Sitemizin arþivinde yer alan bu fotoðrafta bulunan insanlardan yaþayan tek kiþi olan Hacý Nihat Özyurt ile bir söyleþi yaptýk.
![]()
Ayný zamanda Aymar Yaðlarý’nýn sahibi Beþir Özyurt’un,
Nizip Ticaret Odasý Baþkaný Mehmet Özyurt’un ve Özyurt Yað Sanayi sahibi Þinasi Özyurt’un babalarý;
sitemizin Admin’i Mehmet Akif Akpek’in de dedesi olan Hacý Nihat Amca'nýn
fabrikada (Özyurt Yað Sanayi) olduðunu öðrenince Mehmet’le (nizipli_mehmet) yola çýktýk.
Tabi Nihat Amcayla sohbete gitmeden önce hakkýnda bir takým bilgiler edindik.
Hayatý boyunca çalýþmaktan yorulmamýþ, seksen üstü yaþýna raðmen hala dað-bayýr, yaz-kýþ demeden dolaþan ve bað-bahçe bakýmý yapan biridir kendileri. Amcamýz gibi eski insanlarýn vakitleri bu yüzden çok kýymetlidir. Bunun bilincinde olduðumuz için muhabbeti olabildiðince kýsa tutmaya çalýþtýk.
Yanýna vardýðýmýzda oðlu Þinasi Özyurt da oradaydý. Selam-sabah faslýndan fotoðrafý göstererek konuya girmeye çalýþtýk. Nihat Amca, ilk baþlarda biraz olaya soðuk baktý. Anlaþýlan bu iþi biraz anlamsýz bulmuþtu. Bunu bize sarf ettiði þu cümleden anladýk:
“Sizin baþka iþiniz gücünüz yok zaar!...”
Bu sözü ortamdakiler tebessümle karþýladý. Nitekim vaktini böyle kýymetsiz iþlere ayýrmak ancak bizim gibi meraklý insanlarýn harcýydý. Ama pes etmek yoktu. Amcamýzla biraz sitemizden bahsettik. Bu fotoðrafa, Türkiye’nin ve dünyanýn dört bir tarafýndaki Niziplilerin baktýðýný; herkesin bize, fotoðrafýn nerede ve ne zaman çekildiðini sorduðunu anlattýk.
Nihat Amca biraz duraklamadan sonra ufaktan ufaktan anlatmaya baþladý:
“Burasý Hacý Reþit’in bahçesidir. Köroðlu Deresi’nden giderken yol kenarýndadýr. Avni Efendi Köprüsü’nden geçtikten sonra 200 m ileridedir. Bunlarýn hepsi caným caným arkadaþlardý. Haftada bir kez, bir araya gelir muhabbet ederlerdi. Kimisi içki içer, kimisi içmezdi. Ama hepsi, birbirinin yaþam tarzýna çok saygýlýydý.”
“Peki amca buraya nasýl giderdiniz, arabayla mý yoksa baþka bir araçla mý?” diye soruyorum.
“Eþþekle!..” deyip gülüyor ve ekliyor:
“Oðlum o zamanlar Nizip dediðin bu kadar büyük deðildi ki. Toplasan belki iki bin tane adam yaþýyordu. Nizip’in bir ucundan öbür ucuna gitmek için vasýtaya gerek yoktu.”
Nizip’in eski günlerinden söz açýlmýþken, mekan da sabun fabrikasý olunca Nihat Amca eski sabun üretiminden de biraz bahsetti:
“Eskiden beþ-altý masmananýn üç senede ürettiðini þimdilerde bir masmana bir senede üretiyor. Buna raðmen Nizip sabununa eski raðbet yok. Þartlar iyileþti ama satýþlarda eski hareketlilik yok.”
Bu noktada bir bilgi vermek isterim. Nizip ilçesi eskiden Türkiye’nin sabun ihtiyacýnýn %60’ýný karþýlamaktaymýþ. Esas konumuza geri dönmek istiyorum. Amcamýz neþeli bulmuþken sorularý ardý ardýna sormak lazýmdý:
“Tarihi hatýrlýyor musunuz?”
“Tarihi bilmem çok zor. Ben o zamanlar okula bile gitmiyorum. Ama muhtemelen 1934 öncesi olmasý lazým. Çünkü o zamanlar soyadýmýz yoktu. Soyadý kanunu 1934’te çýktý.”
Fotoðraftaki çocuklarýn -ki arkadaki kendileridir- çizgili kýyafetleri dikkatimizi çekmiþti. Bunun da ne olduðunu soruyorum:
“Ona entari derler, beline baðladýðý ise kuþaktýr. O zamanlarda isteyen entari giyer, isteyen pantolon giyerdi.” diyor ve ayaða kalkaraktan ekliyor
“Ben gidim!”
Amcamýz, muhabbeti bitirmiþti. Biz de teþekkür edip elini öperek kendisini yolcu ettik. Nihat Amca gittikten sonra Nizip’in bu yaþayan tarihi ile bu sohbeti gerçekleþtirmenin mutluluðu içindeydik. Mevla’m kendisine uzun ömürler nasip etsin.