Ýmam Hatip Mezunlarý

**felsefefe** · 10.10.06, 13:34

Ben 16 yýl önce bir þirkette çalýþýyorum
Bana bir muhasebemüdür aldýlar.
Müdür 70 yaþýnda
Þirkette ýsýtma teþkilatý pek iyi deðil.
Bir Ocaðýmýz var elektirikli onunla ýsýnýyoruz. Yani Isýnmýyoruz.
Soðuk bizim gibi ofiste çalýþanlarý daha çok etkiler.
Neyse ben pek umursamýyorum ancak adam yaþlý hep üþüyor.
Bir kaç gün masasýnda oturdu. Üþüdü tabi.
Sonra ocaðýn yanýna bir sandelye attý.
Sabah gelir
-Osman oðlum sen çalýþ ben biraz burda ýsýnamýyorum
Sonra saat 11 geçince
- Oðlum ben yemeðe gidiyorum
Öðleden sonra ýsýnma mesaisine devam
Her gün böyle
Sabah sobanýn yanýnda
akþam eve ...
Böyle devam ediyor.
Ben pek bir þey demiyorum.
Ancak biliyorsun ispinyoncular çok olur.
Patronlara durum gidiyor.
Beni çaðýrdýlar.
Ben adamýn gitmesini istemiyorum.
Çünkü eðer giderse bir daha müdür müdür almazlar sorumlulukta bana kalýcak istemiyorum.
Tüm þirketin muhasebe kayýtlarý bende zaten zor
bir de müdürlük
Ancak patron bana kýzýyor.
Sen bizim için bu adama lüzümsuz yere niye para ödetiyorsun diye.
Abi diyorum ben ondan iþler için zaten bilgi alýyorum.
Aslýnda bilgi milgi aldýðým yok
Masa da otursa ne nolur
sobanýn yanýnda otursa ne olur.
Velhasýl adam bir 1 yýl öyle oturdu.
Niye anlattým bu konuyu
Bilmiyorum ki aklýma geldi iþte....

**Ahmet karadag** · 10.10.06, 13:39

Ne demek istiyorsun.
Ramazzanda bu konular aðýr geliyor dedimde beni o muhasebe müdürünemi benzettin yoksa doðru söyle...
Selamlar Saygýlar

**Ahmet karadag** · 10.10.06, 13:47

alýntý:
"quote" Ahmet karadag demiþki:
Ne demek istiyorsun.
Ramazanda bu konular aðýr geliyor dedimde beni o muhasebe müdürünemi benzettin yoksa doðru söyle...
Selamlar Saygýlar

**felsefefe** · 10.10.06, 13:51

Yooook

**felsefefe** · 10.10.06, 14:12

"font-size: 10pt; line-height: 150%" HÜNKÂR HACI BEKTAÞ VELÎ "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" (Hayatý ve Eserleri)
"font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
Ethem Ruhi Fýðlalý’dan özetlenmiþtir. "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"color: #ff6600" O bir Yesevi Türk’ü ;
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Ahmet Yesevî ocaðýndan, Horasan erenlerinden bir büyük isim olan Hacý Bektaþ Velî;
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Onun hayatý hakkýnda bilgi veren ve vefatýndan iki asýr sonra müritleri tarafýndan kaleme alýnmýþ Vilâyet-Name’ler ve Eflâkî (1360)'nin Menâkýbu'l-'Arifin'i ile Aþýk Paþazâde (1481)'nin Tevârih'i Al-i Osmân (Aþýkpaþaoðlu Tarihi)'ý Hacý Bektaþ Velî hakkýnda sadece birkaç satýrlýk bilgi verir. "font-size: 10pt; line-height: 150%" Vilâyet-Nâme'ye<sup 1</sup göre Hünkâr Hacý Bektaþ Velî, Horasan hükümdarý Ýbrahim es-Sânî Seyyid Muhammed ile Þeyh Ahmed adlý Niþâburlu bir âlim zâtýn kýzý olan Hatem (Hatme)'nin oðludur.
Asýl adý da Bektaþ'týr (4). A. Rýfký ise, "... isimleri (Muhammed), mahlâslarý (Bektaþ) dýr" der.<sup 2</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%" Vilâyet-Nâme onun baba tarafýndan Hz. Ali'ye mensup olduðunu bildirir ve þu þecereyi verir (1): "font-size: 10pt; line-height: 150%" "Hacý Bektaþ Velî, Seyyid Muhammd Ýbrahim es-Sânî-Seyyid Musa es-Sânî-Ýbrahim Mükerrem el-Mucâb-Ýmam Mûsa el-Kâzým-Ýmâm Cafer es-Sâdýk Mulýammed el-Bâkýr-Ýmam Zeynel-Âbidin Ali-Ýmam Hüseyin Ýmam Emîrül-Mu'minin Ali." "font-size: 10pt; line-height: 150%"

