Bilirmisin nedir zikir

[aslanbey]

Bilirmisin nedir zikir
Zikirle hem olur fikir
Her nefeste Hakk'a þükür
Eyle Allah diye diye

Kulaðýn Hakk'ý dinlesin
Gözün onu seyreylesin
Dilin,kalbin devreylesin
Allah Allah diye diye

Tefekkürün Allah olsun
Gönlün Allah ile dolsun
Her yönün Allah'a dönsün
Dönsün Allah diye diye

Yediðini Allah için
Öðdüðünü Allah için
Sevdiðini Allah için
Sev sev Allah diye diye

Bir aþý mý aþlýyorsun
Nefsini mi taþlýyorson
Bir iþemi baþlýyorsun
Baþla Allah diye diye

Gönlünü düþürme ðayre
Elini çalýþtýr hayre
Ayaðýn yürüsün yare
Yürü Allah diye diye

AHMED kul oldu Ahmed'e
Gark oldu anda rahmete
Köle oldu Muhammed'e
Allah Allah diye diye...

[aslanbey]

Ýnsanýn Apaçýk Düþmaný

ÞEYTAN !

Gerçek su ki, seytan sizin düsmaninizdir, öyleyse siz de onu düsman edinin. O, kendi grubunu, ancak çilginca yanan atesin halkindan olmaya çagirir.
(Fatir Suresi, 6)

Ýnsanýn En Büyük Düþmaný

Her kim olursaniz olun sizin sonsuz bir azap çekmenizi isteyen, bütün varligini buna adamis son derece tehlikeli bir düsmaniniz var. Ismi, Seytan. Bir baska deyisle, Allah tarafindan lanetlenmis ve O'nun huzurundan kovulmus olan Iblis ve onun takipçileri.
O en büyük düsmaniniz. Bir efsane ya da bir masal degil, gerçegin ta kendisi. Insanlik tarihinin her asamasinda var oldu. Yasamis ve ölmüs milyarlarca insani atesin içine çekti ve halen çekiyor. Hiçbir zaman ayirim yapmaz. Genç, yasli, kadin, erkek, devlet baskani veya dilenci farketmez. Her insan bu düsmanin hedefidir.
Bu yaziyi okurken de sizi gözlüyor ve planlar yapiyor. Tek arzusu var; kendisiyle beraber olabildigi kadar çok insani —siz de dahil— cehenneme sürüklemek.
Zafer kazanmasi için insanlarin kendisine tapinmasi veya çok uç sapkinliklar yapmalari gerekmiyor. Insanlardan mutlaka Allah'i inkar etmelerini de istemiyor. Zaten Allah'i kendisi inkar etmiyor ki, insanlardan özellikle bunu istesin. Onun tek istegi düsmanlarini Allah'in dininden ve Kuran'dan uzak tutmak, halis olarak Allah'a ibadet etmelerini engellemek, bunun sonucunda sonsuz azap çekmelerini saglamak. Hatta kimi zaman dindarlik maskesi altinda, Allah'in adini kullanarak insanlari gerçek dinden uzaklastirip, saptiriyor. Bu da insanlari kendisiyle beraber cehennem çukurunun içine çekmek için yeterli. Hangi vesileyle olursa olsun, onu takip edenlerin sonu hiç degismiyor:

Ona yazilmistir: "Kim onu veli edinirse, süphesiz o (seytan) onu sasirtip-saptirir ve onu çilgin atesin azabina yöneltir." (Hac Suresi, 4)

[müslüm akpek]

Deðerli kardeþim sürekli dini içerikli konular açýp duruyorsunuz, bu site dini bir site deðildir, Niziple ilgili bir konunuz varsa sevinerek okuruz,lütfen bu konularý buraya açmayýnýz.

[aslanbey]

Kötü ruhun, kötü birinin, kötülüge tesvik edenin, kötülügün temsilcisinin, karanlik ve delàletin önderinin,
Allah'in ve O'nu seven, O'na kullukta bulunan herkesin büyük düsmaninin müsahhaslastirilmis sekli veya kötülügün sembolü olmus varlik.
Seytan (Satan) Ibranice asilli bir kelime olup, rakip, muhalif gibi anlamlara gelir.
Hz. Adem (a.s.) topraktan yaratilan ve ilim ile nimetlenen, akil günesi ile aydinlanan Adem (a.s.)'in her vechile
üstünlügü meydana çikmisti. Güzel melekler artik o pàyenin Adem (a.s.)'a verilmesindeki hikmeti anlamis bulunuyorlardi. Güzel ve masum melekler Hz. Adem'e hürmetlerin en güzelini gösteriyorlardi. Fakat Iblis Hz. Adem'i kiskandi. Birden kibir ve gurur ile doluvermisti. Bu gurur onun felaketi olacakti.
Hz. Adem'e ilk secde eden Cebràil'dir. Pesinden Mikàil, sonra Israfil ve daha sonra da Azràil...
Ve en sonra mukarrebin denilen yakinlik melekleri.
Hz. Adem (a.s.)'e edilen secde kulluk secdesi degil, tàzim secdesidir. Ve Adem'in kadrini sànini ilàndir.
Ve meleklerin emri ilàhiye ne kadar muti olduklarinin delilidir.
Hz. Adem (a.s.)'a secdeyi kabul etmedigi andan itibaren, "hayirdan ümidini kesmis, pismanlik ve üzüntü duyan" anlaminda Iblis; secde etmeyis sebebi olarak da "beni dumansiz atesten, onu ise çamurdan yarattin" diyerek hükümsüz bir bahane ve kendisince geçerli bir gerekçe gösterdigi ve Adem'i Cennet'ten çikarmaya çalistigi andan itibaren de Seytan adini almistir.
SEYTAN Arapça "setane" kökünden rahmetten uzaklasti, Hak'dan uzak oldu; "Sata" kökünden ise, öfkeden tutustu, helak olacak hale geldi gibi manalara gelip insanlardan, cinlerlerden ve hayvanlardan isyan eden ve zarar veren her seyin adi olmustur. Haset, öfke gibi insana mahsus olan her kötü huy ve davranis da seytan diye isimlendirilmistir.
Seriat örfünde ise, Yüce Allah'in Adem'e secde emrine karsi gelip isyan ettigi için ilàhi rahmetten kovulan ve insanlarin amansiz düsmani olan, cin taifesinin inkarci kesiminden gizli bir varliktir. (el-Kehf, 18/50)
Diger isimleri ise Gaur, Vesvs, Hannàs, Kàfir, Sagir, Marid, Tàif, Fàtin Mel'un, Medhur, Mekzu, Kefr, Hazul, Adüvv, Mudill, Merid'dir.
Yaratilisi ve Hz. Adem'e secde emrinden önceki durumu: Evrende Adem (a.s.)'den önce yaratilmis melek ve cin adinda iki varlik mevcuttu (el-Bakara, 2/31; el Hicr, 15/26-29).
Seytan, cin denen varlik grubuna mensup idi (el-Kehf, 18/50).
Hz. Adem'e secde emrine kadar hissiyatina dokunan bir teklif yapilmamis ve imtihan olunmamisti. Onun bu ana kadar, Allah'in emirlerine göre mi, yoksa öz nefsinin isteklerine göre mi hareket ettigi bilinmiyordu. Adem'e secde emri onun hissiyàtina ters düstü. Emri yerine getirmekten kaçindi. Gerekçe, kendisinin atesten, Adem'in ise topraktan yaratilmis olmasiydi. Böylece o, itiraf ve özür dileme yerine itirazi ve hayati tercih etti. Ona göre atesten yaratilmis olmak bir üstünlük sebebiydi. (Sàd, 38/71-58)
Böylece o, atesin topraktan üstünlügü gibi iki madde arasinda, aslinda olmayan bir farklilik
görmüstü. Her iki madde yaraticisinin da Allah oldugunu itiraf etmesine ragmen Adem'in yeryüzünde Allah'in halifesi olmasi, Allah'tan bir ruh tasimasi gibi asil üstünlükleri bilmezden gelmisti (el-Hicr, 15/29; Sàd, 38/72).
Bu anlayis Seytan'a, Allah'in huzurundan kovulma, rahmetinden ümit kesme ve kiyamete kadar
O'nun lànetini hak etme disinda hiç bir sey kazandirmadi. Çünkü o dar görüslüydü, maddenin ötesini görememisti.
Maddeyi tek ve gerçek ölçü sanmakla seytanca bir yanilgiya düsmüstü.
His ve duygulariyla hareketi sonucu kendi nefsinden kaynaklanan yanilgisini Allah'in emrine tercih etmekle insanin üstünlügü gerçegini kabul etmemisti. Çünkü bu secde emri yalniz Adem'in sahsina degil, zürriyeti de dahil, insan nev'ine verilen bir seref ve imtiyazdi.
Seytan'in bu itirazi, büyüklük taslamaya ve neticede kendisini inkàra götüren bir isyana dönüstü. Çünkü o,
neticede sahibini alçaltacak olan bir büyüklük anlayisina sahipti.
Nihayet Allah'tan su hitap geldi: In oradan! Orada büyüklenmek sana düsmez, defol!...
Sen alçagin birisin! Defol oradan. Sen artik kovulmus birisin. Dogrusu hesap gününe kadar lànet sanadir.
(el-A'raf, 7/13; el-Hicr, 15/34-35; Sàd, 38/77-78)
Böylece Hz. Adem'e karsi büyüklük taslamasi ve secde emrine isyani neticesinde ilàhi rahmetten ebediyen kovulusu "Iblis" adini almasina sebep oldu. Hz. Adem'e secde emri karsisinda isyan eden ve hakikatle ilgili bütün baglari koparilan ve melekler arasindaki yerini de kaybederek tamamen yalniz kalan seytan bu defa intikam pesine düstü. Bir baska deyisle seytanca tutum içerisine girdi. Hedefi insandi. Çünkü insan yüzünden ilàhi rahmetten uzaklastirilmisti. Amacina ulasabilmek için de Allah'tan kiyamete kadar mühlet istedi.
***
--Hay aksi seytan !...
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu duyunca söyle buyurdu:
--Öyle deme.Öyle deyince seytani büyütmüs olursun.O kadar ki bir evi doldurmus olur.
Söyle de: "Bismillah" O zaman seytan bir sinek kadar küçülür."

