Merhaba Sevgili Gönül Dostlarý,
Sizlerin arasýnda olmaktan çok mutluyum.Uzun bir süredir sitenizi takip ediyorum.Çok güzel bölgesel bir að kurmuþsunuz.Gerek arkadaþlýk ve muhabbet diyaloglarýnýz ve gerekse çok önemli araþtýrmalarýnýz beni oldukça etkiledi.Ben Askerligimi Birecik’te yaptým.Nizip’i de çok sýk ziyaret ederdim.Gerçekten de çok güzel hatýralarým oldu.Bu hatýralarýmý sizinle paylaþmak istedim.Umarým sizler de bir yabancý gözü ile bu yazdýklarýmý zevkle okursunuz.Hepinize en derin muhabbetlerimi sunuyorum.
![]()
Ben Askerliðimi Þanlýurfa’nýn Birecik Ýlçesi, Birecik Ýlçe Jandarma Komutanlýðýnda 287. kýsa dönem olarak yaptým. Tabiî ki Birecik’e gelene kadar geçirdiðim evrelere, kýsaca deðinmek istiyorum. Ýçinizden Eyvah! Askerlik anýlarýna girdik, çýkamayacaðýz dediðinizi duyar gibi oluyorum ama korkmayýn, sizi fazla sýkmayacaðým. Þanlýurfa’ya ilk geliþimi anlatmazsam sizlere, bir þeyler eksik kalacak diye düþünüyorum.
Benim Þanlýurfa’yla tanýþmam 2002 yýlýnýn aðustos ayýna rastlar. Sizlere, Aðustos ayýnda Þanlýurfa otogarýna inince yüzüme çalan sýcak hava akýmý, anlatmadan geçemeyeceðim. Ýlk defa bu kadar sýcak bir ortamla karþýlaþýyor ve bulunuyordum. Sanki güneþ yerin içine girmiþ ve oradan çýkmak istermiþçesine, yerden gökyüzüne doðru sýcak bir hava akýmý yükseliyordu, tabiî ki, önüne geleni kavurarak. Oralara yabancý oluþum her halimden o kadar belliydi ki; bu þaþkýnlýðýmdan kaynaklanan etrafýma tuhaf bakmamdan mý, yoksa elimde taþýdýðým valizlerden midir bilmem, birisi yanýma kadar yaklaþýp ‘Yolculuk ne tarafa’ diye, seslendi. Hani yabancý olduðunuz yerlerde, size sorulan sorulara, soru soranýn niyetini anlamaya çalýþmanýn verdiði tedirgin tavýrla, sesin geldiði sað tarafýma dönerek cevap verdim. “Alay komutanlýðýna gideceðim”. Neyse, saðolsun sevgili kardeþim, ne kadar ona ekmek çýkaramasam da yolu bana tarif etti, ben Alay komutanlýðýna ulaþtým ve teslim oldum, askerlik baþladý…
Alaya baðlý Daðyaný Karakolu’nda 17 gün kadar ‘Ýntibak Eðitimi’ aldýktan sonra, daðýtým için tekrar Þanlýurfa’da bulunan Alay komutanlýðý’na geldik. Artýk zamaný gelmiþti, eðitimin tamamdý, þimdi askerliðimizi uygulamaya baþlayacaðýmýz yerin seçimine gelmiþti sýra… Önce Ýlçelerin ismi anons ediliyor ve akabinde de oraya gidecek olan askerlerin ismi okunuyordu. Kýdemli baþçavuþ sesinin son meyanýna kadar baðýrarak BÝRECÝK dedi. ………. Abdullah ÇELEBÝ…… iþte bu benim.
Sizlere, Birecik’i farklý bir bakýþ açýsýyla anlatmaya çalýþacaðým. Daha doðrusu, bana Birecik denilince aklýmýn bir kenarýna adýyla, tadýyla yada bende býrakmýþ olduðu etkisiyle kazýnan Birecik’i, kýsaca ben, sizlere, benim Birecik’imi anlatacaðým.
Ýþte baþlýyoruz….
