IMAM HATIP LISESI MEZUNLARI (1985-86 DÖNEMI)

[felsefefe]

Aziz dostlar merhaba Nizip için yazýlan bu yazýlar ve fýkralar ne kadar güzel Mustafa isimli arkadaþý ben komþu forumda okudum orada yazýyor kendisi.
Sizlerin komik þeylere meraklý olduðunuzu bildiðim için komþu forumdan kopyaladým.
Ömerk niye yazmýyorsun sevgili ahmet senden hiç ses gelmiyor.
Herkese selamlar


Osman Demir
Istanbul

[felsefefe]

Arkadaþlar normal konun yanýnda ciddi bir þey yazalým.
Ýsrailli bilim adamý dün cezaevinden çýktý. Kendisine geçmiþ olsun diyoruz.
Bu bilim adamý ikinci Bernard Russell olabilirdi ama yazmasý konuþmasý ve gezmesi yasak bu yüzden her kapalý toplum gibi israilde yasaklarla güçleniyor. Oysa insanlarý her geçengün biraz daha mutsuzlaþýyor.
Belliki kahramanlar çýkabiliyor insanlarýn mutluluðunu haykýrabiliyor.
Ýsrailli bu bilim adamý israil nükleer silah yapýyor diye hapis yattý. Ancak bu arada ben her yerde nükleer silaha karþýyým. Nükleer silahtan öte biyolojik ve diðer toplu olarak insanlarý öldüren her türlü silaha karþýyým Kim yaparsa yapsýn bu vesile ile tüm bu tür silahlar? yapan bilimadamlarýna sesleniyorum yaptýðýnýz silahlardan birisi ile birgün sizin çocuðunuz veya torununuz ölecek bu tür silah yapmayýn yaptýrmayýn
Dinimiz bu tür silahlarýn yapýlmasýna ve kullanýlmasýna karþýdýr.
Hurriyet gazetesi bugünkü internet sayfasýndan alýnmýþtýr
ibretle okuyun
Vanunu: Beni CIA ve FBI ajanlarý yakalattý


Ýsrail’in nükleer sýrlarý ile ilgili 1986 yýlýnda Ýngiliz Sunday Times gazetesine fotoðraf ve bilgi sýzdýran Mordechai Vanunu 18 yýl hapis yattýktan sonra bugün serbest býrakýldý.
Ancak, Vanunu tam anlamýyla serbest de sayýlmaz. Ýsrail Vanunu’nun bir yýl boyunca yurtdýþýna çýkýþýný yasakladýðý gibi, Vanunu ülke sýnýrlara 100 metreden fazla yaklaþamayacak, Ýsrail’deki yabancý misyonlarýn bulunduðu bölgelere gidebilmesine raðmen 6 ay boyunca yabancý herhangi bir diplomat veya gazeteci ile görüþemeyecek.
18 yýlýn 12 yýlýný tek baþýna bir hücrede geçiren Vanunu, serbest býrakýlmasýna saatler kala Ýsrail hapishane yetkilileriyle de anlaþmazlýk yaþadý. Mordechai Vanunu, hücresinde tuttuðu 70 karton kutu dolusu belge, karalama resim ve hayran mektuplarýný beraberinde çýkartmak istediðini söyledi. Ancak hapishane yetkililerinin DHA’na verdiði bilgiye göre karalama resimlerin ve Vanunu’nun yýllar boyunca tuttuðu Dimona nükleer tesisi ile ilgili belgelerin büyük bir kýsmýna el konuldu. Dýþarýya sadece gazete kupürleri ve mektuplarýn çýkarýlmasýna izin verildi. Ayrýca Vanunu Ýsrail’de ikamet edeceði daimi adresini Ýsrailli yetkililere ilk etapta vermek istemedi.
Zafer iþaretleriyle Aþkelon’daki Þikma hapishanesinin ana kapýsýna yürüyen Vanunu dýþarýda kendisini bekleyen yüzlerce taraftar ve karþýt gösterici ile basýn mensuplarýna bir açýklama yaptý. Vanunu’nun temel mesajý Dimona reaktörünün uluslararasý araþtýrmalara açýlmasý yönünde oldu. Kendisine hapishanede Musevilikten Hýristiyanlýða geçtiði için barbarca ve haince davranýldýðýný iddia eden Vanunu, “yaptýklarýmdan gurur duyuyorum, piþman deðilim” dedi.
Vanunu ayrýca, kendisini 18 yýl önce yakalatanlarýn Mossad ajanlarý deðil, CIA veya FBI ajanlarý olduðunu öne sürdü. Nükleer silahlar hakkýnda konuþmaya devam edeceðini anlatan Vanunu, kendisinin özgürlük umudu ve özgür ruhlarýn bir sembol olduðunu belirtti. Mordechai Vanunu, kendisini destekleyenlerin de birer kahraman olduðunu söyledi.
Dimona tesisi ve Ýsrail’in nükleer kapasitesi ile ilgili anlatacak baþka birþeyi olmadýðýný da belirten Vanunu, “Ýsrail’in benden korkmasý için bir gerek yok, Ýsrail dýþýna çýkýp sakin bir hayat kurmak istiyorum” dedi.


Ortodoks Yahudi olarak yetiþtirilen Mordechai Vanunu 1980’lerin ortalarýnda Hýristiyan oldu.