Horasan bölgesinin 31/651 yýlýnda fethedilmesi üzerine birkaç yüzbin Arap'ýn bölgeye yerleþmesi ve arkasýndan þiddetli Emevî baskýsý sebebiyle Hz. Ali soyundan kimselerin Horasan'a sýðýnmalarý ve orada evlenip barklanmalarý, üstelik Hacý Bektaþ'ýn Makalât'ýný Arapça yazmýþ olmasý gibi hususlarýn onun Hz. Ali soyundan olduðuna bir delil olabileceðini ileri sürmek,<sup 7</sup yukarýda belirtilen tarihler açýsýndan pek geçerli olmasa gerekir.
Kaldý ki, Makalât'ýn Arapça yazýlmasý, Hacý Bektaþ'ýn Araplýðýna deðil, devrinde Arapça yazmak geleneðinin devamýna delil olabilir.
Diðer taraftan esas dikkate lâyýk ve çarpýcý olan nokta, o devirde hiç yaygýn olmadýðý halde, Hacý Bektaþ'ýn Türkçe yazmasý, kendisine atfedilen "color: #ff6600" Risâle-i "color: #ff6600" Besmele'yi devrin sâde ve temiz Türkçesiyle kaleme almýþ olmasýdýr.<sup 8</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" John Kingsley Birge'ün Ýstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde bulduðu Yunus Emre Divaný'nýn iç kapaðýndaki dört cümlelik bir kaydýn ebced hesabýyla yapýlan deðerlendirmesine göre Hacý Bektaþ, 645 veya 646/1248'de doðmuþ; 680/1281'de Horasan'dan Anadolu'ya geçmiþ; 92 sene yaþamýþ ve nihayet 738/1337 tarihinde vefat etmiþtir.<sup 9</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; color: #ff6600; line-height: 150%"
"color: #ff6600" Diðer Türkmen’ler gibi her sýkýntýda isyan istemiyordu.
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Hacý Bektaþ'ýn Mevlâna'nýn çaðdaþý olduðu hem Menâkýbu'l- Arifin'de hem de Vilâyet-Nâme'de belirtilir.<sup 11 </sup Ayrýca Ahmed Eflâkî, onun 1240'taki Babaîler isyanýnýn önderlerinden Baba Ýshak'ýn halifelerinden olduðunu da söyler.<sup 12</sup
Hacý Bektaþ'ýn vefatýna delil olmak üzere "kuddise sýrruhu" ve "merhum" kayýtlý 695/1295, 697/1297 tarihli vakfiyeler ile 706/1306 tarihli Ahî Evren Vakfiyesi'nde Hacý Bektaþ Velî'nin saðlýðýnda yaþadýðý "Karacahöyük" veya "Suluca Karahöyük" adýný taþýyan kasabanýn artýk "Hacý Bektaþ Kazasý" þeklinde kaydedilmiþ olmasý ve özellikle Ankara Kütüphanesi'nde Hacýbektaþ'tan gelen bir yazma risalenin baþ tarafýndaki "Hazine-i celileden þeref-vürud eden tumar-ý kebirde muharrer oldýðý üzre tarih-i viladet'i þerifleri 606 (1209-1210) olarak müddeti ömr-i þerifleri 63 olmaðýla 669 senesi (1270-1271) vefat-ý þerifleri muharrer olduðundan iþbu mahalle tahrir olundý" kaydý dikkate alýnacak olursa, onun 606/1209-1210 yýlýnda doðup 669/1270-1271 yýlýnda vefat etmiþ olduðu daha doðru gibi görünmektedir.<sup 13
</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%" "color: #ff6600" Ýslami Ýlimlerinde tam bir alimdi.
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Hacý Bektaþ Velî, ilk tahsilini Niþapur'da yaparak Arapça ve Farsçayý kitap yazacak kadar iyi öðrenmiþ, zamanýn ilimlerini elde etmiþ ve manevî terbiyesini de ayný yerde tamamlamýþtýr.
Hacim Sultan Vilâyet-Nâme'si onun feyz kaynaðýnýn ve ilk hocasýnýn Ahmet Yesevî olduðunu söylemektedir.<sup 14</sup Tarihî açýdan Ahmet Yesevî 1166'da vefat ettiðine göre onun ilk hocasý olmasý mümkün deðildir.
Ancak Yesevî ocaðýndan feyz aldýðý hususuna mevcut araþtýrmalar, neredeyse ittifak halindedir. Vilâyet-Nâme bu baðlýlýðý, Ahmet Yesevî ile Hacý Bektaþ arasýna Lokman Perende'yi yerleþtirmek suretiyle çözer. "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"

