Nizip’ten çok insan gelip geçti.
Bunlarý zaman zaman sizlerle hatýrlamaya çalýþýyoruz. Benim Nizip’imde ilginç ve farklý bir þahsiyet de Özerol ailesinden Hacý Abdusselam Özerol’dur.
Bir dönem Pepsi Bayiliði yaptýðý için Pepsici Hoca olarak da bilinen, Nizip’imizin kibar, nazik ve beyefendi þahsiyetlerinden Nureddin Özerol ve abisi Necmeddin Özerol’un babalarý, merhum Attar Hacý Muhiddin Özerol’un kardeþi, örnek pek çok yönleri olan bir büyüðümüzdü.
Nureddin Bey’le yaptýðýmýz görüþmede, kendisinin verdiði bilgilere göre, 1923’te doðan ve 1997’de vefat eden Hacý Abdusselam’ýn babasý Mehmet Þerif Özerol idi.
…
Hacý Abdusselam çok titiz, düzenli olup her iþi kayýt altýna alýrdý. Nureddin Bey’in gösterdiði not defterlerinde, hangi tarladan o yýl kaç kilo fýstýk geldiði, onu ne yaptýðý, kime hangi fiyatla sattýðý, o maldan öþrünü verip vermediði… hep yazýlýydý.
Yine kendisinin yardým yaptýðý, fakirlerden oluþan bir listesi vardý. O fakirlere her mahsul ve gelir zamaný yardýmlarýný iletirdi. Þayet o fakirlerden biri vefat etmiþse hemen yeni bir aileyi eklerdi.
…
Ýnsanlara yardým etmeyi, borç vermeyi çok severdi. Ancak bu konuda affetmediði tek þey sözünde durmamak idi. Biri gelip kendisinden para istemiþse muhakkak verirdi. Ancak ona sorardý:
-Bu parayý bana ne zaman ödeyebilirsin?
Bir ay diyenlere biraz daha ekler ama zamaný gelince de muhakkak ödemesini isterdi. Aksi takdirde kredisini bitirmiþ olurdu.
Bir gün Abbas A… Adýnda bir tanýdýðý gelir ve borç alýr. Zamaný geldiði halde görünmeyen Abbas Efendi, akþam kendisine yazýlmýþ bir mektup alýr. Bakar ki Hacý Abdusselam’dan gelmiþ. Zaten var olan mahcubiyeti tam bir korkuya dönüþür. Mektup kýsa ve özdür:
“Sayýn Abbas Efendi verdiðim paranýn günü geldi, hemen getir.”
Ertesi gün saðdan soldan borç para bulan Abbas Efendi, soluðu Hacý Amca’nýn yanýnda alýr, borcunu öder.
-Çok mahcubum, kusura bakma Hacý Amca!
Parayý aldýktan sonra;
-Merhaba, hoþ geldin, diyen Hacý Abdusselam sorar:
-Þimdi söyle bakalým, ne kadar paraya ihtiyacýn var.
Abbas Efendiye söylediðinden daha fazla ve daha uzun bir zaman için yine borç verir. Ama bu arada ona da, söz verdiðinde muhakkak yerine getirmesi gerektiðini öðretmiþ olur.
…
Birisi anlatýyor: Hacý Amca’dan borç almýþtým. Birkaç öncesinden yanýna gittiðimde birisiyle þöyle konuþuyordu: ‘Borcunu zamanýnda vereceksin. Eðer paran yoksa eþeðini sat, gel borcunu öde, benden iki kat para al, sonra yine git eþeðini satýn al’
…
Gençlere, yetiþmesi için sahip çýkardý.
Þimdi biri Diyanet’te üst düzey yönetici olan, diðeri de ülkemizin sayýlý turizmcilerinden olan bir ilahiyatçý’ya daha ilköðretimdeyken sahip çýkmýþtý. Oðlu Nureddin’i de ders almasý için gönderdiði Yusuf Hoca’ya bu iki genci de getirmiþ, Ramazan’da mukabele okutmuþtu.
