VÝCDANI ÝLE GÖREN BÝR SATICI:
KÖR AHMET
Zengin olsun, fakir olsun, çocukluðunda yolu bir þekilde Kör Ahmet’e uðramayan Nizipli yoktur.
O bizim çocukluðumuzun gizemli satýcýsýydý…
O bizim çocukluðumuzun insaflý bakkalýydý…
O bizim çocukluðumuzun; harçlýklarýmýzý, keyfine vararak harcadýðýmýz bir sevimli amcaydý… Ucuz sattýðý için sevimli, ama gözleri görmeyen bir adam olduðu ve dükkâný karanlýk ve çok küçük olduðu için de biraz ürkütücü amcasý…
O bizim çocukluðumuzun birkaç günde bir muhakkak uðradýðýmýz, bir bayram yerine gidercesine, bir þölene katýlýrcasýna ziyaret ettiðimiz mahalle bakkalýmýzdý…
Ahmet amcamýzdý, daha açýkçasý Kör Ahmet’imizdi.
![]()
Ben en çok paralarý nasýl tanýyor diye merak ederdim.
Sonra anladým ki bazý paralarý tanýsa da, tanýmadýðý paralarý sorardý.
Gelen çocuk müþterisine paranýn kaç lira olduðunu sorduðuna çok þahit oldum.
Ve þimdi düþünüyorum da, bu ne güzel bir güvendi Allah’ým. Bu ne güzel bir alýþveriþti…
Acaba onu kandýrmaya çalýþan kaç kiþi oldu, fark etti mi hiç kandýrýldýðýný, yoksa pek yaþanmadý mý? (inþallah yaþanmamýþtýr)
***
Durumu iyi olanlar da gelirdi ama biraz ürkerek, çekinerek ve biraz da utanarak.
Sanki fakir bir adamdan, fakirler için ucuz þeyler satan bir adamdan alýþveriþ yapmayý biraz “zül” gibi telakki ederlerdi. En azýndan bir kýsým zengin çocuklarý…
Ama bizim yaþýmýz da biraz ilerleyip, delikanlýlýða gelince, biz de gitmeye çekinir olduk.
Sanki orasý özellikle çocuklara, kadýnlara hizmet eden bir bakkaldý.
Ve daha sonralarý ise, eski Birecik caddesinden geçtiðimiz zamanlarda, gayrý ihtiyari dönüp, hüzün artý sevinç artý özlemle baktýðýmýz bir mekân olarak yerini aldý.
***
Geçen cumartesi küçük oðlum Muhammed Cemil ile oradan geçerken hemen aklýma geldi. Epeydir yazmayý da düþündüðümden, oðlumun da, babasýnýn çocukluk günlerine gitmesini istedim ve doðruca Kör Ahmet’in dükkânýna yöneldim.
Elbette yoktu Ahmet amca. Görmedik ama sanki onun delikanlýlýk dönemini andýran biri vardý içerde.
Acaba oðlu muydu?
-Selamun aleyküm.
-Ve aleyküm selam
Selam zaten ilk güven sunumudur, diyalog anahtarýdýr.
-Ahmet amcayla ilgili biraz bilgi almak istiyordum. Hakkýnda bir yazý yazacaðým, yeni neslin kendisini tanýmasý lazým, dedim kendimi tanýttýktan sonra ve ekledim sonra da, tabi önce sizi tanýyalým.
-Ben Bilal Görenkesici. Merhumun damadýyým. Ayný zamanda benim amcam olurdu.
Kayýnpederim ve amcam olan Ahmet Kesicikan aslen Suriye’lidir. Oradan Hilvan’a, Birecik’e ve sonra da Nizip’e gelmiþ.
1933 Birecik doðumlu olup, 1960’larda Nizip’e gelen Ahmet Amcam, tam 40 yýl bu dükkâný çalýþtýrdý. 2006’da vefat etti.
Burayý açmadan önce, destan okur satarmýþ, kepek toplarmýþ.
-Doðuþtan mý kör idi?
-Hayýr altý yaþlarýnda iken, o zaman çok yaygýn olan göz rahatsýzlýðýna yakalanýr ve gözleri bir daha görmez. Gözü görmezdi ama motor kullanýrdý. Ben çok bindim onun arkasýna. Sanki hissiyatý kuvvetliydi.
Bana bir çocukluk hatýrasýný anlatmýþtý: Çoðu çocuðun, sadece eðlenmek, vakit geçirmek amacýyla yaptýðý gibi, bir grup arkadaþýyla bahçelere giderler.
Biraz meyve yedikten sonra, biri, bahçe sahibinin geldiðini fark eder ve herkes çil yavrusu gibi daðýlýr. Ahmet amcam, o sýrada aðacýn üzerinde olduðu için yakayý ele verir. Bahçe sahibi iyice hýrpaladýktan sonra ona demiþ ki: “Oðlum onlarýn gözü görüyor. Sen bu kör halinle utanmýyor musun hýrsýzlýk yapmaya?!”
Ýlk ve son iþi olmuþ zaten.
Amcam çok onurlu biriydi.
Bazen kendisine yardým yapmak isteyen zenginlere, “Ben Allah’a þükür fakir deðilim, siz gidin onlara yardým edin.” Derdi.
Beþ vakit namazýný kýlar, kimsenin iþine karýþmazdý.
![]()
Ahmet amcayý göremedik ama onu ziyaret etmiþ gibi olduk.
Hayýrla andýk.
Gariban, dürüst, kimseye yük olmayan, özürlü olsa da ekmeðini taþtan çýkarmasýný bilen ve anlamda tüm özürlülere ve tenbellere örnek olan bir þahsiyetti.
Ne diyelim?
Allah mekânýný cennet eylesin.***
Mehmet Nezir GÜL
mehmetnezirg@mynet.com