[aslanbey]

Hz. Adem (a.s.)'a secde emri karsisinda büyüklük taslamasi sonucu ilàhi rahmetten ümidini kesen ve tamamen yalniz
kalan seytan, hayatindan da endise etmeye basladi. "-Insanlarin tekrar dirilecekleri güne kadar,
bana mühlet ver" diye Allah'a yalvardi (el-A'raf, 7/14).
Insanlarin tekrar dirilecekleri günden maksat ise sur'a ikinci üfürülüs zamanidir. (ez-Zümer, 39/68; el-Mutaffin, 83/6)
Bu sekilde mühlet istemekle tekrar dirilmeden sonra artik ölümün olmayacagini biliyor ve böylece ölümden kurtulacagini saniyordu. Onun bu ölümsüzlük istegi, " ...belirli bir zamana kadar"
(el-Hicr, 15/38) kaydiyla, "Sen mühlet veri-lenlerden sin!." (el-A'raf, 7/15) seklinde cevaplandirildi. Belirli bir zamandan maksat ise, sur'a birinci üflenis zamanidir (en-Neml, 27/87). Bununla o, zillet ve hakaret dolu bir hayati ölüme tercih etti. Onun için esas düsüs de bu oldu.

GÖREVI
Belirli bir zamana kadar mühlet verilen seytan, hatasini anlayip tövbe ederek suçunu affettirme yoluna gitmedi.
Bilakis daha da azginlasti.
Kendisine, kiyamete kadar mesgul olabilecegi bir hedef seçti. Bu hedef, Ilàhi rahmetten uzaklastirilmasina sebep olan insandi. Gönlünü intikam duygulari bürümüstü.
Cüretkàr bir edà ile bu duygularini Yüce Allah'a söyle açikladi:
"-Beni azdirdigin için yemin ederim ki, yeryüzünde kötülükleri onlara güzel gösterecegim." (el-Hicr, 15/39)
Görüldügü gibi, Yüce Allah isyanindan dolayi seytani hemen huzurundan kovmamis, önce ona konusma firsati vermis, hatasini anlayip tövbe etme imkàni tanimis fakat o, inat ve küfründe israr edince, bulundugu makamdan indirmis ve tasarladigi plànlarini söylece sinirlayivermistir:
"Halis kullarim üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapiklar bunun disindadir" (el-Hicr, 15/42).
-Yerilmis ve kogulmus olarak defol. Yemin olsun ki, insanlardan sana kim uyarsa; sizin hepinizi Cehennem'e dolduracagim." (el-A'raf, 7/18)

HAVVA'NIN YARATILISINDAN SONRA

Bilindigi gibi ilk insan olarak yaratilan Hz. Adem erkekti;
Adn Cenneti'nde ikamet ediyordu. Burasi Adem'in ilk vücut Nimetine mazhar oldugu hilkat bahçesiydi. Kendi cinsinden ve nefsinden esi de yaratildi. (er-Rum, 30/21)
Esinin adi Havva idi. Artik evrende iki insan vardi: Adem ve Havva. Böylece insanin Cennet hayati baslamisti, devam ediyordu. Öte yanda, Adem'i kendi felaketine sebep bilen seytan, ondan öç almayi planliyordu. Bunun üzerine Adem ve esini Allah söyle uyardi: "Ey Adem! Esin ve sen Cennette kal, orada olandan istediginiz yerde bol bol yiyin, yalniz su agaca yaklasmayin; yoksa zalimlerden olursunuz. .." (el-Bakara, 2/35, Tàhà, 20/117-119)
Simdi imtihan edilme sirasi Adem'e gelmisti. Aslinda Adem'e ve esine yaklasmamasi tavsiye edilen agaç, ayni zamanda bir imtihan sahasiydi. Onun meyvasindan yemek ise, yasak bir fiilin islenmesi, sorumluluk sahasinin disina çikilmasi ve Allah'in koydugu bir yasagin çignemesi demekti.
Nihayet "seytan" oradan ikisinin de ayagini kaydirtti..." ve onlarin yanilmalarini sagladi (el-Bakara, 2/36). Adem ve esi, melek olma veya Cennet'te ebedi kalma ihtimallerini duyunca, seytanin kendile- rine düsman oldugunu unuttular. "Agaca yaklasmayin" emrine sabirsizlik edip ondan yediler (Tàhà, 20/115). Agaçtan meyve tadinca ayip yerleri kendilerine açiliverdi. (Tahà, 20/121)
Allah Adem'e görevini hatirlatarak "Ben sizi o Agaçtan men etmemis miydim? Seytanin size apaçik bir düsman oldugunu söylememis miydim?" diye seslendi (el-A'raf, 7/22).
Nimetin devamliligi ve Cennet'te ebedi kalma arzusu onlarin bu duruma düsmesine ve seytana uymalarina sebep olmustu. Fakat hatalarini çok çabuk anladilar, meleklerin yolunu seçerek derhal tövbe ettiler (el-A'raf, 7/23). Allah da tövbelerini kabul etti (el-Bakara, 2/37 Tàhà, 20/122).
Fakat cennette daha fazla kalmalarina müsaade etmedi ve su emri verdi:
Birbirinize düsman olarak inin, siz yeryüzünde bir müddet için yerlesip geçineceksiniz. Orada yasar, orada ölür ve oradan dirilip çikarilirsiniz" (el-A'raf, 7/24-25).
"Ey insanlar! Yeryüzündeki temiz ve helàl seylerden yiyin, seytana ayak uydurmayin, zira o sizin için apaçik bir düsmandir. Muhakkak size kötülügü, hayasizligi, Allah'a karsi da bilmediginiz seyi söylemenizi emreder"(el-Bakara, 2/168-169).
Seytanin kendilerine te'sir edemeyecegi kimseler de ayetlerde su sekilde belirtilmistir: "Seytan seni dürtecek olursa Allah'a sigin, dogrusu O isitir ve bilir. Allah'a karsi gelmekten sakinanlar, seytan tarafindan bir vesveseye ugrayinca, Allah'i anarlar ve hemen gerçegi görürler" (el-A'raf, 7/200-201).
"Kur'àn okuyacagin zaman, kovulmus seytandan Allah'a sigin. Dogrusu seytanin, inananlar ve yalniz Rablerine güvenenler üzerinde bir nüfuzu yoktur. Onun nüfuzu sadece, onu dost edinenler ve Allah'a ortak kosanlar üzerindedir." (en-Nahl,16/98-100)
Allah'in hàlis kullarina tesir edemeyecegini, seytan, bizzat kendisi de itiraf etmistir.
(el-Hicr, 15/28-43; el-Isra, 17/61)