Osman Demir
Istanbul

[Ahmet karadag]

Dostlar,
Osman hep derin mevzulara dalýyor.Kardeþ bu konulardan seni biraz uzaklaþtýrmak amacýyla bir olayý nekletmeyi görev biliyorum.
Gerisi sana kalmýþ...
Jerry, çevresindekilerin çok sevdiði insanlardan biriydi.
Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir þey bulurdu.
Hatta, bazen etrafýndakileri çýldýrtýrdý bile,
"Bu adam bu halde bile nasýl iyimser olabiliyor?" diye.
Birisi nasýl olduðunu sorsa; "Bomba gibiyim" diye yanýt verirdi hep.
"Bomba gibiyim..."
Jerry, doðal bir motivasyoncuydu.
Yanýndaki insanlardan biri o gün, kötü bir gündeyse,
Jerry yanýna koþar, duruma nasýl olumlu bakýlacaðýný anlatýrdý.
Bu tarzý fena halde düþündürüyordu beni.
Bir gün Jerry'ye gittim. "Anlayamýyorum" dedim.
"Nasýl oluyor da, her zaman, her koþulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun? Nasýl baþarýyorsun bunu?"
Her sabah kalktýðýmda kendi kendime;
"Jerry, bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü" derim.
Her zaman havamýn iyi olmasýný seçerim.
Kötü bir þey olduðunda yine iki seçimim var.
Kurban olmak ya da ders almak.
Ben baþýma gelen kötü þeylerden ders almayý seçerim.
Birisi bana bir þeyden þikayete geldiðinde, yine iki seçimim var.
Þikayetini kabul etmek ya da ona hayatýn olumlu yanlarýný göstermek.
Ben olumlu yanlarýný göstermeyi seçerim.
"Yok yahu" diye dalga geçtim. "Bu kadar kolay yani"
"Evet...Kolay..." dedi Jerry.
"Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardýr.
Sen her durumda nasýl davranacaðýný seçersin.
Sen insanlarýn senin tavrýndan nasýl etkileneceklerini seçersin.
Sen havanýn, tavrýnýn iyi ya da kötü olmasýný seçersin.
Yani sen hayatýný nasýl yaþayacaðýný seçersin"
Jerry'nin sözleri beni oldukça etkiledi.
Onu uzun yýllar görmedim. Ama hayatýmdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptýðýmda hep onu hatýrladým.
Yýllar sonra Jerry'nin baþýna çok talihsiz bir olay geldi.
Soygun için gelen hýrsýzlar Jerry'yi delik deþik etmiþler.
Ameliyatý 18 saat sürmüþ, haftalarca yoðun bakýmda kalmýþ.
Taburcu edildiðinde kurþunlarýn bazýlarý hala vücudundaymýþ.
Ben onu olaydan altý ay sonra gördüm.
"Nasýlsýn?" diye sorduðumda; "Bomba gibi" dedi.
"Bomba gibi"
"Olay sýrasýnda neler hissettin Jerry?" dedim.
"Yerde yatarken iki seçimim var diye düþündüm.
Ya yaþamayý seçecektim ya ölümü. Ben yaþamayý seçtim."
"Korkmadýn mý? Þuurunu kaybetmedin mi?"
Ambulansla gelen saðlýk görevlileri harika insanlardý.
Bana hep "iyileþeceksin merak etme" dediler.
Ama acil servisin koridorlarýnda sedyemi hýzla sürerken
doktorlarýn ve hemþirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum.
Bu gözler bana "Bu adam ölmüþ" diyordu.
"Bir þeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktým"
"Ne yaptýn?" diye merakla sordum.
Kocaman bir hemþire yanýma yaklaþtý ve baðýrarak
"herhangi bir þeye ihtiyacým olup olmadýðýný" sordu.
'Evet' diye yanýt verdim.
"Var"
Doktorlar ve hemþireler merakla sustular.
Derin bir nefes alarak kendimi topladým ve baðýrdým;
"Benim kurþunlara alerjim var!.."
Doktor ve hemþireler gülmeye baþladýlar.
Tekrar baðýrdým;
"Ben yaþamayý seçtim.
Beni bir canlý gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi deðil"
Jerry, sadece doktorlarýn büyük ustalýklarý sayesinde deðil,
kendi olumlu tavrýnýn da büyük katkýsý ile yaþadý.

[felsefefe]

Sevgili ahmet sen supersin hayat dolu olmak ne güzel

Hayatý doya doya yaþamak istediðin gibi özgür iradenle ne istiyorsan onu yapmak

Bende bunu istiyorum insalar hur neþeli ve mutlu olsun
Sadece ben deðil ama herkes niye atoma karþý çýkýyorum sende karþý çýk atom silahý istemiyorum de lütfen

Selamlar


Osman Demir
Istanbul

[Ahmet karadag]

