Ýnsanýn iyi ve kötü olarak vasýflandýrýlmasýna yol açan manevi nitelikli huylara ve bunlarýn etkisiyle ortaya koyduðu iradeli davranýþlara Ahlak denilmektedir.
Bu dünyada bir toplumsal gruba, bir ortak dünyaya ait olarak mevcuduz. O halde, var oluþumuzun zorunlu sonucu olarak, ötekilere kayýtsýz kalamayýz. Diðer bireylerle bir arada olmak, ayný zamanda kendi davranýþlarýmýzý da onlarla birlikte düþünmek zorundayýz. Ahlak, bireylerin birbirine karþý davranýþlarýný düzenleyen ilkeler sistemi olarak tanýmlanýr.
“Esasen ahlak, ortak dünyanýn ruhudur. Münasebeti beþeriyetin okuludur.Eðer kendine özgü bir varlýk felsefesini temellendirmek istemiyorsak, Descartes gibi bireysel var oluþtan þüphe etmek anlamlý deðildir. Dünyada varýz, dünyaya aitiz ve bu, fiili bir durumdur.”1
Ahlaki eylemleri deðerlendirme ölçümüz olan iyi-kötü, aileden veya kurumlardan ya da toplumsal ortamdan beslenir, bireyin akýl ve vicdanýna yerleþir; son tahlilde dini inanç veya dünya görüþüyle net ve açýk hale gelir. Devlet ve toplum, mevcut gerçekliðin iki yüzünü oluþturur. Biri ya da diðeri bütün sorumluluk ve düzenlemeyi üzerine alamaz. Aslýnda ideal düzeyde düþünülünce, biri ya da diðeri ayrýmý sadece anlatýmý amaçlayan fonksiyonel bir ayrým olarak düþünülmelidir. Çünkü biri olmaksýzýn diðeri var olamaz. Sadece fonksiyonlarý farklýdýr. Biri aktif, yöneten, iþleri düzenleyen, diðeri yönetilendir. Ýkisi arasýndaki bir uyumsuzluk ve çatlama, derin yaralara sebep olur. Eðer bir problem varsa, her ikisinde mevcut olmalýdýr. Devlet ahlaký, toplumsal deðerleri ve hassasiyetleri hesaba katmadan belirlemeye kalkarsa, problem derinleþir. Toplum içindeki her türden ahlaki eylemlerimizde tatmin duygusunun temeli, çerçevesi ve sýnýrlarý kaba anlamda bencillik veya menfaat olduðu takdirde, ahlaki eylemlerin karakteristik belirtisi olan iyi, ben`de, yani egoda temellenmiþ olur. Burada öteki, bireyin tekamülü için zorunlu varlýk deðil, adeta bireye iliþtirilmiþ birþey haline gelir.
Nitelikleri itibarýyla birbirinden ayrý düþünülemeyecek olan Devlet ahlaký ile Ailenin kazandýrdýðý ahlak konusunda; aile ahlaký bir adým daha öne çýkabilmektedir. Çünkü uyumlu ailelerde, güzel ahlak ile beslenerek büyüyen bireyler toplumun her kesiminde kendini belli edebilen, örnek þahsiyetleri temsil etmektedir. Hani hep denir ya eðitimin baþladýðý kurum ailedir diye;ki bu gerçekten yadsýnamaz bir tespittir.Düzgün bir aile ahlakýna sahip olan yani ahlaki deðerlerini kendi ailesi içinde pozitivize eden bireylerin kiþilik envanterleri daha tutarlý olmaktadýr.Bu kiþiler ile bunlardan yoksun olanlarýn ayýrýmý gece ile gündüzün farký kadar bariz bir þekilde hissedilmektedir.
Ýþte tam bu noktada akla þu soru gelmiyor deðil,
Ailenin verdiði ahlak mý önemlidir, devlet ahlaký mý?Ya da ailenin kazandýrdýðý ahlak mý daha önemlidir devletin vermeye çalýþtýðý toplumsal ahlak mý önemlidir?Toplumsal ahlak ile birey,kiþilik oluþturabilir mi?... Bu sorular sayýsý çok olmakla beraber hepsi çok mühim sorulardýr.Cevabý ise bizlerde saklýdýr.Çünkü bu konunun birebir muhatabý ve bunlardan en çok etkilenen þey olan toplumu oluþturan bireyler bizleriz.Yorumlarýnýzý bekliyorum…
Ayrýca aile konusunda hayati tecrübeleri bizlerden çok olan aðabeylerimizden de aile kurumunun enjekte etmesi gereken ahlakýn dozu ve türü hakkýnda görüþ bekliyorum.
1(Yarýmdünya M200409)