HER INSANA BIR SEYTAN VERILISI

Yüce Allah insani, yol gösteren bir melekle destekledigi gibi, onun yanina, kendisine vesvese veren, kötülügü süslü gösteren, münkere tesvik eden ve fitneye çagiran birde seytan vermistir.
Bu konuda Peygamberlerle diger insanlar arasinda hiç bir ayirim yapilmamistir.
Söyle ki: Böylece biz her Peygambere insan ve cin seytanlarini düsman yaptik.
Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldizli (içi bozuk disi süslü ve aldatici) sözLer söylerler" (el-En'àm, 6/11/2-113).
Yani vahyeder gibi seri bir ima ve isaretlerle öyle süslü, yaldizli sözler telkin ederler ki bunlarin sade disindaki süsüne bakanlar aldanir ve onlarin seytanliklarina meftun olurlar.
Hz. Peygamber de bir soru üzerine: "Her insanin yaninda bir seytan vardir" buyurmus, "seninle de mi ey Allah'in Elçisi?" diye soruldugunda, "Evet, fakat Rabbim ona karsi bana yardim etti de, o da bana teslim oldu" demistir. (Müslim)

Ey insan ogullari,
ben size, seytana tapmayin, o sizin için apaçik bir düsmandir, diye bildirmedim mi ? (Yâsin, 36/60)

ÝNSANI SEYTANA TUTSAK EDEN NEFSI HASTALIKLAR

Zayiflik, ümitsizlik, emelsizlik, simariklik, asiri sevinç, kendini begenmislik, yersiz övünme, zülüm, azginlik, inkàr, nankörlük, acelecilik, basibosluk, serserilik, cimrilik, aç gözlük, hirs, münakasa, gösteris, süphe, kararsizlik, cehalet, gaflet, düsmanlikta katilik, aldatma, yalan, iddià, sabirsizlik, sikàyet ve yakinma, infak etmeme, isyankàrlik, inatçilik, tahakküm, haddi asma, mala düskünlük ve dünyaya dört elle sarilma.
Bu Nefsi hastaliklardan kurtulup mutmain olunca içini Allah'in zikri, seytandan sakinma, güç ve gayretin Allah ile mümkün oldugunu itiraf etme, gökleri ve yeri ayakta tutan ve yok olmaktan koruyan Allah'a yönelme gibi, insanin maneviyatini güçlendiren ve ruhi kalitesini yükselten faziletlerle dolar.
Bu durumda yükselen insandan seytan artik çekinmeye baslar ve onunla karsilastigi yolunu degistirir.
Nitekim Hz. Ömer bunun en güzel örnegidir. Hz. Peygamber ona hitaben söyle demistir:
"Ey Hattâboglu Ömer, seytan aslâ seninle karsilasamaz. Sen bir yoldan giderken, o muhakkak senin yolundan baska bir yola yönelir gider."

[müslüm akpek]

Baþka yerlerden alýntý yaparak açtýðýnýz bu konulardaki yazýlanlarý okuduðunuzu sanmýyorum, bu yazýlarý okuyup kendi yorumunuzla konu açmanýz daha etik olur.

[müslüm akpek]

Dini içerikli bu konularý dini sitelere açýnýz, burasý dini bir site deðildir.

[müslüm akpek]

Zikirin ne olduðunu açýklarmýsýnýz ben bu þiirden birþey anlamadým.

[aslanbey]

Allahu Tealâ’nýn kullarýna son derece merhametli ve þefkatli olduðunu biliyoruz.
Hz. Peygamber A.S.’ýn ifadeleriyle, “bir annenin kucaðýndaki bebeðine þefkatinden daha þefkatli.”
Böyleyken niçin kurallar koyuyor?
O kurallar bütünü içindeki yasaklarla insanlarý neden kýsýtlýyor?
Yasaklarýn amacý ne olabilir?
“Yasak” her ne kadar olumsuz bir kavram ise de, dinimizdeki yasaklar olumlu sonuçlar elde etmek için konulmuþtur.
Yasak olumsuz bir kavramdýr dedik, çünkü ilk bakýþta bütün yasaklar
hürriyet ve özgürlükleri kýsýtlayan, insanoðlunun faaliyetlerini daraltan unsurlar gibi gözükür.
Zihnimizde uyandýrdýðý bu ilk çaðrýþýmlara raðmen biliyoruz ki, yasaklar bir taraftandan da büyük felaketlerin, feci akibetlerin önlerine çekilen setler gibidir.
Bu nedenle hem eðitimde, hem de her türlü mevzuat ve yasal düzenlemelerde mutlaka yasaklar vardýr.

Toplum ve kültürlere göre bu yasaklarýn türü ve sýnýrlarý deðiþse de, neticede mutlaka vardýr.
Yani yasaksýz bir dünya hayali sadece bir ütopyadýr.
Ýslâm’ýn koyduðu yasaklara gelince; insanoðlu bu ilâhî engeller sayesinde
aslî yaradýlýþ gayesinden uzaklaþmaz, tehlikeli ve sonu olmayan çýkmazlara düþmekten kurtulur.
Böylece hem dünya hayatý hem de ebedi hayatý bir huzur ve mutluluk iklimine dönüþür.
Dinimiz fert ve toplumu muhafaza edebilmek, huzur ve mutluluða ulaþtýrabilmek için beþ ana unsuru korumayý prensip edinmiþtir.
Dinimizde yasak olarak sunulan her þeyin bu beþ unsuru koruma amacý ile muhakkak ilgisi bulunur.

Bu beþ unsur:
1- Din,
2- Can,
3- Akýl,
4- Nesil,
5- Maldýr.
Bu beþ unsuru korumak için konulan yasaklarý örnekleyelim.

Dini muhafaza için konulan yasaklar:
Hz. Muhammed A.S.’ýn peygamber olmasýndan sonra Allah katýnda geçerli tek din “Ýslâm”dýr.
Allah’ýn dininin öðrettiði ve insaný sorumlu tuttuðu arý-duru imaný yok edecek veya bozacak durumlar yasaklanmýþtýr.
Bunlar küfür, þirk ve nifak’týr.

Küfür: Allahýn varlýðýný ve birliðini, Hz. Muhammed A.S.’ýn Allah katýndan getirdiði kesin olarak bilinen þeyleri inkâr etmektir.
Kur’an-ý Kerim’de ve Hz. Peygamber A.S.’ýn sahih sünnetinde bildirilen iman esaslarýndan sadece birini bile reddetmek, inanmamak küfürdür.

Baþlangýçtan bugüne Ýslâm alimleri bu iman esaslarýnýn neler olduðunu ayrýntýlý olarak izah etmiþlerdir.
Bu konuyu izah eden kitaplara akaid kitaplarý denir.