Bu noktada dikkatlerden kaçýrýlmamasý gereken husus, Yesevî ocaðýndan, Nakþîlik ve Bektaþîlik gibi iki büyük tarikatýn doðmuþ olmasýdýr.<sup 17</sup
Bunlardan Nakþîlik silsile itibariyle Hz. Peygamber'e Hz. Ebû Bekir'le ulaþýrken, Bektaþîlik Hz. Ali ile ulaþmaktadýr. "color: #ff6600"
Bektaþi Hazretleri Hacca Gitmiþti.
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Hasýlý Yesevî ocaðýnýn Anadolu'nun fethini ve Ýslâmlaþtýrýlmasýný bir iman borcu olarak gören Türkmen erenleri kafilesine katýlan Hacý Bektaþ Velî'nin Horasan'dan Anadolu'ya gelmeden önce, hacca niyet ederek Necef, Mekke, Medine, Kudüs, Halep, Elbistan ve oradan Sivas, Kýrþehir, Kayseri ve nihayet Suluca Karahöyük'e uðradýðý; bunlardan erbain<sup 18</sup çýkardýðý ve hatta Mekke'de üç yýl mücavir kaldýðý rivayet edilmektedir.<sup 19
</sup
Esad Coþan, onun Makalât'ýnda Kabe ve haccýn menasýki hakkýnda verdiði canlý malûmata dayanarak, hacca gidiþinin muhakkak olduðunu söyler.<sup 20
</sup "color: #ff6600" Baba Ýlyas ve diðer Ýsyanlarý desteklemedi.
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Ýlk Osmanlý tarihçilerinden biri olan Aþýk Paþazâde'nin verdiði bilgilere göre, Hacý Bektaþ'ýn Anadolu'ya Baba Ýlyas'ýn öldürüldüðü 1240 yýlý sonbaharýndan çok önce gelmiþ olmasý gerekir.
Onun Kayseri'de Battal Mescidinde Evhadüddin-i Kirmanî -ki son olarak 631/1234'te Anadolu'dan ayrýlmýþtýr. Bu durumda onun 669/1270-1271 yýlýnda vefat ettiðine kesin gözüyle bakýlabileceðine göre, Anadolu'ya eðer 63 yýl yaþamýþ ise 13 yaþlarýnda, ama 92 yýl ömür sürmüþ (557-669/1181/82), kýrk yýl ibadet hayatý yaþamýþ (Vilâyet-Nâme, 8) ise 40 yaþlarýnda gelmiþ olmasý gerekir. Esasen 40 gün 40 gece 40 yýl ibadet, 40 arkadaþ vb. þeklinde tecelli eden 40 sayýsýnýn edebiyatta mübalaða ifade ettiði; dinî edebiyatta ise ilk Müslümanlarýn 40 kiþi olduktan sonra açýktan ibadete baþlayarak dinin olgunluða eriþtiði ve en önemlisi Hz. Peygamber'in 40 yaþýnda bi'sete nâil oluþu dolayýsýyla 40 sayýsýnýn önemi; ayrýca 63 yaþ meselesinin de Hz. Peygamber'in hayat süresi ile ayniyet kurma endîþesi ve geleneði ve onun Horasan-Anadolu arasýndaki seyahatlarý göz önüne alýnýrsa, Hacý Bektaþ'ýn olgunluða adým atmakta olduðu bir yaþta Anadolu'ya gelmiþ olmasý, daha makul gibi görünüyor. "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
Baba Ýlyas'ýn ve dolayýsýyla halifesi olarak zikredilen Hacý Bektaþ'ýn,<sup 26</sup Yesevîlik ile ilgileri ve mensubiyetleri meselesinin açýklýða kavuþturulmasý gerekir.
Maamafih Dede Garkýn ve Baba Ýlyas'ýn Harezm'den göç ettikleri ihtimal dahilinde olduðuna göre eðer Dede Garkýn Yesevî ise, Baba Ýlyas da Yesevî'dir veya hem Yesevî hem Vefâî'dir. "font-size: 10pt; line-height: 150%" Âþýk Paþazâde'nin "Sivas'tan Baba Ýlyas'a geldiler..." dediði Hacý Bektaþ, "onu görmek isteðiyle" geldiðine göre acaba onunla ne görüþtü?
Mevcut rivayetler, bu hususta, tatminkâr olmak bir yana, biç bir bilgi vermemektedir. Öyle görünüyor ki, Hacý Bektaþ ayný ocaktan demlendiði, ayný pýnarýn suyundan içtiði ve Anadolu’nun o günkü huzursuzluk ve istikrarsýzlýk içinde bulunan insanlarýna manevî bir çýkýþ yolu bulma hususunda ayný endiþeleri paylaþtýðý bir dostu ve belki hemþerisini ziyaret için gitmiþ olabilir.
Tabii bu ihtimal onun Baba Ýlyas adýna giriþildiði söylenen Baba Ýshak tarafýndan baþlatýlan isyana niçin katýlmadýðý, sorusunu cevaplandýramaz. Ancak kesin olan husus, onun Baba Ýshak'ýn halifesi olmadýðýdýr. "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Þüphesiz Hacý Bektaþ, Anadolu'ya yurt edinme için gelen Türkmenlerin ve baþlarýndaki dedeler v babalarýn, Þamanîliðin tesirinden henüz kurtulamamýþ olduklarýndan, iyi niyetlerinden ve Ýslâm'a baðlýlýklarýndan þüphe etmiyordu.
Ancak onlarýn, olaylarý deðerlendirmede, içtimaî ve iktisadî buhranlar karþýsýnda almalarý gerekli tavýr konusunda farklý bir yaklaþma ve anlayýþa mý sahipti? Bize öyle geliyor ki, Hacý Bektaþ'ýn iktdarlarýn devrilmesinde ve "sultanlarýn tacýnda" hiç gözü yoktur.
"font-size: 10pt; color: #ff6600; line-height: 150%" O, bir kahramandýr; ama elinde kýlýçla isyandan isyana koþan biri deðil, "elinde çapasý<sup 31</sup ile elinin emeði ve alnýnýn teriyle dað baþlarýna yer açýp yerleþen, bað ve bahçe yetiþtiren; dolayýsýyla göçebe ruhunu þehirlileþtirip medenileþtiren, onlardan imanlý, þuurlu, kendini bilen yepyeni bir "Türkmen toplum" yaratan bir kahramandýr. O çok iyi biliyordu ki, insanoðlunun bizzat kendisiyle barýþmamasý halinde, kütlelerin huzur, sükûn ve adalet içinde olabilmesi; içtimaî, iktisadî ve sair buhranlarýn dinmesi mümkün deðildir. "font-size: 10pt; color: #ff6600; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Yine o biliyordu ki, insanoðlu nefsinin, hýrslarýnýn ve zaaflarýnýn esiri olmaktan kurtulmadýkça hürriyetini elde edebilmesi, insanî eþitliðe ve yüceliðe erebilmesi söz konusu olamaz.
Bu bakýmdan o, ne kadar haklý sebeplere dayanýrsa dayansýn, neticede "bozguncu" sýfatýný almak yerine, hikmet, irfan ve sevgiden örülü þuurlu dayanýþma, basiretli görüþ, dengeli davranýþ, þeref, namus, hak ve adalet ölçüleriyle mücahid-i fî-sebîlillah olmayý, en büyük cihadýn da insanýn kendi nefsiyle savaþý olduðunu yaþayarak göstermeyi hayat felsefesi kýlmýþ; bu sebepten de hem Babaîler hem de Ahî Evren'in Kýrþehir isyanýna katýlmayýp Suluca Karahöyük'te ocaðýný tüttürmeyi tercih etmiþtir. "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Hasýlý o, Suluca Karahöyük gibi sakin bir yöreye çekilir ve on üçüncü yüzyýlýn huzursuz ve darmadaðýnýk Anadolu’sunda yeni bir sesin, yeni bir doðumun müjdecisi olmayý tercih eder. Bundan dolayý da bazýlarýnýn karalamalarýna hedef olur.<sup 32</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Suluca Karahöyük gibi, o sýrada sadece yedi haneli sakin, ama þirin bir köy olduðu rivayet edilen bir beldeye yerleþen Hacý Bektaþ Velî'nin buradaki hayatý, evlenip-evlenmediði meselesi, eldeki belgelerin yetersizliði karþýsýnda hâlâ *****ýný korumaktadýr ve bir bakýma Bektaþîleri iki ayrý zümreye ayýracak ve tarihte zaman zaman birbirine düþürecek kadar önemlidir. "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Bu rivayete dayanan Babaðan (Babalar=Mücerred) kolu, Hacý Bektaþ'ýn kesinlikle evlenmediðine inanmaktadýr.
Onlara göre Hacý Bektaþ bekâr göçmüþtür. Kadýncýk Ana evlâdý, onun burun kanýndan gelme mânevi evlâdýdýr, "bel evlâdý"deðil "nefes evlâdý" dýr. Fermanlarda diðer bazý kayýtlarda rastlanan "evlâd-ý Hacý Bektaþ Velî" ifadesi genel olarak Hacý Bektaþ Velî'nin yoluna mensup olanlar, "yol evlâdý" anlamýna gelir.<sup 36
</sup "color: #ff6600" Bektaþi Hazretleri evlenmemiþ miydi. "font-size: 10pt; line-height: 150%"
Bu görüþe karþý Çelebiler ise, Hacý Bektaþ'ýn Suluca Karahöyük'te yerleþmesinin sebebi, oraya gidince Ýdris Hoca'nýn kýzý Fatma (Kadýncýk Ana) ile evlenmesi ve bu evlilikten Ýbrahim Þeydi (Seyyîd Ali Sultan=Timurtaþ) adý verilen bir çocuðun dünyaya gelmesidir, demektedirler.<sup 37</sup
Buna göre asýl adý Fatma Nûriye olan Kadýncýk Ana, Ýdris Hoca ile Kutlu Melek'in kýzlarý ve Hacý Bektaþ'ýn da eþidir. Ayrýca resmî kayýtlar ve belgeler de Bektaþ'ýn evliliðini ve çocuklarý bulunduðunu kullandýklarý ifadelerle teyid eder.<sup 38
</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" Mikâil Bayram’a göre Fatma Bacý, Ahî Evren'in karýsý ve Ahî Evren'in mürþidi Þeyh Evhadüddin-i Kirmânî'nin kýzýdýr. Ahî Evren ve Ahilerin 659/1261'de Kýrþehir'de Nurettin Caca tarafýndan katliama tâbi tutulmalarýndan sonra kaçarak Suluca Karahöyük'te Hacý Bektaþ Velî'ye sýðýnmýþtýr. Orada Bedrettin Ýdris adlý biriyle evlenmiþ:
Hacý Bektaþ da onu evlâd edinmiþ, o da Hacý Bektaþ'tan ve babasýndan kalan serveti erenler yolunda harcamýþ, hattâ Hacý Bektaþ Velî'nin vefatýndan sonra ona türbe yaptýrmýþtýr.<sup 39</sup Ayrýca onun Abdal Musa ile de akrabalýk baðlarý, hem Ahî Evrenin hem de Abdal Mûsâ'nýn "Hoy"lu oluþuna bakýlarak bir "Ýhtimal" olarak Ýleri sürülebilir.<sup 40
</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" Ýddialar ne olursa olsun, eldeki bilgi ve belgeler karþýsýnda Hacý Bektaþ'ýn evliliði veya "mücerred"liði yani evlenmemiþ, olarak göçtüðü konusu, tarih boyunca Çelebiler ile Babalar arasýnda bazen alevlenen bazen de küllenen bir konu olmuþtur.<sup 41
</sup Ve bugün de aydýnlatýlmasý, ancak ilk dönemle ilgili yeni belgelerin ele geçmesiyle mümkün olabilecektir. "color: #ff6600"