Dostlar,
Aslýnda burada böyle ciddi konularda yazmamayý düþünüyordum.Ama Osmanýn atoma karþý olmamý istemesi üzerine bir kaç satýr yazmak istedim.
Güvenlik Konseyinin beþ daimi üyesi kendilerinden baþka ülkelerin bu tür silahlara sahip olmasýný kabullenemekte diðer bütün ülkeler de bu beþ ülkenin peþine takýlmakta ve kitle imha silahlarýnýn yokedilmesine ve küresel silahsýzlanmaya savaþtýklarý iddiasýyla her türlü iþlemleri yapmaktadýrlar. Silahsýzlanma tek veya çok taraflý, silahlý bir saldýrý yoluyla deðil, diplomatik görüþmeler yoluyla saðlanmalýdýr.
Uluslararasý toplum küresel silahsýzlanmaya ihtiyaç duyulduðunu uzun süredir kabul etmektedir. 1970 yýlýnda yürürlüðe sokulan Nükleer Silahlarýn Yayýlmasýný Önleme Anlaþmasý (NPT) hükümleri çerçevesinde, Birleþik Devletler ve nükleer silahlara sahip olduklarý bilinen diðer dört devlet nükleer silahsýzlanma konusunda baðlayýcý taahhütlerde bulunmuþlardýr. Buna karþýlýk nükleer silah sahibi olmayan ülkeler de nükleer silah yeteneðine kavuþmaya çalýþmayacaklarýný kabul etmiþlerdir. Þimdiye dek Birleþik Devletler ve diðer nükleer güçler nükleer silah sahibi olmayan devletlerin taahhütlerini yerine getirmeleri konusunda oldukça kararlý davranmýþlar, ancak kendilerinin yerine getirmedikleri taahhütler konusundaki eleþtiriler karþýsýnda da suskun kalmýþlardýr.
Nükleer Silahlarýn Yayýlmasýný Önleme Anlaþmasýnýn otuzuncu yýlý olan 2000'de yapýlan anlaþmayý gözden geçirme konferansýnda Birleþik Devletler ve anlaþmada imzasý bulunan diðer devletler, belirlenmiþ bulunan on üç silahsýzlanma taahhüdünden ilki olan Kapsamlý Test Yasaklama Anlaþmasýný (CTBT) yürürlüðe sokmak suretiyle nükleer silah denemelerini sona erdirme konusunda anlaþmaya varmýþlardýr. Bundan kýsa bir süre sonra Birleþmiþ Devletler Senatosu CTBT'nin onaylanmasýný reddetme yönünde bir oylama yaptý. 2002'de Birleþik Devletler hükümeti 2000'de yapýlmýþ olan taahhütleri, özellikle de nükleer denemelerin yapýlmasý yönündeki küresel yasaklamayý kabul etmediðini ilan ederek Nükler Silahlarýn Yayýlmasýný Önleme Anlaþmasýnýn geleceðini tehlikeye sokmuþ oldu.
1975'te bir baþka kitle imha silahýnýn ortadan kaldýrýlmasýný hedefleyen bir anlaþma olan Biyolojik Silahlar Konvansiyonu (BWC) yürürlüðe sokuldu. BWC baþlangýcýndan beri hükümlerine uyulmasýný saðlamak konusunda etkisiz kalmýþtýr; bunun nedeni ise büyük ölçüde bir teyit mekanizmasýndan yoksun olmasýdýr. Etkili teyit önlemleri geliþtirilmesi yönünde yapýlmýþ olan beþ yýllýk çalýþmalar Haziran 2001'de Birleþik Devletler hükümeti tarafýndan baltalandý. Bush yönetimi son dakikada uluslararasý denetimler yapýlmasýný reddetti. Ýleri sürülen nedenler Birleþik Devletlerin ulusal güvenliði ve Amerikan þirketlerinin sanayi sýrlarýnýn korunmasýydý. Bu karar uluslararasý toplumda infiale yol açmýþtýr ve Irak konusunda yapýlmýþ olan talepler ýþýðýnda ikiyüzlülük olarak görülmektedir.
Aralýk 2001'de Yýldýz Savaþlarý füze savunma programý üzerinde çalýþmak üzere anlaþmadan çekildiðini ilan eden Bush yönetimi Anti Balistik Füze Anlaþmasý (ABM) konusunda da yan çizmiþ bulunmaktadýr.
Eski Sovyetler Birliði ülkelerindeki nükleer silahlar ve malzemelerin koruma altýnda tutulmasý ve yok edilmesi için Birleþik Devletler tarafýndan saðlanan fonlar nükleer silahlarýn yayýlmasýný önleme konusunda hayati bir öneme sahip bulunmaktadýr. Ancak 2001'de göreve gelen Bush Yönetiminin ilk adýmlarýndan biri bu programlarýn fonlarýný %21 oranýnda kesmek, diðer taraftan ise nükleer silah fonlarýný %5 oranýnda arttýrmak olmuþtur.
Ayný hikaye bugün de devam etmektedir. En son olarak 5 þubat 2003'te kilit konumdaki bir Birleþik Devletler Senatosu komitesi, fikir babalýðýný Bush'un yaptýðý Birleþik Devletler - Rusya Stratejik Saldýrý Azaltma Anlaþmasý'nýn (SORT) onaylanmasýný tavsiye etme kararý aldý. SORT anlaþmasý tek bir silahýn bile yok edilmesini gerektirmemektedir ve Birleþik Devletler ile Rusya'nýn silahsýzlanma taahhütlerini yerine getirmeleri konusundaki bir baþka baþarýsýzlýklarýný simgelemektedir. SORT anlaþmasý sadece "konuþlandýrýlmýþ" silahlarda kesintiye gidilmesini saðlamaktadýr ve nükleer silahlarýn tümüyle ortadan kaldýrýlmasýna yol açacak olan çok taraflý bir silahsýzlanma anlaþmasýný test etme niteliði taþýyan NPT anlaþmasýna da açýkçasý uygun düþmemektedir. Buna Bush'un Irak'a (veya muhtemel gördüðü bir baþka saldýrgana) karþý muhtemelen nükleer silah kullanma ve yeni nükleer silah üretme planlarýný eklersek, açýkça görülmektedir ki Birleþik Devletler hem NPT anlaþmasýný hem de diðer uluslararasý nükleer silahlarýn yayýlmasýný önleme ve silahsýzlanma anlaþmalarýný fiilen ihlal etmektedir. Bunun da ötesinde, bütün bunlar Bush Yönetimi'nin küresel güvenlik için yakýn bir tehdit oluþturduðunu açýkça göstermektedir.
Buaradan da anlaþýlacaðý üzere onlara þapur þupur,baþka ülkelere gelince Yarabbi þükür...
Bu arada Çin,Pakistan,Hindistanýn yanýnda Suriye,Ýran ve Ýsrailininde bu tip silahlara sahip olduðu bilinmektedir.Aslýnda temel sorun baþkalarýnýn sürüsüne dahil olmak veya kendi sürünü oluþturmak esasýnda geçmektedir.
Maalesef bizler þuan baþkalarýnýn sürüsüne dahil olmuþ onlarýn sürdüðü noktaya gitmekteyiz...
Kafanýzý þiþirdim galiba özür dilerim.
Selamlar,saygýlar.

