Ermeni soykirimi, Arap ihaneti, Kurt isyani derken tarihe dusen not Falih Rifki'dan...
Istasyonda evladini bekleyen bir ananin aci tablosu soyle yansiyor:
- Benim Ahmed’i gördünüz mü? Diyor.
Hangi Ahmed’i? yüz bin Ahmed’in hangisini?
Yýrtýk basmanýn altýndan kolunu çýkararak, trenin gideceði yolun, Ýstanbul yolunun aksini gösteriyor:
- Bu tarafa gitmiþti, diyor.
O tarafa? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mý, Sarýkamýþ’a mý, Baðdat’a mý?
Ahmed’ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarasý mý, tifüs biti mi yedi? Eðer hepsinden kurtulmuþsa, Ahmed’ini görsen, ona da soracaksýn:
- Ahmed’imi gördün mü?
Hayýr… Hiç birimiz Ahmed’ini görmedik Fakat Ahmed’in her þeyi gördü. Allah’ýn Muhammed’e bile 'anlatamadýðý' cehennemi gördü.
Anadolu Ahmedini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurþun istifinden daha ucuzlaþan Ahmed, þimdi onun pahasýný, kanadýný kýsmýþ, týrnaklarýný büzmüþ, bize dimdik bakan ana kartalýn gözlerinde okuyoruz.
Ahmed'i ne için harcadýðýmýzý, bir söyleyebilsek, onunla ne kazandýðýmýzý bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek, bir haber verebilsek...
Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!''
not; Falih Rifki;nin 'zeytindagi' adli tarihi(gercek hikayedir) romanindan alintidir sayfa 108