eðitim ve sanat nizip’te neden itibar görmez

[nazým]

herkes, yaþadýðý memlekette rahat olmak ister. Nizip, insanlarýn rahat yaþayamadýðý bir yer. huzurlu bir hava yakalamak gerçekten zor Nizip’te. kavganýn, suçun, ahlaksýzlýðýn, seviyesizliðin son yýllarda arttýðýna inanýyorum.tahsilli adam bol ancak eþekliði baki kalan tahsilliler bir hayli fazla. toplumun uyanmasý lazým. insanýn adam olmasý için adam gibi þeyler okumasý ve öðrenmesi gerekir. Nizipte kaç eve kitap ve gazete giriyor acaba merak ediyorum. Nizip’in en büyük sorunu mala mülke aþýrý önem verilmesidir. maddiyat bir türlübaþka deðerlerin önüne geçemiyor. ve öyle bir gidiþ var ki .... bu gidiþle ne eðitim ne sanatbir adým ilerleyebilir.

.

[hazarfenx]

nazým kardeþ öyle güzel bir konuya temas etmiþsinki katýlmamak elde deðil yerden göðe kadar haklýsýn.ama yinede mücadeleyi býrakmamak yapmak ve yapanlara yardýmcý olmak lazým diye düþünüyorum.yapýlan etkinliklerin kurulan derneklerin hepsi belli bir grubun amaçlarý doðrultusunda yapýldýðýný düþünüyorum.aðzýna saðlýk.

[ahmetaksoy]

sevgili nazým,

biraz sizin ne yaptýðýnýz hakýnda bilgi sahibi olmak mümkünmü?veya siz kaç tane sivil toplum örgütüne üye veya gitiðiniz konusunda bilgi versen,bu bir rýca dýr.sakýn alýnmayin .sizi çok merak etim de?

[avcý1973]

HER EVE ÝNTERNET GIRMIÞ ARKADASIM GAZETE KÝTAP NE OLACAKKÝ

[Subutay]

Nazým arkadaþýn düþüncelerine hak vermemek elde deðil. Ama bu sorun yalnýz Nizip�in deðil, ülkemizin maküs talihidir. Ýnsanlar günden güne zorlaþan ekonomik þartlar altýnda geçim derdine düþmekte ve tabir-i caizse akþama kadar eþþek gibi çalýþmaktadýr. Akþam evine yorgun argýn gelen insanlar TV ya da internetin baþýna geçip kanallarvede internet siteleri arasýndaamaçsýzcagezinmektedir.Eline kitap alýp da okumak kimsenin aklýna gelmiyor. Niye mi? Kitap okumanýn sýkýntý verdiðinden bahseder çoðu insan. Halbuki akýcý bir roman insanýndünyasýný daðýtýr. Bulunduðu noktadan soyutlanýr insan, kitapla bütünleþir.Kimiside ne acý ki kitap okumayý "entellik"ten sayarlar. "Erkek adam kitap mý okurmuþ? Erkek dediðin ya maç izler ya da kahvede kaðýt oynar."Ben þimdi Nizip�te bir dolmuþta ya da bir parkta elime kitap alsam ne olur sizce? Arkamdan teneke çalmazlar mý? Dürüst olup özeleþtri yapalým, aþaðýda ülkemizdeki kütüphane ve kahvehane oranlarýna bakýnýz lütfen. Þu da bir gerçektir ki memleketimizde çoðu kahvehanenin üstünde kýraathane yazmaktadýr. Kýraathane nedir? Kýraat=okuma yani okuma salonu. Bu adýn nereden geldiðini yazmama gerek yok sanýrým. Þimdi size bir öneri, postalarýnýza baktýnýzsa eðer karþýsýnda durduðunuz þu aletin açma düðmesine basýn ve kapatýn biirrr... Evde ya da bulunduðunuz yerde elinize geçecek ilk yazýyý okuyun ikiiii... Sonra kendi kendinize bir sorun bakalým o yazýyý okurken aklýnýza hiç o gün yaþadýðýnýz sýkýntýlar geldi mi? Bir nebze olsun kendinizi garip hissettiniz mi?



Bazý ülkelerdeki kitapokuma oranlarýný ve yýlda basýlan kitap adetlerini aþaðýda verdim.





Türkiye'nin "kitap okuma alýþkanlýðý" ayýbý.