[felsefefe]

Aziz dostlar aradýklarým Ahmet tarafýndan bulunmuþtur. Elbette artýk dünyada iyi sadece kalbimizde bulunmaktadýr.
Herkes iyiyi kaybetmiþtir.
Dünyanýn kaynaklarý
1- Uzay Harcamlarýna (Bomboþ bir yatýrým insanlýða hiçbir faydasý yoktur olmayacaktýr)
2- Silah ve propaganda harcamalarýna gitmektedir. (Sadece insanlýða kan ve gözyaþý getirmektedir)

iþte bu harcamalar tüm mazlumlarýn emekleridir.
Bu harcamalarý yapanlara söylüyorum eðer siz bu harcamalarý yapmayýp yoksullara ayýrýrsaznýz

Dunyada savaþ diye bir þey kalmayacaktýr.
Afrikada açlar hastalýktan ölenler azalacaktýr.

Brezilyada arjantinde meksika da colombiyada þilide peruda insanlar birbirini yemeyecektir

Ýnsanlýðýn kazancýný insanlýk için harcayalým. Ýþçinin hakkýný verelim.

Selamlar



Osman Demir
Istanbul

[felsefefe]

Bu yazý Nizip(barak) hanekleri forumu için yazýlmýþtýr.
Marhabaaaa
Sevgili dostlar Edebiyat öðretmeni Muharrem TIKTIK (Bilgehan'ýn) size pek yardýmý olmuyor. Hatta bu forumu bile tanýmýyor. Bizim kelimelerimiz için Prof. DR. Muharrem Ergin þunu dedi (bu prof. dil konusunda Türkiyedeki en büyük otoritelerden birisidir.) Barak "Türkçesi en önemli kaynaklarýmýzdandýr ancak Ýstanbul Türkçesi yüzünden oradan pek faydalanamýyoruz" Bu kelimeleri TDK'ya duyurmak yukarýda ismi geçen öðretmene aittir kendisinin ilgileneceðini düþünüyorum. bu forumu oana duyurduydum geçen gün Mustafa arkadaþýmýzýn fýkrasýný bizim forumda yazdým bu yazýyýda sýrf ona duyurmak için yazýyorum.
Herkese muhabbet ve saygýlar

Osman Demir
Istanbul

Osman Demir
Istanbul

[muharrem]

Merhaba dostlarým,nasýlsýnýz?
Ben biraz takýlamadým bugünlerde.Özür dilerim.Biraz yoðundum.Malumunuz 23 Nisan vardý.
Osman kardeþim,nükleer silaha karþý olmayan var mýdýr þu dünyada?Ama o silahlarýn kimlere kimler tarafýndan yöneltildiði belli.Bilmem geçenlerde George W.Bush'un Ýran'ýn bu silahlara sahip olmasý konusunda fikirlerini dinledin mi?Adam niyetini açýk açýk ortaya koydu.Anlayana sivrisinek misali...
þahsýma birileri taþ atmýþ.Ama unutulan bir nokta var:Barak Aðzý konusunda çalýþmalar yapýlmýþ bildiðim kadarý ile.Kimlerin yaptýðýný tam bilmiyorum ama sanýrým Mütercim Asým'ýn bu konuda çalýþmalarý var.
Fakat þunu söyleyebilirim;Barak aðzýnda kullanýlan birçok kelime hala Ortaasya Türkçesinde kullanýlýyor.Geçenlerde Azeri kanalýný izliyordum.Bir kelime dikkatimi çekti(yemek proðramýydý).Kadýn sunucu "GÖBELEK" dedi.Sanýrým hatýrlamýþsýnýzdýr bu kelmeyi
KÖBELEK,yani mantar.Ayrýca üniversitede okurken eski bir metinde "UYLUK" kelimesi geçti.Hocamýz sordu anlamaný,ben baldýr anlamýnda olduðunu söyledim.
Kýsacasý araþtýrýlmaya deðer bir konu ama zamaným olursa belki birgün inþaallah!
Unutmadan þunu da söyliyeyim;Yozgat tarafýnda kullanýlan birçok kelime,Barak aðzýnda var.Hatta Denizli aðzýnda,Aydýn aðzýnda kullanýlan birçok kelime hala bizde kullanýlýyor.Bu konuda en güzel örnekleri,Barak yöresinde yaþayan yaþlý kiþilerde bulabiliriz.Benim memlekette yaþayan ve bu konulara ilgi duyan arkadaþlara bir tavsiyem olacak:
Yaþlý,özellikle eðitimi olmayan,baþka yerlerde çok uzun süreler kalmamýþ (bunlar, dilbiliminde derleme yapmanýn temel ve doðru olan noktalarýdýr) kiþilerle konuþarak,hikaye,masal,mani,deyim (ki Barak aðzýnda oldukça geniþtir),eskiden kullanýlan kelimeleri bir yerlere yazsýnlar.Birgün mutlaka iþlerine yarayacaktýr.Ayrýca ortak çalýþmalar da yapýlabilir.Ben bu konuda teknik anlamda fazlasýyla yardýmcý olabilirim.Özellikle köylerde yaþayýp da bu sözlerimi okuyanlar varsa çok rahat yapabilirler.Yeter ki istesinler.
Ahmetciðim,Yusuf ve Reþat'ýn iþleri ile ilgili bir geliþme var mý?Sýkýþtýrmayý unutma.Arkadaþlar haber bekliyorlar.Mümkünse onlarla bir konuþ.
Herkese kucaklar dolusu selamlar.



