Nizip’te son kýrk yýlýný geçirmiþ olup da, birazcýk cami-cemaatle baðlantýsý olanlar bu ismi hemen hatýrlayacaklardýr. Sadece hatýrlamakla yetinmeyecek, hafif bir tebessüm de dudaklarýna yayýlacaktýr.
Çünkü Yusuf Hoca, Nizip’te bir dönem, din ve ÝHL çevresi baþta olmak üzere büyük bir kesimin sevdiði ve latifelerini andýðý bir kimsedir.
Yusuf Yaþar Hoca, namý diðer Molla Yusuf, aslen Birecik’in Ýnnap köyündendir. Uzun yýllar imamlýk yaptýktan sonra emekli oldu ve sonrasýnda da, Belediye Ýþhaný’nda, Ýslam Kitabevi’nde, kitapçýlýk yaptý. Þakacý, alçak gönüllü, herkesle samimiyet kurabilen, tanýyanlarýn da kendisini sevdiði bir zattýr. Þu an biraz rahatsýz olan Yusuf Hoca’ya dualarýnýzý beklerken, arkadaþlarýyla yaþadýðý güzel bazý hatýralardan bir kaçýný sizlerle paylaþalým:
“Diyanet Baþkaný Da Gelse!...”
Molla Yusuf bazý hoca arkadaþlarý ve müftü efendiyle birlikte, köydeki hocayý ziyarete giderler. Öðleye doðru kahvaltý yapýlýr, öðle namazý kýlýnýr, biraz sohbet edilir.
Müftü Efendi bir ara, Yusuf Hoca’ya:
-Molla Yusuf! Öðle namazýna gitmedin. Bari ikindi namazýna yetiþ de cemaat hocasýz kalmasýn, der.
Molla Yusuf:
-Müftü Efendi, benim görevli müezzinim var, kalsam olmaz mý?
-Hayýr, imamýn olmamasý dedikodu sebebi olur. Sen en iyisi git.
Molla Yusuf çaresiz kalkar ve gitmek için hazýrlýk yapar. Ancak bu arada baþka bir hazýrlýk yapýlmaktadýr. Köyün hocasý bir kuzu kesmiþtir ve yemek için hazýrlýk yapýlmaktadýr. Bahçedeki bu faaliyeti gören Molla Yusuf, ceketini çýkarýr ve otururken de kararýný verir:
-Müftü Efendi ben gitmekten vazgeçtim.
Müftü sahte bir kýzgýnlýkla:
-Olur mu Molla Yusuf! Ben müftüyüm ve sana emrediyorum, gideceksin!
Cevap müftüyü ve yanýndakileri gülmekten kýrdýrýr:
-Vallahi deðil müftü, Diyanet Ýþleri Baþkaný da gelse ben yine gitmem. Ýstifa dilekçemi veririm yine gitmem!
Kazanýn Sebebi
Yusuf Hoca minibüs’le Gaziantep’e gitmektedir. Ancak her nasýlsa þoförün dikkatsizliðinden, minibüs devrilir ve yolcularýn çoðu yaralanýr, hastaneye kaldýrýlýr.
Ertesi gün hemþerileri geçmiþ olsun ziyaretine gelirler. Yusuf Hoca’ya sorarlar:
-Ya hocam, kaza nasýl oldu? Anlatýr mýsýnýz?
Yusuf Hoca çok rahat ve sakince cevap verir:
-Sormayýn, bizimle birlikte en önde oturan bir yolcu vardý, meymenetsizin biriydi. Adamdan içki kokusu da geliyordu. Böyle nasipsiz biri arabada olursa elbette kaza olur. Hep o sarhoþun yüzünden…
Biraz sonra ayný ekip diðer odadaki hemþerilerini de ziyaret ederler.
