Yaþar Nuri Öztürk hoca uzunca bir zamandýr Ýslamýn sembol isimlerinden olan Ýmam-ý Azam Ebu Hanife ile ilgili hayranlýðýný da belirten görüþler aktarmakta olan bir (b)ilim adamýmýz.Ne var ki; son zamanlarda Ýmam-ý Azam üzerinden yaptýðý okumalarýnda,meseleyi baðlamýndan koparan,þahsen Ebu Hanife’nin ruhunu dahi incittiðine kanaat getirdiðim,bir ilim adamýna yakýþmayan,çoðu kere eklektize edilen parçalarla bir bütün oluþturmak gibi ve ayný zamanda da oldukça ‘laikçi’ okumalar yapmaktadýr.Modernizmin düþünce formu içinde þekillenen bir zihin ve Türk Eðitim sisteminin Pozitivist karekteri dikkate alýndýðýnda, Ýlahiyatçý da olsa çoðu akademisyenin bu arýz ile malul olduðu ortadadýr.Hoca bir üçleme yapmakta (kendisi emperyalizmle ittifak içinde olanlarý teslis yapmakla suçlamakta.ne var ki biz de kullandýðý üç sembol isimden dolayý ayný kelimeyi kendisi için kullanmak istiyoruz) ve üç sembol ismi bir araya getirerek,nihayetinde yeni bir þey söylemekten çok mevcut iktidarý hedef almaktadýr!Dahasý iktidara olan saklanamaz kin ve öfkesi, diðer halk(Müslüman)kesimlerine kadar uzanmaktadýr.Onun bu tavrýna alýþýk olan bizler,bu kez teslisindeki zayýf örgü,dahasý zorlama ve kurguyu gördüðümüzden,bu unsurlarýn te’lif edilmesinin doðru olmadýðýný düþünüyoruz.
Bu sebeple teslisine konu olan Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa (sav)Ýmam-ý Azam Ebu Hanife ve Mustafa Kemal ile ilgili kanaatlerimi ilk yazýmda da belirttiðim gibi sizlerle paylaþmak istedim.Bakalým hocamýzýn teslisinin delaleti zanni mi kat’i mi? Veya bu yorum ne kadar isabetli.O halde buyurun;
1-Hz.Muhammed(sav)
Ýslam dininin anlaþýlmasýnda, Müslümanlarýn Allah’ýn maksat ile muradýný kavramlarýnda,insanlýða bir örnek olarak gönderilen peygamber efendimizin rolü tartýþýlmaz bir haikattir.Zira O’na itaat Allah’a itaattir.Peygamber, bizim kendisine sadece düþünce ile deðil ayný zamanda duygularýmýzla da baðlandýðýmýz müstesna bir þahsiyettir.O’na olan baðlýlýðýmýzýn delillerinden biri de hiç kuþkusuz ki;genel olarak ‘Sünnet’ kavramý içerisinde mütalaa edilen O’nun fiilleri,sözleri ve de takrir dediðimiz; olaylar karþýsýndaki tavrýdýr.Bu üç alanda O ne yapmýþ, ne söylemiþ ve hangi olayda nasýl Mü’mince bir duruþ sergilemiþse, baþýmýz üzerinde yeri vardýr.Bu ayný zamanda mü’min olmamýzýn da olmazsa olmazlarýndandýr.
2-Ýmam-ý Azam Ebu Hanife
Ýmam-ý Azam Ebu Hanife künyesi ile maruf olan Nu’man b.Sabit, ‘Hanefilik’ olarak bildiðimiz mezhebimizin üstadýdýr.Hiçbir zorlama unsuru olmaksýzýn insanlýðýn ortak aklýnýn kendisine uygun gördüðü isim ile; “En Büyük Ýmam” olarak þöhret bulan akl-ý selim ile hareket eden hakiki bir Müslüman.Bir tacir ve ilim ehli bir insan. Ticaretin getirisi ile mala karþý tamahý olmayan,hayatýný idamede kendi nafakasýný temin için baþkalarýna da el açmayan,boyun eðmeyen…dik duran onurlu bir mü’min.‘Akýllý’ olduðu belirtilmeye gerek duyulmayacak kadar tayyün eden, lakin ‘Akýlcý’ olduðu izaha muhtaç deðerli bir alim.Þahsiyeti,yaþamý ve eserleri hakkýnda ciddi çalýþmalar yapýlan tartýþmasýz bir ilim otoritesi.Dönemin siyasal akýmlarýna ve saltanata alabildiðine uzak duran,yapýlan birçok icraatý tasvip etmeyen ve tarihi kayýtlara göre bu tavrýndan dolayý zindanda kýrbaçlanarak can veren þehid bir Müslüman(Allah’ýn rahmeti,maðfireti üzerine olsun)
Sayýn Öztürk’ün teslisindeki üçüncü kiþi ise Mustafa Kemal’dir.Yani Atatürk olarak sýfatlanan Gazi Mustafa Kemal Paþa.
