Kadýn önce anadýr. Baþýmýzýn tacý. Her derdimizin ilacý… Þefkat ve merhametin adý… Kadýn, anne olmakla þereflerin en yücesine sahip oldu. O, ana olarak çok güçlüdür. Belki de toplumun en naif, en hassas ve kýrýlgan üyesidir kadýn. Ama anne, toplumun temeli ve en güçlü direðidir. Toplum onun sayesinde ayakta durmaktadýr. O yetiþtirdiði fatihlerin beþiðini sallamasa, onlarý zafer türküleriyle büyütmese medeniyetler kurulmazdý. Tüm medeniyetler ananýn beþiðinde doðmaktadýr. Anne, cenneti bile ayaðýnýn altýna almýþtýr. Çünkü cennetin bizzat kendisidir. Onun güçlü kalbi insana cenneti yaþatmaktadýr.
Ama maalesef analarýmýz artýk analýk vazifesini küçümsemektedirler. Onlar, analýðýn bir kadýna verilmiþ en büyük lütüf olduðunu anlamamakta, bunu bir yük gibi taþýmaktadýrlar. Analýðýn sadece doðurmak olduðunu düþünmekte, doðurmakla bu sorumluluðu yerine getirdiklerini sanmaktadýrlar. Halbuki çocuk doðurmakla sadece tabiattaki neslin devamý iþlevini yerine getirmiþ olmaktadýrlar. Ama cennetin bile ayaðýnýn altýnda olduðu anneler sadece çocuk doðuran deðildir.
Kaybolan bir çocuða soruyorlar. Evladým niye annenin eteðine sýmsýký yapýþmadýn? Aldýklarý cevap herkesi düþündürüyor. Ama amca elim onun eteðine yetiþmiyordu ki!... Evet etek o kadar kýsa ki yanýndaki yavrunun eli yetiþmiyordu. Ýþte o da bir anne… Çocuðunun sorumluluðunun bilincinde olmayan… Kendi hava (heva) ve hevesinde olan anne…
Annelerimiz, maalesef anneliði bir yük olarak görmektedirler. Onlar için annelik sadece bir eziyet… Çocuða bak, büyüt… gençliðini böyle birisi için harca. Yazýk deðil mi gençliðine? Hem çocuk doðurmakta neymiþ caným… Çocuk doðurunca güzelliði bozulurmuþ… Ayrýca daha yaþý genç, þimdi biraz hayatý yaþamalý, gezip tozmalý… daha sonra çocuk doðurmalýymýþ…
Birçok anne adayýnýn veya evli çiftlerin savunduðu görüþ maalesef bu… Hemen çocuk yapmayalým biraz hayatý yaþayalým mantýðý… Halbuki çocuk da hayatýn bir parçasý deðil mi? Anne veya baba olmadan hayatýn hangi aþamasý yaþanýlacak… Maalesef günümüzde torun sahibi olunmasý gereken yaþta insanlar çocuk sahibi oluyor… Çocuklar büyürken bizler yaþlanýyoruz. Onlara hayat yolunda eþlik etmiyoruz. Çocuklar neneleri yaþlarýndaki anneleriyle yaþýyorlar. Çocuklarý anlayamýyor, onlara yetiþemiyoruz…
Annelik de artýk fabrikasyon olmuþ… Çocuk doðruyoruz. Ama onlarý yetiþtirmiyoruz. Onlarý kreþ köþelerine gönderiyoruz. Kendi yavrularýmýzýn fabrikasyon usulüyle yetiþmesini saðlýyoruz. Çocuklarýmýzý uðuruna terk ettiðimiz iþimizden kazandýðýmýz paranýn yarýsýyla kreþe gönderiyoruz. Bu nasýl bir kazançsa…
Anneyiz biz… Ama çalýþýyoruz… Dolayýsýyla çocuklarýmýza ayýracak fazla vaktimiz yok bizim. Hatta onlara sütümüzü verecek zamanýmýzda yok… Ama merak etmeyelim. Teknoloji burada da imdadýmýza yetiþiyor. Çalýþan anneler için süt saðma makinalarý yapýlýyor. Bu makineler aracýlýðýyla sütümüzü saðýyor, biberona dolduruyor bakýcýmýza veriyoruz. O, gün boyu bebeðimize bu sütten veriyor. Hani nerede fatihlerin beþiðini sallayan anne… Hani nerede fetih þuurunu veren anne…