muharrem

[felsefefe]

Nihayet dil otoritesinden ses geldi hep beraber duyduk.
Ahmet kardeþim o kadar iþin içinden yazýyor ama diðer arkadaþlar pek ses vermiyor. Tembellikte bir marifettir iþte.
Tarih yapamadýðý iþlere bahane bulan insanlarýn deðil iþ yapanlara aittir. Baþarý tevazu ve çalþýmakla olur.
Ben Sokrat'ým vurucu kelimeleri size geniþ bir yorum yapmanýz için anlatýyorum. Her geniþ açýklama size yeni bilgilere getirecektir. Bizim nükleer silahlara karþý çýkmamýz tavþanýn hasan daðýna küsmesidir ama yinede biz küselim belki daðýn haberi olur.
Benim üzerinde durduðum baþkalarýnýn ne yaptýðý deðil bizim ne yaptýðýmýzdýr. Oysa tüm bu karþý çýkýþlar elbette bizim genel anlayýþýmýzdýr. Sýkýntý da olan kardeþlerimiz Filistin Irak Afganistan vs hep intikam peþinde oldular ve almaya çalýþtýlar güçleri yettiþince oysa bir müslüman intikam almaz. Ýntikam diye bir duygu bizde olamaz. Bu bir tuzaktýr bir müslümaný diðer insanlardan ayýran nedir öyleyse bana söylermisiniz.
Selamlar

Osman Demir
Istanbul

[Ahmet karadag]

Dostum Osman,
Müslümanlarý diðer insanlardan ayýran özelliklerden birisi de affetmektir.

Hz.Aiþe (r.a) validemizin de buyurduðu gibi, Peygamberimiz (s.a.v.)yaratýlýþý icabý, kendisine kötülük edene kötülükle karþýlýk vermez; affeder ve intikam almaya da yanaþmazdý.

Bu üstün vasýflardýr ki, düþmanlarý tarafýndan bile takdir edilmiþ, sevilmiþ ve sevgisini onlarýn kalbine de ulaþtýrarak, ebedî kurtuluþlarýna vesile olmuþtur.

Peygamberimiz (s.a.v.) savaþ dýþýnda, düþmanlarýndan kendine sýðýnan, teslim olan ve baðýþlanmayý dileyenleri yüz üstü çevirmemiþtir. Ricalarýný kabul ederek affetmiþtir.

Peygamberimiz (s.a.v.)kalabalýk ordusuyla Mekke'nin fethi için yola çýktýðý, Mekke'ye yaklaþtýðý ve þehre girdiði sýrada, düþmanlarýnýn pekçoðu çaresiz kalarak eline düþmüþ, zelil bir vaziyette önüne yýðýlmýþlardý. Fakat Peygamberimiz (s.a.v.) imkâný olduðu, gücü yettiði halde, rahmet Peygamberi olduðunu bir sefer daha göstermiþ, düþmanlarým affetme büyüklüðünü ilan etmiþtir.

Zaten Rabbi de kendisine böyle tavsiye etmiyor muydu?

"Kolaylýk göster, affa sarýl, iyiliði tavsiye et, cahillerden de yüz çevir." (Araf Sûresi, 199.)

Peygamberimizin (s.a.v.) Mekke'yi fethe çýkan ordusunun þehre yaklaþtýðýný öðrenen Mekke müþriklerinin içini bir korku sardý. Mekke'nin eski reisi Ebû Süfyan yanýna iki kiþi daha alarak ordu hakkýnda bilgi edinmek istedi. Ancak yolda giderken Müslüman askerleri tarafýndan yakalandý. Peygamberimizin (s.a.v.) amcasý Hz. Abbas ellerinden alarak onu Peygamberimizin (s.a.v.) huzuruna getirdi.

Ebû Süfyan, Hicretten önce Peygamberimize (s.a.v.) Mekke'de bulunduðu süre içinde her türlü iþkence ve eziyeti yapmaktan geri kalmamýþtý. Medine'ye hicretinden sonra da onu rahat býrakmadý. Peygamberimize (s.a.v.) karþý yapýlan bütün düþmanca hareketlerin baþýnda o bulunuyordu.

Kureyþ'in baþýna geçerek müþrikleri devamlý Müslümanlarýn aleyhine geçiriyor, ordu kurarak savaþa hazýrlýyordu. Uhud ve Hendek savaþlarýnda müþrik ordusunda baþkumandandý. Bu savaþlarda pekçok Müslümanýn kanýný dökmüþtü.

Ýþte böyle bir müþrik reisi Peygamberimizin (s.a.v.) karargâhýna getirildi. Bir gece bekledikten sonra da Ýslâmý kabul etti. Peygamberimiz (s.a.v.)kendisine yaraþan büyüklüðü gösterdi. Onu affetti. Bununla da kalmayarak, ona bazý imtiyazlar verdi. "Ebû Süfyan'ýn evine kim girerse güvendedir" dedi.

Peygamberimizin affý sayesinde baþ düþman, dostlar sýnýfýna geçti.

Peygamber ordusu Mekke'ye girince, Ýslâm safýna giren pekçok insan bulunuyordu. Ebû Süfyan'ýn hanýmý Hind de Kureyþ kadýnlarýyla birlikte yüzü örtülü olarak Peygamberimizin huzuruna geldi. Müslüman olarak affýný diledi. Peygamberimiz (s.a.v.) onu tanýmýþtý. Fakat belli etmedi. Yaptýklarýný hiç yüzüne vurmadan affetti.

O Hind ki, Uhud Savaþýnda Kureyþ kadýnlarýyla birlikte def çalýp þarký söyleyerek müþrikleri savaþa kýzýþtýranlarýn baþýnda geliyordu.