Þirk: Rab olarak Allah’ý tanýdýðý halde, O’na ibadet ve taatte ortak koþma durumudur.
Bu da hýristiyanlardaki üç baba-oðul-kutsal ruh inancý veya müþriklerdeki putçuluk þekillerinde olabildiði gibi, kimi zaman insanlarý ilâh gibi görerek Allah’a ortak koþma þeklinde de olabilir.
Þirk konusu da akaid kitaplarýnda detaylý olarak anlatýlýr.

Nifak: Ýnanmadýðý halde maddi çýkar veya prestij kazanma gibi çeþitli sebeplerle inanmýþ gibi görünme durumudur. Böyle insanlara münafýk denir.
Münafýk, imansýzlarýn yanýnda onlardanmýþ gibi, müminlerin yanýnda ise inanýyormuþ gibi davranarak her iki tarafta birden gözükmeye çalýþýr. Müslümanlarý sevmez, onlarý aldatmaya, aralarýný bozmaya ve inançlarýný sarsmaya çalýþýr.
Bu üç durum bir müslümanýn dinine kastedecek en tehlikeli hallerdir ve Allah tarafýndan yasaklanmýþtýr.
Her mümin bunlardan uzak durmaya çalýþmalý ve dinini muhafaza etmelidir.

Caný muhafaza için konulan yasaklar:
Ýslâm, insanýn yaþam hakkýna ve can emniyetinin korunmasýna büyük önem verir.
Bunun için cana zarar verebilecek her durum yasaklanmýþtýr.
Bu nedenle fýkýh kitaplarýnda izah edilen haram veya mekruhlarýn önemli bir bölümü insan saðlýðýný korumaya yöneliktir.
Dinimizde can kutsaldýr. Ona kýymak en büyük tir. Kýyamet gününde en önce görülecek davalar öldürmekle ilgili olanlardýr. Dinimiz savaþ sýrasýnda dahi çocuk ve kadýnlarýn öldürülmelerini yasaklamýþ, öldürmeyi ancak saldýrganlarý bertaraf etmek
veya þerlerinden kurtulmak için ancak savaþ sýrasýnda meþru kýlmýþtýr.
Ayrýca sadece insaný deðil, zarar vermeyen hayvanlarý öldürmek, canlý bir varlýðý hedef yaparak atýþ yapmak dahi yasaktýr. Müslüman boþ yere hiçbir cana kýyamaz.
Aklý muhafaza için yasaklananlar:
Ýnsaný insan yapan unsurlarýn en önemlilerinden biri akýldýr. Akýl, Allah’ýn insana verdiði kutsal bir cevherdir. Aklýn saðlam ve saðlýklý olabilmesi için ona bozukluk ve zarar veren maddelerden korunmasý gerekir. Bu nedenle dinimiz, aklý düþünmekten, tedbir almaktan, doðru hareketten alýkoyan içkiyi yasaklamýþtýr.
Ayný þekilde geçici bir süreyle bile olsa aklýn kontrolünü yok eden veya zayýflatan bütün ********** ve benzeri maddeleri de haram kýlmýþtýr.
Nesli muhafaza için konulan yasaklar:
Nesil insanoðlunun devamlýlýðý için esas, her yeni nesil bir öncekinin vekilidir.
Ýslâm toplumunu devam ettirecek, Rabbi’ne ibadet ve taat edecek ahlâk ve irfan sahibi genç nesiller yetiþtirilmesi esastýr.
Bunun için dinimiz evliliði ve aile kurmayý teþvik etmiþ; yaygýnlaþtýðýnda aile kurumunu çürüten ve yok eden zinayý ise yasaklamýþtýr.
Zina, nesillerin aidiyetlerinin yok olmasýna, ailelerin daðýlmasýna, akrabalýk baðlarýnýn kopmasýna ve toplum ahlakýnýn yok olmasýna sebep olmakta, böylece toplum yapýsýnýn bozulmasý sonucunu doðurmaktadýr.
Bu büyük etkisinden dolayý zinaya götüren ortam ve yollar da yasaktýr.
Malý muhafaza için yasaklar:
Mal, insan hayatýnýn devamýný ve kalitesini etkileyen çok önemli bir unsurdur. Onsuz hayatý düþünmek neredeyse mümkün deðildir. Bunun için dinimiz malý ve mülkiyet edinmeyi bozan unsurlarýn önünü kesmeyi hedefler. Haksýz kazanç yollarý yasaktýr.
Kumar, faiz, rüþvet, karaborsa, hýrsýzlýk ve gaspýn her türlüsü reddedilmiþtir.
Kýsaca açýkladýðýmýz: dini, caný, aklý, nesli ve malý koruma prensipleri Ýslâm toplumunun direklerini oluþturur.
Dinimizin koyduðu bütün yasaklarýn ve dolayýsýyla günah kavramýnýn, bu beþ prensiple mutlaka bir ilgisi vardýr.

Þunu rahatça söyleyebiliriz:
Allah’ýn koyduðu bütün yasaklarýn faydasý ve menfaati mutlaka insana yöneliktir; mutlaka kulun yararýnadýr.
Yasaklar hayatý kýsýtlamak için deðil, yaþanýlýr kýlmak içindir.
Hedefi insanýn mutsuzluðu deðil, mutluluðudur.
Bir hadis-i kudsîde Rabbimiz þöyle buyurur.

“Ey kullarým! Sizin hepinizin kalbi, içinizdeki en takva sahibi olanýnýzýn kalbi gibi olsa, bu benim mülkümü arttýrmaz.
Ey kullarým! Sizin hepinizin kalbi içinizdeki isyankâr olanýnýzýn kalbi gibi olsa, bu da benim mülkünden bir þey eksiltmez.
Ey kullarým! Bütün bu yaptýklarýnýz sizin amellerinizdir. Ben onlarý sizin için saymaktayým. Sonra yaptýklarýnýzýn karþýlýðýný size tam olarak vereceðim. Kim benim katýmda bir iyilik bulursa hamd etsin. Kim de iyilikten baþkasýný bulursa, ancak kendini ötülesin.”(Müslim, Tirmizî)

Bizler bu dünyaya imtihan için geldik. Hepimizi ve her yaptýðýmýzý gören ve iþiten bir Rabbimiz var.
Bizim imanýmýzýn, müslümanlýðýmýzýn, O’nun emirlerine boyun eðiþimizin ve yasaklarýndan kaçýnmamýzýn O’na kazandýracaðý hiçbir þey yok.
Bütün ibadetler, bütün emredilenler ve bütün yasaklar hep bizim iyilik ve menfaatimiz için.

Bu yasaklamalar iki büyük kâra yönelik:
Biri dünya, diðeri ahiret hayatý.
Dünyadaki kâr, huzur ve saadetle geçecek bir hayat

[müslüm akpek]

Nerden aldýðýnýzý mutlaka yazmanýz lazým, yoksa suç iþlemiþ oluyorsunuz.

[Cali]

Dini içerikli bu konularý dini sitelere açýnýz, burasý dini bir site deðildir.

Madem Nizip.com sitesinde Dini icerikli konular bolumu var bu demek oluyorki din iceren konular acilabilir...

Konu acmak isteyen kimse senden izin almak zorunda degil.

Eger burda birseyler soylenmesi gerekiyorsa bu ne sana, nede bana duser, ADMIN varken...

Muslum abi Uyeleri Yonlendirme Lutfen..

Sen okumaya bilirsin ama aramizda okuyan vardir mutlaka...

[M.KÜÇÜK]

Yazýyý yazan arkadaþ bu yazýyý okumadanmý buraya almýþ yoksa bilerekmi almýþ bilemiyorum, ama bana göre yanlýþ þeyler var burada.

- Hz Adem dünyada yaratýldý ve dünyada bir bahçede rýzýklandýrýldý ve o bahçeden kovuldu yani hep dünyadaydý.Bunula ilgili benim olmayan ama araþtýrýp bulduðum ve bir yazýyý yayýnlayacaðým.
Ýlgilenenler lütfen okusun ve mantýklý cevaplar yazsýnlar.Olur olmaz þeyler yazýlmasýn dini konularda hak edelim derken baþka þey yapmayalým.