"color: #ff6600" O Tarihlerde Her Türkmen gibi Onun da Osmanlý ile Arasý Limonuydu. "color: #ff6600" "font-size: 10pt; line-height: 150%"

"font-size: 10pt; line-height: 150%" Tarihî rivayetlerin aksini ortaya koymasýna raðmen Hacý Bektaþ Velî, hâlâ daha Yeniçeri Ocaðý'nýn kurulmasýnda doðrudan ilgili imiþ gibi gösterilir.<sup 42</sup "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Aslýnda Hacý Bektaþ Velî'nin doðrudan Yeniçerilikle bir ilgisinden ve hele onlara "Akbörk" giydirmesinden kesinlikle söz edilemez ise de, menkîbeler "ak börklü" askerlerin onun tarafýndan kutlanmasýný ve kendilerine "yeniçeri" adým vermesini anlatýrlar.
Bu durumu, tarihî gerçekliklere uygun düþmese de yadýrgamamak gerekir.
Çünkü fütüvvet geleneðinin yaygýn olduðu bir dönemde her meslek ve sanat kolunun bir pirinin bulunmasýnýn þart olduðu þeklindeki yaygýn inançla, yeniçeriliði "erenler serveri ve gazîler serdarý" sayýlan Hacý Bektaþ Velî gibi bir din ulusunun ruh ve fütüvvet ehlinin börkü olmasý<sup 43</sup ve Kayseri'de Külâh-dûzlar Mahallesindeki Bâciyân-ý Rum tarafýndan iþlenmesi ve Fatma Bacý ile yakýn ilgisi dolayýsýyla Abdal Mûsâ'nýn "bükme elif tâc'ýnýn burada imal edilmiþ bulunmasý"<sup 44</sup pek o kadar önemli deðildir.
Önemli olan o devrin insanlarýnýn, daha sonraki dönemlerinde Devlet'in baþýna belâ olmasýna raðmen, kuruluþunda, ordunun temeline Hacý Bektaþ Velî gibi bir Türkmen gazinin yerleþtirilip, Gülbank'inin onu pîr saymasýdýr; "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" Hacý Bektaþ Velî'nin hayatýndan söz ederken, Vilâyet-Nâme'nin de tesiriyle Yunus Emre'den kapý açmamak, Bektaþî geleneðine göre, mümkün deðildir. "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" Vilâyet-Nâme "font-size: 10pt; line-height: 150%" 'ye göre, Hacý Bektaþ Velî, Anadolu'ya geldiði sýrada, orada Hacý Ýbrahim Sultan (21), Mahmud Hayrânî Mevlânâ (49-50), Molla Sâdeddin (56-64) gibi büyük alim ve mutasavvýf arasýnda Emre adlý "çok kuvvetli bir er" vardý (s.21). Bu Rum erenleri, Hacý Bektaþ Velî'ye gidecekleri zaman Emre'ye "gidelim" derlerse de o gitmez. "font-size: 10pt; line-height: 150%"
"font-size: 10pt; line-height: 150%" Hacý Bektaþ Velî ile Yûnus Emre arasýndaki münasebetin mahiyeti ve seyri ne þekilde olursa olsun,<sup 48</sup Hacý Bektaþ'ýn eserlerindeki görüþ ve düþüncesi Yûnus'ta da aynen görülür; üstelik bir sanat þaheseri olarak...
"font-size: 10pt; line-height: 150%" "color: #ff6600" Eserleri ; "color: #ff6600" "font-size: 10pt; line-height: 150%"
Bunlara göre,<sup 50</sup Hacý Bektaþ'a ait olduðu belirlenen eserleri þunlardýr:
"font-size: 10pt; line-height: 150%"
1. Kitâbul Fevâid:
"font-size: 10pt; line-height: 150%" 2. Makalât: "font-size: 10pt; line-height: 150%" .
"font-size: 10pt; line-height: 150%" "font-size: 10pt; line-height: 150%" 3. Þerh'i Besmele:
"font-size: 10pt; line-height: 150%" 4. Þathýyye:

