Nohut ve Ben
Ankara’da Mecliste, Vekilimiz Sayýn Mehmet Sarý’yý beklemekteydim.
Vekilimizle Öðleden sonrasýna randevulaþmýþtýk.
Hacca gittiðini biliyordum, Hem Allah kabul etsin diyecektim.
Hem de zemzem suyu içme þerefine nail olacak
Yüce Allah’ým kutsal saydýðý yerden gelene
Bende onun rýzasý için
Büyük bir aþkla tadacaktým, Zemzem suya yanýk
Âþýklarýn, Kana kana, Allah diye içtikleri
Ve aþkýn en doruðuna, Allaha kavuþtuklarý aný duyacaktým.
Görmediklerini sevenlerin, Karþýlýk yok diyenlerin arasýn katýlacaktým.
Bu vesile heyecanla Vekilimizle, Görüþmemizi beklemekteydim.
Bekleme alanýnda, Koltuklardan birinde Oturmaktayým.
Bir amca, Belliki Nizipli ,Bana bakýyor.
Yanýna gittim, Merhabalaþtýk.
Konuþuyoruz, Meclise ikinci geliþiymiþ
Vekilimizle Görüþmek istiyor, Bir maruzatý varmýþ.
Amca anlat nedir diyorum?
Amcam çok sýkýntýlý, 60 yaþa merdiven dayamýþ.
30 yaþlarýnda evli biri kýzý, Ýlik kanseri olmuþ.
Allah devlete zeval vermesin diyor.
Hastanelerin durumundan, Doktorlardan memnun.
Kýzým Kanser
Doktor Ýlik nakli Ýçin kardeþlerini kontrol etti.
Biri Uygun düþtü, O kardeþi iliðini ablasýna verdi.
Akrabalarýndan hafifçe þikâyet ediyor.
Bizim halimizi sormaya zorlanýyorlar diyor.
Ben üzülüyorum, Amcayla konuþtukça
Yeþil kartýný gösteriyor, Maddi durumunu anlatýyor.
Hastalýða mý üzülsem, Amcanýn haline mi?
An be an eriyorum, Gözyaþlarýmý içime akýtýyorum.
Kýzý evliymiþ, Çocuklarý olmamýþ.
Bu duruma da bakýyorum
60 lýk delikanlý çok üzülüyor.
Bende üzülüyorum, Allah verir diyorum.
Bak ilik nakli olmuþ, Ýyileþmiþ
Nasýlsa Allah çocukta verir.
Hafifçe damadýnýn
Elinden geldiðince kendilerine yardým etiðini ama yetmediðini söylüyor.
Emekli maaþý kira geliri, Köyden gelen, Baþka yardým
Hiçbirine evet diyemiyor.
Sanki Nizip yazýnýn sýcak rüzgârý gibi yüzümü yakýyor.
Ýç çekiyorum.
6 ay bitmiþ 2 ay kadar daha Ankara da kalacaklarmýþ, kontroller için
Birkaç aydýr Ankara’da ev tutmuþlar, 400 TL kira ile
Ayrýca 3 kiþinin asgari yaþama gideri.
Ankara’da iþ bulma umudu yok.
Nizip olsa inþaatlarda çalýþabileceðini söylüyor
Burada kimseyi tanýmadýðýný iþ bulma umudu olmadýðýný
Boþluða bakarak tekrarlýyor.
Ne yapacaðým diyor.
Sesinden zaman zaman aðladýðýný hissediyorum.
Bazen gözünden yaþ geliyor.
Bazen da benim gibi içine akýtýyor.
Amcacýðým kýzýn iyileþmiþ, Senin iki aylýk giderini Allah nasip ederse buluruz diyorum.
Büyük bir umut olarak bu sözüme inanmak istiyor.
Akrabalardan bazen þikâyet ediyor.
Damadýnýn kirayý her ay yolladýðýný söylüyor.