OKUMANIN TÜRKÝYE’DEKÝ DURUMU

Ýnsanlarýn yaþamakta olduðu hayatta belirli amaçlarý vardýr. Bu amaçlar için bilgi ve yetenek gibi çeþitli etkenler önemlidir. Bunlardan elde edilebilecek en önemlisi bilgidir. Geliþmiþ ülkelerde bilginin %60’ý ise okumakla elde edilmektedir.



Okumak kiþisel geliþimdeki en önemli unsurdur. Geliþkin bir kiþi çok okumuþ kiþidir. Okuyarak olaylarýn içyüzü öðrenilebilir, konuya hakim olunur ve bunlarýn sonucunda ise özgüven elde edilir. Ayrýca okuyan bir kiþi zengin kelime daðarcýðýna sahip olarak düþünme kapasitesini ve genel kültürünü arttýrýr, etkili hitap ve etkili iletiþim becerilerine de doðrudan sahip olur. Böylece edinilen bu özellikler ile toplumda etkin bir kiþi olunabilir. Tüm bunlar insanlarýn okumasý gerektiðinin bir kanýtýdýr ve dolaylý yoldan da eðitim seviyesinin arttýrýlmasýna da yardýmcý bir unsurdur.



Okuyarak Zaman Kazanmak



Genellikle iþten, okuldan döndüðümüzde mevcut olan boþ vakitlerimizi televizyon baþýnda dinlenmeye çalýþarak harcarýz. Yani en verimli anlarýmýz olmasý gereken boþ vakitlerimiz amaçsýzca harcanmaktadýr. Bazý vakitlerimiz ise zorunlu olarak boþ geçer. Mesela seyahatler, hastanede, postanede sýra beklemeler vb.



Zorunlu veya zorunlu olmayan boþ vakitlerimizi deðerlendirmemiz gerekmektedir. Bunun en güzel yolu kitap okumaktýr. Öðrenmenin en kolay yolu olduðunu daha önce söylemiþtik. Buradaki kolaylýðý kitap okurken dinlenebilmektir. Kitap okuyarak tren, otobüs, hastane, postane gibi yerlerde beklerken yaþadýðýmýz sýkýntýyý en aza indirgeyebilir, koltuða uzanarak sakin bir ortamda kitap okuyarak bedenimizi ve zihnimizi dinlendirebiliriz. Bunlarýn yanýnda bir de bilgi bikrimi saðlarýz. Baþka bir deyiþle; “Alan memnun, satan memnun.” olur.



Batý kültürü buna bir örnektir. Batý toplumu yanlarýnda daima kitap taþýr ve boþ vakitlerinde hemen açarak okumaya baþlar. Batý kültürünün bu yönünü diðer örnek aldýklarýmýz kadar örnek almýyoruz. Halbuki asýl bize yarayan budur. Ülkemizde bu durum hamallýktan öte görülmez. Zira defter, kitap bile taþýmaya üþenen bir öðrenci milletimiz mevcuttur.



Kitap Seçiminin Önemi



Sürekli okumaktan bahsediliyor ve teþvikte bulunuluyor. Bu ayrýntýlarýn yanýnda dikkat edilmesi gereken diðer bir hususu daha vardýr. Bu hususun adý kitap seçimidir.



Kitap basmak kolay iþtir. Alet ellerindedir ve basarlar kitabý. Bugün bedava binlerce kitap bulabilirsiniz. Bunlar genellikle misyonerlik içeren zararlý yayýnlardýr. Basýlan binlerce zararlý kitaplarýn yanýnda faydasýz kitaplar da bulunmaktadýr. Bunu uygulamak yani doðru kitap seçimi yapmak ancak kiþiyi doðru yönlendirmekle olur. Okunabilecek bir eserin kýsa tanýtýmýný yaparsak;



Öncelikle heyecanlý ve sürükleyici olmalýdýr. Okuyan kiþi bu kitaplardan zevkine zevk katmalý, kendini maceranýn içinde hissetmeli veya öðrenmenin zevkine varmalýdýr. Çünkü aksi özelliklerdeki kitaplar insaný farklý psikolojilere sokmakta ve aklýný karýþtýrabilmektedir. Þüpheci, umutsuz bir ruh haline bürünebilmeleri muhtemeldir.