[M.KÜÇÜK]

Âdem Aleyhisselam ve Cennet
ÂDEM ALEYHÝSSELAM’IN CENNETTEN ÇIKARILMASI
Bismillahirrahmanirrahim
Konu neden önemli?
Ýlk insan Âdem aleyhisselamýn yaratýlýþý ve baþýndan geçen olaylar her insanýn merak ettiði bir olaydýr. Bu merak daha ilköðretim yaþlarýnda baþlar ve hayat boyu devam eder. Kur’an’ý okuyan kiþi daha ilk sayfalarda bu konuyla karþýlaþmaktadýr.
Biz öðretmenlere de bu konuda pek çok soru gelmektedir. Her þeyden önce biz Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi öðretmenleri çocuklara Kur’an merkezli saðlýklý bilgiler vermek zorundayýz. En azýndan bu niyet ve gayret içinde olmalýyýz. Böyle yaparsak çocuðun dini bilgilerini dolayýsýyla dini hayatýný saðlam inþa etmiþ oluruz. Çünkü Kur’an’da asla þüphe ve çeliþki olmaz. Önemli olan onu bizim doðru ve bütünlüðünü koruyarak anlamamýzdýr. Aksi halde insanlarýn yanlýþ bilgilenmelerine sebep oluruz. Bilinçaltýna yerleþen bu yanlýþ bilgiler de insanlarýn ileriki yaþlarýnda ya dine güvenlerini sarsmakta veya dini bilimsel olmamakla suçlamalarýna sebep olmakta veya dine lakayt kalmalarýný saðlamakta veya dini akýlla anlaþýlmayacak sadece teslim olunacak bir mistik yapý olarak görmelerine neden olmakta veya bunlarýn dýþýnda baþka olumsuzluklar doðurmaktadýr. Yani yanlýþ bilgi aklý tatil etmektedir. Bu konuyla ilgili bize sýkça gelen veya genelde herkesin aklýna takýlan sorulardan bir kaçý þunlardýr:
Madem Allah insanlarý imtihan için yarattý neden imtihan etmeden cennete koydu?
Eðer her insan Cennette yaþamalarý için yaratýldýysa Âdemin suçu yüzünden neden bizler de cennetten mahrum edildik. Bir þeye sebep olan onu yapan gibi deðil midir? (Bu Hýristiyanlarýn temel sapma noktalarýndan biridir. Ayrýca bizdeki kelami ekolleri de bu soru epey uðraþtýrmýþtýr.)
Cennette yasak var mýdýr? Cennete girenin tekrar çýkma ihtimali var mý? Cennette ölüm var mýdýr? Cennette þeytan var mýdýr? Cennette yalan var mýdýr? Cennette kan dökmek var mýdýr?
Âdem aleyhisselam cennetten çýkmasaydý biz yine imtihan olacak mýydýk?
Eðer Âdem a.s hata yapmasaydý neslinden bazýlarý hata yapsaydý bir kýsmý cennette yaþamaya devam eden bir kýsmý da dünyaya sürülenler olmak üzere insanlýk ikiye mi bölünecekti? O zaman þeytan kýyamete kadar kah cennettekileri kah dünyadakileri mi saptýrmak için uðraþacaktý?
Diyelim ki cennette kalanlardan bazýlarýný hiç saptýramadý o halde kýyametten sonra o saptýramadýklarý nereye gidecekti?
Eðer Âdem a.s hata yapmasaydý Allah’ýn þeytana karþý söylediði “sen ve sana uyanlarla cehennemi dolduracaðým” sözünün anlamý ne olurdu?
Âdem a.s imtihan için yaratýldýysa ödül yeri olan cennette iþi neydi? Cennete konmuþsa orada imtihanýn iþi neydi?
Cennet gibi “gözlerin görmediði kulaklarýn duymadýðý ve hayallerin tasavvur bile edemediði” bir yurttan dünyaya gönderiliþ Âdem a.s için cehennem sayýlmaz mýydý ve böyle bir ortamda yaþamasý mümkün mü?
Konumuza tekrar dönecek olursak; bu konu tarihte de merak edilmiþ ve üzerinde çok þeyler söylenmiþtir. Ama bu söylenenlerin bir kýsmý Kur’an merkezli, bir kýsmý da yorum merkezlidir. Bazý âlimler Âdem aleyhisselamýn çýkarýldýðý cennetin ahirette müminlere vaad edilen ebediyet yurdu olan cennet olduðunu savunmuþlardýr. Bazý âlimler de -kelimenin sözlük anlamýndan yola çýkarak- bu cennetin bir bahçe olduðunu ve bu bahçenin de dünyada olduðunu söylemiþlerdir. Konuyla ilgili ayetleri deðerlendirdiðimiz zaman bu cennetin dünyadaki bir bahçe olduðu anlaþýlmaktadýr. Aþaðýda konuyla ilgili bilgiler ve deliller verilmiþtir.
Delil 1: Âdem (a.s) Dünyadan (Yani Çamurdan) Yaratýldý
Taha 53-55: O, yeryüzünü sizin için bir beþik kýldý, onda sizin için yollar döþedi ve gökten su indirdi; böylelikle bununla her tür bitkiden çiftler çýkardýk. Yiyin ve hayvanlarýnýzý otlatýn. Þüphesiz, bunda saðduyu sahipleri için elbette ayetler vardýr (Ey insanlar!) Sizi ondan (yani yeryüzünden) yarattýk, sizi oraya döndüreceðiz ve sizi bir kere daha oradan çýkaracaðýz.
(Bu ayet tek baþýna bile insanýn dünyadan (yani dünyaya ait bir parçadan yani çamurdan) yaratýldýðýný gösterir. Dünyada yaratýldýðýný ise Hicr 28-29 ayetleriyle Bakara 30-34. ayetleri birlikte okuduðumuzda anlýyoruz)