Edited by - felsefefe on 11.10.2006 16:03:26

demhat · 10.10.06, 18:32

bilgin zaane kardþeimin hissiyatýna katýlýyorum anlatmak istedikleri aslýnda baþkalarý tarafýndan verilmiþ bir ayrýcalýk degil bireyin kendi ruh aleminde hissettgi ayrýcalýktýr.ve de gözlerinden öpuyorum zaane,her nekadar hayrettin hocamýz imam hatipli olmayý temsil edemzsin desede inanýyorum ki þu anda bir çok farklý þehirlerde çok güzel bir þekilde temsil eden kardeþlerimiz var.
IF I COULD TELL YOU, YOU COULD CRY

**bilgin_zaane** · 10.10.06, 20:12

I promise myself i will never cry for this stuation brather demhat this wild life teach me this.thanx for your sapporting to me.Beni anlayan birinin olmasý beni çok mutlu etti umarým beni anlayan baþkalarýda vardýr lütfen düþüncelerinizi iyi veya kötü (tabi kendinize göre ) benimle paylaþýn....

SELAMETLE....

**Huzi** · 10.10.06, 22:34

are you speakýng hangi lisan.....? ).

**ibrahimher** · 10.10.06, 23:19

Sakallý0727,
Bakýnýz, ben þöyle bir izah getirmek istiyorum.
Bu ayrýcalýklý kelimesi bir deyimdir. Yada deyimleþmiþtir.
Mesela Celal doðan Niziplidir. "Nizip'li olmak bir ayrýcalýktýr" diye meþhur ifadesi var.
Ama bu sözü Nizip'e geldiðinde söylüyor. Kalkýpta ulusal bir kanalda bunu söylese,
yada islahiyeye gidip orada söylese, aklýnýn zoru var bu herifin derler adama.
Bazen liselerde yarýþmalar olur, bu turnuvalarda birinciliði alan lise öðrencileri baþlarlar: Þu liseli olmak ayrýcalýktýr. diye.
Bu sitede de bir kaç yerde görmüþtüm. Mesela bir diðeride diyor ki: cimbomlu olmak bir ayrýcaklýktýr.
Yani burada Mutlak bir üstünlük taslama hareketi yoktur elbette. Bir Japona göre nasýl ki japon olmak bir ayrýcak ise ingilize görede ingiliz
olmaktýr.
Mesela sana görede hangi liseyi bitirmiþsen oralý olmaktabir ayrýcalýktýr sana göre.
Peki burda söylenmesinin amacý ne?
Bu bölüm imam hatip lisesi mezunlarýna ayrýldýðýndan dolayý, buraya girenler, hepsi imam hatipli olmalarýndan mütevellit,
böyle bir sözü söyleyebiliyorlar.

Uzadý ama bir örnek daha vereceðim.
Mesela imam-Hatipler günü yapýyoruz. O gün orada konuþurken Ýmam-hatipli olmak bir ayrýcalýktýr diyoruz, konuþmalarýmýzda.
Ama bu sözü kalkýpta, Tüm okullardan öðrencilerin katýldýðý bir toplantýda söylemek, akla aykýrý olur.
Meselnin özü bu.
Yarýþmacý arkadaþlara baþarýlar dilerim.

Edited by - Ý.H.Er. on 10/11/2006 02:21:26 AM

**bilgin_zaane** · 11.10.06, 15:36

Bu kadar güzel konuþmadan sonra ne denirki... ben en aklýma gelen bi þiirden alýntý yapayým buraya.
Artýk demir alma günü gelmiþse zamandan
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuþ gibi sessizce alýr yol;
Sallanmaz o kalkýþta ne mendil ne bir kol.
Rýhtýmda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller!Ne giden son gemidir bu!
Hicranlý hayatýn ne de son matemidir bu.

SELAMETLE...

**Ahmet karadag** · 13.10.06, 14:55

Dostlar,
Bende 85-86 Mezunuyum.
Sakallý kardeþimin dediði gibi deðil aslýnda.Burada ÝMAM HATÝP LÝSESÝ Bölümü altýnda mezuniyet yýlýna göre bölüm açýlabilinir.
Selamlar Saygýlar

**felsefefe** · 14.10.06, 21:24

<p style="background-color: #990066" AHMET YESEVÝ . <p style="background-color: #990066" HAYAT HÝKAYESÝ.

Ahmed Yesevi bugünkü Kazakistan Cumhuriyetinin güneyindeki Çimkent þehri yakýnlarýnda ( 7 km. mesafede) bulunan Sayram kasabasýnda dünyaya gelmiþtir. Sayram kasabasý Ahmed Yesevi’nin küçük bir çocukken geldikten sonra hayatýnýn önemli bir kýsmýný geçirdiði ve Oðuz Han’ýn idare merkezi olduðu bilinen Yesi (=Türkistan) kentine 157 km. kadarlýk bir mesafededir. Doðum yýlý kesin olarak bilinmemekle birlikte 73 yýl yaþadýðý ve 1166 yýlýnda öldüðü þeklindeki bilgiler gözüne alýndýðýnda 1093 yýlýnda doðduðu kabul edilebilir..

Babasý Sayram kasabasýnda yerleþmiþ ünlü bir alim olan Ýbrahim Þeyh, annesi ise Ayþe (Karasaç) Ana olarak bilinmektedir. Kaynaklar Ýbrahim Þeyh'in Hazret-i Ali (K.V.)'nin oðullarýndan Muhammed Hanefi‘nin neslinden geldiðini kaydetmektedir. Annesi ve babasýna ait türbeler Sayram kasabasýnda olup bu türbelerin Ahmed Yesevi tarafýndan yaptýrýldýðý rivayet edilmektedir. .

Ahmed Yesevi ilk eðitimini kendisi yedi yaþlarýnda iken vefatýna kadar babasý Ýbrahim Þeyh'den almýþtýr. Ahmet Yesevi’ nin manevi eðitimini aldýðý kaynaklar arasýnda "Arslan Baba" ismi, hem çeþitli menkýbe ve rivayetlerde hem de Ahmed Yesevi'ye ait hikmetlerde ortaklaþa olarak belirtilen bir isim olarak dikkati çeker..