Biz geleceðimizi kimlere teslim ediyoruz. Analar analýðýný yapmadýðý zaman, evlatlar evlatlýklarýný yapacak mý? Biz çocuklarýmýza verecek zamaný bulamýyor, onlarý kreþlere gönderiyoruz. Acaba biz yaþlandýðýmýzda onlarýn bizlere ayýracak vakti olacak mý?… Maalesef hayýr. Onlarýn intikamý daha da korkunç olacaktýr. Onlar da bizleri huzur evlerine teslim edeceklerdir. Çünkü onlarýn da yetiþtirmeleri gereken sürüyle iþleri vardýr ve zaman da maalesef çok az. Ayaklarý altýnda bakacaklarý baþka insan istemiyorlar. Çünkü biz ana olarak görevimizi yapmadýk. Çünkü biz ana olarak paylaþmayý ve fedakarlýðý öðretmedik. Çünkü biz ana olarak sýcak aile denilen ortamý onlara yaþatmadýk. Haliyle ne ekersen onu biçersin. Ben senin için gecemi gündüzüme kattým. Gençliðimi harcadým. Çalýþtým dememiz beyhude. Hayýr biz onlar için çalýþmadýk. Biz kendimiz için çalýþtýk…
Günümüz kadýnlarý anneliði hor görmektedir. Hatta günümüz kadýnlarý kadýnlýðý bile hor görmektedir. Onlar bile kadýn olmaktan utanmaktadýrlar. Kadýnlarýmýz maalesef erkeksileþmiþlerdir. Erkek rolüne talip olmuþlardýr. Erkekler gibi yaþamaya çalýþmakta, erkekler gibi iþ hayatýnýn peþinden koþmaktadýrlar. Haliyle erkekler doðurmadýðýndan onlarda doðurmak istememekte, yahut bunu ertelemekte veya bir çocukla iktifa etmektedirler. Bu çocuða bile bakmaktan aciz kalmakta, bakýcýlara veya kreþ köþelerine emanet etmektedirler.
Kadýnlarýmýz, analarýmýz kapitalist sisteminin kurbaný olduklarýný maalesef görememektedirler. Kapitalist sistemin sürüklediði tüketim canavarlýðýnýn esiri olmaktadýrlar. Ama kapitalist sistem merhametlidir. Çocuklara bakmayý üzerine almaktadýr. Çünkü o burada bile bir para kokusunu almaktadýr. Kreþlerde ana kucaðýna hasret yavrular bir yanlarý yaralý büyümektedir… Bir yanlarý yaralý olan aslýnda bu yavrular deðil toplumdur. Kadýnlarýmýzdýr. Kadýnlarýmýzý iyi yetiþtirdiðimizde aslýnda toplumu kurtarýyoruz. Çünkü fatihleri de yetiþtiren kadýndýr…
Kadýnlarýmýz, öncelikle anne olmalarý gerektiðini bilmelidirler. Anneliðin en kutsal meslek olduðunu idrak etmelidirler. Cennetin tapusu onlarýn elinde ama hangi annelerin… Çocuklarýný cehenneme bir odun olarak hazýrlayan annelerin mi? Acaba bu hadisten kast edilen, sadece annelerin evlatlarý üzerindeki haklarý mý? Yoksa annelere verilen sorumluluk mu? Annelik vazifesini doðru yapmadýðýmýzda çocuklarýmýzýn cennetlik olmayacaðýný da mý vurgulamaktadýr?... Çünkü, ilk eðitim anne tarafýndan verilmektedir. Anne, beþiðinde geleceði sallamaktadýr. Bu geleceðin saðlýklý ve huzurlu olmasý annenin saðlýklý ve huzurlu olmasýyla orantýlýdýr. Maalesef annelerimiz mutlu deðildir. Onlar, annelik rolünü sindirememektedirler. Onlarýn gözleri dýþarýdadýr. Onlar, erkeklere özenmektedirler. Onlar için iþ ve kariyer öncelikli sorun haline gelmiþtir.
