Kitlesel göçlerin önüne geçilmediði, iþsizlik sorunu çözülmediði, parçalanmýþ aileler varolduðu, çocuklarýn önünde bitirim kahramanlar model olduðu sürece her gün yeni bir olayla yüz yüze gelmeye devam edeceðiz.
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Daha düne kadar karþýnýza geçer, gözlerini büyütürler “abi mendil”, “abla mendil” diyerek peþimizi býrakmaz, uzun süre koþar adým takip ederlerdi bizi. Biz bir adým atardýk onlar iki. Biz hýzlanýrdýk onlar koþardý.
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Siz belki fark etmediniz ama pantolonlarý küçücük kaldý. Ayakkabýlarý vurmaya baþladý ayaklarýný. Býyýklarý terlemeye baþladý. Sesleri çatallaþtý. Elleri büyüdü. Gözleri büyüdü. Mideleri büyüdü.
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Para etmemeye baþladý ne mendil, ne tartý, ne simit, ne de ciklet… Büktüler boyunlarýný köþe baþlarýnda. Bir gülümsemeleriyle baþlarýný okþamak için uzanan ellerin yerini, ürkek adýmlarla etraflarýndan uzaklaþan ayaklar aldý.
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Arada kaldýlar, arafta kaldýlar hepsi. Sokakta umduðunu bulamayýp erkenden evlerine dönenlere para sordu analarý, babalarý… Beþikte yatan kardeþleri daha bir buruk baktý yüzlerine…
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Ana caddelerden, trafikten, kalabalýklardan, sahilden, izbe köþelerden sokaklarýna döndüklerinde hiçbir oyun içlerine sinmedi. Yokuþtan aþaðýya uçurtma uçuranlarýn peþine bir kere bile takýlmadýlar. Tat vermedi ne futbol ne de cips tasolarý…
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Öfkeleri gün geçtikçe sýðmaz oldu içlerine. Okuldan ayaklarýný çoktan kesmiþlerdi. Sýcak yuva, sýcak çorba, mutlu aile ise eski bir Türk filmini hatýrlatýyordu onlara artýk…
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Gün geldi her þeye kýzar oldular: süslü vitrinlere, lüks arabalara, el ele dolaþan çiftlere, sahipsiz köpeklere, para vermeyenlere… Kimi sigaraya baþladý, kimi içki içmeye… Kimi bali çekmeye baþladý kimi tiner… Kimi çaký, býçak, falçata taþýmaya baþladý kimi kendi kollarýný çizerek sýnadý iradesini…
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Bir baktýk ki, sanki sýraya girmiþler gibi her gün biri arz-ý endam etmeye baþladý gazete sayfalarýnda. Baþý okþanýp eline para tutuþturulan sevimli çocuklar "baþýmýzýn belasý" oluverdiler birden.
Bu çocuklara bir þeyler oldu. Onlar post-modern zamanlarýn kamikazeleri… Görüp de görmezden geldiðimiz yitik hayatlar… Onlar sahte duyarlýlýklarýn istismar aracý. Onlar bütün asayiþ suçlarýnýn tek sorumlularý…
* * *
Muhammet düne kadar sokaklarda baþýboþ dolaþýyordu. Yolculuk etmeye bayýlýyordu. Bedava bindiði belediye otobüsleriyle baþlamýþtý bu meraký. Sonra geceleri yolculuk etmeye baþladý. Bir gün trene binmeye karar verdi. Haydarpaþa’da gözünü açtýðýnda bambaþka bir dünyadaydý. Yalnýz olmadýðýný anladý. Kendisi gibi serüven meraklýlarýyla doluydu etrafý. Üstelik ondan daha havalý, ondan daha mutlu görünüyorlardý.
Özendi onlara Muhammet artýk eve uðramaz oldu. Uðrasa ne olacak, üvey anasý yokluðunu bile fark etmiyor ki… Babasý desen nerede akþam orada sabah.
