ÝLAHÝYATIN SAÐI VE SOLU NE DEMEK?
“SOL ÝLAHÝYAT” ÜZERÝNE
Bu yazý, 2009 Yýlýnýn güz mevsiminde baþlayan,son günlerde gittikçe artan “Sol Ýlahiyat, Saðcýlardan Sanatçý olur mu?! Ýslam ve Solculuk…”tartýþmalarýna katký saðlamak,dahasý meseleyi anlamaya çalýþmak amacýyla kaleme alýnmýþtýr.
Meselenin daha iyi anlaþýlabilmesi, bahsi geçen kavramlarýn doðru tanýmlanmasýnda yatmaktadýr.Kavramlar içerisinde özne konumunda olan hiç kuþkusuz ki;Ýslam’dýr.O halde Ýslam’ýn ne olduðunu anlamaya çalýþmakla baþlayalým;
Ýslam;Allah inancýný hayatýnýn her alanýnda benimseyen kulun, yapýp ettiklerinin bir sonuca matuf olduðu bilinci ile yaþamasýný öngören ilahi bir sistem.Bir yaþam biçimi olarak kaynaðýný vahiyden alan,yaygýn olan bir inanýþla; ‘Semavi’ ve ‘Ýlahi’ olan bir din.Bu yönüyle Ýslam’ý sað veya sol ile mukayese etmek nerdeyse imkan dýþýdýr.
Ýslam’ýn yorumlama biçimi olan ilahiyat ile daha lokal bir anlama biçimi olan ‘Ýslamcýlýk’ veya baþka bir anlam kümesi söz konusu olduðunda,mukayese etme imkanýný da yakalamýþ oluruz.Bu anlamda “Ýslam ilahiyatý” ile “Hýristiyan Teoloji” mukayese edilebileceði gibi, Ýslamcýlýk ile Marksizm de pekala mukayese edilebilir.
Genel olarak; ‘Sol’ kavramý ile ifade edilmeye çalýþýlan Marksizm’in aslýnda sol’dan daha kapsamlý bir ideoloji olduðu muhakkak. Marksist ideolojinin ürettiði kavramlarýn menþe’i ile delalet ettiði alanlarý anlayamayan bir zihnin,kendi dünya görüþünden hareket ederek Marksizm’i ‘Tu-kaka’ ilan etmesi,hatta anlamýný daraltarak, mücadele edilebilir,alt edilebilir bir konumda tutmasý!ne kadar doðru deðilse,son iki asýrdýr kapitalizmin uygulamalarý sonucunda oluþan sosyal çözülmeleri, Marksizm’in gerekliliðine yorumlamak da mümkün gözükmüyor!Böylesi muhalif unsurlarla kendimize iktidar alanlarý saðlamaya çalýþmak; ahlakla ifade etmesek dahi etik deðil!O halde kavramsal çerçeveleri çok farklý olan disiplinler arasýnda mukayese yapmak bir metodoloji üzere olmalý ki;maksat hasýl olabilsin.
Saðcýlýk ise,týpký solculuktaki genelleme gibi adeta Ýslam ile özdeþ hale getirilmiþtir!Merhum Ergun Göze’nin Tercüman gazetesinde yazdýðý yýllarda saðcýlýk ve solculuðu Kur’an’dan temellendirmek adýna “Eshab’ul Meymene” ile “Eshab’ul Meþeme” terkiplerini tahrif ederek ‘Saðcý’ ve ‘Solcu’ þeklinde kavramlaþtýrmasý!olayýn vehametini gösteren bir sapmadýr.Bahsi geçen Kur’an’i terkiplerin bahsettiði hiç kuþkusuz ki; “Cennet Ehli” ile “Cehennem Ehli”dir.Merhum Göze ile Onun gibi düþünenler, olayý bir bakýma kökten çözmüþ!saðcýlarý Cennet’e,solcularý da Cehennem’e yollamýþlardýr.