ANTEP FISTIÐI= Kabuk, Doyumsuzluk, Asker cebi…
Ben Antep Fýstýðýnýn ilk defa kabuklusunu ve yaþýný yiyordum. Esas benim tanýdýðým ve bildiðim Antep Fýstýðýna ulaþmak için, önce en üstündeki yaþ kabuðunu sýyýrmak lazýmdý. Ýþte o zaman karþýlaþabilirsiniz tanýdýk, yani sizin tanýdýðýnýz fýstýkla. Ha!!! hala eksik bir þeyler vardý, çünkü biz sadece kavrulmuþ halini biliyorduk fýstýðýn, ama bu yediðimiz, direk aðacýndan askerlerin cebine düþen cinsiydi Antep Fýstýðýnýn. Eylül ayýydý, bütün askerlerin cebi alabildiðine kabarýk duruyordu. Bana tuhaf gelen bu yakýþýksýz kabarýklýk, oranýn eskisi olan askerlere, hiç öyle gelmiyordu. Hatta cebi kabarýk deðilse, yani cebinde yaþ Antep Fýstýðý olmayan asker, ambiyane bir tabirle içtimaya bile alýnmýyordu. Hakikaten bütün askerler, boþ kaldýklarý tüm zamaný, o günlerde fýstýk yiyerek geçiriyordu. Bütün Askerlerin þafak karalama defterinden baþka en çok muhatap olduklarý argümandý, Yaþ Antep Fýstýðý.
Yaþ kabuðunu sýyýrýrken dilimde oluþan o tuhaf ve beni rahatsýz etmeyen tat, hala dilimin üstünde duruyor gibidir. Birde en önemlisi neydi biliyor musunuz? bu fýstýðý ne kadar yerseniz yiyin, kesinlikle doymadýðýnýz… O zaman anlamýþtým, neden askerlerin cebinin hýnca hýnç fýstýk dolu olduðunu.
NOHUT=Dürüm, Yadýrgamak, Nefis
Birecik’te askerlik yaptýðým Ýlçe Jandarma Komutanlýðý, þehrin merkezindeydi. Bunun þöyle bir anlamý vardý; Birecik’te yaþananlara, oranýn kültürüne, yaþam tarzlarýna bire bir þahit oluyorduk. Hala kendimizi çok þanslý sayarým, haklý olarak. Duyduk ve daha sonradan tecrübe edindik ki, Birecikliler sabahlarý nohut dürüm yerlermiþ. Ýlk duyduðumuzda, kültüre yabancý olmamýzdan dolayý “O da neymiþ, Hadi ya sabah sabah” deyip yadýrgadýk. Sonrasý mý? Sen misin o… Ýstinasýz her sabah, kaçamak yapmayý bile göze alarak yediðimiz Nohut Dürüm, bir alýþkanlýk haline geldi bizlerde. Bilirsiniz Askeriyelerde dýþarýdan bir þeyler almak ve yemek, yasaktýr. Nohuttan sadece leblebi olmuyormuþ…sonuç mu NEFÝS!!! Ne yapayým ki, tatmamýþ olanlara üzülmekten baþka.
SIFIR= Çay Ýçmek, Dinlenme, Hafta Ýzni
Yukarýdakileri okuyunca, eminim birçoðunuz beni, adý ‘Sýfýr’ olan bir otelden bahsediyorum zannettiniz. Birecik’te ‘Sýfýr’, Fýrat Nehri’nin kenarý için kullanýlan bir tabirdir. Askerler Hafta izinlerinde çarþýya çýkarken, ‘Sýfýr da buluþalým’ diye sözleþirler birbirileriyle. Orada bulunan çay bahçeleri, askerlerin en uðrak yeridir. Büyük dinlenme yeridir, en büyük zevkidir askerlerin, Fýrat Nehrinin hýþýrtýsýnda oturupta çay yudumlamak. Ýþte biz ruhumuzu burada dinlendirir, en güzel hayallerimizi suyun derinliklerine dalarak kurar ve umutlarýmýzý Fýrat’ýn serin sularýna býrakýrýz, sevdiklerimize ulaþsýn diye… Þu Fýrat’ýn suyu akar serindir…..
CÝÐER= Nohut, Vazgeçilmez, Týrnaklý Pide
Ciðer dürümü de nohut dürümünde olduðu gibi, bizim yine zanlý yaklaþýmýmýza maruz kalan, tepkiyle karþýladýðýmýz bir olguydu. Çok hakký geçmiþtir inanýn bize, ‘Ciðer Dürümü’nün. Ýnþallah hakkýný helal eder. Ama biz, bu acemiliðimizi, bu hatamýzý askerlik boyunca býkmadan usanmadan ciðer dürümü yiyerek, ‘Ciðer Dürümü’ne hakkýný vererek, ona olan hakkýmýzý ödemeye çalýþtýk. Ciðerin týrnaklý pideye uyumu, kuþkusuz süper. Bence Dünyada ki en iyi ikililerden birisidir týrnaklý pideyle ciðer… Ne kadar karnýnýz tok olsa da her zaman için ‘Ciðer Dürüme’ yer vardýr midenizin bir köþesinde. Bizim öyleydi…
KELAYNAK= Bir Gün, Çok Mutlu, Özel
Kelaynaklarý bence özel yapan iki özellikleri var. Bunlardan birincisi ve tabiî ki en önemlisi, dünyada ‘tek eþli’ olan tek hayvandýr onlar.. Biraz açacak olursak, kelaynaklar ömrünün sonuna kadar sadece, bir eþle beraber olurlar. Sözüm ona, hani bizlerde söz veriyoruz ya, nikah memurunun karþýsýnda, hastalýkta ve saðlýkta ömür boyu birbirimizi yarý yolda býrakmayacaðýz diye. Bunu baþaranlara deðil, sözüm ona hitabým baþaramayanlara, onlara kelaynaklarý örnek gösteriyorum, görüp feyz alsýnlar diye.
