Allahýn rahmetinden ümit kesmek dalalettir.
Allahýn rahmetinden ümit kesmek dalalettir.
Dostlar,
Zaten ne yaprsak yapalým sonunda sýðýndýðýmýz son nokta Allahýn rahmeti deðilmidir ?
Selamlar saygýlar
Selamün aleyküm "orhan abi" .Ellerine saðlýk böylesine güzel bir yazýyý yazdýðýn için.Allahýn rahmet kapýsý sonsuzdur.Ondaki rahmete merhamete þükürler olsun... tek sýðýnaðýmýz odur. bu günahkar halimizle yüzümüz olmayarak ona el açar ondan af dileriz...Allah razý gelsin senden "orhan abi" Allaha emanet olun ve bizleri de ona emanet edin....
Selamün Aleyküm Abilerim yazdýklarýnýzýn hepsi doðru sizleri destekliyorum.Benim de söylemek istediklerim var mutlulukhakkýnda...bence gerçek mutlulukAllahu tealayý bulmaktan geçer diye düþünüyorum.Allahýbilmeyen biri hayatýn fani güzelliklerinde belli bir zaman mutlu olduðunu sanýr fakat zaman geçince;bu mutluluklarýn kendisini tatmin etmediðini mutluluðunun geçiçi olduðunudüþündüðü zaman gerçekten mutlu olmadýðýný anlar diye, düþünüyorum ben... Diyorum ya zaten gerçek mutluluk allahý bulmaktýr.Allahu tealayý bulduktan sonra o insan gerçekten mutludur....allah ile birlikte maneviyatýndaki boþluðu doldurur allah sevgisi de gerçek mutluluk da .....ben gerçekten mutlu olduðuma inanýyorum...fazla gevezelik yaptým kusuruma bakmayýn... allaha emanet olun bizleride ona emanet edin.....
Aleyküm selam kardeþ,yalnýz tanýyamadým afedersin.
Ben kimim..?
HER IRK IRKIM OLMUÞ…HER RENK RENGÝM, HER DÝL DÝLÝM OLMUÞ…IRKÇILIÐIN GÝREMEDÝÐÝ YÜREÐÝMDEN SOR BENÝ..KÝM OLDUÐUMU MERAK EDÝYORSAN KAFKAS KARTALI ÞEYH ÞAMÝLDEN,
KUDÜS FATÝHÝ SELAHADDÝN EYYÜBÝDEN SOR BENÝ..
orhancelik27@windowslive.com
RUM ELÇÝSÝ
"Rum elçisi, Medine-i Münevvere'ye siyasi bir görüþme için gelir. Halife Hz. Ömer'in sarayýný sorar. Sorduðu kimseler:
"Halife'nin köþkü yoktur. Onun parlak bir gönül sarayý vardýr. Kendisinin dünyaya aid yalnýz, fakirlerin ve gariblerin barýndýðý gibi bir kulübesi vardýr." derler.
Rum elçisinin bu sözler üzerine dehþeti ve hayreti artar. Yükünü, atýný, hediyelerini baþýboþ býrakýr. Hz. Ömer Farûk' aramaya koyulur. Her tarafta Halife'yi sorar. Hayretle kendi kendine:
"Demek dünyada böyle bir hükümdar var ki, ayný rûh gibi, etrafýn nazarýndan gizli kalýyor!..." diye mýrýldanýr Halife'ye ram olmak için, O'nu aramaya devam eder...
Bir Arap kadýn:
"Ýþte senin aradýðýn Halife, þu hurma aðacýnýn altýndadýr! Herkes yatakta, döþekte yatarken; O, bunlarýn zýddý olan kumlarýn üzerindedir! Git de, hurma aðacýnýn gölgesinde yatan zýll-i ilahi'yi (Hakk'ýn gölgesini) gör!..." der.
Uyumakta olan Hz. Ömer'den elçiye heybet ve ruhuna hoþ bir hal gelir. Elçi, muhabbet ve heybet, birbirinin zýddý iki haslet olduðu halde, bu tezadýn kendi ruhunda nasýl birleþtiðine hayret eder. Kendi kendine;
"Ben imparator görmüþ ve onlarýn nezdinde takdir toplamýþ bir kimseyim! Onlarda hiçbir heybet görmediðim halde, bu kiþinin heybet ve muhabbeti þuûrumu izale etti."
"Bu Halife, silahsýz, müdafaasýz yerde yatýyor ve uyuyor. Ben ise, karþýsýnda bütün bedenim ile titriyorum! Bu hal nedir? Bu hal neyin nesidir? Demek ki bu heybet, Hakk'ýndýr. Þu aba giyen kimsenin deðildir!.." der.
Rum elçisi, böyle ruhi ihtilaçlar (çalkantýlar) yaþarken, Hz. Ömer (ra) uykudan uyanýr. Rum elçisi, Hz. Ömer'e ta'zim ile selam verir. Halife selam mukabele eder. Ondan sonra yüreði oynamýþ elçiyi can sarayýna alýr; huzura kavuþturur. Virane olmuþ gönlünü tamir eder. Ona, ince, derin, *****lý sözler söyler.