Tarihte Sað veya Saðcýlýk; Fransýz devrimi sonrasýnda oluþan bir anlayýþ olarak; Kralý,mevcut düzenin devamýný,gelenekleri,muhafazakarlýðý… benimseyen bir anlayýþýn adýdýr.O günün þartlarýnda mecliste yapýlan oylamada Kralý isteyenlerin sað tarafa geçmesi ve Cumhuriyeti isteyenlerin sol tarafa geçmesi ile literatüre girmiþtir.Daha sonralarý Marksist ideolojilerin karþýsýnda oluþan ideolojilerin bir nevi ortak adý olmuþtur.Bu anlamda saðcýlarýn ‘Tu-kaka’ ve mücadelede alt edilebilir þekilde anlamlandýrdýklarý Marksizm ile sol da,saðcýlara nazire yaparcasýna Faþizm ile sað’ý aynýlaþtýran bir genelleme bir okuma biçimi benimsemiþtir.
Bu üçü birbirinden farklý,biri(Ýslam)diðer ikisinden tamamen farklý olan anlayýþlarýn,zamanla iç içe geçmesi,aynýlaþmasý,kavramsal çerçevelerinin tarumar olmasý yukarýda bahsi geçen 18.yy. deðiþim ile dönüþümlerinin insanlýða armaðaný olmuþtur!
Ülkemizde son zamanlarda baþlayan sað-sol üst baþlýðý ile yapýlan tartýþmanýn iþaret ettiði alan hiç kuþkusuz ki;askeri darbelerin hazýrlanmasýna zemin hazýrlayan bir sað-sol tartýþmasý deðil.Daha çok dini anlama biçimi,mülkiyet kavramý ve sanat alanýnda sürdürülen bu tartýþmalarýn seviyesi muhafaza edilebilirse,hayýrlý sonuçlar çýkacaðýna inanmamýz gereken bir tartýþmadýr.
Sayýn Ýhsan Eliaçýk’ýn 2009’un yaz aylarýnda Haber10 sitesindeki yazýlarýnda Hz.Ebuzer(r.anh) üzerinden okumaya çalýþtýðý Mal-Mülk kavramlarý ve nihayetinde “Ýslam ile solcu söylemin daha yakýn” olduðunu söylediði TV programý,olaylarý kendine has yaklaþýmý ile daha derinlikli ele alan sayýn Cündioðlu’nun Yeniþafak Gazetesindeki “Sol Ýlahiyat” yazýsý, Sayýn Cündioðlu’nun da yazýsýnda sitayiþle bahsettiði Birikim dergisinden sayýn Burhan Sönmez’in “Sol Ýlahiyat” yazýsý,yine Birikim dergisinde ayný konuya enfes bir katký saðlayan Dilek Zaptçýoðlu’nun “Dietrich Bonhoeffer ve Ali Þeriati'de Sol Ýhahiyatýn Ýzleri Tanrýya Aþaðýdakilerin Penceresinden Bakmak” yazýsý ve nihayetinde Yeniþafak gazetesinde Pazar günleri yazan sayýn Ömer Leksiz’in “Nedir Bu Sað Ayaklar” ile “Solun Bize ve Sola Ettiðidir” yazýlarýnda eleþtirdiði Ýskender Pala ile Beþir Ayvazoðlu…yazýlarý bu mevzunun farklý alanlarda ciddi olarak tartýþýldýðýný göstermektedir.Bu gidiþle tartýþmanýn devam edeceði de muhakkak.
Okuyucularýn çoðunun bildiði bu duruma bizim katkýmýz ne olabilir? “Sol Ýlahiyat” ile “Sol Sanat” tan ne anlamalýyýz?Dahasý böyle bir ayrýþtýrmaya gerek var mý?Bu minvalde daha bir dizi soru sormak mümkün.Doðrusu bahsi geçen yazýlarýn delalet ettiði alanlarda adýna ister Ýslamcý diyelim,ister saðcý diyelim…ciddi bir yozlaþmanýn olduðu muhakkak! Yukarýda adý geçen gazete ile dergi yazarlarýnýn bu konuya temas etmeleri de, giriþte ifade etmeye çalýþtýðým metodolojik yaklaþýmlar dikkate alýnarak yapýldýðýnda,tartýþmanýn yerinde ve zamanýnda yapýldýðýný,hatta geç bile kalýndýðýný düþünenlerdenim!
