Çocuktum, kaç yaþýnda olduðumu anýmsamýyorum. Antep’i gavur baþmýþ dediler. Bu gavurun adý ingilizmiþ. O zamana kadar gavur sözcüðü, eski bir kilisenin arkasýnda oturan Ermenileri anýmsatýrdý. Ermeni ile gavur ayný anlama gelirdi. Gavur kavramýnýn düþman anlamýna geldiðini ilk defa Fransýz ve Ýngiliz sözcükleriyle birlikte öðrendim. Nizip halký iþ hayatýnda Ermenilerle iç içe yaþadýðý için o zamana kadar herhangi bir düþmanlýk duygusu yoktu içimizde. Pratik sanatlarýn hemen hemen hepsi Ermenilerin elindeydi. Ermenilerle bu ülkeyi iþgal eden Ýngilizlerin ve Fransýzlarýn bir baðlantýsý olduðu akþam sessizliðinde Antep’ten top sesleri geldiði zaman anladým. “Antep’te Fransýzlarla savaþ var” diyorlardý. Daha önce Ýngilizlerin adýný duymuþtum. “Nizip’e Ýngilizler gelmiþ, Aþaðý oba’daymýþlar ” dediler. Onlarýn kuyruklu olduðunu söylediler. Bende kuyruklu adamlar nasýl olurmuþ diye mahalledeki çocuklarla Aþaðý oba’ya gittim. Arkalarýnda sarkan kasatura mýydý, yoksa baþka bir þey miydi? Çocuk hayal gücünün gerçekleri deðiþtirmeye yapýsý nedeniyle ben, uzun yýllar Ýngilizleri kuyruklu insanlar olarak algýladým. Çünkü yaþ, bacaklarýmýzýn arasýndan geçirdiðimiz sýrýðý “deh deh” diye at gibi koþturduðumuz yýllarýn mutlu cennetinde emekliyordu. Ýþte böylece Ýngilizleri Nizip’ten kuyruklu olarak yolcu ettik.
Arkasýndan Fransýzlar geldi Nizip’e… Onlarýn da kuyruklarý yoktu ve fakat toplarý , tüfekleri, katanalarý, birde saldýklarý korku vardý. Antep’te ev ev, sokak savaþý oluyordu onlarla. Antep’in eli silah tutmayan yaþlýlarý ve çocuklar hep Nizip’e gelmiþlerdi. Fransýzlar bir taraftan Nizip’e ve oradan Birecik’e doðru sarkmýþlardý. Nizip’e Antep yolu civarýndaki köylerden Nizip’e Fransýzlar geliyormuþ havadisini duyan köylüler çiftesini alýp birkaç sýktýktan sonra savuþup gidiyormuþ. Fransýzlar düþmanýn öncü kuvvetlerine rastladýklarýný sanarak sipere giriyorlarmýþ. Böylece hatýrladýðýma göre, Antep’ten Nizip’e gelmeleri 15 gün sürmüþ derlerdi.
Fransýzlar Nizip’te çok kalmadýlar. Birecik’e doðru gittiler. Halkýn bilincinde direnme esastý, isterse bir kiþi olsun.
Birecik, Fransýzlarý yaptýklarý tahtadan bir topla karþýlýyor… Ýçine kara barut doldurulmuþ, patladýðý zaman parçalanarak büyük bir gürültü çýkarmaktan baþka marifeti olmayan bu top için, o zamanlar bir de alaylý türkü düzülmüþtü:”tahtadan top yaptým dayan Fransýz dayan” dizesi þimdi aklýmda kalmýþ.
Fransýzlar Nizip’te kaldýklarý sürece bir çete kurmuþ olan Habeþ Efendi’nin evini bastýlar. Birde Fransýzlar çocuklarý toplayarak Halep’e götüreceklerine dair bir dedikodu çýktý. Bizde okul tatil olduðu için Memiþ hocanýn mektebine devam ediyorduk. Bizi toplu halde götüreceklerini duyunca kimse camiye gitmedi herkes çocuðunu bir köþede sakladý çocuklarý okutup gavur edecekleri söyleniyordu. Tam bu söylentilerin çýktýðý bir zamandýðý gibi Fransýz sömürge askerlerinin oyun oynadýðýmýz yola doðru geldiðini görünce korkutan bizi gelip götürecekler diyerek korkudan kaçmaya baþladýk.
Askerler arkamýzdan “lethaf” diyerek baðýrýyorlardý. Ýlk duyduðum Fransýzca kelime bu olduðu bu idi. Sonra bu sözün Arapça korku anlamýna “havf” sözünden olduðunu ve korkmayýnýz anlamýna geldiðini öðrendim.
Fakat burada bir baþka olaydan söz etmek istiyorum: Biz Fransýzlarýn anlamýný bilmediðimiz “lethaf” sözlerine aldýrýþ etmeyerek her birimiz çil yavrusu gibi bir yerlere daðýldýk. Ben bizim bizim zabýða girdim. Korkudan bir sincap gibi süllüme týrmanarak damdaki ortutlarýn ( bað diyeklerinden yaptýklarý odun) altýna gizlendim. Tam bu sýrada iki Fransýz neferi benim saklandýðým damýn karþýsýnda bulunan Ýbrahim Halil Aðanýn evine girmesin mi! Gözleri ile etrafý araþtýrdýðýný görünce bende iyice þafak attý. Fakat birde baktým ki, o evin yaþlý kadýný Adle Bacý eline geçirdiði kalýn bir sýrýðý “ seni kavurun dölü !” diyerek Fransýz askerinin kafalarýna indiriyor. Askerler Adle Bacý’nýn sopasýndan kurtulmak için ellerini baþlarýna koyarak arýk kenarýna doðru dörtnala kaçmaya baþladýlar. Meðer bu zavallý sömürge askerleri evin kapýsý açýk olduðundan hayatta(avlu) gördükleri odun yýðýnýndan birkaç parça almak istiyorlarmýþ.
Adle Bacý ise kardeþlerini, yakýn akrabalarýný yitirdiði o kara günlerin içinde çöreklenen hýncýný açýða vuruyordu. Askerlerin kafasýna indirdiði sobalarla..
Prof. Dr. H.Cahit TANYOL
--------------------------------------------------------------------------------
Okunma: 132
Oy/Yorum: Rating:0 Votes:0 (Rating Scale: 1 = worst, 10 = best)
Tarih: 09.09.2006
Yazar/kaynak: Prof. Dr. H.Cahit TANYOL
Yazar iletiþim: Prof. Dr. H.Cahit TANYOL
Gönderen: Gökhan Dokuyucu