Kitap karanlýk, iç karartýcý olmamalýdýr. Dili akýcý, samimi ve kolay anlaþýlýr olmalýdýr. Ýnsan kendini okurken ferahta hissetmeli, kelimeleri kolayca anlayabilmeli ve kelimenin anlamýný deðil ne cümlenin ne anlatmak istediðini düþünmelidir.



Türkiye’de Kitap Okunuyor Mu?



Bu soruya cevap vermek çok basittir. Etrafýnýza baktýðýnýzda kitap okunmadýðýný çok rahat anlayabilirsiniz. Arabada, evde, okulda, iþte, hastanede elinde kitapla oturan kaç insan gördünüz. Buna biraz dikkat ederseniz bir elin parmaklarýný geçmeyeceði büyük ihtimaldir.



Eðitim ve kitap okuma alýþkanlýðý ayný doðrultuda gitmesi gerekirken bizim ülkemizde bu tam tersine gitmektedir neredeyse.



Üniversite Mezunlarý Kitap Okuyor Mu?



BM Ýnsani Geliþim Raporu’na göre Türkiye okuma alýþkanlýðýnda Malezya, Libya, Ermenistan gibi 173 ülke arasýnda sadece 86. sýrada kendisine yer bulabiliyor.

Üniversite tahsili görenlerin sayýsý son yýlarda 14 kat arttýðý halde kitap okuyan üniversite mezunlarýnýn sayýsý 1965’lere göre %10’lara kadar düþmüþtür. Eðitim-Sen’in bir araþtýrmasýna göre öðretmenler de kitap okumamaktadýr. Türkçe programý okuma alýþkanlýðý edinilmesi konusunda ýsrarcý olmasýna raðmen bu programý uygulatacak olan eðitimciler kendisi bile uygulamýyor. Yapýlan ankete göre;



%8’i hiç kitap okumuyor

%28i ayda bir kitap okuyor

%39’u ise bilgi vermek istemiyor.



Türkiye’de kütüphanenin 100 bin katý kahvehane mevcut. Batý’da okuma oraný araþtýrmasý yeni bir bilim dalý kabul edilmektedir. Yapýlan bir araþtýrmaya göre de Japonya’da 25 kiþiye, Fransa’da 7 kiþiye Türkiye’de ise 12 bin 89 kiþiye bir kitap düþmektedir. Ülkemizde okuryazar nüfusu %85lerde olduðu halde okuyan nüfus sadece %5lerde.



Üniversiteliler arasýnda yapýlan bir araþtýrmaya göre sorunu Tv, internet ve sisteme baðlýyorlar.



Bu konudaki bir diðer araþtýrma ise Prof. Dr. Çaðatay Özdemir’in “ Türkiye’de Öðretim Elemanlarý Okuyor Mu?” çalýþmasýdýr. Sonuçlara göre yýllýk okuma oranlarý;





%16’sý hiç kitap okumuyor.

%72’si 1–2 kitap okuyor.

%11’i 3–5 kitap okuyor.

Sadece %1,4’ü beþ kitaptan fazla okuyor. Dünyada iyi bir kitap okuru sayýlmak için yýlda en az 10–20 kitap okumak gerekiyor.

Bu araþtýrmalarý deðerlendiren gazeteci-yazar Özdemir ÝNCE “ Üniversitede hocalar okuduklarýný papaðan gibi tekrarlýyorlar. Her gün kullandýklarý Jakoben’in bile ne anlama geldiðini bilmiyorlar.” demektedir.

(Tepeden Ýnmecili anlamýna gelir. Fransa'da Aziz Dominicus tarikatýna baðlý rahip ve rahibelere verilen addýr. Ayrýca, jakobenizm taraftarý, Fransýz Devrimi'nde sol kanat (Jakoben) partinin taraftarlarýný belirtmek için de kullanýlýr.

Fransýz ihtilali yýllarýnda Maxmillien Robespierre baþkanlýðýnda çýkan sosyalist demokratik grup. 'Jacobin Club' adý altýnda o dönemde çok popüler olan isyancýlarýn adý. Ancak jacobinlerin demokrasisi mutlakýyetçi demokrasi anlamýna geliyor ve merkeziyetçi bir cumhuriyetten bahsediyorlar. O dönemde çok kanlý olaylar yaþanýyor(region of terror). Günümüzde orijinal anlamýndan tamamen uzaklaþmýþ jacobinler radikalciler-köktenciler olarak da anlam taþýmaktadýr.)