Peygamberimizin sevgili amcasý Hz. Hamza (r.a) þehit düþünce, onu parça parça etmiþ, kin ve ihtirasýný yenemeyerek ciðerini çýkarýp diþlemiþti.

Bu hali gören Peygamberimizin içi parçalanmýþtý. Fakat onun affý her zaman üstün geldi. En azýlý can düþmanýný bile, iman ettiði için affetti. Bu esnada nefreti sevgiye dönüþen Hind, "Bugün senin meclisinden daha sevimli bir meclis görmüyorum" diyerek takdirini gizleyememiþti.

Hz. Hamza'nýn katili Vahþi de Mekke'den kaçarak bir müddet kabileler arasýnda gizlendi. Fakat emin bir yer bulamýyordu.

Sonunda birisi kendisine "Sen kendin için en güvenli yeri ancak onun yanýnda bulabilirsin; git, Resulullahtan af dile" dedi.

Vahþi çekinerek ve sýkýlarak Resulullahýn huzuruna girdi. Peygamberimiz (s.a.v.) Vahþi'yi görür görmez baþýný yere eðdi. Ona bakamýyordu. O anda amcasýný hatýrlamýþtý. Hz. Hamza'nýn al kanlar içinde bulunan baþý gözünün önüne geldi. Mübarek gözlerinden yaþlar boþandý. Katil, karþýsýndaydý. Kýsas yapabilirdi. Kimse de bir þey diyemezdi. Fakat o yine büyüklük göstererek Vahþi'yi affetti. Fakat bir daha gözüne görünmemesini söyledi. Çünkü her gördükçe gözünün önüne Hz. Hamza geliyor, içi yanýyordu.


Ýþte böyle dostlar,bilmem anlatabildim mi ?
Selamlar,Saygýlar

[muharrem]

Kardeþlerim merhaba.
Harika þeyler yazýyorsunuz.Tebrikler.Ama ben,bazý konularda fikr-i sabit sahibiyim.Af,evet,ama kimne karþý ve neden?Binlerce masumun,mazlumun kanýna girenleri nasýl affedeceðiz?Evet af var ama bunun yanýnda kýsas da var.Dünyaya bakýn,binlerce masumun kanýna girenlerin kimler olduðunu tanýyacaksýnýz.Yok abi siz istediðiniz gibi düþünün ama ben farklý düþünüyorum.
Tarihimize bakýn.Affetiklerimizin sonradan baþýmýza neler açtýklarýný göreceksiniz (Osmanlý tarihi içinde).Bence imkanlar dahilinde suçlular cezasýný mutlaka çekmelidir.Geçenlerde biriyle konuþmuþtum bu hýrsýzlýk olaylarý konusunda.Adamýn fikri çok doðru gibi geldi bana.Adamý içeri yolluyorsun daha azýlý olarak karþýna geliyor afla demiþti.Ýþte affetiklerimiz.
Hatta rahmetli Necip Fazýl'ýn "Bir Adam Yaratmak" adlý eserinin sinemaya uyarlanan filmini izlemiþtim."Merhamet"i hayatýmýza sokmalýyýz diyordu baþoyuncu.Tamam,eyvallah.
Ama neden hep birilerinin merhametine "hýyanetle" karþýlýk veriliyor?Dedim ya benim fikr-
i sabitlerim var diye...
Neyse bunlar ince mevzular,"bizi bozmasýn!"
Osmancýðým,yine sana mevzu çýktý.Ama dikkat et,attýðýn hamparalar büyük olmasýn,zira bizim kafa biraz tarama özürlü de...
Ama sizlerle buralarda muhabbet etmek güzel.Vallahi iyi oluyor.Bir de þu felsefecinin "CÝN" fikirleri olmasa...Ayýptýr söylemesi uðraþtýrýyor.Fakat önemli deðil.Çünkü bizler "zoru baþarýr,imkansýz için biraz uðraþýrýz."Eh ne de olsa ÝMAM HATÝPLÝYÝZ! Gurur duyuyorum.
Herkese selamlar,sevgiler...

muharrem

[felsefefe]

Sevgili Muharrem
Ahmet çok harika yazýlar yazýyorsun
insalarý iyiye (iyi olmak istemezler)karþý hep problemli görürsün.
Kuranda çok örnekleri var Ahmet hep insanlarýn kötü yönlerini ve bizim verdiðimiz ve cevaplarý anlatmaktasýn. Burada problem olan karar mekanizmasýnýn doðru iþlemesidir. Yani mahkeme ve cezalandýrma mekanizmelerinin af elbette birinci plandýr.
Merhamet Necip Fazýl gerçek bir filozoftur. Gerçekleri görme ve gösterme cihazdýr.

ýslam tarihi daha çok yaþayýþlarý ile filozof olan Alimlerle doldur. Onlarý anlamak o kadar zordur. Dýý etkileri kendimize cetvel olarak alýrsak hayatý eðri çizeriz. Oysa cetvelimiz bize yapýlan deðil yapýlmasý gerekenleridir. ýntikamý bir müslüman ret etmelidir. Peygamberimiz hiç intikam almamýþtýr. E biz peygambermiyiz?
Yoruma açýk sorular. ve zor cevaplarý

Ahmet ve Ben olmasý gerekeni yazýyoruz. Metod olsun diye.
Bir müslümanýn amacý cehenne gideceklerin sayýsýný arttýrmak deðil onlarý cennete götürmeye çalýþmaktýr.

ýmamý Azam Emevileri yýkýp yerine Abbasi devletini kurmak için savaþanlardan biriydi. Ne oldu Abbasiler yüzünden Zindanda þehit oldu. ýnsanlar onun niye zindana atýldýðýný önemsemez bile oysa onun düþüncesi bir devrimdi kimsenin tarftarý olmadýðý ve hatta kimsenin anlamadýðý bir devrim.

