![]()
![]()
Kategorisi
Dünya ![]()
Kitap Ýsmi : Cennet Doðuda Bir Yerdedir / Haçlý Seferlerinin Deðiþen Yüzü ![]()
Yazarý : Ýbrahim Halil Er ![]()
Yayýn Evi : ELÝPS KÝTAP ![]()
Yayýn Tarihi :
Cennet Doðuda Bir YerdeSon günlerin en çok tartýþýlan konusu haçlý seferleri. Özellikle Amerikanýn Irak operasyonu, Müslümanlarýn unutmaya çalýþtýðý haçlý kabusunu yeniden hortlattý. Haçlý seferlerinin ne olduðu veya ne olmadýðý konusunu araþtýrýrken tarihçi ve ilahiyatçý yazar, deðerli dostum Ýbrahim Halil Er’in kitabýyla karþýlaþtým. Kitabý okumakla haçlý seferlerinin aslýnda hiç bitmediðini ve sürekli bir akýn halinde batýdan doðuya doðru yapýldýðýný ve bu savaþlarýn gerçek yüzünü daha yakýndan tanýmýþ oldum.
Gerçekten de Müslümanlarýn haçlý seferlerini ciddi bir þekilde yeniden düþünmeleri gerekmektedir. Çünkü bu seferler aslýnda geçmiþte kalmýþ olmayýp hala sürmektedir. Yazarýn da belirttiði gibi, aslýnda bu bir doðu-batý savaþýdýr. Doðu batý arasýndaki hakimiyet mücadelesine batýnýn vermiþ olduðu dini bir kimliktir. Çünkü insanlarý en kolay harekete geçirebileceðiniz kavramlar dindir. Dini terminolojiyle savaþlarý mubah kýldýðýnýz gibi, insanlarý da bir savaþ makinesine dönüþtürebilirsiniz.
Kitap, her ne kadar geçmiþi anlatýyorsa da aslýnda günümüze bir ayna özelliðini yansýtmaktadýr. Haçlý seferlerinin Ýslam dünyasýna yapýldýðý sýrada Ýslam dünyasýnýn en güçlü devleti olan Büyük Selçuklu devleti daðýlma sürecine girmiþ, taht kavgalarýyla boðuþuyordu. Ayrýca, Selçuklu topraklarý üzerindeki yerel yöneticiler, baðýmsýzlýk peþinde koþuyor, sýk sýk birbirleriyle savaþýyor ve karþýlýklý ittifaklara giriþiyorlardý. Müslümanlarýn dini lideri görünümünde olan Abbasi halifeliði de aslýnda bir þekilden ibaret olup, hiç bir gücü kalmamýþtý.
Ýþte haçlýlar bu uygun ortamda saldýrýya geçtiler. Karþýlarýnda onlarý durdurabilecek ciddi bir güç yoktu. Hatta yerel emirlikler, haçlýlarýn kendilerine dokunmamalarý karþýlýðýnda yardým etmeye hazýrdýlar. Böylece yýllardýr boðuþtuklarý rakiplerinden de kurtulmuþ oluyorlardý. Haçlýlar, ilk önemli sýnavlarýný Antakya önlerinde verdiler. Burada Emir Kürboða komutasýndaki Müslüman ordusu onlarý kuþattý. Müslümanlarýn sayýsý haçlýlardan çok olduðu gibi, dinlenmiþ bir orduyla gelmiþlerdi. Fakat ordu komutanlarý arasýndaki anlaþmazlar sonucu haçlýlarý durduracak bu güçlü ordu sabun köpüðü gibi daðýldý. Halbuki bu savaþ kazanýlsaydý, haçlý seferleri daha baþlamadan bitmiþ olacaktý.
Durum günümüze ne kadar çok benziyor. Bugünde yörede bir çok küçük devletçikler bulunmaktadýr. Fakat bu devletler, düþmana karþý birleþeceklerine birbirlerine karþý düþmanla iþbirliði içine girmektedirler. Bu durum, Müslümanlarý zayýflattýðý gibi, düþmanýn da cesaretini artýrmaktadýr. Bu gün Müslümanlar düþmana karþý birleþse böyle zelil olabilirler mi? Þu anda herkes sýranýn kendisine gelmesini bekliyor. Sýranýn kendisine gelinceye kadar da dünya nimetlerinden yararlanmaya çalýþýyor. Týpký, kasapta kesilme sýrasýný bekleyen koyunlarýn yemlik için birbirleriyle mücadele etmeleri gibi…
Peki hiç mi ümit yok. Var!.. Yazarýnda belirttiði gibi, tarih bize bugünümüzü anlamamýzý ve sorunlarýmýzdan kurtuluþ yolunu göstermektedir. Sorunlarýmýzdan kurtuluþun tek bir yolu var. O da Selahattin Eyyubi’nin yaptýðýný yapacak bir liderin ortaya çýkmasýdýr. Yani bölgenin bütün etnik unsurlarýnýn tek bir amaç ve duygu etrafýnda birleþmeleridir. Düþmaný yok edecek en önemli silah budur. Gerisi iþin hikayesi.
