Þifasýz hastalýklar, bitmeyen zalim savaþlar,
Soðuk yalnýzlýklar, kýrgýn üþümeler,
Dýþarýya inat derinde esen fýrtýnalar,
Yüreðe musallat silinmez duygular,
Küskün kalemler, ...
Yasaklar, engeller, ...
Parasýz günlerin kasvetli tren yolculuklarý,
Soðuk sullarda banyo,
Biraz Amasya, biraz Akyazý,
Katýksýz akþam yemekleri,
Kahvehane üstü ahþap oda,
Ýþçilik günleri, ...
Her mevsim üþüyen yer yataðý,
Bedenden ayrýlmayan soðuk yastýk,
Yamalý geceler, hayaller,
Ýsimler, heceler, sessiz duruþlar,
Kasvetli yolculuklar, ...
Gidilmeyen þehirlerin küskünlüðünde,
Aðrý'ya, Van'a, Konya, Bafra ve Banburry'e,
Ankara'ya isyan, Ýstanbul'da kayýplar,
Onaltý kiþilik bir hastahane odasý,
Azýkta sadece salata,
Öylesine geçen yýllar, ...
Gecelerde sancýlar,
Saklanmaya çalýþýlan yüz, eller, gözler,
Sýzýlar, ...
Ve hergün dilde dolanan bu cümle:
Uzayan dünya sürgünlüðüm.