Ülkemizde genel olarak muhafazakar addedilebilecek olan Ýslami kesimin ilahiyat noktasýnda “Ehl-i Sünnet Ve’l Cemaat” mezhebine baðlý oluþu, bu mezhebin müesses hale gelmesinde Emevi ile Abbasi saltanatýnýn iktidar gücünün baþat rol alýþý dikkate alýndýðýnda,Ýslam ilahiyatýnýn devlet ile iktidar gölgesinde statükocu bir yapýda olduðu muhakkak!
Sünni müdevvenat kendini, kendi okuma tarzý ile “Fýrka-ý Naciye” olarak görmüþ,Ýslam ilahiyatýnýn deðiþik okuma biçimlerini de ya ‘Mutezili’ ya ‘Harici’ya ‘Þii’ veyahut çok da matah olmayan bir yakýþtýrma ile ‘Selefi’ þeklinde tanýmlamýþtýr.Bugün ise mevcudu korumak adýna yapýlmak istenenleri ‘Modernist’ yaftasý ile mahkum ederek,statükoyu devam ettirmekten yana tavýr almýþtýr.Bu ilahiyat, kaba bir yaklaþým ile ve de baþlýðýmýzý daha anlaþýlýr kýlmak sadedinde söylersek; “Sað Ýlahiyattýr” Yani Güçten ve iktidardan yana olan bir ilahiyat!
“Sað Ýlahiyat” þeklinde resmedebileceðimiz bu tasavvurun sorusu,acýsý,hüznü…olmadýðý için de, sanat üretememekte,medeniyet kavramýnýn etrafýnda ise sadece gezinip durmaktadýr.
1980’li yýllarda dünya genelinde meydana gelen deðiþimler; Afgan Cihadý,Ýran Ýslam Ýnkýlabý,12 Eylül Askeri Darbesi…Müslüman kesimin muhalefet yapmasýna imkan hazýrladý.Sorularý,kaygýlarý,hüzünleri olan bir kesim oluþtu.Okuyan,sorgulayan,hayalleri olan devasa bir kuþak.Nihayetinde Özal iktidarý ile dizginlenen devlete endeksli “Sað Ýlahiyat” anlayýþ, bugün AKP iktidarý ile tavan yapmýþ görünüyor.Devletin,hükümetin ürettikleri etrafýnda dini yorumlayan,iktidar olmanýn hýrs ve hevesi ile bütün acýlarý son bulan!yýðýnlarla kemiyet.
Ýlahiyatýný bu merkeze oturtan Müslümanlardan elbette ki;iyi þair de çýkmaz,iyi düþünür de çýkmaz,iyi ressam da,iyi musikiþinas da!Ýsmet Özel’in ‘Dönüþ’ yaptýðý yýllardan bu yana yazdýðý birkaç þiir(mesela Amentü )dýþýnda hangi þiir dilimize þarký oldu hatýrlayan var mý?O artýk inanmýþ bir mümin öyle mi?Müslüman oluþu ile þuan gelip durduðu yerde ne anlam ifade ediyor Celladýna gülümseyen adam?!Bunca isyan,bunca zulüm,bunca sefahet içinde hangi þiirimiz,hangi resmimiz bize tercüman oldu hatýrlayan var mý?Ergenekon davasýný gazete yazýlarý dýþýnda belleklerimize kazýyacak bir resim çizebilecek,bir þarký sözü yazabilecek kaç okuyan,düþünen entelektüelimiz var?Moðollar gurubunun bu ülkenin baþýna musallat olan,þark kurnazlýðýnýn en tipik örneklerinden de sayýlan Süleyman Demirel için besteleyip yorumladýklarý “Baþbakan Süleyman” þarksýnsýn ne anlama geldiðini,anlam alanýný,etki alanýnýn nasýl olduðunu tasavvur edebiliyor muyuz? Veya Burhan Doðançay’ýn “Mavi Senfoni” sinde parçalanan Sultanahmet’i kim hangi tuvalin üzerinde bir araya getirebilir?Ýslam düþüncesini,zengin yoksul iliþkisini resmeden hangi romanýmýz var.Bir zamanlar Beyaz Saray olarak da ifade edilen kitap sektörünün arz-talep dengesinde kaleme aldýrdýðý eserlerin bibliyografyasýný çýkardýðýnýzda elde ne kalýr hiç düþündük mü?
