bu hikayenin yazýlýþ sebebi...bir bayan arkadaþýma gittiðimde kolumdaki bileziði çok beðendiðinin söyledi bende ..onu hacta aldýðýmý söyledim ve..al sana hediyem olsun dedim biraz nazlandýktan sonra aldý..ertesi gün bana telefon etti akþam bilezikle ilðili rüya gördüm ne olur ona bir hikaye yaz dedi ...bir bileziðe hikaye nasýl yazýlýrdý aklýma gelen cümleleri kagýt üzerine dizdim bakalým beðenecekmisiniz
“MOR BÝLEZÝK”
Kiraz, yoksul bir ailenin sekiz çocuðundan biriydi. Bu kadar çocuk ne içindi? Bir türlü ailesini anlayamýyordu. kardeþlerini çok seviyordu sevmesinde onlarýn yoksul sefil olmalarýna dayanamýyordu. Ýþte artýk bu yoksulluða daha fazla dayanamayacaklarýný anlamýþlardý. Büyük þehre gidip orada yaþamalýlardý, Büyük þehirde umutlarý vardý.”Taþý topraðý altýn” demiþlerdi, çevreden bazýlarý, kim bilir beklide sahiden öyleydi. Zaten fazla eþyalarý yoktu. Ýki üç yorganý, kabý kaþýðý toplayýp yollara döküldüler. Yola çýkmak için para lazýmdý. Zavallý babasý ezile büzüle bin bir güçlükle yol parasýný ondan bundan toplamýþtý. Komþular sað olsunlar durumumuzu biliyorlardý. Gidecektik buralardan açlýktan, yoksulluktan sefaletten kurtulacaktýk en azýndan hayali bile güzeldi… Öyle sanýyorduk.
Kiraz, arabaya eþyalarý yüklenirken son bir defa daha çevreye bakýndý. Burada acý tatlý ne çok anýlarý geçmiþti. Bahçedeki en güzel þey kiraz aðacýydý. Havalar ýsýnmaya baþlayýnca ilk o verirdi yeþil yapraklarýný, ardýndan kar gibi beyaz çiçeklerini sonra o güzelim çiçekler meyveye dönüþürdü kan kýrmýzý minik iki serli bazen üçerli gruplar halinde salkým salkým… Vitamin deposuydu bu meyveler. Annesi bu aðacý sevdiði için kýzýna bu adý koymuþtu. Bahar gelince dallarý çiçeklerle dolardý, kuþlar dallarýnda bin bir çeþit naðmeler yapar þarký söylerdi. Kiraz, dallardaki kuþlarý kovalar, onlarda kirazýn oyun oynadýðýný bilir uçup tekrar gelirlerdi. Yere dökülen çiçekleri itinayla o minimini elleriyle toplardý sonra onlarý saçlarýna takmaya çalýþýrdý. bazende o kýrmýzý meyvelerinden kulaklarýna küpeler yapardý
Bunu kendine çok yakýþtýrýrdý, kirazýn tek lüksü hayal kurmaktý. Saçlarýndaki çiçeklerle bir prenses gibi olduðunu düþünürdü. Sonra daldýðý hayalden bir an sýyrýlýp ta gerçek hayatla yüzleþti. Artýk gidiyorlardý. Bu çatýsýnýn yarýsý çökmüþ gecekondunun direkleri arasýndan yaðmur yaðdýðýnda içeri sýzan su damlalarý geliyordu aklýna. Her damla yüreðinde bir yara açýyordu. Hele o dondurucu soðuk yokmu! Ýliklerine kadar iþlerdi. Diðer yanda yýkýk gecekondunun taþlý bahçesinde su akmayan musluðunda buldu kendini. Artýk kurtuluyordu. Bitiyordu bu iþkence… Bu sevinçleri uzun sürmedi yalandý, büyük þehrin taþý topraðý altýn deðildi. Hatta her yeri taþtý koca binalar masallardaki gulyabaniler gibi her yeri doldurmuþtu. Ýnsanýn üzerine geliyordu.
