BÝR ÝNSAN BÝRÝKTÝRDÝM

Davut ÖZGÜL hocayý, en son Nizip.com’ da hasta olduðu haberini okuyunca görmüþtüm.
Nedendir bilinmez bir anda gözümün önüne okuldaki haþarýlýðý, yaramazlýðý ve hareketliliði geldi.
Rahmetli ile teþrik-i mesaimiz olmadý hiç. Bizim üst devre yani bir üst sýnýfta idi.Sadece tanýþýrdýk ve birbirimizi hasbel kader görünce selamlaþýrdýk. Ama amcasý oðlu ve bakanlýk müfettiþi olan Mehmet ÖZGÜL ile çok sýký dostluðumuz vardý. Halen de görüþüyoruz.
Sonra facebooktaki fotoðrafýný görünce bir tuhaf oldum.Bir yanýnda hava tüpleri ve yüzünde tatlý bir tebessüm… Bir zamanlar döneminin ele avuca sýðmayan haþarý öðrencisi ile fotoðraftaki görüntüyü baðdaþtýramadým nedense… yüreðimi bir hüzün kapladý, sadece ellerimi açýp ona dua ettim.
Rahmet-i Rahman’a kavuþtuðunu öðrendiðim zaman yüreðimi tarifi imkânsýz düþüncelerin girdabý içinde buldum. Vay be Davut hoca sen de mi dercesine… sonuçta ölüm iþte, kimisi þebi aruz kimisi içinse sadece bir kayýp…Ne mutlu sana Davut kardeþ, sen þebi aruz gibi karþýlayanlardan olmuþsun ölümü…
Kadim dostum,çocuklu arkadaþým, 12 yýlý ayný sýnýfta okuduðum sevgili Osman DEMÝR ile telefonda konuþurken ondan bir kitap istediðinde bulundum. O da rahmetlinin kitabýndan bahsetti. Ben de ondan onu da rica ettim.Uzun uðraþlardan sonra kitap elime geçti. Zira sevgili kardeþim Osman biraz tembellik gösterdi bu konuda ama ben bir þekilde göndermesini saðladým (alýnmasýn ama Osmanýmýz bu konuda tembelliði ile meþhurdur).
Kitap görev yaptýðým okula ben derste iken kargo ile geldi. Birkaç gün dolabýmda durdu.Sonra alýp eve getirdim. Bugün elime aldým ve bir pýnarýn zaman içinde bir çaðlayana nasýl dönüþtüðünü gördüm.Bitirinceye kadar elimden býrakamadým. Muhayyilemdeki o haþarý öðrencinin takdir-i ilahi ile nasýl bir ummana dönüþtüðünü görünce hakikaten çok etkilendim ve de oldukça þaþýrdým.
Kitap; “okurkitaplýðý” yayýnlarý tarafýndan yayýmlanmýþ hatýra tarzý bir eser. 291 sayfa. Ýlk dikkatimi çeken kitabýn kapaðý ve de rahmetlinin fotoðrafý oldu.
Kitap mensubu bulunduðum lisenin bir öðrencisine ait olunca daha da anlamlý oluyor nedense.Oldukça sürükleyici, akýcý, asla sýkmayan bir üslubu var. Sizi kendine çeken bir týlsým gizlenmiþ sanki içine. Bir sonraki sayfayý merak ediyorsunuz, acaba neler olmuþ diye.
Bir insanýn deðiþimini, hayallerini, ideallerini, mücadelesini,dünyasýný tanýyor ve tanýdýkça bazen hüzünleniyor bazen gülümsüyorsunuz.Ýçine buram buram Nizip sinmiþ,imam hatip sinmiþ, bir insanýn haksýzlýklara uðramasý, haksýzlýklar karþýsýnda engin tevekkülü, inancý için mücadelesi, doðruyu anlatmak için çýrpýnýþlarý, töreye karþý geliþi, yaþanan haksýzlýklarý sorgulamasý, sevdasý, haksýz yere sorgulara alýnmasý, tehdit edildiði bir örgütün mensubu olmakla suçlanmasý, yargýlanmasý…
Sevdasý için gece 17 km yol yürüyen, gücü yetmediði için (28 þubat dönemi) haksýzlýklara dayanamayýp gözyaþý döken, bir zamanlar idolü olarak gördüðü insanýn gerçek yüzünü gören
ve bütün bunlara raðmen mücadelesinden ve inandýðý deðerlerinden taviz vermeyen bir yürek çýkýyor karþýnýza.
O þimdi rahmet-i rahmana kavuþtu. Sakal-ý þerifini öpüp kokladýðý, rüyasýna girmesi için gözyaþlarý ile dualar ettiði efendiler efendisine komþu olmuþtur inþallah.
Bir de çok sevdiði ve küçük yaþta kaybettiði kardeþi Muhammed’ine kavuþmuþtur belki de.
Bu yazýyý okuyacak olanlardan âcizane bir ricam olacak:
Lütfen Allah rýzasý için bir Fatiha yollar mýsýnýz deðerli kardeþimize…

Muharrem BÝLGEHAN