Bir güzel adam Çengelköy Çýnaraltý'ndaki Caminin Ýmamý Davut Özgül. Farklý güzel meziyetlerinin yanýnda çok önemli bir vasfý var. Nerede eski bir kitap, eski bir evrak, yazma, taþ plak, obje, nesne v.s. eskiye dair bir önemli iz iþaretin peþinde pervane gibi dönen, çoðu zaman Ýstanbul Kazan, ben kepçe deyip, hurdacýlarý, eskicileri kovalayan bir garip adam Davut Özgül. Aklýma Davut Özgül Ýsmini duyunca Nuri Arlasez gelir, Beþir Ayvazoðlu biyografisini yazmýþtýr. Onun için de ayný baþlýk atýlmýþ kitapta. Niye? Cumhuriyet koca bir medeniyete redd-i miras yapýnca Nuri bey can havliyle çöplerden en kýymetli eserleri toplamýþ. Bugün Süleymaniye'de kurtardýðý eserlerden oluþan ve adýna dair bölümü gidip sadece ziyaret edebilirsiniz. Gel gelelim Davut Hocaya.. Kendisi bu irfâni mektebin yolcusu ve bir medeniyetin kayýp kodlarýný, belgelerini bir araya getirmeye çalýþan ve bu iþin çilesini çeken bir insan. Bu bilgi birikimiyle Özgün Düþünce, Özgün Ýrade, Ýktibas gibi pek çok dergide yazmýþ ve hâlâ yazan, bunun yanýnda Türkiye'nin dört bir yanýnda seminerler veren, koþturan bir güzel insan.
Ýlginç hayatlara, ilginç terekelere rastlar Davut Hoca gezdiði hurdacýlarda. Son hüzünlü manzara ise Prof. Dr. Fahir Ýz hocanýn metrukatýdýr. Çöpe atýlan sadece mektuplar evraklar deðil, artýk kaybedecek bir deðeri olmayan bir medeniyetin son çýrpýnýþlarý/feryadýdýr. Acý manzara onu ne kadar ýzdýraba düçar etti ise biz de ayný þekilde durumdan etkilendik. Kimler yazýþmamýþ ki Fahir Hoca'ya; P.Wittek, Andreas Tietze, Anna Marie Schimmel, Bernard Lewis, E.Van Dozel, J,Schacht, N.Waterson, M.C.Honey, R.Walsh, Nermin Menemencioðlu, Þinasi-Gönül Tekin, Akçuraoðlu Yusuf, Z.Velidi Togan, Reþit Rahmeti, Hamit Zübeyr, Ali Alparslan, Niyazi Berkes, Tahsin Banguoðlu, Tarýk Zafer Tunaya, Halide Edip, Ertuðrul Muhsin. Býrakalým gerisini Davut Özgül Hocamýz www.tekilhaber.com'da yazdýðý þu satýrlarda anlatsýn. Unutmadan siz siz olun Çengelköy'e yolunuzu düþürün, Çýnaraltýnda çay faslýndan sonra mutlaka namazý Davut Hoca'nýn camisinde ve arkasýnda eda edin ve tarihe, medeniyete dokunan o eli öpün.
BÝZ ÖLDÜÐÜMÜZDE GERÝDE BÝR MEKTUBUMUZ DAHÝ OLMAYACAK!
Davut Özgül
Bir sahaf için belgenin deðeri; namaz için abdest kadar, olmazsa olmaz bir deðerdir. Hayat bir teþehhüt miktarý kadardýr. Sahaf bu teþehhüt miktarý içinde tahiyyatýný en soylu tereke ile süsleyen insandýr.
Fahir Ýz… Bu isimin arkasýna müsbet anlamda her þey eklenebilir. Bu yüzden üç nokta koydum. Aðabeyi Mahir Ýz de ayný ummanýn içinde. Fahir hocamýzýn asýl adý; Abdülbasýt Fahir'dir. Eski Ankara Kadýsý ve diyanet iþleri müþavere heyeti baþkaný Külahizade Abdülhalim Efendi'nin evladýdýr. Bazý kayýtlarda Abdürraþit Fahir olarak da zikredilmektedir. Ülkemizde Fahir Ýz olarak bilinir. Belki de "Abdülbasýt" ismi bir dönemi ve aidiyeti çaðrýþtýrdýðý için bilinerek ketmedilmiþtir! Büyük Türkiyatçý, edebiyatçý… Ýlim alanýnda ismi ile müsemma iftihar edilecek bir isim.
