Kaçamak yaþadýk seninle. Ben senin içinde, yüreðinde, damarýnda avare, serserice dolaþtým. Ben seni akþam güneþi mahcubiyetinde, yýldýzlarýn sessizliðinde aradým. Bük üzümü toplarken, Kasým’ýn soðuðunda zeytin aðacý çýrparken, sýcak yaz günü fýstýk bekçiliði yaparken ben seni gözetledim; benimle gezdin. Uzakta giden tren dumanýna bakarak seni kaybetmenin ateþini içimde yaþattým.
Hakkýmýzda söylenenlere aldýrmadým. Bize tuzak kuranlara þarkýlar söyledim, güller attým. Dile düþürmemek için elimden gelen her þeyi yapmaya çalýþtým. Ben seninle sonbaharý sevdim, sen benimle baharý gülleri dermenin lezzetini yaþadýn.
Ýçimizdeki bu yangýn sönmeyecek. Bakma sana yazdýðým veda yazýlarýna, bakma sana yazdýðým zehir zemberek ifadelere. Onlar zamanýn gerisinden gelen kaçamak ifadeler.
Titrek bir mum ýþýðý altýnda yazýlan bu yazýya umarým bir ses verirsin.
Biz kaçamak yaþadýk. Yaþayacaðýz. Öylesine avare, öylesine serseri.
Kaynak...