100 TL elektrik su faturasý birikmiþ.
Bazen Ýlaç almalarý da gerekiyor muþ? Elde avuçta olan bitmiþ.
Kontrol için iki ay daha en az Ankara’da kalmalarý gerekiyormuþ.
Allah’ým diyorum
Dað olsa bu adamcaðýzýn yerinde erirdi.
Ben eriyorum.
Çaycýndan iki su istedim, Zemzem aklýmdan çýkmýþ
Vekilimizle konuþacaklarýmý unutmuþtum.
Su belki benim yüreðimin yanýþýný giderir diye içiyorum.
Amca suyu içmiyor.
Ýç amca diyorum
Vekilimizi arýyorum, Gayri ihtiyari
Aslýnda Meclise gelse beni arar
Odasýnda davet ederdi.
Ama af dileyerek, Bir durum var diyorum.
Odaya giriyoruz.
Hal hatýr sorma nezaketine katlanmak yerine
Amcanýn durumunu anlatýyorum.
Sosyal yardýmlaþmadan yardým olabilir mi diyorum.
Ýki aylýk 3 kiþinin asgari gideri diyorum.
Baþlýyor telefon trafiði, Koca vekil bu iþe büyük önem veriyor.
Adýný soyadýný kimlik numarasýný not alýyor.
Gerekli yetkililerle telefon trafiði,
15 dakikalýk çok uzun geçen bir zaman
Ben terliyorum, Amca üzülüyor
Vekil mücadele içinde, Sonra bekleyiþ
Ve bir 5 dakika gibi uzun bekleyiþ.
Sonuç Geliyor, Kendisine istediði
Makul para veriliyor.
Seviniyor, Allah devlete zeval vermesin diyor.
Dünya sanki benim oluyor.
Vekilimize Amcanýn dualarý
Kulaklarýmý dolduruyor.
Mevlana’nýn meþhur nohut hikâyesi geliyor aklýma.
Nohutlar piþip yemek olma halinden,
Bezmiþ býkmýþlar.
Bu eziyet niye kendilerine yapýlýyor anlayamýyorlar mýþ.
Aþçý Kadýna seslenmiþler ;
Ey Ana bize bu eziyeti niye layýk görüyorsun,
Bizim ne güzel yeþil yerlerimiz vardý,
Sular üstümüze akardý.
Sen aldýn bizi, Dallarýmýzdan kopardýn,
Bizi susuz býrakýp kuruttun,
Kýzgýn tencerede kepçeyle döverek öldürüyorsun.
Aþçý Anne çocuklarýna yemek yapacak,
Bu sözleri duyuyor.
Eyy nohut ! diyor.
Sen bereketli topraklarda.
Esen serin rüzgârlarla
Yaðmurla yeþerdin büyüdün
Bunu sana veren Allah
Senden bir karþýlýk bir ücret aldý mý?
Nohut þaþýrýyor, Cevap veremiyor.
Eyy Nohut
Sen sevin bil ki bu sana bir görev.
Bu göreve Sen Hz. Ýsmail’in Kurban edileceði yere
Gittiði gibi gitmelisin
Nasýl ki Ýsmail Ben Allah kurban edileceðim diye
Sevinç içinde yürüyüp
Babasýnýn býçaðýnýn altýna yattýysa
Sende sana verilen nimetlerin Karþýlýðý
Allahýn canlýlarýndan birilerine Hayat vereceksin
Bu sana verilmiþ bir görev, Sakýn üzülüp karþý çýkma.
Nohut bu sözlerini duyunca, Eski halinden kurtuluyor.
Eyy Aþçý Anne diyor
Sözlerin beni çok sevindirdi.
Kepçeyi kafama daha sert vur ki
Aklýma Hindistan tarlalarý gelmesin
O uçsuz bucaksýz ,
Geniþ alanlarda, Efil efil esen Rüzgârda
Ýstediðim kadar kana kana içtiðim yaðmurlarý
Hatýrlayýnca
Kendime hâkim olamam.
Vur kafama daha sert vur.