Az gittim. Uz gittim. Yine masamýn baþýnda arkadaþým olan kalemimi elime alarak baþladým yazmaya:
![]()
Memleketim Nizip’ te bakabilecekleri kadar deðil de yapabilecekleri kadar çocuk yapmayý felsefe haline getiren Nizipli aileler oldukça periþan duruma düþmüþtür. Bu ailelere çok çocuk yapma sebebiniz nedir? Diye sorduðumda aldýðým cevap “Evladým çok kardeþ olursan kimse sana dokunamaz, bunlar çok nüfusludur korkusuyla yanýna bile yaklaþamazlar ancak; Allah korusun tek baþýna olsan herkes seni ezer. Boynu bükük çocuklar gibi ortalýkta dolanýrsýn.” oldu. Çocuklarýný koruma ordusu olarak gören bu ailelerden ziyade bazý aileler ise çok çocuk sahibi olarak geleceðe yatýrým yapma düþüncesindeler. Çocuklarý týpký birer makine gibi görüp onlarý iþçi olarak tarlada, baðda çalýþtýrmak için dünyaya getiren bir zihniyete sahipler. Baba evde, kahvede ense yaparken o masum güzelim yavrular pamuk, fýstýk, zeytin tarlalarýnda akþama kadar eve bir kuruþ götürmek için kan ter içinde küçücük bedenleri ile çalýþmaktalar. Oysa onlarýn þimdi oyun çaðý… O küçücük elleri çalýþmak için hazýr deðil, bedenleri bu tempoyu ve güneþi kaldýracak güce sahip deðil.
Yakýndan gördüðüm bir aile üzerinden konunun vahametini daha net anlatmak istiyorum. Bahsedeceðim aile on dört nüfuslu. On çocuk, baba, anne ve iki gelin olmak üzere bir çatý altýnda toplam on dört nüfus… Bu aile bir gün yemek yaptý. Fýrýna Nizip usulü patates tavasý yolladýlar. Yemekte bende bulunuyordum ve yemek sofraya iner inmez olduðu gibi bitti. Tabi yemeði hýzlý yiyenler doydu. Ya diðerleri? Doymayan çocuklar doymadým diye aðlarken merakla sordum aile reisine:
-Amca iki çocuk getirseydiniz dünyaya bundan iyi deðil miydi? Þimdi ne onlarý okutabiliyorsun, ne hakkýyla bakabiliyorsun.
Aldýðým cevap ilginçti:
- Siz daha gençsiniz bilmesiniz. Çocuk dünyaya getirmek kadar güzel bir þey yok. Sen keyfine bak. Allah elbet rýzýklarýný verir.
Bu cevap karþýsýnda bir süre þaþkýnlýðýmý üzerimden atamadým. Sonra kendi kendime bana ne bu konulardan dedim ama ne yazýk ki bu sorun görmezlikten gelinebilecek bir þey deðildi. Birçok arkadaþýmýn ailesi bu yüzden periþan iken bana ne bundan demek hiç de kolay deðildi!
Böyle düþünen ailelere þimdi ben soruyorum hangi çaðda yaþýyoruz diye ve bu düþünceye söyleniyorum kendi kendime.
Bu sorunu herkesin görmesi ve çözüm aramasý gerekiyor. Düþünelim: Neden diðer ülkelerin vatandaþlarý yüksek standartlarda yaþarken, benim memleketimin, yurdumun insaný iyi koþullarda yaþamasýn. Neden diðer ülkeler de kiþi baþýna düþen milli gelir fazlayken biz neden yardým kampanyalarýna baþvuralým. Belki de baþbakanýmýzýn dediði gibi üç çocuk sloganýna uysak böyle bir duruma düþmeyiz. Neden diðer ülkelerde doðum sayýsý iki iken bizde on veya daha üzeri olabiliyor. Þimdi soruyorum geliþmiþ ülkeler bilim ve teknolojiye yönelmiþken biz ekmek derdine, karýn tokluðu derdine düþmüþüz. Bizim hak ettiðimiz standartlar bu mu?
Hak ettiðimiz yaþam standartlarýna eriþebilmek için gelin hep birlikte cehalete son verelim. Aileleri bilgilendirelim ve bakabilecekleri sayýda çocuk yapmaya teþvik edecek çalýþmalar baþlatalým.
Selametle![]()