Peygamber “cennet annelerin ayaklarý altýndadýr” derken belki de annelerin çocuk eðitimindeki rolüne de dikkat çekmek istemiþtir. Çocuklarýnýn Salih veya cani olmasýnýn annenin elinde olduðunu, bu nedenle cennetlik veya cehennemlik olmasýna da annelerin bu tavrýnýn sebebiyet verdiðine dikkat çekmektedir. Burada anneye verilen sorumluluk ortaya çýkmaktadýr.
Kadýnlarýmýza anneliði tekrar hatýrlatmalýyýz. Anneliðin ülvi ve kutsal yönüne tekrar dikkat çekmeliyiz. Anneliðin bir kadýn için paha biçilmez bir nimet olduðunu anlatmalýyýz. Anneliði otuzlu yaþlara erteliyerek çocuklarýmýzla ilgilenme sürecini azaltmamalýyýz. Yaþlandýðýmýzda torunlarýmýzla birlikte olmanýn yolu erken anne olmaktadýr. Gelecekte huzurlu yaþamak için (huzur evlerinde deðil, sýcak aile yuvasýnda) çocuklarýmýza zaman ayýrmalýyýz. Unutmayalým ki o çocuklarýmýz sürekli büyüyorlar. Onlarýn çocukluk günlerini bir daha göremeyeceðiz. Kucaðýmýza alýp seveceðimiz günler sayýlý… Bu sayýlý kýsa günlerde onlarý bol bol kucaðýmýza almalý, bol bol koklamalý ve bol bol sevmeliyiz. Sevgimizi onlardan esirgememeli, göstermeli ve sevme konusunda cimri davranmamalýyýz. Aslýnda bizim sevgimiz onlarý büyütmektedir…
Analarýmýz, garip analarýmýz… Sizler, tekrar ulvi görevinize ne zaman döneceksiniz. Ne zaman iþ hayatýndan kopup yarýnlarý dokuyacaksýnýz… Cenneti bile ayaklarýnýzýn altýna almýþken, süfli þeylerin peþinden koþmayý ne zaman býrakacaksýnýz…
Anneler gününüz kutlu olsun. Anne olduðunuz bilincine varmanýzý diliyorum. Anneliðin nasýl ulvi bir görev olduðunu anlamanýzý istiyorum. Anneliðin büyük bir nimet ve güç olduðunu görmenizi istiyorum. Kadýný güçlü kýlan en büyük silahýn annelik olduðunu hissetmenizi istiyorum…Ama bugün kutladýðýmýz anneler günün kaynaðý annesini kaybeden Ana Jarvis’in annesi adýna yapýlmýþ olmasýna raðmen, günümüzdeki çocuklarda kaybettikleri annelerini aramalýdýrlar. Onlarý bulmalý, kapitalizmin diþleri arasýnda çýkarmalýdýlar. Onlara bir kucak dolusu sevgi ve yüreklerindeki merhameti sunmalýdýrlar. Yoksa bu günü de tüketim çýlgýnlýðýna kurban verip annelerine hediye alma yarýþýna girmemelidirler. Kapitalizmin deðirmenine un taþýmak yerine kalplerini sunmalýdýrlar ki onlarýn yürekleri yumuþasýn. Yüreklerinde merhamet adlý bir çýnar büyüsün. Anneliði hatýrlasýnlar… Anneler, lütfen evinize, çocuklarýnýza dönün…
Anneler günü senenin bir günü deðil her günüdür. Her gün o görevin þuurunda olmalýsýnýz.
Ýbrahim Halil ER