Sual: Akþama kadar yemek, çamaþýr, dikiþ gibi ev iþleriyle uðraþýyorum. Beyim gelince yorgunluðumu dinlendirmesini arzularým. Kapýdan asýk suratla girer. Gülümsediði yok. Selam vermez. Bir gün kazara yemek tuzlu olsa, küser yemek yemez. Hiç takdir ettiði bir þey yok. Hep kusur araþtýrýr. Bu adam nasýl düzelir?
CEVAP
Kocasýndan þikayet eden hanýmlar, hanýmýndan þikayet eden erkekler, sanki dertlerine deva olacakmýþýz gibi bizden tavsiye bekliyorlar. Biz zaten devamlý yazýyoruz. Biraz da kendilerinin uymasý, dikkat etmesi lazým. Genelde kavga, iki taraftan oluyor. Biri susar, özür dilerse kavga büyümez. Her iki taraf da ben haklýyým dediði sürece kavga bitmez. Suç genelde erkeklerde oluyor. Hanýmýný idare edemeyen erkek aciz demektir. Hanýmýný kötü yola düþüren de erkeklerdir. Hanýmýný kötü yerlere götürüyor, hanýmý kötülük iþleyince de, suçu hanýma yüklüyor. Haným suçsuz demek istemiyoruz. Fakat asýl suçlu kocasýdýr. Ona iyi bir ortam saðlamalýdýr. Saðlamaktan aciz olan da evlilik sorumluðunu yüklenmemelidir.
Her iki taraf da ben haklýyým diyor. O evde hiç kavga biter mi? Bir erkek de þöyle yazmýþ:
(Evimiz düzensiz. Haným, doðru dürüst yemek piþirmez. Ýçeride pasaklý, dýþarý giderken süslüdür. Çok konuþur, dinlemesini bilmez ve müsriftir.)
Birkaç tavsiyemiz var. Fakat tavsiyeden, nasihatten ne çýkar dememelidir! Uyana, dinleyene çok þey çýkar. Yeter ki uyulsun, dinlenilsin. Çünkü Kur’an-ý kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Nasihat müminlere elbette fayda verir.) [Zariyat 55]
Hadis-i þerifte de buyuruldu ki:
(Ahlakýnýzý güzelleþtirin. ) [Ýbni Lâl]
Ahlaký deðiþtirmek mümkün olduðu için böyle buyurulmuþtur. Zaten din, güzel ahlak demektir. Þu halde dinin emrine uyup yasak ettiðinden kaçan, huyunu deðiþtirip güzel ahlaklý olur. Güzel ahlaklý olan da iki cihanda rahat olur. Þimdi esas konuya geçelim!
Kusursuz kul olmaz. Kusursuz arkadaþ arayan, arkadaþsýz kalýr, kusursuz eþ arayan bulamaz. Yiðitlik, kusurlu insanla iyi geçinmektedir.
Evde hiçbir þeyi kusurlu bulmamalýdýr! Tenkit, münakaþa, bir yuvanýn yýkýlmasýna veya huzursuz hale gelmesine sebep olur. Þunu iyi bilmeli ki, yalnýz karý-koca deðil, hiç kimse tenkitten hoþlanmaz. Herkes takdir bekler. Genel olarak kadýnlar, süse düþkündür, giyimlerine dikkat ederler. Aldýðý bir elbise için, (Bu elbise, sana ne kadar da güzel yakýþmýþ) dersek, bir þey kaybetmeyiz. Çünkü dinimiz, hanýmla iyi geçinmek için yalan söylemeyi bile caiz görmüþtür. Hele haklý bir takdiri esirgemek ahmaklýktýr.
Bir kadýn için en büyük mutluluk, kocasýnýn kendisini takdir etmesidir. Bilhassa kadýnlar, basit þeylere dikkat ederler. Bayramlarda, mübarek gecelerde, evlenme yýldönümlerinde ufak da olsa bir hediye vermeyi ihmal etmemelidir!
Kadýnýn biri, senelerce güzel yemekler yapar. Buna raðmen, beyinden en ufak bir takdir, bir teþekkür görmez. Bir gün kapalý bir sahan içinde saman koyup yemeklerle birlikte sofraya koyar. Beyi kabý açýp samaný görünce, þaþýrýr, kýzarak;
- “Bu ne, saman yenir mi? Ben hayvan mýyým?” diye çýkýþýr. Hanýmý der ki:
- Yýllardýr nefis yemekler yapýyorum. “Beyim galiba iyiyi, kötüyü ayýramýyor. Önüne ne konsa yer” diye düþünmüþtüm. Þimdi, yalnýz kötüyü anladýðýn, iyiyi hiç anlamadýðýn meydana çýktý.
Kötüyü tenkit etmesini bilen, iyiyi de takdir etmekten aciz olmamalýdýr! Takdirden aciz olan da, tenkitten vazgeçmelidir! Beðendiði yemekler ve hizmetler için teþekkür etmek gerektiði gibi, beðenmedikleri için de teþekkür etmek gerekir. Çünkü, beðenilmeyen yemekler için de ayný hizmeti yapmýþ, ayný gayreti göstermiþtir. Onun için atalarýmýz, “An beni bir kozla da, varsýn çürük çýksýn!” derler. Biri, bize bir ceviz ikram etse, o da çürük çýksa, arkadaþa kýzmak mý gerekir?
Yabancýya gösterilen nezaketin hiç deðilse onda birini, evde karý-koca birbirine göstermelidir! Kabalýk, sevgiyi köreltir, huzursuzluða yol açar. Mesela yabancý birine (Hep ayný þeyi anlatýyorsun) diyemediðimiz halde, evimizde de hiç duymamýþ gibi dinleyemiyorsak, mesela (Yine ayný þeyleri mi anlatýyorsun) diyorsak, nezaketten ne kadar uzak olduðumuz anlaþýlmýþ olur.
Evdeki mutluluk, iþ yerindeki nezaketten daha mühimdir. Huzur, milyarlarý kazanmaktan daha önemlidir. O halde, takdir edici, nazik ve güler yüzlü olanýn evinde geçimsizlik olmaz.
Peygamber efendimiz, eve gülümseyerek girer, selam verirdi. Üzüntülü de olunsa, tebessüm ihmal edilmemelidir! Çünkü “Lisan-i hal, lisan-ý kalden entaktýr”, yani, hareketlerimiz, sözlerimizden daha fazla tesir eder.
Evet, tebessüm ateþinde erimeyen maden bulunmaz. Kalblerin fethi gülümsemekten geçer. Bir tebessüme esir olan genç, bir kýzýn hiçbir meziyetini dikkate almadan onunla evlenmek hatasýna kurban gidebilir.
Müslüman güler yüzlü, münafýk asýk suratlý olur. Tebessüm, bedavadýr, alaný mutlu eder, vereni üzmez. Bazen bir tebessümün hatýrasý ömür boyu unutulmaz. Huzurun anahtarý tebessümdür. Tebessüm edemeyen zavallýdýr. Gülümsemesini bilmek, dünya ve ahiret saadetine sebep olur.
Kaynak: Ugurisilak@yahoogroup.com