Ben seni ecelim diye bildim ve aþkýnla beslenmek için müebbet yedim...
Serin aþk yelleri esiyordu; mesafesi kollarý uzantýsýndaki baþýnýn üzerinde…
Tekmil almýþtý kalbim; aþk aþk diye çarpmak için… Sen düþtün gözlerime ve bütün hayaller unuttu beni…
Mersiyeler söyledim adýnla bezensin diye günlerim. Dalgýnlýðýma geldin, kapatamadým kapýlarý yüzüne…
Vakit gelmeden kýyama durdu kalbim… Körleþmiþ kelimelerim bulamazdý sana uzanan yollarý… Ölmüþ þehrin leþ kokan sokaklarýndan kaçmak için sustu sözlerim... Geceler uzundu ve ben ikiye katladým geceleri… Uyku terk etti bedenimi ve her dem Aþk’ýnla devirdim saatleri… Saða dönsem sen, sola dönsem sen…
Nasýl bir vaveyladýr eyy! Yýrtýlýyor bütün perdeler… Korkuyorum Haziran’a uzanacak bu temaþa… Sen içimdeki hasretten habersiz tutmazsýn ellerimi… Oysa düþ/me/lerim bitmez, parçalanýr bedenim… Gel diyemem sana can gibim! Bilmezsin ki ben seni ömrümün eceli diye bildim… Yoo, sakýn korktuðumu sanma! Sen gelince nefesim kesilecek ve bitecek bu mevsim… Korkmuyorum, gelirsin de ölürüm diye… Ah sevgili! Benim endiþem sana doymadan giderim diye…
Gel diyemem sana yar! Hani gelsen bitecek sanki bu sýrrýn… Bir baksam gözlerine yüreðimi saracak yanardaðlardaki yangýn… Vuslatým olacaksýn… Ama gel diyemem ben sana yar!
Sarayýmda yerin ebedi… Ölsem de yýkýlmayacak bu aþkýn temeli… Ben seni ecelim diye bildim ey sevgili…
Gelirsen ölüm kucaklayacak bedenimi… Gelirsen hülyalarýmdaki yüzünle aydýnlanacak tarihi sayfa… Musalla taþýnda bir nikâh kýyýlacak ve ölüm alnýmdan öpecek imzamý attýðýmda…
Ýmsak attý þimdi ve iftar vaktim gelmedi… Susma orucundayým hala ve sana olan susuþum bitmedi… Öyle çok anlatacaklarým var ki sevgili… Zaman bana yetmeyecek sanki… Oysaki karanlýklarda bile kapanmýyor gözlerim… Boynuma geçirilen bu zincirlerle Leylalaþýyorum… Zindaným özlemin, zindaným hasretin ve bu zindanda aþkýnla beslenmek için müebbet yedim…
Dermaným kalmadý, tükeniyorum. Ayaklarýmda kara lekeler, yüzüm kir, pas içinde… Kanatacak cisimler batýyor kalbime… Duvarlardan gelen kan kokusu bayýltýyor… Ziyaretime gelen acýmasýz þairler kulaðýma þiirler okuyor… Haykýrýyor bir tanesi “gel ey aþk!” diye… Ah yar! Senin aþkýn bu kadar haykýrýþla mý yerleþti benim kalbime? Kaç asýr geçti, kaç yýl, ya da kaç mevsim… Sen belam olmadýn mý bez-mi elest de? Tenime dokunan Yar nefesi deðil miydi Mikail’in üflemesiyle? Bütün duvarlarýmý yýkan ve bütün yýkýmlarýma sebep olan… Yok/sul/luðuma hep bir adým kala bedenime uçurum sunan…
Ben seni ecelim bildim sevgili…
Bütün hasletlerimi sana sakladým…
Sen dedim ve yalnýz seni sevdim…
Yaðmalamaya çalýþtýlar bir dönem…
Usul usul girdiler hayatýma…
Canýma can diyerek can’sýz kaldým…
Terimi kefenimle sildiler de ben elleri diye inandým…
Sustum…
Gecelerin koyu demlerinde yalnýzlýðýma ve sana aðladým…
Aynalarda görmek istedim suretini…
Ben sensiz gözlerle aynalara hiç bakmadým…
Bakýþýmda olmadýðýný düþündüðümde kapattým gözlerimi…
“Ya yoksan gözlerimde!” diye korktum ve bu korkudan a’ma oldum…
Su azizliðinde dirildim sonra…
Firakýn aðrýlarýmý körükledi ben dedim!
Ben seni ecelim diye bildim ve aþkýnla beslenmek için müebbet yedim...
alýntý...