Elçi, hal ve makam müþahede eder.
Hz. Ömer'e aðyâr (yabancý) suretinde gelen elçi, yar olur. Bu sohbetin neþvesiyle kendinden geçer. Hatýrýnda ne elçilik, ne de bir haber verip almak kalýr...
HOÞ GELDÝN TATLI ÝNSAN
YAZDIKLARIN ÇOK DOÐRU
"""O'NU BULAN NEYÝ KAYBETMÝÞ O'NU KAYBEDEN NEYÝ BULMUÞ KÝ?"""
ALLAHA EMANET OL.
<font size=\"2\" color=\"#ffffff\" style=\"background-color: #ff0000\"><strong><em><u>*****ÜLKÜCÜLER ÝPEÐE SARILMIÞ ÇELÝKTÝR*****</u></em></strong></font>
Selamün Aleyküm "osman kardeþ" çok güzel bir yazý ...yazdýðýn için çok teþekkür ederim ..bizler bolluk içinde yaþarken yaptýðýmýz israflarýn farkýnda bile deðiliz çok yazýk ...allahu teala bize nimetlerini sunmuþ karþýlýðýný da bekler bizde bize vermiþ olduðu tüm nimetler için allaha sonsuz þükürlerimizi ve dualarýmýzý eksik etmeyelim... Allaha emanet olun bizleride ona emanet edin....
Selamün aleyküm "orhan abi"ben hatice .....geçmiþ olsun orhan abi inþallah allahýn þafi ismiyle çabucak iyileþirsin... senin ve oradakilerin miraç kandili mübarek olsun .....allaha emanet olun bizleride ona emanet edin........
Çok güzel bir yazý osman kardeþim. Paylaþtýðýn için teþekkür ederim.
...
Bu konu Gözyaþý gecelerinde Haþim Akten Hocanýn aðzýndan alýntýdýr.
Ben kimim..?
HER IRK IRKIM OLMUÞ…HER RENK RENGÝM, HER DÝL DÝLÝM OLMUÞ…IRKÇILIÐIN GÝREMEDÝÐÝ YÜREÐÝMDEN SOR BENÝ..KÝM OLDUÐUMU MERAK EDÝYORSAN KAFKAS KARTALI ÞEYH ÞAMÝLDEN,
KUDÜS FATÝHÝ SELAHADDÝN EYYÜBÝDEN SOR BENÝ..
orhancelik27@windowslive.com
Ýki komþu ülkenin hükümdarlarý birbirleriyle savaþmazlar, ama her fýrsatta
birbirlerini rahatsýz ederlerdi. Doðum günleri, bayramlar da ilginç
armaðanlar göndererek karþýdakine zekâ gösterisi yapma fýrsatlarýydý.
Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltýraþýný
huzuruna çaðýrdý.
Ýstediði, birer karýþ yüksekliðinde, altýndan, birbirinin týpatýp aynýsý
üç insan heykeli yapmasýydý.
Aralarýnda bir fark olacak ama bu farký sadece ikisi bilecekti.
Heykeller hazýrlandý ve doðum gününde komþu ülke hükümdarýna gönderildi.
Heykellerin yanýna bir de mektup konmuþtu. Þöyle diyordu heykelleri
yaptýran
hükümdar: "Doðum gününü bu üç altýn heykelle kutluyorum.
Bu üç heykel birbirinin týpatýp aynýsý gibi görünebilir. Ama içlerinden
biri diðer ikisinden çok daha deðerlidir. O heykeli bulunca bana haber
ver."
Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttýrdý. Üç altýn heykel gramýna
kadar eþitti.
Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çaðýrttý.
Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarýnda bir
fark göremediler.
Günler geçti. Bütün ülke hükümdarýn sýkýntýsýný duymuþtu ve kimse çözüm
bulamýyordu.
Sonunda, hükümdarýn fazla isyankâr olduðu için zindana attýrdýðý bir genç
haber gönderdi.
Ýyi okumuþ, akýllý ve zeki olan bu genç, hükümdarýn bazý isteklerine karþý
çýktýðý için zindana atýlmýþtý.
Baþka çaresi olmayan hükümdar bu genci çaðýrttý.
Genç önce heykelleri sýký sýkýya inceledi, sonra çok ince bir tel
getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciðin kulaðýndan soktu, tel heykelin aðzýndan çýktý.
Ýkinci heykele de ayný iþlemi yaptý. Tel bu kez diðer kulaktan çýktý.
Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dýþarý çýkmadý. Ancak
telin
sýðabileceði bir kanal kalp hizasýna kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu.
Hükümdar heykelleri gönderen komþu hükümdara cevabý yazdý:
"Kulaðýndan gireni aðzýndan çýkartan insan makbul deðildir. Bir
kulaðýndan giren diðer kulaðýndan çýkýyorsa, o insan da makbul
deðildir.
En deðerli insan, kulaðýndan gireni yüreðine gömen insandýr. Bu deðerli
hediyen için çok teþekkür ederim."