Rahmetli Kel Þakir’in;
-Hacý biz cüz mü süreceðiz, çocuk mu avutacaðýz, þeklindeki itirazýna þu cevabý vermiþti:
-Hacý Þakir bu iþler böyle olur. Bunlar böyle Kur’an okuya okuya öðrenecekler, büyük adam olacaklar.
…
Ýnsanlarýn ibadet yapmasýna, dinlerini yaþamasýna çok önem verirdi.
Bu amaçla, deyim yerindeyse, kiþisel promosyon uygulayan bir þahsiyetti.
Evini veya dükkânýný kiraya verdiði zaman sorardý:
-Benim istediðim kira 100 lira. Eðer namaz kýlýyorsan % 50 indirimli 50 lira.
Bunu mümkün mertebe uygulamaya çalýþýrdý.
Bu anlamda yaþanmýþ þu olay çek enteresan:
Traktörcü Ýbrahim Efendi evine kiracý olmak ister.
-Ben evimi 150 liraya veriyorum. Eðer namaz kýlýyorsan yarýsýný almayacaðým, 75 lira.
Ýbrahim Efendi, biraz düþünür ve cevabýný verir:
-Namaz kýlýyorum çok þükür. Dediðiniz fiyattan tutuyorum.
Ve ertesi gün eve taþýnýr.
Öðle, ikindi ve akþam namazlarýný Çarþý veya Müftülük Camiinde kýlan Hacý Amca, yatsý ile sabah namazýný kendi evinin yanýndaki Fevkani Camiinde kýlardý.
Akþamdan sonra eve gelir ve yeni kiracýnýn taþýndýðýný görür. Yemeðini yedikten sonra ezan vakti gelince kapýyý vurur:
-Ýbrahim Efendi, namaz vakti, haydi hazýrlan camiye gidiyoruz.
Ýbrahim Efendi, ev taþýmýþ, pestili çýkmýþ ama mecburen kalkar, camiye beraber giderler.
Sabah namazý vakti yine Hacý Amca’nýn sesi duyulur:
-Haydi Ýbrahim Efendi, Sabah namazý vakti, hazýrlan gidiyoruz.
Ýbrahim Efendi istemeye istemeye aklar.
Bu durum her yatsý ve sabah namazý devam eder. Ama sadece üç gün. Çünkü dördüncü gün Hacý Amca’ya haber gelir:
-Kiracýmýz Ýbrahim Efendi evden çýktý, haberin olsun!
Sekiz yýl sonra Ýbrahim Efendi’nin aðýr hasta olduðunu duyunca ziyaretine gider. Dua ve þifa dileklerinden sonra Ýbrahim Efendi diðer misafirlere der ki:
-Bu adam var ya, beni tam üç gün boyunca yatsý ve sabah namazýna götürdü. Ama ben bunun kýymetini bilemedim. O zaman namaz kýlmadýðým halde kýlýyorum dedim, evi ucuz tutmak için. Ama sýrf namaz kýlmamak için de evi býrakýp kaçtým. Hem dünyama zarar verdim hem de ahretime.
Ben nankörlük ettim, hem Hacý Amca’ya hem de Rabbime…
…
Evet, iþte yolcular yollarýna ve farklý menzillere devam ediyorlar.
Menzilimiz Hak üzere olsun. Tüm geçmiþlerimize rahmet olsun.***
Not 1: Önceki yazýlarýmýz için yorum yapan, deðerlendirmelerde bulunan tüm kardeþlerime teþekkür eder, katkýlarýný her zaman beklerim. Allah razý olsun.
Not 2: Nizipcom ailesine katýlan sevgili Davut Özgül Hocamýza, “hoþ geldiniz” diyor, muhabbetlerimi sunuyorum.
Not 3: Hacý Abdusselam’ýn resmini, benden kaynaklanan teknik bir sýkýntý sebebiyle þimdilik yayýnlayamýyoruz. Kýsa zamanda giderilir inþallah.
Hepinize selam ve saygýlar…
Mehmet Nezir GÜL
mehmetnezirg@mynet.com