Ahmed Yesevi ile Arslan Baba’nýn karþýlaþmasýný dile getiren rivayet tarihi gerçekliðin ötesinde içerdiði bazý hususlar itibarýyla dikkate deðerdir. Arslan Baba'nýn Yesi'ye gelerek daha küçük bir çocuk olan Ahmed'i bulmasý ve Hz. Muhammed (S.A.V.)'in emanetini Ahmed'e vermesi, terbiyesiyle meþgul olup irþad etmesi manevi bir iþarete dayanýyordu. Arslan Baba, buradaki rivayet de efsanevi bir kimlikle karþýmýza çýkarken Yesi yakýnlarýnda bulunan tarihi Otrar þehrinde adýna yapýlmýþ bir türbenin mevcudiyeti Arslan Babâ’nýn tarihen varlýðýnýn delilidir. .

Ahmed Yesevi, Arslan Baba’nýn vefatýndan sonra, daha önceden verdiði iþarete uyarak o zaman için Türkistan’ýn en önemli Ýslam merkezi olan Buharâ‘ya gider. Ahmed Yesevi, Semerkand'da devrin önde gelen alim ve mutasavvýfý Þeyh Yusuf Hemedani’ye intisab ederek O'nun irþad ve terbiyesi altýna girer. Bu sýrada Ahmed Yesevi 27 yaþýndadýr. .

"font-size: 14pt; color: #ff6600" Onun Hocasý Þeyh Yusuf Hemadani .

Olgunluk döneminde Þeyh Yusuf Hemedani gibi bir mürþidin yanýnda devrin bütün ilimlerinde ilerleyen Ahmed Yesevi de þeyhi gibi Ýslam’ýn zahiri esaslarýna uygun hareket etmiþ ve tarikatýnýn esaslarýný belirlerken Ýslam’ýn hükümlerine ters düþebilecek hususlardan kaçýnmayý ihmal etmemiþtir. Ahmed Yesevi’nin bu konuda ne denli titizlik gösterdiði dile getirdiði hikmetlerin analizi ile kolayca anlaþýlabilir. Ahmed Yesevi, tarikattaki sülük adabýný, Ýslam’ýn zahir ve batýn ilimlerini þeyhi Yusuf Hemedani’den öðrenmiþ ve muhtemeldir ki þeyhi ile beraber Türkistan’ýn çeþitli yerlerini dolaþmýþtýr..

"font-size: 14pt; color: #ff6600" 3. Nakþi Þeyhi "font-size: 14pt; color: #ff6600" .

.

Ahmed Yesevi, þeyhi Yusuf Hemedani’nin ölümünden sonra dergâhýn sorumluluðunu üstlenen üçüncü halef olarak bir süre Buhara da hizmete devam eder. Bunu belirten kaynaklardan birisinde "Yusuf Hemedani’nin üçüncü halefi Hoca Ahmed Yesevi’dir ki, keramet ve harikulâde haller âdetlerinden idi; her kim halis bir niyetle kendileri ile müþerref olursa Ehlullah'tan olurdu. Nasýl ki "Niyetin koldaþýn..." buyururlardý. Kutlu makamlarý Türkistan’dadýr, yüce dergâhý çok feyizlidir." ibareleri yer almaktadýr. Buhara sufilerine bir süre rehberlikten sonra þeyhi Yusuf Hemedani’nin verdiði bir iþarete uyarak irþad makamýný Nakþibendiyye tarikatýnýn yýldýz isimlerinden Abdülhalýk Gücdüvani’ye býrakarak Yesi ye döner ve faaliyetini Yesi merkezli olarak sürdürür. .

Ahmed Yesevi, Yesi’ye yerleþtikten sonra Türkistan’ýn her yerinden gelen ve eðitimini tamamladýktan sonra bütün Türk yurtlarýnda Ýslami teblið ile görevlendireceði müritlerine Ýslam’ýn zahiri ve batini ilimlerini öðretir. Rivayetlere göre Ahmed Yesevi dergâhýnda yetiþtirildikten sonra Hind kýtasýndan Ýdil boylarýna, Çin seddinden Tuna kenarlarýna kadar uzanan geniþ bir coðrafyaya teblið ve irþad göreviyle gönderdiði derviþlerinin sayýsý doksan dokuz bindir. Bu doksan dokuz bin rakamý, sayý olarak tam tamýna olmasa bile çokluðu ifade etmesi yönünden gerçeðe iþaret eder..

"font-size: 14pt; color: #ff6600" O Ýnsanlarý yanlýþ yönlendirecek herhangi bir inanca sahip deðildi. "font-size: 14pt; color: #ff6600" .

Hoca Ahmed Yesevi’nin eserlerinde halký þüphelere düþürecek, itikadlarý sarsacak özel imgelere, imalara rastlanmaz. Þeriat hükümlerine karþý bazen dikkatsizce hareket eden, cezbesi galip büyük bir kýsým sofilerden sadýr olan ve onlarýn zahir alimleri tarafýndan suçlanmasýna yol açan fikir ve ibareler bu büyük Türk þeyhinin eserlerinde hemen yok gibidir. .

"font-size: 14pt; color: #ff6600" Onu amacý Ýslamý Tebliðdi .

Çevresinde Ýslamla yeni tanýþmýþ ancak çok güçlü olarak baðlanmýþ saf inançlý Türkler toplandýðýndan Ahmed Yesevi, Arapçayý ve Fars edebiyatýný çok iyi bildiði halde, uzlete çekildiði çilehanesinde çevresinde halkalananlara onlarýn kolayca anlayabilecekleri .

"font-size: 14pt; color: #ff6600" O Türkçe konuþtu Türkçe yazdý .

Türk dili ile hitab etmeyi tercih etti. Tarikatýný süluk adabýný Arapça ve Farsça bilmeyen Türk derviþlerine anlatmak için de, Türklerin halk edebiyatýndan alýnmýþ þekillerle hikmetler söyledi; bu þiirler daha sonra özgün bir isim olarak "hikmet" adý ile tanýnýp "Divan-ý Hikmet" adý verilen kitaplarda bir araya getirilecekti. .

Ýbadetle dolu hayatýnýn boþ kalan vakitlerinde ise tahtadan kaþýk ve kepçe yontup, onlarý satarak geçimini saðlýyordu. .

