Üsküdar’ýn simgelerinden hatta en önemli de diyebileceðimiz simgelerinden birisi hiç kuþkusuz ki; Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri ile Onun adýna kurulan vakýftýr.Asýrlarla ifade edebileceðimiz köklü bir gelenekle, bu dergah Üsküdar için ehemmiyetini hala muhafaza etmekte ve bunu da sürdürme kararlýlýðý göstermektedir.Bu güzelliðin sürmesi için bize düþen ise,dua etmektir.
Diðer yandan yine Üsküdar ile özdeþleþen isimlerden biri de sanatseverlerin yakinen bildiði büyük ressamlarýmýzdan Hoca Ali Rýza’dýr.Hoca Ali Rýza’nýn tablolarýnýn maddi deðeri ise,müzayedelerden haberdar olanlarca malumdur.Onun Salacak’tan Kýzkulesi’ni,Sarayburnu’nu…Üsküdar’ý resmettiði tablolarý,tek kelime ile; Enfestir.
Üsküdar’ýn bu iki farklý dünyasý ile iki farklý simgesini bir karede buluþturan bir hazin hikayedir.Bu hikayenin kahramaný olarak hikayeyi anlatmak da bana düþüyor.
Bundan 4-5 gün önce Üsküdar’ýn “Antikacýlar Çarþýsý”nýn üst katýnda kitap satan Ömer bey’in dükkanýna uðradým.Genelde bu tür yerler için; ‘Sahaf’ nitelendirmesi yapýlsa da bu doðru bir nitelendirme deðil.Zira ‘Sahaf’ ýn kim olduðunu bilen kitap dostlarý,hikayeyi okuyunca bana hak vereceklerdir sanýyorum.Evet…Bir Sahaf’tan ziyade ‘Ýkinci El Kitapçý!’ arkadaþlardan biridir Ömer bey.(Köþebaþýnda ilk dükkandaki Ömer bey deðil bitiþik dükkandaki Ömer bey’i kastediyorum) Benden Aziz Mahmud Hüdayi külliyesinin bir biriminde daha önce görevli olan bir insandan aldýðý el yazma kitaplarý okumamý istedi.Okudum. “Delail-i Hayrat,Mevlid,Edelle-i Hayrat,Makalat-ül Aliye… ” Bazýlarý matbu,bazýlarý taþ baský,bazýlarý da el yazma olan 7-8 civarýnda kitapla karþýlaþtým.(Yaptýðým araþtýrmalar sonucunda epeyce miktarda matbu olan Osmanlýca kitaplarda maalesef ayný kaynaktan çýkmýþ ve de satýlmýþ!)Ýçlerinden birisi dikkatimi çekti. “Makalat-ül Aliye” bir diðer adý ile “Ýrþad-ý Küllü Sulük” yazmasý 1067 yýlýnda kaleme alýnmýþ ve sahip olarak da “Üsküdar’lý Mehmed” notu düþülmüþ.Kitap 217 varak 435 sayfa olarak kaleme alýnmýþ bir eserdi.Cildi oldukça vasat.Kaðýt güzel bir þekilde aharlanmýþtý.Bu özelliklerin hepsini satýcý olan Ömer bey’e söyledim.Ama kitabýn ilk sayfasýndaki not ile notun sahibini Ömer bey’e bilerek söylemedim.Zira bu ismi duyduðu anda isteyeceði fiyatýn miktarýný az çok tahmin edebiliyordum!Kitabýn üzerindeki not aþaðýdaki fotoðrafta da görüleceði gibi,Üsküdarlý ressamlarýmýzdan Hoca Ali Rýza bey’e ait.
![]()
Not da þunlar yazýlý; "Beray-ý Mütalaa Hazreti Hüdayi Türbe-i þerif'ine vakfedilmiþtir.Ressam Üsküdari Ali Rýza 20 Kanun-i Evvel(Aralýk)1327(19029" sadeleþtirirsek; "Mütalaa edilsin diye ...vakf eyledim" diyor büyük ressamýmýz.
Þimdi ecdadýn bu yadigar eseri, orada daha önce görev yapan bir ‘Nadan’ tarafýndan satýlacak!Bunu da birileri alacak ve satmaya kalkacak öyle mi? Satýn alan kiþinin, satanýn görevinden dolayý rahat davranarak satýn almýþ olmasý da olayý mazur göstermemeli diye düþünüyorum.Bu anlamda gerek ‘sahaf’ olarak bildiðimiz,gerekse “Ýkinci el kitapçý” olarak bildiklerimizin bu gayr-i ahlaki tutumdan uzak durmalarý,hele de bilerek bu iþe tevessül etmemeleri hepimizin ortak arzusu olmalý deðil mi?Aksi halde “Tarih Kýyýmcýlarý” da diyebileceðimiz diðer insanlardan ne farkýmýz kalýr?
![]()
Kitabýn öyküsü henüz bitmedi.Durumu ilgililere aktardým ve beklemeye baþladým.Vakfýn yetkili isimlerinden Prof.Dr Hasan Kamil Yýlmaz bey’in de bu iþi tam manasý ile ciddiye aldýðýný zannetmiyorum.Zira ciddiye alýnsa idi olaydan haberdar olduklarý ilk gün müdahele ederlerdi.Ama olmadý.Nihayetinde eski bakanlarýmýzdan ve parti genel baþkanlarýmýzdan sayýn Erkan Mumucu bey ile dün akþam muhabbet ederken,benim bu iþlerle olan ilgimden dolayý sohbetin seyri kitap üzerinde yoðunlaþtý ve Erkan bey kitabýn istenen fiyatýný bana takdim ederek,olaya müdahil oldu.Sayýn Erkan Mumcu’nun bu tavrýný yürekten kutlamakla beraber,iþin bu þekilde tatlýya baðlanmasýna bakmaksýzýn olayý araþtýrmak,bu þekilde sokaða atýlan deðerlerimizi hep birlikte toplamak,uygun olan yerlerine iade etmek,görevimiz olmalý.Tarihimizin ‘Nadan’ eline düþmesine imkan vermemeliyiz.
Daha önce bir vesile ile Mahir Ýz ile Fahir Ýz hocalarýmýzýn mektuplarýnýn baþýna gelen öyküyü bu sütunda sizlere aktarmýþtým.Ýstanbul kazan ben kepçe tarihimin,kendimin peþindeyim.Maddi imkanlarým,zamaným ve ömrüm vefa ettikçe de bunu yapmaya devam edeceðim.
Bahsi geçen kitabýn diðer fotoðraflarýný da sizinle paylaþmak istiyorum.
Son söz olarak þunu söylemeliyim ki;bu eser Aziz Mahmud Hüdayi vakfýnýn en mutena yerinde bir mahfaza içinde altýnda latinize edilmiþ notu ile ziyaretçiler açýlmalýdýr.Bir Veli ile bir Ressam’ýn yollarýnýn kesiþtiði yerin,bu topraklarýn mayasýnýn,dinin ne anlam ifade ettiði daha iyi anlaþýlsýn diye
ozguldavut@gmail.com