3-Mustafa Kemal Paþa
Mustafa Kemal, Selanik’de doðan ilk tahsilinden sonra Askeri okulda eðitim almaya baþlayan, Harbiyeli olarak Osmanlý ordusunda yetiþen büyük bir asker.Onun tarih sahnesine çýkýþý Osmanlý’nýn iþgal yýllardýr.Bu durum Mustafa Kemal’i farklý okumamýzý gerektiren sosyolojik bir süreçtir.Zor bir dönemin kahramanýdýr Mustafa Kemal.Milli Mücadele ile baþlayan süreçte aldýðý görevler,yaptýklarý dikkate alýndýðýnda Mustafa Kemal’in bu ülkeye,bu topraklara katkýsý inkar edilemez.Bir asker olarak,vatanýn müdafasýnda silah arkadaþlarý ile beraber yaptýklarý hep hayýrla ve minnetle anýlmýþtýr.Bu konuda Mustafa Kemal ile ilgili geleneðimizde ‘menakýb’ tarzý kitaplarda (Çankaya ve Babamýz- Falih Rýfký-Behçet Kemal Çaðlar Mevlitleri)ele alýnan bazý abartý ve övgüler ile üç-beþ kendini bilmezin(Hafýz Ana Lakaplý Zübeyde Haným’ýn gayr-ý meþrulu iliþkisi tarzý hezeyanlar ) farklý yorumlamasý dýþýnda,Mustafa Kemal’in þahsiyeti özellikle de yaptýklarýný takdir konusunda adeta bir ittifak var denilse yeridir.
Mustafa Kemal’i tartýþmalý kýlan husus; tarihin kýrýlma noktasý, tarihimizin,kültürümüzün makasýný deðiþtirmesidir.Kendi döneminin þartlarý içerisinde bir yere kadar anlaþýlabilen bir çok icraatý, maalesef bugün tartýþmanýn ötesinde,adeta ‘idraklerimize giydirilmiþ bir deli gömleði’ mesabesindedir!Örneðin “Harf Ýnkýlabý” ný nasýl yorumlamalýyýz? “Ulus-Devlet” formatýný veya meþhur altý oku nasýl okuyabilir ve nereye kadar esnetebiliriz? Bugün tartýþýlan “Demokratik Açýlým(lar)” karþýsýnda “Ulusalcý Kemalizm” de denilen anlayýþý nasýl anlamalýyýz? Mustafa Kemal’in en çok da kenarýna notlar düþerek okuduðu kitaplardan Rahip Jean Meslier’in telif ettiði “Akl-ý Selim” bir diðer adý da “Allahsýzlýðýn Kitabý” olan ve Abdullah Cevdet gibi netameli bir adamýn çevirdiði bu kitaba olan ilgi ile merakýný nasýl yorumlamalýyýz?(Atatürk’ün okuduðu kitaplar-Ýþ Bankasý Yayýnlarý-1983 2 cilt) Veya James Churchward`ýn kitabýna olan ilgisinin arka planýnda neler aramalýyýz?Yine bu kitaptan mülhem olduðu þüphe uyandýran “Güneþ Dil Teorisi” ni nasýl okumalýyýz?Müslümanlarýn ibadetlerinin adeta temelsizliðini ispat için Maya kültürünü inceleyen ve ‘Tepe’ sini ‘Tepek’ olarak deðiþtiren! 1935-37 yýllarý arasýnda Meksika Maslahatgüzarý olan Muhsin Mayatepek’in Mustafa Kemal’e yolladýðý ve birçoðu þuan kayýp olan raporlarý nasýl anlamalýyýz. Yoksa Turan Dursun gibi bu raporlardan 14 numaralý raporu görünce ; “Birileri Mustafa Kemal’in din konusundaki görüþlerini uygun bulmamýþ olacak ki bu raporlarý kaybetmiþler” yaklaþýmý ile adeta kendi Ateist’ligine Mustafa Kemal’i payanda yapan tavrýný mý benimsemeliyiz?!Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti Azalarýndan Yusuf Hikmet Bayur’un kaleme aldýðý daha doðrusu kaleme aldýrýlan eserinde (Yeni Türkiye Devletinin Harici Siyaseti-Bürhaneddin Matbaasý-1935-Ýstanbul)Osmanlý’ya sayýp döktüðü küfürleri,v.b çirkinliklerin sergilendiði o dönemin eserlerine de banilik yapan “Tarih-i Ýnþa” projesini destekleyen hatta yeni “Ulus-Devlet” için bunlarý gerekli gören Gazi Paþa’yý nasýl yorumlamalýyýz? Hele o yýllarda “Maarif Vekaleti” tarafýndan ilk sayýlarý Osmanlýca tabir edilen Türkçe ile sonralarý Latin alfabesi ile basýlan Türkçe dergilerin son iki sayfasýnda “Kütüphane” oluþturmak için bu ülkenin evlatlarýnýn zihnine boca edilen batýlý çoðu da mülhid kalemlerden neþet eden kaynaklar olan bu yeni zihin oluþturma hareketini nasýl anlamalýyýz?Yine o yýllarda çýkan ve hemen her dergide bir nevi ‘Kral’ gibi,hatta bir ‘Ýlah’ gibi algýlanan(Özellikle Osmanlýca yayýnlanan KARAGÖZ dergisinin kapaklarýna bakýnýz) ve nihayetinde bir dönemin fotoðrafý gibi önümüze Kadrocu Þevket Süreyya tarafýndan konan “Tek Adam” Mustafa Kemal’i nasýl deðerlendirmeliyiz. Bu minvalde daha onlarca netameli durumdan haberdar olan,çoðu da kendisinin rýzasý ile geliþen olaylardaki Mustafa Kemal ile Vataný iþgalcilere karþý cansiperane savunan Osmanlý askeri Mustafa Kemal’i nasýl te’lif etmeliyiz?
Yaþar Nuri Öztürk kendince bir te’lif yapmýþ,Mustafa kemal’i “Kur’an Dini” ile “Belgeye dayalý din” için aklýný,mesaisini harcayan bir Müslüman önder olarak kabullenmiþ(Yeniden Yapýlanma Yaþar Nuri Öztürk -Ýkbal bölümü ve Mustafa Kemal Paþa’ya açýk Mektup) hatta bunu Hz.Muhammed(sav) ile Ebu Hanife ile mukayese edecek kadar ileri boyuta taþýmýþtýr.Bunu yaparken de ilginç sýçrama noktalarý tayin etmiþtir.
Hoca tarihte Ebu Hanife’ye karþý yapýlan bazý haksýzlýklarý tespitle, asýl varmak istediði noktaya varýr;yaþayan Müslümanlarýn hemen hepsine küfretmek!(Hürriyet ile þimdilerde Habertürk’te yazdýklarýna,geçmiþ arþivlere bakarsanýz; Deniz Feneri-Sivas Madýmak Olayý-AKP-Kýbrýs Mevzuu-MSP-TGRT-Kanal7-Ýsmailaða …ne kadar Müslüman unsur varsa ve ne kadar þaibeli olay varsa hepsini bir þekilde bahane eder ve kendine,partisine… malzeme yapar)
Tarihimizde ‘Rical’ ilimi de denilen kitaplarda bu türden hoþ olmayan þahýs deðerlendirmeleri hep olmuþtur.Ne var ki;bunlar birer kanaat olarak ifade edilseler de ilgili þahýslarýn kendi alanlarýndaki yetkinliklerine asla bir halel gelmemiþtir.Bu Ebu Hanife için de böyledir.