[LEFT_RIGHT="right"]Fahir Ýz hocamýzýn evraklarýný, aðýrlýklý olarak mektuplarýný son bir hafta içerisinde Ýstanbul'un muhtelif semtlerindeki "Hurdacý" olarak tabir edilen insanlardan büyük bir dikkat ve titizlikle topladým. Bu ismin bir dönemin tanýðý olduðuna olan inancým, beni bu bir haftalýk heyecana, telaþa, uykusuzluða ve nihayetinde tarifi imkânsýz bir heyecan ile hazza sevketti. Bu son cümleyi yazarken; “heyecan ve haz” diyecektim ki; büyük dil üstadý Fahir Ýz'in Uður Mumcu'ya yazdýðý; “Genellikle çok pürüzsüz olan yazý dilinizde arada "ve de" yi kullanýyorsunuz. Kemal Tahir'in Türkçe'mize musallat ettiði "ve de" hem dilimize aykýrý hem de gereksizdir.Yazý dilimize Arapça'dan geçen ve'ye bile, her zaman, gerek yoktur. Çoklukla bir virgül bu iþi görür. Ayrýca baþka dillerde; “geldi ve gitti” denir biz; “gelip-gitti” deriz. Baþka dillerde; “annem ve babam” denir, biz; “annemle babam” deriz.Onlar; “Romeo ve Jülyet” der biz; “Leyla ile Mecnun” deriz. (Yazý diline Leyla ve Mecnun diye girmiþtir.)Avrupalý; “karga ve tilki” der biz; “karga ile tilki” deriz. Ataç'ýn "ve" düþmanlýðý nedensiz deðil…” Gerçekten de düþündüðümüzde "ve" ile "ile" arasýnda ciddi bir fark olduðunu görürüz. Birinde birliktelik, diðerinde ayrýþtýrma var.
Fahir hocanýn mektuplarýna bakarken, heyecanlanmamak elde deðil. Kimlerle yazýþmamýþ ki?! P.Wittek, Andreas Tietze, Anna Marie Schimmel, Bernard Lewis, E.Van Dozel, J. Schacht, N.Waterson, M.C.Honey, R.Walsh… öte yandan Nermin Menemencioðlu, Þinasi-Gönül Tekin, Akçuraoðlu Yusuf, Z.Velidi Togan, Reþit Rahmeti, Hamit Zübeyr, Ali Alparslan, Niyazi Berkes, Tahsin Banguoðlu, Tarýk Zafer Tunaya, Halide Edip, Ertuðrul Muhsin… þu an hayatta olmayan bu isimlerin yazýþmalarý. Hem de yüzlerce mektup! Bunlar heyecan verici elbette. Ne var ki; mektuplarý tasnif edip okumaya baþlayýnca, içeriklerinin bir döneme tanýklýðýný ciddi þekilde müþahede edince, irkildim!
Ýrkildim. Çünkü bilgisayarýn dünyamýza girmesi ile oluþan yeni süreçte, mektuplaþmanýn unutulduðunu, mektuplarýn kültür tarihimiz açýsýndan ne denli ciddi olduðunu bu iþle uðraþanlar bilirler. Hatýratlarýn, yazýþmalarýn hala en çok okunan kitaplar olduðunu bilmem hatýrlatmaya gerek var mý? “Milena'ya Mektuplar” Fikret Mualla ile S.Berksoy arasýndaki yazýþmalar, imza toplayan koleksiyonerler, hatýratlar… bunlarý düþününce irkildim. Bu irkilme içinde beynimde oluþan kabz halinden bir bast hali çýkarmam gerektiðini biliyorum. Þuan bir düþünce de olsa, buradan müjdelemek isterim ki; bu yazýþmalarý, biriktirdiðim hatýratlarý, mektuplarý, v.b. ülkemizdeki okuyucularýn, ilim aþýklarýnýn istifadesine sunmak için kollarý sývamamýn zamaný geldi geçti bile. Önümüzdeki aylarda yeni bir yayýnevi ile bu biriktirdiklerimi paylaþmak umudu ile…
Alýntý:Kâmil Büyüker 15.01.2013.
Kaynak: http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=784