Mustafa Kemal Atatürk çok iyi bir okurdu. Kütüphanesinde 4bin kitabý bulunmaktaydý. Atatürk kitaba verdiði önemi þu þekilde açýklamýþtýr.

“Çocukluðumda elime geçen iki kuruþtan birini kitaba vermeseydim iþlerin hiçbirisini yapamazdým.” Buradan da cumhuriyetin temelinin kültür olduðunu çýkartabiliriz.



Kütüphanelerin Durumu



Kütüphanelerin oranýnýn kahvehanelere göre binde bir olduðunu baþlarda belirtmiþtim. Türkiye’nin 2 bin, Fransa’nýn 13 bin, Almanya’nýn 10 bin, Ýngiltere’nin 12 bin kütüphanesi bulunmaktadýr.



Ýlk olarak Türkiye’nin nüfusunun %40’ý kütüphanelerle tanýþmadan ölüyor. Bunun sebebi ilk olarak kütüphane eksikliði, ikinci olarak da merak, araþtýrma ve okuma eksikliðidir. %31’i kütüphanelere giden Türkiye nüfusunun sadece %8’i kitap okumak için gidiyor. Diðerleri; araþtýrma, araþtýran arkadaþlarýna refakatçi olarak kütüphaneleri ziyaret ediyorlar. Araþtýranlarýn büyük bölümü de öðretmenlerinin verdiði ödev için araþtýrma yapmaktadýrlar. bir þeyi merak ederek bir araþtýrma amaçlý kullanýlmýyor. Bu verilerin Türkiye’de internetin yaygýnlaþmasýndan daha önce saptandýðýný da belirtmekte fayda var diye düþünüyorum.



Kütüphanelerin yetersiz olduðu bir gerçek fakat mevcut kütüphanelerden yararlanma oranýnýn düþüklüðü de ayrý bir gerçek. Batý ülkelerine nazaran çok alt sýnýrlarda bir oran mevcut. Fransa Halk Kütüphanelerinde 140 milyon derleme eser mevcutken bu ülkemizde 12 Milyondur. Yani %13 dolaylarýndadýr. Okuma kapasitesine sahip 15 yaþýndan büyük nüfusun 50 milyon dolaylarýnda olduðunu ve hepsinin kütüphanelerden sadece bir kitap okumak istemesini düþünürsek acý gerçekle bir defa daha yüzleþmiþ oluruz.



Üniversitelerimizin bir çoðunda kütüphanelerimiz mevcuttur. Üniversite kütüphanelerinin genel amacýna bakarsak araþtýrmalar için dokümantasyon olduðunu görürüz fakat þuanda birçoðunda araþtýrmaya uygun bir hal göremiyoruz. Kapasiteleri oldukça yetersiz seviyede.



Geliþmiþ bir üniversite olmanýn yolu araþtýrmalara kaynak saðlamaktan geçtiði halde bir çok hocanýn kütüphanelere daha uðramamýþ olmasý da bizleri düþündürüyor. Hizmetin pahalý olmasý da üniversitelerin kütüphanelerini geliþtirmeye sýcak bakmamasýna da ayrý bir mazeret oluþturuyor. Bu ne kadar geçerli bir mazerettir orasý da tartýþýlýr.



Ülke olarak yapýlmasý gerekenler, daha saðlýklý eðitim vermek, eðitime daha çok kaynak ayýrtmak, bireyleri küçüklükten itibaren okuma konusunda aþýlamaktan geçer. Zira okumayý bilmeyen topluma, okumalarý için saða sola geri dönüþümlü kitaplar býrakmak biraz gülünç oluyor gibi geliyor bana. Her þeyin eðitim ile mümkün olduðu ve teknolojinin de geliþtiði dönemimizde, en azýndan teknolojiyi doðru düzgün kullanmayý öðrenmemiz ve öðretmemiz gerekiyor. Baþta eðitim verenler olarak tüm toplum eðitilmeli. Ülkeyi kurtarmak için milyonarlýn sokaða döküldüðü bir devlette bu konu için kýllarýn zor kýpýrdamasý da ayrý bir meseledir ki ülkemiz geriye gitmektedir. Çanakkale baþta olmak üzere verdiðimiz baðýmsýzlýk savaþlarýnda doktorlarýmýzý, öðretmenlerimizi, bilimcilerimizi kaybettikten sonra yeni aydýnlarý yetiþtirmeliyiz.