Af makamý onda da daha fazladýr. ýmamý Azamýn hayatýný bir okursan ne dersler çýkaracaýðný görebilirsin

Selamlar

Osman Demir
Istanbul

[muharrem]

Merhaba arkadaþlar,nasýlsýnýz?
Niye kimse uðramýyor?Sanýrým aþ deliye kaldý.Ama ben yine de inatla yazmaya devam edeceðim.Haberiniz olsun.
Osmancýðým,ben fikr-i sabitimde ýsrarlýyým.Yani yazdýklarýnýz fikirlerimi deðiþtirmedi.
Düþün Felluce'de 1200'e yakýn insan ÞEHÝT oldu.Bu mazlumlara yazýk deðil mi?
Neyse...yara derin,derman meçhul...
Ahmeeeeeeeeeet!Nerelerdesin?Sesini duyak.
Ömeeeeeeeeeer!Sakýp Sabancý da öldü ve sadece kefen götürdü.
Yusuuuuuuuf!Zamanýn mý yok,yoksa....aðzýmý açtýrmay?n.Hepinizi R.Muhtar'a þikayet ederim.
Reþaaaaaaaat!Teknolojiyi kullan artýk.Yaþamý güzelleþtiriyor.
Resarcheeeeeer!Ateþböceði gibi görünüp kayboldunuz.Yazarsanýz seviniriz.
Ahmet,þu milletin kirli çamaýþrlarýý? ortaya dökelim mi artýk?Yoksa kimse gelmiyecek galiba.Sanýrým iþ yine baþa düþecek.Herkese selamlar,sevgiler.
TIKTIK



muharrem

[Ahmet karadag]

Dostlar,
Kusura bakmayýn uzun süredir yazamýyorum ama çok ciddi konular olunca çok düþünüp az yazmak gerekiyor.
Bu sebeple biraz bu ciddi konulardan uzaklaþmak amacýyla ;
Sn.Emine GÜRBÜZ Han?mefendinin, NEFRETÝM(N) ÝN SÖZLERÝ isimli eserinden bir bölüm istiyorum.

O Maskeyi Tak Artýk

Kategori: Belirtilmemiþ

Yüzüne o maskeyi tak artýk... yalvarsam, takar mýsýn maskeni? Aðlasam, sýzlansam korkar mýsýn? Hayýr! Bakmýyorum yüzüne... Beni tüketiþinin yalnýz tanýðý olmak istemiyorum. Sözcükler gitmeyin, sizi çýkartmak zorundayým zihnimden, kurtulmak zorundayým sizden. Gitmeyin, þimdi deðil sýrasý gitmenin...

Yalansa kaçýþlarým ben iyi bir yalancý olmaz mýyým ve yalansa gözyaþlarým ben iyi bir oyuncu olmaz mýyým?

Korkuyorum yüzüne bakmaya, yüzündeki gerçeði görmekten korkuyorum. Bu gerçeði sadece ben mi fark ediyorum? Ýnsanlar nasýl olur da göremez gerçeði? Tak artýk maskeni! Korkuyorum... Düðümler, kim çözecek onlarý, sen mi? Yalvarsam... takar mýsýn maskeni? Düðümler, maskesini takmamýþ sana baktýkça birbirine giriyor.

Görmemi saðla, hissetmemi saðla, duymamý saðla... þimdi...

Hislerimi istemiyorum, al artýk onlarý benden. Ýnsanlar gidiyor, ruhum onlarla gidiyor. Penceremde hep sen varsýn, maskesini çýkarmýþ bir yüzle þarkýlarýmý kirletiyorsun. Þarkýlarým susturuyorsun, sözler hep sana ait. Oysa seni dinlemek istemiyorum;
ve dokunma... sakýn dokunma sözcüklerime artýk. Acizliðimi kullanma, onlar benim, kirletmemelisin. Nefretini çek üzerimden, yeri yok benliðimde nefretine adanmýþ bir sevginin. Sevgiden söz etme, sen sevginin o kutsal ateþini çaldýn Tanrýlar'dan ve daðýttýn insanlýða. Suçlusun... þimdi birbirine giriyor sevgi verdiðin ve fazlasýný çaldýðýn tüm insanlar!..

Suçlusun -ki Tanrýlar çoktan cezaný verdiler; cezan, cezalandýrýlmamaktýr ömür boyu.

Söyle þimdi... ruhun yaþýyor mu,
yakmadý mý kendini sevginin kutsal ateþiyle... yok etmedi mi?

Cezasýný kaldýramayan bir suçlusun sen... ve ben sana inanýyorum, kötü olan her þeye inandýðým gibi; varlýðýna ve ruhuna, yokluðuna ve ölümüne.

Oysa ben ölümü bile bulamayan... ne demeli þimdi? Hangi sözcük tanýmlayabilir 'hiç'liðimi? Susmalý mý þimdi, yýllarýný sözcükleri kavrayabilmek için veren kalemim susturulmalý mý? Ýkilikler... gülümser her yandan, yaþamak nasýl mümkün baþka türlü? Adalet; cezasýný kaldýramayan cezasýz býrakýlmýþ bir ruhun cezadan kaçmak için kendini öldürüþü! Ah.. adalet istemeye hakkým var mý? Çýðlýklarýmý sokaklara salabilir miyim özgürce, baðýrabilir miyim adalet diye? Ne önemi var, baðýrsam... ne deðiþir? Tanrý'dan sevgiyi çalan ve onu parçalara ayýrýp daðýtan yok etti kendini, kaçtý suçundan... artýk adlin ne önemi var?

ve birinci sahne yeniden gelir aynaya...

