayla birleþip üstün bir güç haline gelerek önlerine çýkan vahþi hayvanlarý parçalarlar. Bu kadýnlara vecd (olgun ermiþlik) anlarýnda Thyas, çýlgýnca kendilerinden geçtikleri anlarda Mainas denir. Tapýnaklarý yoktur, yumuþak serin çimenlerde yatar, açýk havada gökyüzüne doðru tapýnýrlardý. Sonra Dionysos'un verdiði otlarý, böðürtlenleri yer, yaban keçisinin sütünü içer, kanlý avlara çýkarlardý. Bakkhalarýn bu çýlgýnca tavýrlarý Kybele törenlerinde kendini hadým eden Pessinus rehiplerinin tutumunu çaðrýþtýrýr. Yunan mitolojisinde Dionysos efsanesi þöyle devam eder; uzak ülkelerden dönen Dionysos sonunda kendi kültünü yerleþtirmek için Thebai'a gelir.Yanýnda ellerinde sarmaþýklarla, þarký söyleyen kadýnlar vardýr. Pentheus gelenleri görür ama yanlarýndakinin Dionysos olduðunu bilmez. þehrin orta yerinde baðýrýp, çaðýrýp þarký söyleyen bu kalabalýðý sevmez, nöbetçileri çaðýrarak hepsini yakalatmak ister. Ama askerlerden biri onun Semele'nin oðlu Dionysos olduðunu ve Demeter'le birlikte yeryüzünde insanlarý koruduðunu söyler. Ancak Pentheus onu dinlemez ve Dionysos'u yakalatarak þehre getirir. Ancak Bakkhalar daðlara kaçmýþlardýr. Dionysos, Pentheus'a kendisini yakalayýp zindana kapatamayacaðýný; zira bir tanrý olduðunu söylemesine raðmen Pentheus onu iki kez bir hücreye atmaya çalýþmýþtýr. Ýkisinde de Dionysos oradan çýktý. Pentheus'a çok kýzarak Bakkhalar'ýn peþine düþmüþtür. Onlarý bulduðu zaman, kendi annesi ve kýz kardeþileri olmak üzere pek çok Thebai kadýnýnýn Bakkhalar'ýn yanýnda olduðunu görür. Ýþte o zaman Dionysos kutsal gücünü kullanarak bütün kadýnlarý çýldýrttýr. Çýldýran kadýnlar Pentheus'u yabani bir dað aslaný zannederek üzerine atlayýp parçaladýlar.Onu öldürenler arasýnda kendi annesi de vardýr. Thebai kralý Pentheus, Dionysos'un tanrý olduðunu ancak ölürken anlamýþtýr. Dionysos bir süre sonra kadýnlarýn akýllarýný baþlarýna getirmiþtir. Pentheus'un annesi ve Thebai'lý kadýnlar yaptýklarýný anlayýp çok üzülmüþlerdir.Þarap tanrýsý Dionysos, iyi yürekli ve yumuþak baþlýydý fakat bazen çok kötü de olabiliyordu.Dionysos tapýnýmý, birbirine karþý bu iki davranýþýn ortasýnda geliþmiþtir. Kendisine tapanlara sevinç ve özgürlük verebildiði gibi yabanýl yýkýmý da getirebiliyordu. Çünkü þarap iyi olduðu kadar kötüdür de. Ýnsanlarýn içini ýsýtýr, onlarý neþelendirir ama çok içilirse sarhoþ eder.Yunanlýlar þarabýn bu iki özelliðini bildikleri için Dionysos'a yalnýz iyilikler deðil, kötülükler de yaptýrmýþlardýr. Ama yine de þarabý her zaman sevmiþlerdir. Dionysos'un bütün hastalýklarý iyileþtiren bir kadehi (kantharos) vardý. O kadehten içki içen korkuyu unutur, cesaretlenirdi. Ýnsanlar bundan dolayý þarap tanrýsýný diðer tanrýlardan daha çok sevmiþlerdir. Ama ona tapanlar arasýnda hiç içmeyenler de vardý. Çünkü Dionysos yalnýz içki yoluyla deðil esin yoluyla da özgürleþmeyi kabul ederdi.Dionysos törenleri, insanlara yalnýz mutluluk içinde yaþamayý deðil iyi bir umutla ölmeyi de öðretmiþtir. Yunanistan'da hiçbir bayram ve törenle karþýlaþtýrýlmayacak olan bu þölenler asmalar yeþermeye yüztutunca baþlar ve beþ gün sürerdi. Bir barýþ ve kardeþlik havasý eser, tutsaklar salýverilirdi. Halk açýk havada, bir tiyatroda toplanýr, oynanan oyunlarý izlerdi. þairler, oyuncular ve þarkýcýlara tanrýnýn uþaðý gözünde bakýlýrdý. Dionysos'un rahibi de tanrý adýna bu þenliklere katýlýrdý.Dionysos tiyatrosunda komediler de oynanýrdý ama trajediler daha fazlaydý. Mitolojideki her olay gibi bu da bir nedene dayanmaktadýr. Dionysos da Demeter gibi aslýnda acý çeken bir ölümsüzdü, ancak acýsý doðrudan kendinden kaynaklanmaktaydý. Asma, meyva veren diðer aðaçlardan çok farklýdýr; hepsinden daha çok budanýr, kýþýn yapraksýz, çýplak ve eðri büðrüdür. Kýþýn geliþiyle Dionysos Persephone gibi ölürdü. Ama onunki çok daha korkunç bir ölümdü.Bazý öykülere göre Hera'nýn, bazý öykülere göre de Titanlarýn buyruðuyla paramparça edilirdi. Aylar geçer yeniden canlanýr ve yeniden ölürdü. Tiyatrosunda onun yeniden hayata dönüþünü kutlarken öleceðini de unutmazlar, o yüzden tragedyalar oynarlardý. Dionysos trajik yanlarý olan bir tanrýdýr. Dionysos bu yanýyla bir taraftan da ölümün son olmadýðýný gösterirdi. Ona inananlar ölümün ötesinde bir hayatýn olduðunu bilirlerdi. þarap tanrýsý dirilen bir ölü deðil, ölen bir diriydi.Dionysos her bakýmdan doðaya yöneliktir. Ancak simgelediði asýl güç doðanýn kendisi deðil, insanla doða arasýndaki bir iliþki, insaný doðanýn sýrlarýna erdiren büyülü bir güçtür. Doða sýrlarýna ve gücüne ermek, yani tanrýlaþmak insanoðlunun ulaþmayý istediði bir aþamadýr. Dionysos bu aþamaya ulaþmanýn yolunu herkese açar. Bu yol, þarap ve sarhoþluktur. Ýnsan yaratacýlýðýnýn kökeninde bulunan gücü, þarabý elde ettikten sonra kazanmýþtýr.Dionysos bu nitelikleriyle Yunan yazýnýnýn en önemli kolu olan tragedyayý doðurmuþtur. Özellikle V.yy. sonlarýnda Yunanistan'da son derece yaygýnlaþmýþtýr. Hýristiyanlýðýn bu bölgelerde hýzla yayýlmasýnda bu dinin önemli katkýsý olmuþtur. Dionysos'un mistik akýmlar ve tarikatler üzerindeki etkisi Anadolu'da da açýk bir þekilde hissedilir. Bektaþiliðin ve günümüze dek önemini yitirmeyen baþka tarikatlerin kaynaðýnda Dionysos dininin bulunduðu artýk herkesce kabul görmektedir.Dionysos tasvirlerinde çoðu kez genç bir adam olarak gösterilir. Kabarýk, dalgalý saçlarý arasýnda üzüm ve asma yapraklarýndan oluþan bir çelenk, elinde kantharos vardýr. Diðer elinde ise ucu çam kozalaðý ile sonuçlanan, üzerine sarmaþýklar sarýlý thyrsos tutmaktadýr.[1] Azra Erhat'a göre Hellenler'in baþtanrýsý Zeus olduðu için, dýþarýdan gelen Dionysos'u onun buyruðu ve soyuna sokmak için Semele efsanesi uydurulmuþtur.[2] Pentheus, Dionysos'un teyze oðlu. Ancak Bakkhos dininin Yunanistan'a ve özellikle Thebai'a girmesine yobazca direnmiþtir. Daha sonra kendi annesi tarafýndan öldürülmüþtür. [3]Bira MÖ.6000'de Mezopotamya'da, Mýsýr'da, MÖ.4000'de Girit'te içilmiþtir.Mitoloji ders notlarýndan alýnmýþtýr.


