Acýlarýn Cumhuriyeti… Nam-ý diðer Türkiye Cumhuriyeti!Daha önceki bir yazýmda deðindiðim üzere “Acýyý Bal Eyleyenler”e belli-belirsiz öykünen,balýn tadýný, acýnýn tadý ile karýþtýrýp,her acýyý bal zanneden bir coðrafya!
Sokak kavgalarý,Serap’lar,Aydýn’lar,Reþadiye ilçemizde hayatlarýnýn baharýnda soldurulan ‘Yediveren’ler,Bursa da göçük altýnda can verenler, “Domuz Gribi” vakasýndan hayatlarýný kaybeden yüzler…Acýnýn adresi yok ki?Acý,bu coðrafyada her yere,her yana,her cana,her tene,her ýrka…dokunuyor!Her eve,semte, köye,ilçeye, kent’e…bütün bir ülkeye yayýlýyor acý.
Bu kadar acý arasýnda, insanýn acýmayan neresi ve insana acýmayan hangimiz kaldý bilinmez! Bilinen þey;bu coðrafya, sevinçlerini acýlardan,kutlu doðumlarýný,da ölümlerden çýkarýyor! Belki de doða kanunu denilen þey insan ile toplum noktasýnda böyle tecelli ediyor.Þair Ýsmet Özel’in; “…Budandýkça fýþkýran bizleriz ölüyoruz demek ki yaþanýlacak…” mýsralarý da tercümanýmýz oluyor bu acýnýn daðdaðasýnda.
Ülkemizde son bir ay içinde meydana gelen olaylar, medeni tabir edilen, demokratik,hukuka dayalý,sosyal bir devlet içerisinde, neredeyse bir yýlda bile meydana gelmeleri zor görünen olaylar!Biz acýlarý adeta sýkýþtýrýyor,zip’liyor ve öylece taþýmayý kendimize özgü bir yaþam biçimi olarak benimsiyoruz.
Hangimize dokunsan biri diðerine alabildiðine uzak alanlardan ortak hüzünler devþirmiþiz.Ýmparatorluðun bakiyesi bir zihnin,ulus devletle sýnýrlandýrýlmak istenen yüreðine bu denli acýyý sýðdýrmak da bir marifet olsa gerek!Bu marifet, bir türlü akl-ý selim ile tartýþýlmayan CHP Cumhuriyeti’dir.Toplumsal katýlým,istiþare,þura…diyebileceðimiz bir Cumhuriyet deðil bu.Adeta bir deli gömleði gibi Ulus-Devlet temelli daraltýlmýþ,seçkinlerin cumhuriyetidir CHP Cumhuriyeti!
Bu, kökleri üç hatta dört-beþ medeniyetin hasýlasýndan mürekkep olan devasa insanlýk coðrafyasý içinde, Ermenilerle kanlý býçaklýyken,bir anda “Sarý Gelin” türküsü sarsar bizi.Türkmenlerle kavga ederken Bitlis’li Eþref’le kucaklar bizi!Kürtlerle kavgaya tutuþmuþken,hangimiz hangimize nasýl taþ atacaðýmýzý kestiremeyiz.Benim eþim Türk,Onun babasý Kürt,gelinimiz Boþnak,Eltimiz Arnavut,patronumuzun eþi Yahudi kýzý,damadýmýz Laz…bu nasýl bir coðrafyadýr kimse bilemez bu cilveyi,kimse çözemez bu asýrlýk düðümü.Mihriban’ýn düðümü gibidir aramýzdaki düðüm.Baðlamýþlar,çözülmüyor Mihriban…boþuna deðil.Boþuna deðil Rum türküleri ile Anadolu türkülerinin kardeþliði,Rumeli’nin,Diyar-ý Bekr’in,Haleb’in,Þam’ýn Küds-u Mübarek’in Kabe-i Muazzama’nýn,Kürdistan’ýn ve dahi nice bilad-ý Osmaniye’nin… renk renk desen desen birbirine Ebru misali insanlýk teknesi içinde katýþmalarý,kesrette Vahdet’e ermeleri!
Bilmem ki;bu sözlerin üzerine daha söylenebilir?!
Ey insanlar! Þuan sükut zamaný.Sükut giran geliyorsa yüreklerimize,bari hayr iþleyelim,hayýrlý söz söyleyelim.Ne var ki;aðýzlarýmýzdan durumu kurtarmaya matuf ‘Ýtidal’ çaðrýlarý çýkarken, yüreðimizde bilediðimiz baltalarýn uçlarýnýn yüzümüzde parladýðýný da asla unutmayalým.Yüzlerimiz sözlerimizden daha sahici.