Yapýlan bir ankette,toplumun her katmanýndan insana þöyle bir sual sormuþlar:
– Bir sabah istediðiniz insan olarak kalkmanýz mümkün olsaydý,kim olarak kalkmak isterdiniz? Kim olmayý tercih ederdiniz?
Cevap yaratýlýþýn gereðidir: – Kimse gibi olmak istemezdim, yine ben olmayý tercih ederdim.
Evet, insaný böyle kendini beðenir þekilde yaratmýþtýr Rabbimiz. Ýnsan kendi kendisiyle barýþýk olsun için... Ancak, insan ne kadar kendini beðense de yine bir kýsým fazilet ve meziyetlerde eksiði olduðunu da kabul eder, onlarý da nefsinde toplamayý arzular.
Ýþte burada ben bir soru sormak istiyorum sizlere:
– Siz de bir kýsým faziletlerde eksiðiniz olduðunu düþünüyor, onlara sahip olmayý arzuluyor musunuz? Þayet öyle ise, birtakým fazilet ve meziyetlerde eksiklerinizin olduðunu kabul ediyor da, onlara sahip olmayý arzuluyorsanýz, nelere sahip olmayý arzuluyor, nasýl bir Müslüman olmayý hayal ediyorsunuz? Ahlâkýnýz, hizmetiniz nasýl olmalý?
Vehbi Yýldýz Hoca bu sorularýn cevabýný düþünmüþ, nasýl bir Müslüman olmayý istediðini Ýrfan Ordusu kitabýnýn sonunda güzel bir üslupla dile getirmiþ. Bize de örnek olur diye aynen buraya alýyoruz. Buyurun birlikte okuyalým. Bakalým bize de mesaj var mý bu dileklerde. Biz de böyle olmayý istiyor muyuz kendi içimizde.
Keþke! diye baþlamýþ Vehbi Hoca:
Keþke az konuþsa, az uyusa, az yese idim.
Fakat çok Kuran okusa, çok hadis öðrense ve çok fýkýhla uðraþsaydým ve öðrendiklerimi hem tatbik etseydim, hem de etrafýma neþretseydim. O kadar ki, Cenab–ý Hakkýn esmâsýný, Kuran–ý Kerimi ve Sünnet–i Nebeviyeyi her haliyle anlatan bir dil kesilseydim.
Keþke baþta kendi nefsimi terbiye etse idim. Fakat kendimle yetinmeyip yeni neslin de terbiye ve ýslahý istikametinde gayret gösterse idim. Öðrendiklerimi hemen gidip çevremdekilere anlatsa ve etrafa teblið etseydim.
Keþke sadece þahsî noksan ve kusurlarýmý görseydim ve onlarýn telâfisi için çalýþsaydým. Fakat benden gayri hiç kimsenin noksan ve kusurlarýna bakmasa idim. Hatta görmese ve düþünmese idim.
Keþke kimseye karþý içimde gýll–ü gýþ (iç dedikodusu) olmasa idi, kimseye kin beslemeseydim ve hiç bir Müslümanla münakaþa etmeseydim.
Ne kadar da sýk dokuyorum.
Keþke bunu kendi nefsim için yapsaydým da baþkalarý için çok müsamahalý davransaydým.
Keþke kendimi büyük görmeseydim ve büyüklere ait tavýrlara girmeseydim. Bir mecliste kavlen ve fiilen hakim ben olmasaydým. Ferdlerden bir ferd olsaydým. Ancak sorulunca veya müsaade edilince konuþsaydým. Bunun dýþýnda hep sükut etseydim.
Keþke iman eseslarýný, Kuran hakikatlerini ve sünnet düsturlarýný hem dilimle, hem de halimle neþretmeyi hayatýmýn gâyesi yapsaydým ve öyle yaþasaydým.
Keþke Resûl–i Ekrem Sallallahü Aleyhi ve Sellem ile sahabe–i kiramý (Radýyallahü anhüm) çok iyi tanýsaydým. Onlarý candan sevseydim ve onlara benzemeye çalýþsaydým.
Keþke her þeyimde sadece Yüce Allah (cc)ýn rýzasýný gözetseydim ve mükâfât olarak onunla yetinse, Onun rýzasýný kafi bulsaydým.
Huzurla kalýn…