Gönderen: Muharremkaplan


Yorumlayan: felsefefe tarih 04.10.2006
Yok beyefendi siz oryantalist gibi olaylara bakýyorsunuz
Siz Ýslam Tasavvufunu hiiiç anlamamýþsýnýz.
Yanlýþýnýz nerde mi ?
Her yerde
Burada görüþlerinize cevap vermem imkansýz daha geniþ geniþ bir yazýyla size ve bu görüþün yanlýþlýðýna cevap vereceðim
Özür diliyorum

--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: Tarhan tarih 04.10.2006
Muharremcigim bulduðun bu hurafelerin yazdýðýn baþlýkla hiçbir ilgisini kuramadým.Anlatýlan hurafeler Ýslamdan 1000 yýl önceyi tasvir ediyor.Mistik anlayýþý tasavvus ile baðdaþtýrmak nasýl yalnýþsa bu putperestlerin anlayýþýný mistiklikle baðdaþtýrmak ta o kadar yalnýþtýr..ama çalýþmalarýný begeni ile takip ediyorum... )))

--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: Muharremkaplan tarih 07.10.2006
Oryantalist gibi baktýðýmý kabul etmiyorum. Konuyla ilgili forum actim orada tartisalim. Niye bu kadar kýzdýgýnýzý da anlamadým. Biraz acýk fikirli ve tartismaya acik olmakta fayda var sanýyorum.