BELKIS TUNÇ ÇAÐI NEKROPOLÜNDE BÝR MEZARIN ÖYKÜSÜ
Zaman tunç çaðý, silahlar tunç
Bir tunç mýzrak saplandý omuzuma
Savaþýrken istilacý düþmanla
Tüm halkým aðýtla karþýladý
At üstündeki sessiz bedenimi
Atýmýn yularýna sarýldý babam haykýrarak
Akrabalarým baðrýþtý
Yarim bayýlarak yere düþtü
Götürüldüm Teþup mabedine
Rahip kutsadý bedenimi
Çiçeklerle bezetildim
Kalbimin üstüne siyah bir gül koydu yarim
Fýrat kýyýsýndan kopardýðý
Aðýtlar , haykýrýþlar dualarýný keserken rahibin
Dört siyah atýn çektiði kutsal arabayla
Taþýndým uzun uyuyanlarýn yanýna
Dört yaný blok taþ dizili
Üzeri kapak taþlý uyku yerimi
Ýki at karþýlýðý satýn almýþtý
Mezarýma iri meyveliði koyan babam
Baþucuma bezeli bir çömlek býraktý annem
Meyvelikler , kaseler getirdi akrabalarým
Yarim al boyalý testiyi koydu kalbimim üstüne
Birlikte þarap içtiðimiz
Beþ bin yýl sonra
Beþ nisan sabahý uyandým
Bir dozer canavarýnýn kükremesiyle
Daðýtýyordu bir bir parçalayarak
Toprak altýndaki uyku odalarýmýzý
Kimseler duymadý feryatlarýmýzý
Aþþa da çýðlýklarýmýz Fýrat’ý
Ta ki, Kargamýþ savaþ arabasýndan bildiðim
Arkeologlar gelene kadar
Onlar canavarý dizginleyip
Daðýlmýþ parçalarýmýzý topladýlar incitmeden
Çizimler, fotoðraflar derken
Þimdi misafiriz
Gaziantep Müzesinde
Bir plastik torba içinde