Ahmed Yesevi’ nin sünnet-i nebeviye olan baðlýlýðýnýn derecesini gözler önüne seren bir rivayete göre Ahmed Yesevi, Yesi de altmýþüç yaþýna geldiðinde dergahýnýn avlusuna açýlan bir merdiven ve buna baðlý bir dehlizle ulaþýlan, halvethane olarak kullandýðý bir yer altý mescidi yaptýrmýþ ve vefatýna kadar bu mescidde ibadet ve riyazet ile meþgul olmuþtur. Ahmed Yesevi’ nin yer altýnda uzun süren bir halveti yaþadýðý hücresinin kalýntýlarý bugün de muhafaza edilmektedir..

Ahmed Yesevi, hikmetlerinin birçoðunda bu uzlete çekilmesinin sebebi olarak Hz. Muhammed (S.A.V.)'in altmýþüç yaþýnda vefat ederek yer altýna giriþini ve bu yüzden kendisinin de yer üstünde Peygamberimiz (S.A.V.)'den daha fazla gezmekten haya etmesini göstermektedir. "Divan-ý Hikmet"te Ahmed Yesevi’ nin yer altýnda uzlete çekiliþini ve uzlet hayatý esnasýnda yaþadýðý manevi halleri anlatan hikmetler önemli bir yere sahiptir. Esasen Divan- Hikmet’ten anlaþýldýðýna göre hikmetlerinin büyük bir kýsmý da ilahi ilham ile bu mekânda Ahmed Yesevi’nin dilinden dökülmüþ ve yanýndaki derviþler tarafýndan kâðýt üzerine tespit edilmiþtir..

Bu uzlet hayatýnýn ne kadar sürdüðü belli deðildir; fakat vefat tarihi olarak kabul edilen 1166 yýlýna kadar yaklaþýk 10 yýl süreyle ahiret ehli biri gibi yeraltýndaki çilehanesinde uzletini sürdürdüðü ve 73 yaþýnda vefat ettiði sanýlmaktadýr..

"font-size: 14pt; color: #ff6600" Ahmed Yesevi'nin Tarikatý ve Etkileri "font-size: 14pt; color: #ff6600" .

Ahmed Yesevi Türklüðün manevi hayatýndaki büyük yerini, sadece bazý tasavvufi þiirler yazmakla kazanmamýþtýr. Ahmed Yesevi'nin önemi Ýslam'ýn Türkler arasýnda yayýldýðý asýrlarda, Türkler arasýnda geniþ ölçüde yayýlma imkâný bulan ilk tasavvufi ekolü oluþturarak bütün dünyada yaþayan Türk soyundan insanlarýn gönül tahtýnda asýrlarca hüküm sürmesinden kaynaklanýr. Hoca Ahmed Yesevi’nin büyük manevi tasarrufu ile yayýlan ve asýrlarca yaþayan Yeseviyye tarikatý bir Türk tarafýndan ve Türkler arasýndan kurulmuþ olan ilk tarikattýr..

Bu tarikat Türklüðün sadece gönül gözünü ýþýtýp, ruhunu manevi zevklerle süslemekle kalmamýþ, Türklüðe asýrlar boyu yeni hedefler ve fetihler nasib eden bir yol gösterici olarak tesirini bugüne kadar ulaþtýrmýþtýr. Ahmed Yesevi’nin Türk yurtlarýnda kendinden önce ve sonra benzeri görülmedik kalýcý bir tesir býrakmasýnda en az "hikmet"leri kadar önemli olan bir unsur da yetiþtirdiði ve Türk dünyasýnýn dörtt bir tarafýna gönderdiði öðrencileridir. Bu hayýrlý halefleri her yerde Ahmed Yesev’nin telkinleri doðrultusunda bir irþad faaliyetini sürdürerek bulunduklarý dünyasýnda Ýslam etrafýnda þekillenen ortak bir inanç ve ruh ikliminin hakim olmasýna vesile olmuþtur. .

"font-size: 14pt; color: #ff6600" O Türkistan’ýn Müslümanlaþmasýndaki en önemli þahsiyetti. "font-size: 14pt; color: #ff6600" .

Hoca Ahmed Yesevi'nin tarikatýný devam ettiren ilk halifelerinin menkýbeleri çeþitli tasavvuf tarihi eserlerinde yer almaktadýr. Ahmed Yesevi’ nin ilk halifesi Arslan Baba’nýn oðlu Mansur Ata'dýr. Mansur Ata’ dan sonra yerine oðlu Abdülmelik Ata, sonra da onun oðlu Tac Hoca geçmiþtir ki, bu ünlü Yesevi þeyhi Zengi Ata'nýn babasýdýr. Üçüncü halife Süleyman Hakim Ata Ahmed Yesevi’ nin Türkler arasýnda en tanýnmýþ halifesidir. Rivayete göre Satuk Buðra Han'ýn kýzý Anber Ana ile evli olan Hakim Ata, daha çok Türkistan'ýn Harezm'de bölgesinde halký irþad ile uðraþmýþ ve ölümünden sonra Akkurgan’daki türbesine defnedilmiþtir. "font-size: 13.5pt" Zengi Ata da Hoca Ahmed Yesevi'nin ünlü halifelerinden biri olarak tanýnmýþtýr. Zengi Ata'nýn Taþkent yakýnlarýndaki kendi adý verilen Zengi Ata kasabasýndaki türbe ve külliyesi Özbekistan'ýn en çok ziyaret edilen dini merkezlerinden birisidir..

Hoca Ahmed Yesevi’nin soyundan gelen ve Ýslam dünyasýnýn deðiþik yerlerinde yaþadýklarý ve irþad faaliyetinde bulunduklarý kaydedilen tasavvuf alimlerinden bir kýsmý çeþitli kaynaklarda zikredilmiþtir. Bu kiþiler arasýnda Semerkand alimlerinden Sadr-ý alem Þeyh, Ejderhan yakýnlarýnda katledilen Baba Þeyh, Baðdat-Kazvin arasýndaki Gürgan'da yaþayan Þeyh Muhammed Dem Tiz bin Ahmed Yesevi, Keþmir'de medfun bulunan Hoca Hafýz Ahmed Yesevi en-Nakþbendi isimlerine rastlanmaktadýr. Bu kiþilerin Ahmed Yesevi'nin kýzý Gevher Þehnaz’dan gelen bir soy kütüðüne sahip olmalarý muhtemeldir..