Nuh 17: “Allah, sizi yerden bitki bitirir gibi bitirdi (yarattý.) Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çýkaracaktýr.”
Hicr 33: Ýblis dedi ki: “Ben, süzme çamurdan, þekillenmiþ kokuþmuþ balçýktan yarattýðýn insan için saygý ile eðilemem.”
Yaratýlýþtan bahseden ayetlerde geçen “týn’in lazib” (cývýk yapýþkan bir çamur) , Hamein mesnun (çirkin kokulu, kokuþmuþ siyah çamur) gibi ifadeler dünyaya ait þeylerdir.
Âdem (a.s) Dünyada Yaratýldý
Hicr 28-29: Hani Rabbin meleklere demiþti: “Ben, süzme çamurdan, þekillenmiþ kokuþmuþ balçýktan bir beþer yaratacaðým. Ona bir biçim verdiðimde ve ona Ruhum’dan üfürdüðümde hemen ona secde ederek (yere) kapanýn.Þimdi de þu ayeti okuyalým:Bakara 30: Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halifelik oluþturuyorum” demiþti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi kýlýyorsun? Görüldüðü gibi ayetler ayný olayýn iki farklý cephesini anlatýyor. Birisi insanýn yaratýlýþý (kokuþmuþ çamurdan) diðeri de yeryüzündeki konumu (halifelik). Bu iki ayette de muhatap melekler ve iki ayetin sonunda da meleklerin Âdem’e secde etmesi emrediliyor. Çamurdan yaratýþtan bahseden birinci ayet inni halikun ile geliyor. Ýnsanýn yeryüzündeki konumundan bahseden ikinci ayet inni cailun ile geliyor. Yani bu ayetler ayný olayý iki farklý yönden anlatýyor. Demek ki insan yeryüzündeki kokuþmuþ çamurdan yaratýlýyor ve yeryüzünde biri birine halife oluyor.(Madem halifelik yerde olacaktý bu durum, halifeliðin selefi olan Âdem’in de yerde yaratýldýðýný bildirir. Çünkü Allah teala yeryüzünde bir halifelik oluþturacaðýný söyledikten birkaç ayet sonra þöyle buyururedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eþin cennete (bahçeye) yerleþin. Orada dilediðiniz gibi bol bol yiyin, ama þu aðaca yaklaþmayýn, yoksa zalimlerden olursunuz.”
Yani yeryüzündeki halifelikten bahsettikten sonra halifeliðin ilk halkalarý olan Âdem ve Havva’ya cennete (bahçeye) yerleþin demiþ ve onlarýn imtihan konularýný bildirmiþtir. Elbette bu akýþ Âdem aleyhisselamýn cennetinin halifelik mekâný olan dünyada bir bahçe olduðunu bildirir.)Þu ayet bu konuda da delildir:Nuh 17: “Allah, sizi yerden bitki bitirir gibi bitirdi (yarattý.) Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çýkaracaktýr.” (Dolayýsýyla dünyadan biten þey dünyada biter.)
Bu konuyla ilgili aþaðýdaki ayetlere de destekleyici delil olarak bakabiliriz:Araf 29: Sizi ilkin yarattýðý gibi yine O’na döneceksiniz.
(Bizim diriliþimizin de Âdem aleyhisselamýn ilk yaratýlýþý gibi olacaðýna iþaret ediyor. Biz dünyada dirileceðiz. Bu da Âdem’in dünyada yaratýldýðýný akla getiriyor.)Rum 20: “O’nun âyetlerinden biri de, sizi topraktan yaratmasýdýr. Sonra siz, (yer yüzüne) yayýlan insanlar oluverdiniz” (Yeryüzüne ilk yayýlanlar Âdem aleyhisselamýn nesliydi. Topraktan yaratýlan da Âdem aleyhisselamdý.) Bu konuda daha baþka ayetler de vardýr. Ama konumuz Âdem aleyhisselamýn yaratýlýþý olmadýðý için bu kadarla iktifa ediyoruz.“Âdem aleyhisselam dünyada yaratýlmadý” diyenlerin veya “Evet Âdem yeryüzünde yaratýldý ama sonradan cennete yükseltildi, çýkarýldý” diyenlerin ise her hangi bir delilleri yoktur. Tek hareket noktalarý “Allah istese yapamaz mý?” sözü (bu sözün deðerlendirilmesi en sonda verildi) ve bazý teorilerdir. Eðer Âdem aleyhisselam yeryüzünde yaratýldýktan sonra cennete yükseltildiyse bu neden Kur’an’da bildirilmedi? Bahçeden kovulmasý zikrediliyorsa ahiretteki Cennete yükseltilmesi zikre daha layýk deðil mi? Ve neden ayetler ahiret cennetini her yönden tasvir etmesine raðmen “ilk yurdunuz” diye nitelemiyor. Aksine cennetin “son durak” olduðu ayetlerle sabittir. ( Bkn: Furkan 15, Ra’d 24) Malumdur ki ahiret cennetinin anlatýldýðý ayetlerin hiç birinde Âdem aleyhisselamýn olayýna atýf yoktur. Eðer Âdem aleyhisselamýn malum olayý ahiret cennetinde cereyan etseydi cenneti anlatan ayetlerde buna atýf olmaz mýydý?
Delil 2: Âdem aleyhisselam ahiretteki cennetteydi diyenlerin delillerinden biri þu ayettir:
Bakara 36: Derken, þeytan ayaklarýný oradan kaydýrdý. Onlarý içinde bulunduklarý konumdan çýkardý. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düþman olarak inin. (ve gulnehbitu)
Diyorlarki; “Bu ayette “inin” deniyor. Demekki cennetteydiler sonra dünyaya indiler.”