Teslis konusunda Yaþar Nuri hocanýn ne dediðini,varmak istediði noktayý anlamak için ondan bir alýntý yapmamýz gerekiyor.Hoca diyor ki;
“Tarihin diyalektiði `Hz. Muhammed-Ýmamý Azam-Mustafa Kemal üçlüsü`nden, zulme karþý bir birlik çýkarmýþtý. Kelimei Þehadet düþmanlarýyla `müslüman` kimlikli hainler bu birliði, emperyalizme destek veren bir teslise dönüþtürdüler.
Bugünkü Ýslam dünyasýnýn ve Türkiye`nin kaderi bu teslisin yarattýðý savaþ mihverinde belirleniyor. Ya Kelimei Þehadet Düþmanlarýnýn emperyalist teslisi kazanacak yahut da Hazret-i Muhammed-Ýmamý Azam-Mustafa Kemal üçlüsünün antiemperyalist birliði….
…Ýmamý Âzam, örneklerden sadece biridir. Daha onlarcasý, yüzlercesi var. . Müslüman tarihimiz ne yazýk ki, bu zulümlerle dolu bir tarihtir. Biz bu zulümleri, baðýmsýz bir çalýþmayla halkýmýzýn bilgisine sunacaðýz.
Dincilik teorisyenleri iþin bu yanýný saklayarak, o anda saldýrdýklarý kiþiyi, örneðin, Atatürk’ü, Ýslam tarihinde ‘din dýþý ilan edilen’ ilk kiþi göstermek gibi bir sahtekârlýða da baþvurmaktadýrlar.
Çýkýp þunu diyebilirler mi:
“Atatürk’ü din dýþý ilan etmemizde þaþacak bir taraf yok. Bizim zihniyet atalarýmýz olan eski saltanat dincileri, Ýmamý Âzam gibi bir din büyüðünü bile, sýrf akýlcý ve eleþtirici olduðu için ‘sapýk, kâfir’ ilan etmiþlerdi.”
Akýl ve tarih bizi, Atatürk’e, Ýmamý Âzam ve benzeri Ýslam büyüklerine baktýðýmýz pencereden bakmaya mecbur býrakýyor. Bu pencereden baktýðýmýzda þunu söylemek bir vicdan borcu olur:
Bir insan (Ýmamý Âzam veya Atatürk) bir dinle, o dinin mensuplarýna yapýlan kötülüklerle risk alýcý bir ciddiyetle ilgileniyor, o kötülükleri eleþtiriyorsa o dini kendi dini, o dinin mensuplarýný kendi kardeþi, o dinin meselelerini kendisinin meseleleri olarak görüyor, o dine yapýlan kötülüklerin yarattýðý acýlarý içinde hissediyor demektir.
Atatürk, Ýslam konusuyla, bu dinin yanlýþ tanýtýldýðýný gören ve bunun için bir þeyler yapýlmasý gerektiðine inanan bir Müslüman aydýn sýfatýyla ilgilenmiþtir.
Atatürk’ün Ýslam’la ilgisinin arka planýnýn bundan baþka bir açýklamasý yok. O ilgiye bunun dýþýnda bir gerekçe bulmaya kalkan sadece kendini rezil etmekle kalmaz, Müslümanlara da büyük kötülük eder. Sevindirdikleri ise Ýslam’ýn, Müslümanlarýn ve Türkiye’nin düþmanlarý olur.”
Yaþar hoca yine kendine pay çýkarmak için o malum demagog kiþiliðini konuþturmuþ. Yine üç-beþ olumsuzluðu bütün Müslümanlarýn tarihine ve henüz hayatta olan Müslümanlara teþmil etmiþ. Bu sebepten sormazlar mý adama; “Hocam bu adam kafir,zýndýk,sapýk,deccal,v.b. sýfatlarla mahkum edilmiþ ve din dýþý ilan edilmiþse,21.yy da Ebu Hanife hala sayýlarý milyarlarla ifade edilen Müslümanýn fýkýh önderi olarak kabul ediliyor.O halde sizin iddia ettiðiniz derece de bir dýþlama,yok sayma olmasa gerek.Veya söylenenler pek de kale alýnmamýþ gibi!Veyahut da hocam siz pireyi deve yaparak,neyi ifade etmeye çalýþýyorsunuz.Hadi çekinmeyin kendi savrulmanýzý,hatta sapkýnlýðýnýzý örtmek için mi bu imgeye sýðýnýyorsunuz?!