Sonra kendi gibi olanlarýn mutluluðunun sýrrýný da keþfetti. Ellerindeki poþetten durmadan çekerek baþka alemlere dalýyor kendi hayal dünyalarýnýn kahramaný oluyordu arkadaþlarý. O da yaptý. Kulaklarý výnlamaya baþladý ilkin. Sonra gözleri karardý. Bir baktý ki doðduðu evin üzerinde bir kuþ gibi süzülüyor. Küçükken beslemeye çalýþtýðý tavþan evlerinden de büyük olmuþ. Güvercinleri desen bir gemi büyüklüðünde. Güldü Muhammet. Gözlerini açtýðýnda yapýþ yapýþ olan aðzýnda asýlý duruyordu hâlâ gülüþü…
Muhammet bugünlerde þehrin ara sokaklarýný arþýnlýyor. Çarþý içindeki otomatik kapýlý marketlerin önünde oyalanmayý seviyor. Elinde bali torbasý girilmez yazan kapýlarý zorluyor, kadýnlarýn üzerine yürüyor, çocuklarý korkutuyor, yetiþkinlere göz daðý veriyor. Serseri bir mayýn gibi çarþýyý bir uçtan bir uca dolaþýyor…
* * *
Mehmet’in durumu da ondan farklý deðil. Yaþý geldi on altýya. Ama görseniz en fazla on iki dersiniz. Cam gibi parlak olan gözleri o büyüdükçe yüzünün içine çökmeye baþladý. Alt geçitlerde baþýndan olmadýk iþler geçmiþ dediler. Arkadaþýný yaraladýðý için okuldan atýlalý epey zaman geçmiþti zaten.
Sessizliði, vakur haliyle kabul gördü sokak arkadaþlarý arasýnda. Parklardaki gece yatýlarýnda gazete kaðýdý ve tahta parçasý tutuþturmaya bayýlýyor. Sessizliði tek bir noktaya bakarken sabitlenmiþse bilin ki elinde tinerle ýslatýlmýþ bir bez taþýyordur. Henüz býçak taþýmýyor Mehmet.
Parklara þöyle bir uðruyor, stadyum etrafýnda dolanmaya bayýlýyor ama sahilden, ýssýz köþelerden asla vazgeçmiyor Mehmet…
* * *
Yusuflar sekiz kardeþ. O yedincisi. Ayakkabý boyacýlýðý yaparken tanýmýþtý Ýzmit sokaklarýný… Güvercin meraký yüzünden ayak basmamýþ yerini býrakmamýþtý.
Ne kadar para kazanýrsa kazansýn ailede gelenek olduðu üzere en büyük abide toplanýyordu paralar. Abisinden bir harçlýk çýkarabilirse ne âlâ. Para saklayayým dese anýnda ortaya çýkýyordu foyasý. Çünkü abisi de geçti o yollardan yýllar önce.
O da dayak mayak dinlemedi, haftada birkaç gün eve uðramýyordu. Sokakta kan kardeþ olduðu Rýdvan ile içki içmeye, istasyon civarýnda yatýp kalkmaya baþladý. Her seferinde abisi eliyle koymuþ gibi buldu onu. Tutup kulaðýndan bir fýrýncýnýn yanýna çýrak verdi. Ama üç gün çalýþtý Yusuf. Gözü hep dýþarýda.
Yusuf’u yýllar sonra ilk kez gördüm geçenlerde. Kars’tan göç ettiði günlerdeki utangaçlýðý kalmamýþtý üzerinde. Evden eve taþýmacýlýk yapan bir firmada hamal olarak çalýþýyor. Güçlü kuvvetli kollarýyla tek kiþinin güçlükle taþýyacaðý kolilerden üst üste üç tane koyuyor da bana mýsýn demiyor. “Nasýl Yusuf memnun musun hayatýndan?” dedim.
“Neden memnun olacaðým abi,” dedi. “Ne kazanýrsam yine abim alýyor. Aklým yine sokaklarda ama yorgunluktan hal mi kalýyor bende.”
* * *
Kitlesel göçlerin önüne geçilmediði, iþsizlik sorunu çözülmediði, parçalanmýþ aileler varolduðu, çocuklarýn önünde bitirim kahramanlar model olduðu sürece her gün yeni bir olayla yüz yüze gelmeye devam edeceðiz. Mehmetlere