Aslýnda kitabýn kendisi kadar ismi de ilginç geldi bana. Yazara bu ismi vermesinin nedenini sorduðumda hikayesini anlattý. Dönemin Hýristiyan dünyasý hurafeler ve cehalet içinde yüzmektedir. Din adamlarý, insanlarý doðuya göndermek ve haçlý seferine katmak için yoðun bir propagandaya giriþirler. Onlar, doðuyu derelerinden bal ve süt akan, zengin araziler ve huri gibi güzel kýzlarýn olduðu egzotik bir yer olarak tasvir ederler. Bu tasvir sonucunda Hýristiyan alemi “cennet olsa olsa doðuda bir yerdedir” demeye baþlarlar.
Aslýnda herkes kendi cennetini ve cehennemini kendisi yaratýr. Fakat günümüz Ýslam dünyasý geçmiþteki haçlý seferlerinden daha büyük bir saldýrýyla karþý karþýyadýr. Günümüzde düþman sinsidir. Dost görünmektedir. Halbuki o dönemlerde insanlar dostunu ve düþmanýný biliyordu. Hýristiyan dünyasý düþman kategorisindeydi. Fakat bu günkü insanlarýn zihin dünyasý karýþýk. Kendi ülkemizin insanlarýna bile sorsak hala l. Dünya savaþýndan kalan ve Avrupalýlarýn yoðun bir þekilde derslere bile soktuklarý hain Arap masalýný söylemekte ve Araplara güvenilmeyeceðini tekrarlamaktadýr. Benzer bir duygu da Arap ülkelerinde ve ders kitaplarýnda bulunmaktadýr. Onlara da Türlerin 400 yýl boyunca onlarý sömürdükleri ve geliþmelerini engellediklerini, hatta günümüz sorunlarýnýn müsebbibinin onlar olduðunu öðretmiþlerdir.
Yani ümmetin iki önemli gücünü birbirlerinden uzaklaþtýrarak yok etmeye çalýþmýþlardýr. Önce bu zihin karýþýklýklarýmýzý düzeltmemiz ve ardýndan birliðe doðru adým atmamýz gerekmektedir.
Eser, her ne kadar bir tarih kitabý olsa da yazarýn asýl amacý akademik bir eser yazmak olmayýp, konuyu herkesin anlayacaðý bir þekilde sunmaktadýr. Bunu kitap içinde yer yer karþýmýza çýkan tekrarlardan anlýyoruz. Burada yazarýn amacý konunun daha iyi anlaþýlmasý ve okuyucunun konudan kopmamasýný saðlamaktýr.
Eserde dikkatimizi çeken bir diðer unsur da bu tür belgesel nitelikli eserlerde olayýn tek bir boyutu verilirken, bu kitapta olaylar üç farklý açýdan da anlatýlmýþtýr. Yani Avrupalýlar açýsýndan, Anadolu Selçuklularý ve Filistin’dekiler açýsýndan anlatýlmýþtýr. Ayrýca, kitapta adý geçen önemli aktörlerin özelleri de “bir þahýs, bir kiþi” baþlýklarý altýnda anlatýlarak, o insanlarý ve yaptýklarýnýn daha iyi anlaþýlmasý saðlanmýþtýr.
Yazarý böyle bir eser yazdýðý için kutluyorum. Unuttuðumuz bir çok önemli konularý tekrar gündeme taþýdýðý için de önemli bir misyon üstlendiðini düþünüyorum. Günümüzde böyle nitelikli eserler az bulunmaktadýr. Böyle eserlerin tanýtýmýnýn iyi yapýlýp geniþ kitlelerce okunmasýný saðlamalýyýz. Eseri temin etmek isteyenler www.kitapyurdu.com isimli kitap sitesinden veya elips yayýnlarýndan elde edebilirler. Hepinize iyi okumalar.