Son filmlerden olan ‘AVATAR’ýn kuþlar sürüsünün uçaklarla gelen bozguncu orduyu tarumar ediþini neden FÝL suresi için düþünecek bir insanýmýz olmaz. Uhud þehitliðinde Hz.Hamza için dua ederken aslýnda zihnimizde canlanan Antony Quin için dua ettiðimizi ne zaman anlayacak ve sanatýn hayat için olmazsa olmaz oluþunu ne zaman kavrayacaðýz?...Bu minvalde sað ilahiyatýn tasavvurunda yeri olmayan,sol ilahiyatýn da kuþatmaktan aciz kaldýðý daha bir dizi insana ait sahici sorular sorabiliriz.
Evet…Sürdürülen ve adýna da kabaca “Sað Ýlahiyat” diyebileceðimiz bu düþünüþ biçiminden hayata,insana,acýya,hüzne dair beklentisi olanlar sükut-u hayale uðrayacak olanlardýr. “Din bizim,devlet bizim,iktidar bizim…daha ne isteyelim ki;Allah’tan?” diyor çoðumuz.Bu yüzden kuruduk,çorak olduk,yani yok olup tükendik.Asýl kahredici olansa aðýt yakacak kelimelerimizin dahi olmadýðý!
“Sol Ýlahiyat” a gelince;bu anlayýþý peþinen tebcil etmek!olayý sadece mal-mülk veya ezilmiþlik noktasýnda ele almak,sol denilen kavramsal çerçevenin ideolojik referanslarýný göz ardý ederek,Ýslam ile solculuðu bir nevi ayný kefeye koymak… yaklaþýmlarý da elbette ki yanlýþtýr.
Ne ki;Sol tabir edilen akýmýn hala muhalif duruþunu muhafaza etmesi,acýlar ve sancýlar çekmesi… üretkenliðini sürdürmesine de bigane kalýnmamalýdýr.Sayýn Eliaçýk’ýn ifade etmeye çalýþtýðý gibi kaba bir þekilde mukayese edildiðinde dahi Ýslam’ýn hayata bakýþý bir þekilde Sol literatür ile kesiþebilir lakin sað ile asla kesiþmez!Zira saðcýlýðýn ürettiði literatür doðasý gereði,iktidardan,güçten ve mevcudu korumaktan yanadýr.Oysa Ýslam hala canlýlýðýný koruyan bir deðiþim ile dönüþüm havzasýdýr.Yeter ki;kitapla hayatý buluþturma gayretimiz olsun.O zaman sanat da þiir de,mimari de…kendiliðinden doðacaktýr.Ýslam’ýn ilkelerinin dondurulduðu bir anlayýþ,bizzat sað ilahiyatýn karþý çýktýðý tarihsellikten baþka bir anlam ifade etmez! O halde her dem yeniden doðan bir zihinle,her an yeni bir iþ ile oluþta olan bir Allah tasavvuru ile bu ataletten kurtulma þansýmýz hala var.Ama bu þans ne saðcý kalmakla ne de solcu olmaya çalýþmakla elde edilecek gibi de deðil.Aksine Allah’ýn insanlýða ve topluma þahitlik yapabilelim diye bize uygun gördüðü ismimiz olan Müslüman kalmakla mümkündür.Topluma þahitlik eden bir Müslümanýn önce toplumunu tanýmasý gerekiyor ki;þahitliði mümkün olabilsin.Toplumu tu-kaka ilan etmek,mücadelede alt edilebilecek derekeye indirgemek…v.b. “Þark Kurnazlýðý” na tevessül etmek ismimize yakýþmadýðý gibi toplumsal þahitliðimize de yakýþmaz.Adalet dairesinde, içinde yaþadýðýmýz,dünyamýzý da ahiretimizi de kazanacaðýmýz bu modern çað,bir günah keçisi deðil,aksine üzerine and içilen ‘ASR’ýn ta kendisidir.Gerisi surenin temas ettiði hususlar olan Salih amel,toplumsal eylemler bütünü,sabýr ve hakk üzere olmaktýr.Çaða yön verecek olan da bu kelimeleri kavramlaþtýrmaktýr.