Ubeyd b. Umeyr þöyle demiþtir: “Her ölüye mezarý þöyle seslenir: Ben karanlýk ve yalnýzlýk yeriyim. Þayet hayatýnda Allah'a itaat ettinse, bugün ben sana rahmet yeri olurum. Eðer asi isen ben sana azap yeri olurum. Ben öyle bir yerim ki, itaat ettiði halde bana gelmiþ olan sevinmiþ olarak benden çýkar. Ýsyankar olarak bana girende helak olarak çýkar, der.”
Muhammed b. Sabih ise þöyle demiþtir: “ Bir adam mezara konup azap olduðu veya hoþa gitmeyen bir þeyle karþýlaþtýðý vakit, civarýndaki komþular, “Bizden ibret almadýn mý? Biz senden önce gelmiþtik, bizi görmedin mi? Bugünü düþünmedin mi? Bizim amellerimizin kesildiðini görmedin mi? Halbuki senin defeterin açýk idi.”
Ubeyd oðlu Abdullah'ýn anlattýðýna göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) bir cenazede þöyle buyurmuþtur: “Ölü mezarýna oturur. Kendisini defnedip daðýlanlarýn ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnýz mezarý konuþur. Ve der ki; “Ey Ademoðlu! Yazýklarý olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadý mý? Benim darlýðýmý, benim korkunçluðumu, kurt böcek ve þiddet yeri olduðumu sana anlatan olmadý mý? Benim için ne hazýrladýn?” (Ýbn Ebi'd-Dünya)
Enes (Radýyallahu Anh) þöyle anlatmýþtýr: “Çok hasta olan Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'in kýzý öldüðü vakit, Hz. Peygamber (S.A.V.) onu takip etti. Hz. Peygamber (S.A.V.)'in durumu pek hoþumuza gitmiyordu. Mezar baþýna geldiðimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi deðiþti ve kýzardý. Hz. Peygamber (S.A.V.)'e; “Bu halin nedir?” diye sorduðumuzda þöyle buyurdu: “Mezarýn kýzýmý sýkýþtýrmasýný ve kabir azabýnýn þiddetini düþünerek geldim ve bana Allah-u Teala'nýn ondan bu mezar sýkmasýný hafiflettiði bildirildi. Buna raðmen öyle sýkýþtý ki, kýzýmýn feryadýný doðu ile batý arasýnda olan her þey duydu.” (Ýbn Ebi'd-Dünya)