[M.KÜÇÜK]

Hâlbuki bu “inin” ( Yani hbt) kelimesi Kur’anýn baþka ayetlerinde dünyadaki bir yerden baþka bir yere inmeyi ifade etmek için de kullanýlmýþtýr. Mesela;
Ayný surede;
Bakara 61: Siz (ise þöyle) demiþtiniz: “Ey Musa, biz bir çeþit yemeðe katlanmayacaðýz, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmýsak, mercimek ve soðan çýkarsýn.” (O zaman Musa “Hayýrlý olaný, þu deðersiz þeyle mi deðiþtirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mýsýr’a inin (ihbituu mýsran)….
Ve Hud suresi 48. ayette;
Ey Nuh” denildi. “Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Ýhbit biselamin)
Demek ki Âdem aleyhisselam hakkýnda kullanýlan “inin” kelimesi dünyadaki bir yerden baþka bir yere inmek için de kullanýlýyor. O halde “Ahiretteki cennetten dünyaya indirildiler” görüþüne bu ayet delil olmaz.
Delil 3: Kur’an-ý Kerim’de cennet kelimesi sadece Ahiretteki mükâfat yurdu olarak deðil “dünyadaki bir bahçe” olarak da kullanýlmaktadýr. Bu þekilde yirmiye yakýn ayet vardýr. Aþaðýya bu ayetlerden biri alýnmýþtýr;
Onlara þu iki adamý örnek ver: Onlardan birine iki üzüm baðý (üzüm cenneti) vermiþ, baðlarýn çevresini hurmalarla donatmýþ, ikisinin arasýna da bir ekinlik koymuþtuk. Derken onun büyük bir serveti oldu. Arkadaþýyla konuþurken ona dedi ki: “Benim malým seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm. Derken kendine zulmederek baðýna (cennetine) girdi. Þöyle dedi: “Bunun sonsuza deðin yok olacaðýný sanmýyorum.” (Kehf 34)
Demekki Âdem aleyhisselam hakkýnda kullanýlan “cennet”in illa ahiretteki mükâfat yurdu olmasý gerekmez. Kur’an dünyadaki bahçelere de cennet demektedir. Zaten cennet arapçada bitki örtüsü, bahçe anlamýna gelir.
(Kur’an’daki dünya bahçesi anlamýndaki ayetlerden ikisi lam-ý tarifle gelmiþtir. Bu ayetler karþý görüþü savunanlarýn delilleri incelenirken verilecektir.)
Delil 4: Âdem aleyhisselamýn içine konduðu cennet (bahçe)nin özellikleri ahirette müminlere verilecek cennetin özelliklerine hiç benzememektedir. Konuyla ilgili aþaðýya birkaç ayet verilerek yüzeysel bir karþýlaþtýrma yapýldý;
(Bakara 82) Ýman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkýdýrlar, orada süresiz kalacaklardýr. Cennet ayetlerinin hemen hemen tamamýnda þart “iman edip iyi iþler yapmak”týr. Âdem aleyhisselam hangi iyi iþi karþýlýðýnda cennete konmuþtu. Ayrýca cennet ebedidir hâlbuki Âdem aleyhisselama orada süresiz kalacaðý söylenmemiþ hata yaparsa çýkarýlacaðý söylenmiþtir. Hatta þeytan Âdemi kandýrýrken “bu aðacýn meyvesinden yersen burada ebedi kalýrsýn” demiþti.
Demek ki Âdem aleyhisselamýn girdiði cennet ahiretteki ebedi kalýnacak cennet deðildi.
(Ýnsan 24) Onlara þöyle denecektir : «Þüphesiz bu sizin için bir mükâfattýr. Çalýþma ve çabanýz makbul görülmüþtür»
Âdem aleyhisselam hangi çalýþmayý yapmýþtý da mükâfat olarak ahiret cennetine konmuþtu?
(Maide 119) Onlar için, içinde ebedi kalacaklarý, altýndan ýrmaklar akan cennetler vardýr. Allah onlardan razý oldu, onlar da O’ndan razý olmuþlardýr. Ýþte büyük ‘kurtuluþ ve mutluluk’ budur.
Cennete girenler cehennemden kurtulmuþ olurlar. Âdem aleyhisselam neden kurtulmuþtu. Ayrýca Âdem aleyhisselam için (Þeytan sakýn seni bu cennetten çýkarmasýn sonra mutsuz olursun) deniyor. (feteþka)
(Araf 49) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksýnýz.
Hâlbuki Âdem aleyhisselamýn hem ölüm korkusu vardý, hem cennetten çýkma korkusu vardý hem de cennetten (yani o bahçeden) çýkarýlýnca mahzun olmuþtu.
(Yunus 10) Oradaki dirlik temennileri: “Selam”dýr. Hâlbuki Âdem aleyhisselam girdiði cennette (bahçede) selamet yoktu. Çünkü onu þeytan sürekli vesveseleriyle rahatsýz ediyordu.
(Ra’d 24) Sabrettiðinize karþýlýk selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel.
Ahiretteki cennetten “yurdun sonu” diye bahsedilmektedir. Hâlbuki Âdem aleyhisselam o bahçeye henüz yurdun baþýnda girmiþti.
(Hicr 46) Oraya esenlikle ve güvenlikle girin.
Âdem aleyhisselam bahçesinde güvende deðildi. Her an çýkma tehlikesi vardý. Nitekim korktuðu da baþýna geldi.
(Hicr 48) onlar ordan çýkarýlacak deðildirler.
Hepimizin bildiði gibi Âdem aleyhisselam bahçesinden çýkarýlmýþtý.
(Meryem 63) Onda ‘boþ bir söz’ iþitmezler.
Hâlbuki Âdem aleyhisselam bahçesinde geç boþ sözü o kadar çok yalan söz iþitiyorduki þaytan tarafýndan.
(Furkan 15) Ki onlar için bir mükâfat ve son duraktýr. Âdem aleyhisselamýn bahçesi ne mükâfattý ne de son durak. Ýmtihandý ve ilk duraktý (Veya baþlangýç noktasýydý)
(Zuhruf 71) Orada nefislerin arzu ettiði ve gözlerin lezzet (zevk) aldýðý her þey var.
Hâlbuki Âdem aleyhisselamýn bahçesinde caný çekmesine raðmen bir aðaç yasaktý.
(Rahman 70) Orada huylarý güzel, yüzleri güzel kadýnlar vardýr.
Âdem aleyhisselamýn bahçesinde hizmetçiler, huriler yoktu. Sadece eþi Havva annemiz vardý. Bir de þeytan.
(Vakýa 25) Orada, ne ’saçma ve boþ bir söz’ iþitirler, ne günaha sokma.
Ahiretteki cennette günaha sokma yoktur. Çünkü þeytan yoktur. Âdem aleyhisselamýn cennetinde hem günaha sokma vardý hem þeytan hem de boþ ve yalan söz.
(Fecr 30) Ey tatmin bulmuþ nefis…… Cennetime gir.
Âdem aleyhisselam melek olmak veya ebedi yaþam arzusuyla yasaðý çiðnemiþti. Demek ki nefsi verilenlerden tam tatmin olmamýþtý çünkü orasý ebedi cennet deðildi. Ýnsan nefsini ancak ebedi cennet tatmin edebilir.
Bunlara benzer daha pek çok ayetler vardýr. Demek ki Âdem aleyhisselamýn girdiði cennet ile ahiretteki ebedi cennet arasýnda isim benzerliðinden baþka bir benzerlik yoktur.
Delil 5: Þeytan Allah tealaya isyan edince kýnanýp alçaltýlarak kovulmuþ ve cehenneme gireceði söylenmiþti. Kovulan bir alçaðýn ahiret cennetinde iþi neydi? Þeytanýn cennete girdiðini söylemek çeliþkidir. Kur’an’da ise çeliþki olmaz. Bazý eski gafil hikâyeciler þeytanýn gizlice cennete girdiðini söylerler ki bu tam bir küfürdür.
Andolsun, senden ve içlerinde sana tabi olacak olanlardan tümüyle cehennemi dolduracaðým (Sad 84)
Kýnanýp alçaltýlmýþ ve kovulmuþ olarak oradan çýk. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracaðým (Araf 18)
Delil 6: Orada kan dökecek ve fitne çýkaracak birini mi oluþturuyorsun? (Bakara 30)
Allah teala insaný yaratacaðýný söylediðinde melekler “kan dökmek ve fitne çýkarmak”tan bahsetmiþlerdi. Hâlbuki ahiret cennetinde ne kan dökmek vardýr ne de fitne çýkarmak vardýr. Bilakis selamet yurdudur orasý. (Krþ. Hicr 28-29, Bakara 30…35)
Delil 7: Allah Teâlâ insanlarý ve cinleri imtihan için yarattýðýný açýkça bildirmiþtir. Ýnsanlarýn imtihaný Âdem aleyhisselamla baþlamýþtýr. Cinlerin imtihaný ise daha önceden baþlamýþtý. Ýlgili ayetleri aþaðýya yazýyorum:
Ben, cinleri ve insanlarý yalnýzca Bana kulluk etsinler diye yarattým. (Zariyat 56)
O, amel bakýmýndan hanginizin daha iyi olacaðýný denemek için ölümü ve hayatý yarattý. (Mülk 2)
Demek ki Âdem aleyhisselam da iblis de imtihan için yaratýlmýþtý. Ýmtihan için yaratýlan Âdem’in imtihan sonunda imtihaný kazananlara verilecek olan cennete daha imtihan baþlamadan sokulmasý ne ile açýklanabilr acaba? Bundan daha tuhafý, Âdem aleyhisselamdan önce imtihaný baþlayan iblisin imtihaný kaybetmesine raðmen ve Allah tarafýndan kovulmasýna ve cehennemlik olduðu açýkça söylenmesine raðmen ikram yurdu olan cennete girdiðini iddia etmek sanýrým bir cinnet olsa gerek. Üstelik -bazý eski hikayecilerce- bunun gizlice olduðunu söylemek????? (Yani -haþa- Allah’tan habersizce)?????
Delil 8: Ahiretteki ebedi Cennet yurdunun þartlarý ile bu dünya þartlarýnýn çok farklý olduðunu ayet ve hadislerden biliyoruz. Orada ölüm yok, hastalýk yok, yaþlýlýk yok, býkkýnlýk yok, yalnýzlýk yok, Allah’ý görme var, meleklerle konuþma var… Dolayýsýyla insan vücudu da bu dünyadakinden farklý olacaktýr. Ama dünya için yaratýlan vücut yukarýdaki özelliklerin hiç birini taþýmaz.

[M.KÜÇÜK]