Hele Yaþar hocanýn ‘Deccal’ imgesi üzerinden Mustafa Kemal’i savunmasý,güya Müslüman kesimin Paþa’yý böyle yorumladýklarýný ima etmesindendir. Týpký yukarýdaki münferit de denilebilecek durum gibi bu hezeyan da bir vakýadan çok,sayýlarý bir elin parmaðýný geçmeyecek insanla sýnýrlýdýr.O tür düþünenlerin düþüncesini de onlara býrakalým.Hesabý verecek olanlar da onlardýr.Dolayýsýyla Müslüman kesimi bu konuda muaheze etmek insafa sýðan bir davranýþ deðildir.
Yaþar Nuri Öztürk oluþturduðu teslisine,çok kurnazca bir manevra ile “Akýllý Olmak-Aklýný Kullanmak” la giriþ yapmýþ ve emperyalizm karþýtlýðý gibi onurlu her insanýn karþý duracaðý bir meþru zemini de merkeze alarak teslisine meþruiyet kazandýrmak istemiþtir.
Akýllý davranmak,aklý kullanmak ile emperyalizme karþý olmak baðlamýnda elbette ki; bu üç ismin bir araya gelmesine müsaade edebilir.Hatta baþka isimlerde eklenebilir.Ama “Ýslami þahsiyet” terkibindeki hasletleri taþýmayan,Kur’an’ýn özellikle de ‘Ahkam’ ayetlerini hayatýn dýþýna bilerek iten,ferdi yaþamýnda Cemal Granada v.b. uþak ile hizmetkarlarýn þehadeti ile ehl-i keyf olan,içkiye düþkünlüðü bilinen,pratik anlamda dinin ‘ibadi’ boyutuna dair yaptýðý amelleri hakkýnda hiçbir delil bulunmayan,sadece üç-beþ karine bulunan Mustafa Kemal’i Hz.Muhammed ve Ebu Hanife ile birlikte zikretmek,ilimle iþtiðal eden bir insana yakýþan bir durum deðildir.
Ayrýca Mustafa Kemal Paþa’nýn fotoðraflarýnýn bizim için yorumlardan daha önemli olduðunu düþünüyorum.Dönemin hatýratlarýnýn,hatta Onun adýna açýlan salon,ev,v.b. yerlerle Çankaya Köþkü ve Anýtkabir’in Mustafa Kemal’in þahitleri olduðunu düþünüyorum.Bunlarý okumak nedense aklýmýza gelmiyor.Mustafa Kemal’den geriye kalan ve bende de bir nüshasý bulunan Tin suresini Türkçeye çevirme çabasý Onun alim ve fazýl olduðuna mý delalet etmeli?Elbette ki deðil? Veya Cemal Granada’nýn çokca hazýrladýðý “Ýçki Sofralarý” Paþa’nýn küfrüne mi delalet etmeli? Elbette deðil!
O halde “Yeniden Yapýlanma” adlý eserinde Muhammed Ýkbal’i bile Atatürk’ü yanlýþ tanýdýðý için eleþtiren ve Mustafa “Kemal Paþa’ya Açýk Mektup” bölümünde Elmalýlý Tefsiri ile Tecrid-i Sarih üzerinden giderek Mustafa Kemal’in dindarlýðýný “Kur’an Dini Adýna…” ve “Belgeye Dayalý Din…” gibi garabet terkiplerle tefsir edip,kendince bir dindar prototipi çizen hocamýz, bir bütün olarak Mustafa Kemal’i yorumlamaya kalktýðýnda da ayný terkiplerle konuþabilir mi?Mesela; Medreselerin kapatýlmasý,Tekke ile Zaviyelerin kapatýlmasýný da “Kur’an’a dayalý Din” inancýndan dolayý böyle davranmýþtýr þeklinde mi yorumlayacak?! Veya nasýl yorumlamamýz gerekiyor?
Son söz;
Hz.Muhammed vahy ile terbiye edilmiþ,imanýmýzýn konusudur.Onu öz canlarýmýzdan ziyade sevmek mü’min olmamýzýn bir gereðidir.
