Önyargýnýn Kirli Yüzü
Uzaklarda bir köyde, kocasý, çocuðu doðmadan ölmüþ, tek baþýna yaþayan hamile bir kadýn kendisine arkadaþ olmasý açýsýndan daðda yaralý olarak bulduðu bir gelinciði evinde beslemeye baþlar. Gelincik kadýnýn yanýndan bir an bile ayrýlmaz.

Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaþýr. Bir kaç ay sonra kadýnýn çocuðu doðar. Tek baþýna tüm zorluklara göðüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadýr. Günler geçer ve kadýn bir gün bir kaç dakikalýðýna da olsa evden ayrýlmak zorunda kalýr.

Gelincik ile bebek evde yalnýz kalmýþlardýr. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Eve geldiðinde gelinciði ve kanlý aðzýný görür. Anne çýldýrmýþçasýna gelinciðe saldýrýr ve oracýkta öldürür hayvaný. Tam o sýrada içerideki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir Ve odada beþiði, beþiðin içindeki bebeði ve bebeðin yanýnda parçalanmýþ olan yýlaný görür.

Ýnsan olarak yaþadýðýmýz patolojik ruh hallerinden birisi de önyargýnýn aklýmýza ve yüreðimize hükmetmesidir. Önceden oluþmuþ bir kanaat ve düþünce deðiþmez bir yargý olarak bizi esir alýnca yeniliðe, deðiþime ve geliþime yelken açmamýz mümkün olmaz. Bu konuda ilk önce kendimize karþý oluþturduðumuz önyargýnýn kirli yüzünü, deðer suyuyla yýkamamýz gerekir.

Herhangi bir iþi yapamayacaðýmýza olan inancýmýz bizi o iþi yapabilme gücünden alýkoyacaktýr. Bu anlamda kendimizin baþarabilme azmine karþý iþlediðimiz ******* önyargýmýzýn kirli yüzünden kaynaklanmaktadýr. Yapýlabilecek en güzel þey önyargýnýn kirli yüzünü bilgi suyuyla yýkayarak, kendimizi gerçek anlamda tanýmaya çalýþmaktýr.

Einsteinin bir sözü vardýr: "Ýnsanlardaki önyargýyý parçalamak benim atomu parçalamamdan daha zordur." Ben bu sözün güçlü bir önyargý oluþturduðu kanaatindeyim. Önyargýnýn giderilmesi belki çok zordur ancak bunu imkansýz gibi göstermek ayrý bir açmazý da beraberinde getirecektir. Bunun için ön yargý insanlarýn birbirini anlamasýnýn önündeki en büyük engellerden birisi denilebilir. Fakat bundan kurtulmak imkansýz deðildir. Bir örnekle bunu açýklayabiliriz;

Alimin birine sormuþlar en çok**diye. Alim cevap vermiþ; "Terzimi çok seviyorum" "Neden?" demiþler. Alim; "Çünkü terzim her gittiðimde benim ölçümü yeniden alýyor ama diðer insanlar kafalarýnda ilk görüntün neyse seni öyle yadýrgar onlarýn gözünde hiç deðiþme ihtimalin yoktur. Terzim öyle deðil deðiþme ihtimalim var diyerek her zaman ölçümü alýr. Bundan dolayý terzimi çok seviyorum."

Bu örnekte görüldüðü gibi, birbirimizi deðerlendirirken zihnimizde canlanan ilk anlayýþý ölü suretine dönüþtürmektense, birbirimizi canlý, deðiþen, geliþen ve olgunlaþan bireyler olarak görmemiz yeterli olacaktýr.

Aksi taktirde sürekli yargýlayan, eleþtiren, geliþime kulak týkayan, deðiþimi benimsemeyen anlayýþ özürlü bireyler olarak bu ?anlayýþ özrü? virüsünü toplumun her kademesine yayarak birbirine mesafeli bireyler oluþturulur. Bu ise empatinin öldürülerek anlayýþýn mahkum edilmesine neden olur. Bunun sonucunda ise önyargý kirli bir bakýþ açýsý olarak toplumu kuþatýr.

Peki ne yapmak gerekir. Ýþte bir hikaye ve yol iþareti;*Esnaftý. Küçük dükkânýnda sattýðý kumaþlarla geçimini saðlamaya çalýþýyordu. Yalnýz bir huyu vardý, ayný sokaktaki rakiplerinin vitrin camlarý çok kirli diye sürekli þikâyet ederdi. Meslektaþlarý onun bu dýrdýrlarýndan býkýp usanmýþlardý.

"Neden þehirdeki en kirli vitrin bu adamlarda, anlamýyorum" diye söylenirdi sýk sýk. Bir gün kahvede otururken iþi iyice ileriye götürdü ve diðerlerine karþý kýrýcý davrandý. Kahveden ayrýlmadan önce, sokaðýn karþýsýnda dükkaný bulunan baþka bir esnaf ona þöyle seslendi:

"Sen önce git kendi vitrinini yýkayýp temizle."*
O da ilk önce, "Benim vitrinim temiz."*dese de, diðerlerine örnek*olmak için vitrinini yýkadý. Ertesi gün kahvede otururken arkadaþlarý onu þu sözleri söylerken duydular:

"Ýnanmýyorum. Böyle bir þey olmaz. Ben vitrinimi yýkar yýkamaz, sanki haber aldýlar; rakiplerimin hepsi o akþam vitrin camlarýný pýrýl pýrýl yapmýþlar."

Kendini beðenmiþ esnaf bunlarý söylerken, diðer esnaflar, onun kendi vitrinindeki kirler yüzünden herkesin vitrinini kirli zannettiðini ve bunu ona söyleseler bile dinlemeyeceðini bildiklerinden sadece gülümsemekle yetindiler.

Ne dersiniz kirli zihinlerimizi anlayýþ ve empati suyuyla yýkamaya ve yeniden yaþamayý deðerli kýlmaya.
Seyit Ahmet Uzun