Umduklarýný bulamamýþlardý. Büyük þehirde babasý her gün iþ arýyordu ama her seferin de eli boþ dönüyordu. Ev bulamamýþlardý. Babasý naylondan bir çadýr yaptý. Hiç olmasa yaðmur yaðmayacaktý baþlarýna. Geceleri çadýrýn içi çok soðuk oluyordu
Gün oluyordu ki ekmek paralarý olmuyordu. Babalarýný üzmemek adýna, Çocuklarýn karýnlarý açlýktan guruldarken onlar oyunlar oynuyorlardý. Sýrf acýktýklarýný hissetmemek için… Artýk baþka çýkýþ yolu yoktu..ailece iþ aramak lazýmdý. Babalarýnýn elini beklemekle olmuyordu.
Gün daha yeni aðarýyordu ki bütün aile fertleri þehrin o geliþi güzel yollarýna dökülü verdiler. Kâðýt, naylon gibi geri dönüþümlü þeyler toplayacaklardý. Kiraz bundan önce hiç kâðýt toplamamýþtý. Bazý zamanlar oyun oynamak için çikolata kâðýdý toplardý. Onlarýn ýþýltýlý renklerine bayýlýrdý.
Sokaktan topladýklarý þeyler her ne kadar fazla para etmese de karýnlarýný doyurmaya yetebilirdi. Soðuk bir kýþ günüydü. Hava kararmak üzereydi, insanlar koþuþturuyordu. Bir an önce evlerine yetiþmek için. Kirazýn ayaklarý þiþmiþti. Çok az kâðýt toplamýþtý. Utanýyordu yerdeki kirli kâðýtlarý alýrken, onlarýn kýymetini bilmeyen çocuklarý düþündü nasýlda hoyratça koparýp atarlardý. Oysa onun bir defteri bile olmamýþtý. Nasýl olsundu babasý onlarýn karnýný doyuramazken onlarý nasýl okula salsaydý. O sýrada kâðýtlarýn arasýndan bir þey buldu, eðilip aldý, bu bir bilezikti. Çamurdan kirlenmiþ, paslanmýþtý. Bir taþýn üzerine oturup eteðiyle onu temizlemeye çalýþtý. Sildikçe bileziðin rengi çýkýyordu. Üzerinde mor renkte çiçekler vardý çok güzeldi. Kiraz çok heyecanlandý onu iyice temizledi, çok ta yorulmuþtu, koluna taktý. Bugüne kadar hiç bileziði olmamýþtý. Kolunda bilezik oturduðu taþýn dibine doðru kaykýldý ve yere oturdu, sýrtýný taþa dayadý. Yorgunluktan aðýrlaþan göz kapaklarý kapandý. Derin bir uykuya daldý. Rüyasýnda bir peri elindeki sihirli deðneðiyle “dile benden ne dilersen” dedi. Dileðini söylemeden… Bir ses onu uyardý
“
Küçük kýz, küçük kýz”
Karþýsýnda çok þýk bir bayan gördü, irkildi. Üstünü baþýný silkeledi, korkmuþtu.
“Küçük kýz o kolundaki bileziði bana satar mýsýn?”Kiraz önce korktu diðer eliyle bileziði tuttu, sonra usulca çýkarýp kadýna uzattý. Aðlamaklý bir sesle;
“Ama bu kirli sizin güzel ellerinize yakýþmaz .”
“Kadýn olsun onu almak istiyorum .”
“Para istemez, sizin olsun”
Kadýn onun o minicik avuçlarýna bir sürü para koydu Kiraz;
“Olmaz bu para çok alamam dedi”
Kadýn bileziði Kirazdan alýp gecenin karanlýðýnda aðýr aðýr gözden kayboldu… Onun amacý gururunu kýrmadan minik kýza yardým etmekti
Belki o para kirazýn hayatýný kurtarmazdý ama bir süre karýnlarýný doyurabilecekti. Teþekkür etti gözyaþlarýný silerek tekrar tekrar…
MOR BÝLEZÝÐE
Ressam Fatma þenel benli er