Ebu Hanife gerçekten de selim aklý benimseyen ve aklýný vahiyle þekillendirdikten sonra meydana gelen her hadiseyi bu akýlla çözmeye çalýþan,yaþamý ile,zühd ve takvasý ile yaþadýðý dönemde bir elin parmaklarý sayýsýnca insan dýþýnda Müslümanlarýn teveccüh ettiði bir önder,bir fazýl,bir alim…
Mustafa Kemal;Osmanlý imparatorluðunun yetiþtirdiði önemli bir asker.Zor zamanlarda zor görevler altýndan kalkmayý baþarmýþ yetenekli bir insan.Ýþgal edilmek istenen koca imparatorluktan þartlar dahilinde yeni bir devlet kuran önemli bir lider.Laiklik anlayýþý ile batý medeniyetine yöneliþi sonucunda neredeyse bütün bir geçmiþi ile baðýný kesmek durumunda kalan talihsiz bir insan.Din inancý olan ama dini yaþantýsý yok denecek kadar zayýf bir Müslüman.Onunla ilgili ne bir namaz menkýbesi ne bir oruç menkýbesi ne de baþka bir dini pratik menkýbesine henüz sahip deðiliz.Çaðý içinde iyi giyinen,þýk görünümlü,yeme-içme kültürü alabildiðine batýlý,günü yakalayan,muasýr bir model.Dünyasýný mamur etme þansýný da bulamayan,erken denilecek bir yaþta aramýzdan ayrýlan bir na-murad.Cemal Kutay’ýn hasret çektiði “Türkçe Ýbadet(Din)” i hayata geçirme þansýný bulamayan tarihin en büyük ‘Türk’ ideologu.
Bu üç isim kendi kulvarlarýnda kaldýðý zaman bir anlam ifade ederler.Ne Yaþar Nuri teslisi ne de baþka bir okuma biçimi bu üç isimi baðlamýndan,ayaklarýný bastýklarý zeminden koparmaya yeltenmemelidir.
Muhammed Mustafa Allah’ýn elçisidir.
Ebu Hanife bu ümmetin teveccühünü kazanmýþ bir alimidir.
Mustafa Kemal Türklüðün,Ulus-devlet’in,Yeni Cumhuriyetin lideridir. Bütün içtenliðimle söylemeliyim ki; ben bu Mustafa Kemal’i tanýyor ve bu haliyle seviyorum.Týpký bugün de hayatýn içinde pratik manada dini yaþamý olmayan,ama adam gibi adam olmaya gayret eden onlarca dostum ile arkadaþým gibi.Mustafa Kemal ile ilgili bu sevgime bir mani olmasa gerek!Daha fazlasý riyakarlýk olur.
Konuyu bitirirken bir askerlik hatýramý da eklemeliyim. Komutanlarýmýn ismini vermeyeceðim.Bana insan evladý gibi davranan,dini kimliðime saygý duyan üç komutanýmý da saygý ile anýyorum.Komutanlarýmdan biri beni dinlemekten zevk alýrdý.Mevzumuzun ana konusu her zaman din aðýrlýklý idi.Komutaným beni bilinen kliþelerle yad ederdi “Aydýn,Atatürkçü…”ben bundan haz etmezdim.Beni baþka bir komutanýmýzla tanýþtýrdý.Benimle ilgili o kadar güzel þeyler anlatmýþ ki; yeni tanýþtýðýmýz komutanýmýz bana Kur’an,Sünnet…epeyce sorular sordu.Sonra beni tepeden týrnaða süzdü ve; “Davut Çavuþ dürüstçe cevap ver sen Atatürkçü müsün?” Hiç tereddüt etmeden kendisine; “Komutaným! Güneþ Dil Teorisinin ne olduðunu biliyor musun?” diye sordum.Cevaben; “Biliyorum” dedi.Benim cevabým da; “Komutaným! Güneþ dil teorisinin ne olduðunu biliyorsan benim de Atatürkçü olamayacaðýmý bilmen lazým!” dedim.Bana söylediði cevap gayet medenice; “Sen Mert bir adamsýn seni sevdim.” Olmuþtu.