Kerkükten öte bir yerde yaþýn onüçtü. Tamirci çýraðýydýn. Gecenin bir vaktinde eve dönerken aðzýnda korkuyu altetmek için çaldýðýn bir sevda ýslýðý vardý. Kerkükün caddelerinde ve ýssýz sokaklarýn dehlizinde o türkülerden birisi, ýslýk olup dilinin ucuna gelmiþken vazgeçmiþtin. Sebebi içinde yaralarýn, sonbahar olmuþ seni bu kez burada hýrpalýyordu.



*Yaþanýlmasý aklýndan geçmeyen bir hayatýn kýyýsýnda köþesinde* darlanmaktasýn. Bir Kerkük* sonbaharý sancýsýný, aðaçlarýn nazenin yapraklarýnda yaþamak varken gökyüzünde, meydanlarda, askerlerin miðferlerinde ve atýlan füzelerin aðýrlýðýnda hissetmektesin. Çöl rengi sislerin ortasýnda, adýný bilmediðin ve hatta araþtýrmadýðýn engin rakýmlý sýradaðlarýn sevimsiz gölgelerinde bir Kerkük aðrýsý içinde düþmanlýklara düþman olmaya niyet etmiþtin. Tozlu saçýyla, bozuk ve delik deþik olmasý bir kenara, hamur gibi yoðrulmuþ bir asfalt üzerinde sakýz satan o çocuðun mahsunluðundaki "resmi duruþ", onlu yýllarýn silik ve varoþlara düþmüþ sevdaný unutturmaya yetmiþ miydi?

Mevsim bildiðiniz üzre hala sonbahar. Boz renkli postallarý altýnda tertemiz duygularý çiðneyen çirkinler ve bin katý zalimler hainimsi planlarýnda iken, sen herþeyi saykiler veriyordun. Süleymaniyeli bir þoför ile Kerkük caddelerini, sokaklarýný her an bir çýkmaz sokak çýkacak endiþesiyle gezerken, endiþen kendini aþmýþtý. Kurban bayramý arefesinde, hala Ramazan Bayramýný dört dille kutlayan Kerkül Ýl Meclisinin bitmeyen* sevinci, atýlan füzeler ve þehir üzerinde sürekli gezen araçlarýn gürültülü ve ritmik seslerinde* kaybolduðunu sen de duyuyordun.


Gün görmüþ bir yaþlý "Kerkük'te bulgurluk buðdaylar eski kývamýnda kaynamýyor" diyordu. Elinde uzun tespihlerle kaldýrýmlarý voltalayan* Kerkük delikanlýlarý, saklambaç oynayan çocuklar gibi saklandýklarý yerden bir türlü çýkamýyorken bir sen ve bir de Afrikanýn taa Güneyinden bir muallime* ile dolaþýyordun.

Dört dilin resmiyetinde Kerkük'ün tam ortasýnda ne iþimiz var demeyen adamlara inat okullarý gezdiniz. Size düþeni bildiðinizce anlatýnýz… Kerkük üzerinize sere serpe serilmeden gecenin bir vaktinde Süleymaniye yoluna düþtünüz.

Kerkükün komþu þehri Süleymaniye neþe ile koyun koynuna yaþamakta olduðunu ýþýklarda, size sunulan yemeklerin lezzetinden çýkardýnýz. Sonbahar bu þehre küsmüþ. Süleymaniye'de yeminler bahar üzerine. Þehir kendi rolünde; senin hasretin ise kendine saklý. Süleymaniye niye dipdiri?

Bir öðrenci yurdunun kanepesi üzerine serilen tertemiz mavi çarþafýn ve onun renginde yorganýn altýna içinde sakladýðýn yalnýzlýðýnla baþbaþa kalýrken: "Yapýlacak ne de çok þey varmýþ" demeye vakit kalmadan gözlerin kapandý.

Sabah boz renkli bir taksi ile Erbil dünüþünüzde Ýbrahim'in bütün müziklerini bir kez daha hatim ettiniz. Çoðu zaman sizi yokuþlarda dermansýz býrakan yorðunluðunuza ve bir türlü bitmeyen hayat yolcuðu omuzlarýnýzda bir davanýn mekânsýz, sýnýrsýz heycanlý duygularýný yaþýyorsunuz iþte.

Ýþte böyle….











Kaynak...