Gözlerin... ki o nehirler dayanamaz bu kâðýda akmaya, kurur tüm yeþilliklerin beyazlýklarda. Tak maskeni, kurtar gözlerini. Birkaç damla yalan gözyaþý kurtarýr belki umutsuz benliðini. Çözemiyorum, tanýðýmý göremiyorum, yerdeki o mâsum bakýþlý düþmüþlüðünü sadece benim görebildiðim maske mi suçlu? Yoksa günlerce, aylarca günler ve aylara sýðmayan zamanlarca o maskenin altýna sakladýðýn yüzün mü? Peki ya ruhun... o hangi konumda bu yaþatma *******inde? Celladým... söylesene, ya celladým nerede? Zâlimliðine sýðýnabileceðim katilim, celladým, o nerede? Belki uyuyor celladým... ama nasýl olur, zâlimliði onu nasýl uyutur? Uyanmalýsýn cellat, kalk! Kalk ve boð beni hiçliðinde ya da yitirmeme neden olduklarýnda öldür beni yeniden. Boþluðum koca bir okyanus, bu kadarý yeter mi beni öldürmene? Dahasý ne... dahasý ne? Ýstersen ipler örerim sana acýlarýmdan, ama beni baðlamana yetmez bu gökler -onlar ki benim özgürlüðümdür. Bu karanlýklar yetmez çirkinliðimi, nefretimi örtmeye -onlar ki benim acýyla diriliþimdir. Vücudumda kirletilmiþ bir bebeðin kaný var. Sen beni yok ettiðin vakit akacak, akacak kaný emecek bu toprak! Bu toprak yeter mi kaný emmeye, doyarsa toprak kana, ölür müyüm gecede?

Gücüm tükendi, gelmeli artýk... ve bitmeli. Birileri itmeli beni huzurla uyuyabileceðim kara çukura. Yürüyorum ona doðru, yüce huzuruma, sonsuzluðuma doðru. Korkak bir fahiþe sanki ruhum; setler çekiyor önüme, engeller koyuyor:

varlýðýmýn bana yardýmý yok
-kaybediþlerim çoktan bitti.
yürümeye çalýþmanýn anlamý yok
-bu yolun sonu zaten hiç olmadý.



Muharrem dostum,burada Sn.Gürbüz kimden ve neden nefret ediyor anlayabiliyorsun deðil mi ?
Selamlar,saygýlar...

[felsefefe]

Aziz dostlar ne güzel yazýlar bulmuþ Ahmet Bey
Aþaðýdaki þiir bendenize ait basýlmamýþ þiirlerden birisidir. Bir kýsým mýsralarýmý günceleþtirerek size yazýyorum

Ölüm ve ben

ben ölümü sevdim meleðin ellerinden
ölümden korkmak? o da neden
ben yaþamý hiç sevmedim hiç hoþlanmadý o da benden
bana hep kendisini kullandýðýmý söyledi içinden
ona söyleyin herþeyimi ona býrakacaðým kendimden
saklasýn kendisini bana bir umut bile vermesin
ruhum bile feda tüm mazlumlara ve fellucyalýlara

Ey felluca felluca sen hep haksýzlarý korudun
Ey Irak Hz. Hüseyin sende þehit senin yüzünden
Hiç bu aðýrlýðý kaldýrabiliyormusun?
Yorgunsun ya halepçe katliamý o gün neredeydin?
Ya diðer þehitler haksýzlara hep sen üs oldun

Yinede ben ölmek isterdim senin için
Ölsem düzelirmiydi dünya ve felluca ve Irak ya *tailand (tayland)
Özgür ülke niye özgür deðil camide ölsem o müslümanlarla beraber
Herþey nasýl da karýþýk ölsem bu karýþýkýlý bitermi acep?




* tailand özgür ülke demek. çinden kaçan çinlilerin kurduðu devlette herkes özgür müslümanlar hariç. geçen gün olanlar ise basýnda çýkan haber gibi deðil. orada basýlan bir camide 100 müslüman þehit edildi ve Müslümanlar da bu yüzden toplu bir misilleme yaptýlar. Haber doðru biline. Ben hep misillemeye karþýyým islama davet en büyük (silaha hayýr)misillemedir.
Sözüm tüm müslümanlarýn gözbebeði Filistinlilere hicret edin artýk o vatan terk edilemlidir. Müslüman için son plan hicrettir (Mekke bile olsa) bir müslüman can güveliði yoksa hicret etmelidir.Sizin hicretiniz orda kalmanýzdan daha iyidir.
Kandiliniz mübarek olsun
sizleri seviyorum aziz dostlarým


Osman Demir
Istanbul


Bir ibret yazýsý daha
Felluce'yi Saddam'ýn komutaný yönetecek
Amerikalý askerlerin bir türlü direniþi kýramadýðý Irak'ýn Felluce kentinde istikrarý bundan sonra Saddam Hüseyin dönemi yetkililerinden Cesim Muhammed Salih'in saðlamaya çalýþacaðý bildirildi.


Eski rejimin Cumhuriyet Muhafýzlarý yetkilisi Salih, Felluce kent sakinleri ve Amerikalý askeri yetkililer arasýnda varýlan anlaþma gereði, kentin istikrarýnýn saðlanmasý için bir askeri birim oluþturmaya baþladýðýný söyledi.

Salih, Reuters'e yaptýðý açýklamada, kurduðu gücün, Iraklý güvenlik güçlerinin kente düzen getirmesine yardýmcý olacaðýný söyledi.

Felluce'de Amerikan askerlerine ihtiyaç olmayacaðýný söyleyen Salih, gücün kimlerden oluþacaðý hakkýnda ise bilgi vermedi.