Ýlla birþey mi yazmak lazým? Ayrýlýklarýn en alasý yazýlmadý mý? Sevda üzerine, kavuþmalarý üzerine en derin ifadelerin yer alan türküleri her daim dinleyen biz olmadýk mý? Bizler gurbeti gurbette* yaþayan hasretin çocuklarý olarak kalemsiz-silgisiz yaþayanlardan olduk. Bilmeyen var mý?

Þimdilerde farkýnda olmadan kendi içimize kendimizi anlatýyoruz. *Hem sessiz ve hem de derinden günler kendini tüketirken, nasýl ve nedenlere cevap bulmaya çalýþýyoruz.

Bekçi Receb'in oðlu, Kertiþeli Davut'un oðlu ve bir de ben, *gurbette düþtüðümüzden beri seher yelinin esintileri yüreðimizde onlu yýllardýn þehir þehir dolanýp duruyoruz iþte. Biraz veli, çoðu zaman da deli deli "Sunalý", "Turnalý" türkülerle yaþýyoruz.

Bazen bir han odasýnda, bazen bir bekar odasýnda, bazen de bir aðaç altýnda bir araya geldiðimizde Kasým ayazý zeytin iþçiliði günlerimizi, Aðustos sýcaðýnda Kör Habeþ Amcaya yaptýðýmýz kalýpçý çýraklýðýný konuþuyoruz. Ýçimizde vatan-millet-Sakarya aþký, kurþun izleri eksik olmayan lise yýllarýnýn piþmanlýk dolu yýllarýný dupduru akan Fýrat suyuna hediye ediyoruz. Bekçi Recep'in oðlu Ýsmailin sevdasýný, *dedemin*yangýnda kül olmuþ ocaklýðýna terkediyoruz. Kertiþeli Davut'un oðlu hep sessiz kalýyor. Ýçimiz de birisi daha var ki, ondan bahsedemiyorum. Ben, yani Dumanlý Hüseyinin oðlu Ýbrahim olarak tenha gecelerin çocuðu gibi yaþýyorum. Odam yine soðuk ve çok üþürken, iþin hakikatinde Karabaðýmýn yalnýzlýðýný özlüyorum. Davut, çardak altý serinliðini, Ýsmail ise üstü baþý toz içinde kabaltýnda gülle oynadýðý günlerin özlemi içinde, harman zamanlarýn havasýný içimizde, yazlarý üzümlerini satarak rýzk arayan Cülha Mamet Amminin duasý dilimizde yaþýyoruz iþte.

Biz burada epeyce yorgunuz.



foto/yazý:magpak


Kaynak...