Þimdi bir forumda sorulan “Sizce Türkiye'de Ýnsanlar Neden Yeterince Kitap Okumuyor?” sorusuna verilen bir cevapla ve bir þiir ile yazýmý sonlandýrýyorum.



“Türkiye'de kitap kültürü yerine -erkeklerde- kahve kültürü; -bayanlarda-5 çayý kültürü olduðu için. Uyanmak için deðil de uyumak için kitap okuduðumuz için. Kaliteli yazarlar yetiþmediði için. (Ki bu da okumamanýn doðal sonucu) Kitaplarýn çok pahalý olmasý ve alým gücünün düþük olmasý. Saatlerce boþ beklemek bize çok makul geldiði için. Otobüse bindiðimizde hemþerim nerelisin muhabettinden kurtulamadýðýmýz için. Kitap okuyanlarý entel dantel olarak gördüðümüz için. Dedikodu yapmayý ve baþkalarýnýn hayatýna girmeyi çok sevdiðimiz için. TV izlemekten baþýmýzý kaldýramadýðýmýz için ve aklýma gelmeyen diðer nedenlerden de özür dileyerek. Bence bunlar iþte.”



OKUMAK GEREK Daha çok þey bilmek için,Ýleriyi görmek için,Gerçekleri görmek içinDaha çok okumak gerek. Daha güçlü devlet için,Huzur için, servet için,Daha mutlu millet içinDaha çok okumak gerek. Tembellikten vazgeçelim,Okumayý yol seçelim,Okumak, bilmektir derim,Daha çok okumak gerek...

[nazým]

"quote" sevgili Aksoy,

Benim ne yaptýðým çok önemli deðil; ancak istihza içeren sorunuza cevap vereyim: Üniversitedeyken çeþitli derneklerde ve partilerde aktif olarak çalýþtým.

Nizip’te iki dernek, bir sendikaya üyeyim. Toplumun sorunlarýndan uzak duran biri deðilim.

[nazým]

Sevgili Avcý,

Her eve internet girmesi, o evin kültür bakýmýndan ihya olduðunu göstermez. Ýnternetin doðru kullanýldýðýna inanmýyorum.

Ayrýca internette Gazetelerin ilk sayfalarý var. köþe yazarlarýný okuyamýyorsunuz. Siz yine de bir gazete alýn. Ama içinde gerçek haber ve yorum olsun.

[nazým]

SUBUTAY BEYETEÞEKKÜR EDÝYORUM..

[musaeken]

nazým hocamýn duyarlýlýðý ve ufuk sunucu konusundan dolayý teþekkürlerimi sunuyorum.Doðrusu kültür-sanatla ilgili biri olarak dediði sýkýntýlarý birebir yaþýyorum.Yaþadýðým memleketi eleþtirmek bana göre çok sýkýcý bir olay.Ama bazý hususlarý da belirtmek gerek.

1.Nizip tipik bir köyden kente dönüþüm sancýsý geçirmektedir.

2.okuma oraný oldukça düþüktür.

3.Kültür ve sanatsal zevk belli bir düzey gerektirdiðinden yeterince önemsenmemektedir.

4.Hasetlik,çekememzlik çok yaygýndýr.

iþte bu sebeplerden,ilçemizde eðitim,kültür,sanat pek itibar görmez.Biz baðbozumu ekibi olarak ,yörenin bu özelliklerini gözönüne alarak,bu duruma da uyan bir oyun sergiledik,ama profesyonel bakýþla.Baþarýlý da olduk.Hala turnelere gidiyoruz.Geçen gün hatayda idik,bir hafta sonra malatya,balýkesir,belki KKTC.Koþumuz sürecek.Kuraklýða,kumul rüzgaralara inat.Ýþte sanat için lüzumlu azýk bu.Eyvallah!

[nazým]

Sevgili musa hocam, sizin yaptýðýnýz tam bir Don Kiþotluk.bir þeyleri baþarmak için Donkiþot gibi olmak gerekiyor.

ama þuna inanýn siz yel deðirmenlerini alt ettiniz.

tiyatronuz ve sizi sonuna kadar destekliyorum.