Yusuf Hoca’nýn kaza müsebbibi olarak gördüðü adam da oradadýr. Özellikle ona sorarlar:
-Olan oldu ve kazayý yaþadýnýz, hepinize geçmiþ olsun. Sahi kaza nasýl-niçin oldu?
Adam öfkeli bir bakýþ fýrlattýktan sonra, kelimeler diþlerinin arasýndan dökülür:
-Hiç demeyin gitsin. Bizimle birlikte bir hoca mý ne vardý. Yol boyunca hep dudaklarý kýpýrdýyordu, dua okuyordu. Ama Allah bilir ya, dualarý hep ters okuduðundan bu kaza oldu. Hep o hocanýn yüzünden…
Bu Nasýl Sarhoþ?
Ýbrahim Halil Er anlatýyor:
Molla Yusuf’un evi, bir dönem köyden gelen hocalarýn uðrak yeriydi. Þimdiki gibi vasýta imkâný olmadýðýndan misafir hiç eksik olmazdý.
Tabi bu kadar insaný misafir edince, kendisi de misafir edilir. Ama maalesef bu davetleri de hazýmsýzlýk konusu yapýlýr.
![]()
Hocalardan biri, Molla Yusuf'u bir gün evine davet eder.
Ýkram ve izzette kusur etmez. Molla Yusuf'un yemekle arasýnýn ne kadar çok iyi olduðunu, özellikle de lahmacunu çok sevdiðini bildiðinden önüne bolca lahmacun koyar.
Ara sýra ev sahibi ve diðer misafirler Yusuf Hoca’yý sýkýþtýrýrlar:
-Hocam çorbadan da içsene, bak maþallah ne kadar da lezzetli olmuþ!
Molla Yusuf, onlara aldýrmaz, aðýrlýðý lahmacuna verir ama çorbayý da bitirir tabi.
Çorba biter ama Yusuf Hocanýn iþi yeni baþlar.
Molla Cerir onun çorbasýna müshil hapý koyduðundan, hoca yemekten sonra soluðu taharet mahalline alýr, helâyý yol eder.
Artýk takatten düþmüþ, bitap bir þekilde arkadaþlarýnýn kollarý arasýnda evine býrakýlýr.
Karýsý onu yarý baygýn bir þekilde görünce:
-Hoca, hoca! Bu yaþtan sonra içkiye mi baþladýn, hiç sakalýndan da mý utanmadýn, der.
Hoca yarý baygýn bir þekilde gözlerini aralayarak zor konuþur:
-Behey kadýn!
Dostlar meclisinde bir tas çorbayla sarhoþ olan ilk insan benim.
Almaya Gerek Kalmadý
Molla Yusuf bal satan bir tanýdýk esnafýn yanýndan geçer. Bal çok güzel görünmektedir. Yaklaþýr ve sorar:
-Bal hakiki mi nasýl?
-Yusuf Hocam tamamen güvenebilirsin. Ýþte bir tadýna da bakýn.
Molla Yusuf balýn tadýna bakar, beðenir.
-Gerçekten güzelmiþ.
“Tabi güzel hocam, biz sahte bal satmayýz” diyen bakkal, referans olsun diye ekler:
-Üstelik bu baldan Cemil Hoca beþ kilo aldý.
Molla Yusuf heyecanlanýr:
-Cemil Hoca bu baldan aldý mý?
-Hem de beþ kilo…
-Öyleyse benim almama gerek kalmadý. Biz nasýl olsa hep beraberiz, ben orada yerim.
Zavallý bakkal söylediðine bin piþman olur ama söz aðýzdan hem de katmerli olarak çýkmýþ, olan olmuþtur.
…
Allah böylesi sevimli, halkla iç içe olan, yiyen ve yediren, ilim ehli, dedikodulara bulaþmayan, hizmet ehli insanlarýn sayýsýný artýrsýn.
Hocamýza da hayýrlý akýbetler, þifalar versin.***
![]()
Mehmet Nezir GÜL
mehmetnezirg@mynet.com