Âdem aleyhisselam ile ilgili ayetlere baktýðýmýzda ise onun vücudunun dünyaya ait özellikler taþýdýðýný anlýyoruz. Âdem aleyhisselam dünyada yaratýldýysa -ki ayetlere göre öyledir- cennete çýkarýlýrken vücut mu deðiþtirmiþti? Yok, cennette yaratýldýysa tebdil-i kýyafetle mi gelmiþti dünyaya?
Aþaðýdaki âlimler de Âdem aleyhisselamýn çýkarýldýðý cennetin dünyadaki bir bahçe olduðunu düþünmüþlerdir. (Gerçi bu bir delil deðildir ama bazý insanlar delillerden ziyade kiþilerin düþüncelerine önem verdiði için bunu ekledim)
Müfessirlerden Ebu’l-Kasým el-Belhî ve Ebû Müslim el-Ýsfahânî Âdem aleyhisselamýn cennetinin dünyadaki bir bahçe olduðunu söylemiþlerdir. (Fahru’d-din Razi)
Ayrýca Ubey b. Ka’b, Ýbn Abbas, Süfyan b. Uyeyne, Ebu Hanife, Maturidi de Âdem aleyhisselamýn konulduðu cennetin dünyadaki bir bahçe olduðunu söylemiþlerdir. (bk. Hadi’l- Ervah, Ýbn Kayyým el-cevziyye, Dýmaþk sayfa 25) (Bu bilgi Mustafa Ýslamoðlunun gerekçeli mealinden alýnmýþtýr.)
Âdem Aleyhisselamýn Çýkarýldýðý Cennetin Ahiret Cenneti Olduðunu Söyleyenlerin Delilleri:
1. Cenâb-ý Allah dedi ki: Kiminiz kiminize (nesilleriniz birbirlerine yahut müminlerle þeytan birbirlerine) düþman olarak inin. (Araf 24)
Bu ayette geçen “inin” kelimesini Cennetten dünyaya inin olarak yorumlamýþlardýr. Bu konuyla ilgili delillerimiz yukarýdaki DELÝL 2 bölümünde anlatýldý.
2. Muhakkak bu (Ýblis) sana ve zevcene düþmandýr. Sakýn sizi Cennet’ten çýkarmasýn; sonra zahmet çekersin. Çünkü senin acýkmaman ve çýplak kalmaman ancak burada mümkündür ve sen burada susamazsýn ve güneþte yanmazsýn. (Taha suresi 118-119.)
Bu âyetlerde Hz. Âdem’in yerleþtiði Cennet’in anlatýlan vasýflarý, yani acýkmamak, susamamak, çýplak kalmamak, güneþte yanmamak, sevap ve mükâfat yurdu olarak mü’minlere va’d edilen cennet’e aid niteliklerdir. Bu vasýfta olan bir cennet (bahçe) dünyada yoktur. Öyle ise Hz. Âdem’in iskân edildiði Cennet, ahirette müminlere va’dedilen cennet’tir.
Bu ayeti kýsaca deðerlendirelim:
Bu ayet Âdem aleyhisselamýn konduðu cennetin ahiret cenneti deðil dünyadaki güzel bir bahçe olduðuna açýk bir delildir. Bir kaç madde halinde arz edeyim.
a.) Ayette Âdem aleyhisselamýn mutsuz, bedbaht olacaðýnýn bildirilmesi gideceði yere nisbetledir. Âdem aleyhisselam o bahçeden çýkarýlýnca Arabistan’ýn kýzgýn çöllerine gönderilmiþti. Çünkü yine Kur’an’dan biliyoruz ki Kâbe yeryüzünün ilk inþa edilmiþ binasýdýr. Yani onu Âdem inþa etmiþtir. “inne evvele beytin vudia linnasi lellezi bibekkete” Yani Âdem aleyhisselam; suyu hazýr, yiyeceði hazýr, giyeceðini de kolayca bulabileceði her þeyiyle yaþamaya hazýr bahçeden Arabistanýn yakýcý kumlarýna düþünce elbette böyle uyarýlýrdý. Çünkü güzel hazýrlanmýþ bir bahçe insaný güneþten korur, susuz kalmaz (çaðlayanlarý olur çünkü), acýkmaz ve orada çokça yaþayan hayvanlar sayesinde aç ve açýkta kalmaz. Yani bu dünya bahçeleriyle bile kolayca anlaþýlacak bu ayet Âdem aleyhisselamýn cennette iskân edilmesi gibi önemli bir olaya delil olmaz.
Özetle; Âdem aleyhisselamýn mutsuzluðu, böyle her þeyiyle hazýr bir bahçeden çýkarýlýp zor þartlar altýnda yaþamak zorunda kalacaðý çöl þartlarýnýn mutsuzluðudur. Elbette insan çok güzel ve her þeyiyle hazýr olan yüksek bir bahçeden kaynar çöle düþünce çok zahmet çeker, mutsuz olur. Zira burada su yok, yiyecek bulmak çok zor, güneþ kavurur, doðru dürüst bir hayvan yok ki giyim kuþam elde etsin.
Aþaðýda da “bu ayete göre o bahçenin ahiret cenneti olamayacaðýnýn” delilleri var.
b.) Ayrýca bu ayette “þeytanýn çýkarmasýndan” bahsediliyor. Bu da tamamen dünya hayatýna iþaret ediyor. Çünkü ahirette yegâne malik Allah Teâlâ’dýr. Ondan baþkasý ne izinsiz aykýrý konuþabilir ne de aykýrý bir iþ yapabilirler. Ama dünyada Allah Teâlâ iblise ve þeytanlaþmýþ insanlara mühlet vermiþtir. Her türlü melaneti yapabilme imkânlarý vardýr. Böylece çoðu insaný sapýtýr ve nimetlerden mahrum ederler. Böylece insanlarý huzurlu bir hayattan huzursuz bir hayata çýkarýrlar.Madem bu ayetlerdeki özellikler cennete hamlediliyor. Peki, cennette ölüm var mý ki þeytan Âdem’i ölümle korkutuyor aðacýn meyvesini yerse ebedi yaþayacaðýný söylüyor? Cennette zaten ebedi yaþanmayacak mý?
Cennette þeytan var mý? Cennette yalan var mý? Cennet selamet yurdu deðil midir? Oraya girenin ne imtihaný olur ne düþmaný ne de oradan çýkarýlma tehdidi ve korkusu. Bunlar tamamen bu dünyaya ait þeylerdir. Âdem aleyhisselamýn bahçesi ile ebedi cennetin karþýlaþtýrýlmasý yukarýdaki Delil 4 bölümünde yapýldý.
Ayette geçen ifadeleri biz günlük hayatta bile kullanýrýz. “Aç deðil açýk deðilsin içinde bulunduðun nimetin kýymetini bil” deriz. O halde ayette geçen ifadeler Âdem aleyhisselama verilen bahçenin güzelliðine ve içinde bulunduðu konumun rahatlýðýna iþaret eder.
Evet, Âdem aleyhisselamýn durumunda cenneti hatýrlatan üç-dört ifade var. Ama bu ifadeler dünya bahçeleriyle bile kolayca açýklanabilir. Hâlbuki Âdem aleyhisselamýn içinde bulunduðu durumun cennetle asla baðdaþtýrýlamayacak 10-15 sebebi var. Bunlar yukarýda Delil 4 kýsmýnda karþýlaþtýrýldý. O halde ayetlere Kur’an bütünlüðünü bozmayacak þekilde anlam vermek zorundayýz.
3. Cennet” lafzýndaki umum ifade etmeyen elif ve lam (lam-ý tarif) dir. Çünkü bütün cennetlerde birden yerleþmek imkânsýzdýr. Bundan dolayý bu cennetin, daha önce zikredilmiþ olan belli bir cennet olarak anlaþýlmasý gerekir. Müslümanlarca bilinen, belli olan cennet ise sevab yurdu olan cennettir. Binaenaleyh ayetteki “cennet”i bu manada anlamak gerekir.Bu da kuvvetli bir delil deðildir. Çünkü Kur’an-ý Kerim’de ahiret cennetiyle ilgili olan pek çok ayet elif lamsýz gelmiþtir. (Bakara 25, Ali imran 15, Nisa 122……) Pek çoðu da elif lam ile gelir. Dünyadaki bir bahçeden bahseden Kalem 57 ve Kehf 33. ayetlerinde de cennet kelimesi elif lam ile gelmiþtir. Bu durum bu delili zayýflatmaktadýr. Elbette bu ayetlerin elif lamlý olup olmamasý dil yönünden önemli ayrýntý ve anlamlar ifade eder, bu þüphesiz. Ama bu anlamýn ne olduðunu tesbit ederken Kur’an bütünlüðünü bozmamak ve ayetleri kendi aralarýnda çeliþki oluþturmayacak þekilde anlamlandýrmak zorundayýz. Zira Kur’an’da çeliþki zaten yoktur. Ama bazen çeliþki bizim yanlýþ veya eksik anlamamýzdan kaynaklanabiliyor.
4. Yine bazý haberlere göre: Allah meleklerinden birisine dünyanýn her yerinden topraklar getirterek Hz. Âdem’i Cennet’te yaratmýþtýr.