Ünlü Osmanlý gezgini Evliya Çelebi de Hoca Ahmed Yesevi’nin soyundan geldiðini seyahatnamesinde belirtmiþtir. .

"font-size: 14pt; color: #ff6600" Anadoludaki Sünni ve Alevi tarikatlarýn hepsi Ondan Feyz almýþtý. "font-size: 14pt; color: #ff6600" .

Evliya Çelebi, ayrýca gezdiði yerlerde rastladýðý Yesevi derviþlerine ait makamlarý da eserinde kaydetmiþtir. Bu derviþ-gaziler arasýnda Deliorman’daki Demirci Baba, Niyazabad'daki Avþar Baba, Merzifon’daki Pir Dede,Karadeniz kenarýnda Batova’daki Akyazýlý, Bursa’daki Geyikli Baba, Abdal Musa, Ýstanbul Unkapaný’ndaki Horoz Dede, Bozok Sancaðý Yozgat'taki Emir Çin Osman, Tokat merkezindeki Gaj-Gaj Dede ve Zile ilçesindeki Þeyh Nusret Evliya Çelebi’nin tespit edebildiði Yesevi derviþleridir. Ancak bunlardan hiçbirisi Nevþehir’de yerleþen Hacý Bektaþ Veli kadar ün kazanmamýþtýr. .

Rumeli’nin fethinin manevi öncüsü olan Sarý Saltýk da asýl adý Muhammed Buhari olan bir Yesevî derviþidir. Evliya Çelebi, Sarý Saltýk'ýn Karadeniz kýyýsýnda Romanya’nýn Silistre bölgesindeki türbesini ziyaret ettiðini belirtmiþtir. Sarý Saltýk için yapýlan bir makam ise Ýstanbul Boðazý’nýn Rumeli yakasýndaki Rumeli Feneri'nde yer almaktadýr. .

Yeseviyye tarikatý, önce Seyhun nehri havzasýnda Taþkent ve çevresinde yerleþtikten sonra, Aral gölünün güneyindeki Harezm bölgesine yayýlmýþ, ayný zamanda Seyhun ile Ceyhun nehrinin sýnýrlarýný çizdiði Mâveraünnehr'de geniþ bir kitleye yayýlmýþtýr. Diðer taraftan Türkistan'ýn kuzeybatý bozkýrlarýndan Kýpçak lehçesinin hakim olduðu Ýdil-Ural bölgesine uzanan Yeseviyye tarikatý, Pir-i Türkistan'ýn iþareti ile yola çýkan derviþleri tarafýndan Horasan, Azerbaycan ve Anadolu ya kadar ulaþmýþtýr. Tarihi geliþim sonucu Nakþbendiyye tarikatýnýn daha yaygýn hale geldiði XV-XVI. yüzyýllara kadar Türkistan ve Horasan’ýn hemen her yerinde hatta Keþmirde, Kâbilde, Ýstanbul'da, Temeþvar’da, Hicaz'da Yesevi derviþlerine rastlanmaktaydý..

Ahmed Yesevi’in esaslarýný belirlediði Yeseviyye tarikatý, daha sonra Türkistan ve Anadolu’da geliþecek olan baþta Nakþibendiyye olmak üzere Kübreviyye, Çiþtiyye gibi diðer büyük tasavvuf ekollerini de derinden etkilemiþtir. Nakþibendiyye tarikatýnýn, Hoca Ahmed Yesevi ile irtibatý Muhammed Bahaüddin Buhari veya kýsaca "Þah-ý Nakþibend" namý ile tanýnan tarikatýn Pirinin Yesevi þeyhlerinden "Kasem Þeyh" ve Halil Ata ile bir süre birlikte olarak feyz almasýna dayanýr. Þah-ý Nakþbend'in devrin hükümdarý olan Halil Ata'nýn yanýnda zahiren hükümdarýn hizmetinde geçen altý yýl boyunca feyz ve süluk yolunda büyük mesafeler katettiði kendilerinden rivayet edilmiþtir. Þah-ý Nakþibend'den sonra Nakþibendiyye tarikatý, Türkistan Türkleri arasýnda çok yayýlmýþ, daha önce geliþen Yeseviyye tarikatýnýn nüfuz sahasýný bir anlamda daraltmýþtýr. Ancak genel çizgileriyle aralarýnda büyük farklýlýklar bulunmayan bu tarikatlardan Nakþibendiyye'nin bütün Orta Asya ve daha sonra Afganistan, Hindistan, Kazan, Orta Doðu ve nihayet Anadolu’da çok geniþ bir coðrafyada yayýlýp benimsenmesi Yesevi derviþlerinin daha önceden bu iklimlerde yaptýklarý faaliyete baðlý olarak kolaylaþmýþtýr. .

**bilgin_zaane** · 15.10.06, 02:54

Ben eringen bir insan oldugum için uzun uzadýya yazýlarý okumadým ama þöyle bir göz gezdirirkenbu cinsiyet meselesi gözüme takýldý neden o kadar önemli oldugunu anlamadým yani cinsiyetini yazmamýþ olanlarda bir sorunmu var acaba.belkide kayde deger bulmamýþlardýr çünkü burda fikirle önemli cinsiyetler degil.Saygýlarýmla....

SELAMETLE....
Bu konu önemli herkes cins iyetini açýklasýn
Hatta ramazanýn konusundan daha önemli
Ramazan ramazan geliyor bu senin için bir þey ifade ediyor mu

**felsefefe** · 15.10.06, 07:36

Bilgin bir espiri o
Yalnýz bir þey var
Ya istastistik kaldýrsýn
yada bilgiler doðru olsun
anladýn mý?
kayda deðer deðil tabi

demhat · 16.10.06, 18:48

eyxaristo kalimou bilgin zaane!!!!!
ibrahim halil hocamýza izahatine binanen kalbiþükranlar tekrar hocalýk yaptýnýz bize ellerinizden öperim.selametle kalýn ve yine ifade etmek gerekir ki imam hatipli olmak ayrýcalýktýr çünkü burasý imam hatiplilerin dünyasý.maassalam

Nizip'e Hoþ Geldiniz

Nizip Tarihi

Nizip'e Ulaþým

Tarihimiz Kültürümüz

Duyurular

Turizm

Okullular

Editörler

Firma / Kurum TELEFON ve ADRES REHBERi

Konu: Ýmam Hatip Mezunlarý

Seçenekler

Bu Konu için Etiketler