http://www.tumgazeteler.com/?a=1647009
Tarihçi ve ilahiyatçý yazar Ýbrahim Halil Er, Haçlý Seferleri`nin günümüze yansýmasýný `Cennet Doðuda Bir Yerde` kitabýna taþýdýEBUBEKÝR GÜLÜM/ ANKARA
Afganistan, Irak ve en son Lübnan`da yaþanan iþgal ile birlikte tarihin tozlu raflarýndan çýkarýlarak 21. yüzyýla aktarýlan haçlý seferleri, ABD Baþkaný Bush`un yeniden açýklamalarýyla 21. yüzyýla resmen taþýnmýþ oldu. Özellikle Amerikanýn Irak operasyonu, Müslümanlarýn unutmaya çalýþtýðý haçlý kabusunu yeniden hortlattý. Tarihçi ve ilahiyatçý yazar Ýbrahim Halil Er de, Haçlý seferlerinin ne olduðu veya ne olmadýðý konusunda yaptýðý geniþ çaplý araþtýrmanýn sonuçlarýný yeni kitabýna taþýdý. Piyasaya yeni çýkan kitapta, haçlý seferlerinin aslýnda hiç bitmediði ve sürekli bir akýn halinde batýdan doðuya doðru yapýldýðý ve bu savaþlarýn gerçek yüzü bir kez daha farklý anlatýmla dile getiriliyor. Müslümanlarýn günümüzde haçlý seferlerini ciddi bir þekilde yeniden düþünmeleri gerektiði savunulan kitapta, bu seferlerin aslýnda geçmiþte kalmadýðý hala sürdüðü özellikle vurgulanýyor. Yazarýn aslýnda bunun bir doðu-batý savaþý olduðunu savunduðu eserde, Doðu batý arasýndaki hakimiyet mücadelesine batýnýn dini bir kimlik verdiðini, dini terminolojiyle de savaþlarý mübah kýlarak insanlarý da bir savaþ makinesine dönüþtürdüðüne dikkat çekiliyor. Kitap, her ne kadar geçmiþi anlatýyorsa da aslýnda günümüze bir ayna özelliðin taþýyor. Haçlý seferlerinin Ýslam dünyasýna yapýldýðý sýrada Ýslam dünyasýnýn en güçlü devleti olan Büyük Selçuklu Devleti`nin daðýlma sürecine girdiði, taht kavgalarýyla boðuþtuðu hatýrlatýlan kitapta, Selçuklu topraklarý üzerindeki yerel yöneticilerin, baðýmsýzlýk peþinde koþtuðu, sýk sýk birbirleriyle savaþtýðý ve karþýlýklý ittifaklara giriþtiði kaydediliyor. Haçlýlarýn bu uygun ortamda saldýrýya geçtiði kaydedilen kitapta, karþýlarýnda onlarý durdurabilecek ciddi bir güç olmayan Haçlý ordularýnýn Müslüman coðrafyayý yakýp yýktýðýna dikkat çekiliyor. Kitapta, durumun günümüze çok benzediðine de iþaret edilerek, bugün de yörede bir çok küçük devletçikler bulunduðu fakat bu devletlerin düþmana karþý birleþeceklerine birbirlerine karþý düþmanla iþbirliði içine girdikleri vurgulanýyor. Bu durumun Müslümanlarý zayýflattýðý gibi, düþmanýn da cesaretini artýrdýðý görüþüne yer verilen kitapta, bugün Müslümanlarýn düþmana karþý birleþmesi halinde zafere ulaþacaðý özellikle dile getiriliyor. Yazara göre, þu anda Ýslam ülkelerinde herkes sýranýn kendisine gelmesini bekliyor, sýra kendisine gelinceye kadar da dünya nimetlerinden yararlanmaya çalýþýyor. Benzetme ise çok acý: ` Týpký, kasapta kesilme sýrasýný bekleyen koyunlarýn yemlik için birbirleriyle mücadele etmeleri gibi…`
Yazara göre, müslümanlarýn bu durumdan kurtulmasý için çözüm var. O da Selahattin Eyyubi`nin yaptýðýný yapacak bir liderin ortaya çýkmasý. Yani bölgenin bütün etnik unsurlarýnýn tek bir amaç ve duygu etrafýnda birleþmeleri. Yazara göre, düþmaný yok edecek en önemli silah bu. Yazar Er, kitaba bu ismi niye verdiðini ise þöyle anlatýyor:
`Dönemin Hýristiyan dünyasý hurafeler ve cehalet içinde yüzmektedir. Din adamlarý, insanlarý doðuya göndermek ve haçlý seferine katmak için yoðun bir propagandaya giriþirler. Onlar, doðuyu derelerinden bal ve süt akan, zengin araziler ve huri gibi güzel kýzlarýn olduðu egzotik bir yer olarak tasvir ederler. Bu tasvir sonucunda Hýristiyan alemi `cennet olsa olsa doðuda bir yerdedir` demeye baþlarlar`
http://www.tumgazeteler.com/?a=1647009