Bu akþam içinde bütün mevsimlerin olduðu hüzünleri dinlemeliyim.
Biraz beni anlatan çokca da seni tarif eden hüzünlerin için de boðulmalýyým.
O an saatler týklamasýn, yapraklar kýpýrdamasýn ve kediler mivamlasýn ki hüzünlerim rahatsýz olmasýn.
Hüzünlerimiz yolculuklarýmýzda baþladý. Ah o dönüþü olmayan yolculuklarýmýz. Senin yaralý duruþun, benim bitmeyen vedalarým ve vedalarda peþim sýra döktüðün gözyaþlarýn hep gerilerde kaldý. *Akyazý, Samsun, Ankara, Banburry ve ötesi yolculuklarýn hepsi hüzünlerimin çocuklarý. *O hüzünlü hüzünler çocukluðumun ve gençliðimin geçtiði odalarda saklanmýþ, gidemiyorum ki* her birine yeniden sarýlayým.
Sen ve ben þimdiler de *bambaþka hüzünler yaþasak da daðýnýk gidiþlerimiz ve o sessiz boyun büküþlerimiz içimizde *esip duruyor. .
Ýkindi sonrasý yonca yolma telaþýn ve *sabah serinliðinde incir toplamalarýmýzýn yorgunluðunu ayaklarýmýzda hissetiðimiz sürece de o hüzünlü hasretler bitmeyecek.
Þairin ifadesiyle – bazen anam, bazen babam, bazen eþim, bazen sevgilim, bazen topraðým, bazen iþim, bazen Efendim, bazen öðretmenim olan ey sen, ey hüzünlü hüzünlerim, sizler benimle her dem olacaksýnýz.
Ýþte bu yüzden, her akþam hüzünlerimi tekrar ve tekrar dinliyorum. Siz de bir köþeye çekilin ve hüzünlerinizle hasbihal edin. Seveceksiniz.
Yo yo …. aslýnda hüzün falan bahane; ben çok özlüyorum… Öyle iþte…