Kelaynaklarý özel kýlan ikinci özellik; Bu nadide kuþlarýn sayýlarýnýn da, nadide olmaya yüz tutmasýdýr. Ama bu konuda benim gönlüm çok ferah çünkü bir günümü ayýrarak, özellikle bu güzel kuþlarý için hazýrlanan, koruma proðramýna alýndýklarý Çiftliðe gittim. Gördüðüm manzara benim gönlüme su serpti. Ben bu çiftliði gördükten sonra, kelaynaklarýn nesillerinin tükeneceði ihtimaline, inanmýyorum. Gerçekten bunun hazýrlanmasýnda emeði olan herkese teþekkürü bir borç bilirim. Çiftlikte onlar için, her þey doðal bir ortamda hazýrlanmýþ, onlarý ben, çok mutlu gördüm, neslimiz tükeniyor falan diye üzüntü içerisinde deðiller, onlara deðer verildiði biliyorlar. Ne mutlu onlara bunu saðlayan insanlara. Bir gün mutlaka onlarý görün ve bu güzel kuþla tanýþýn, derim ben…
KEBAP= Çok büyük, Kebabcýk, Leziz
Hiç kusuruma bakmayýn, sizin buralarda Ýstanbul’da ve sair diðer yerlerde kebap diye yedikleriniz, kesin söylüyorum, kesinlikle kebap falan deðil KEBABCIK, KEBABCIK. Kandýrýlýyorsunuz yazýk
Ben bu kadar büyük þiþte kebabý, ilk defa görüyor ve yiyordum. Þiþ deðil sanki Payitaht IV. Murat’ýn kýlýcý… Lokantadaki þiþlerle, birde kalkan bulursanýz, çok rahat kýlýç-kalkan ekibi kurulur.
Þimdi gerçekçi olun, tabiriyle münahhassýr birli(tekli) kebapla hiç doyduðunuz oldu mu? Ben de sadece Birecik’te yediklerimle doymuþtum. Anadolu insaný bol kepçe çalýþýyor, gönlü zengin. Tadý mý? Leziz, tariflere sýðmaz….
KÖPRÜ= Muhteþem, Teskere, Otobüs
Birecik’ten Nizip’e giderken Fýrat Nehri üzerinde en az Fýrat kadar muhteþem bir köprü, altýnda da Birecik’in en güzel ve en büyük parklarýndan birisi vardýr. Bu köprünün askerler için, teskere açýsýndan stratejik bir önemi vardýr. Çünkü teskeresini alan her askerin bineceði otobüs, bu köprüden geçer. Köprünün altýnda oturup da zevkle çayýmýzý yudumlarken, birbirimize, “Bir gün bizde bu köprüden geçeceðiz deðil mi?” ve hemen köprüye hitaben ‘bekle bizi’ dediðimiz söylemler, hala kulaklarýmda çýnlar gibi taze ve canlý…
ÖGRETMENEVÝ= Oðlum, Eþim ve evci izni
Birecik çok güzel bir Öðretmenevine sahip, konforuyla sizi þaþýrtabilir. Öðretmenevinin benim için önemi çok büyük, neden mi? Çünkü askerlik süresince anýlarýný yaþattýðým ve hasretlerini çektiðim, onlar için umut beslediðim, hayatta en çok deðer verdiðim iki varlýk oðlum ve eþimle iki güzel geçirdiðim yerdir öðretmenevi. Eþimle, Oðlum Osman Özkutay’ýn beni ziyarete geldikleri ve onlarla geçirdiðim, benim unutamadýðým iki gündür.
Ben eminim ki askerlik yaptýðý yeri, tekrar görmeye giden çok az insan vardýr. Ya da bunun hayalini kuran. Biz eþimle bazen sohbet arasýnda Birecik’ten bahseder, tekrar görmek istediðimizi, tekrardan oraya gitmek isteyiþimize tanýk oluruz, birbirimizin.
FOTOÐRAF= Kare, Arkadaþlýk, Anlam
Hakikaten askerlikte çekilen fotoðraflarýn, herkesin fotoðraf albümündeki yeri ayrýdýr. Onlar daha bir özenle korunur, onlara daha bir hoþ bakýlýr, daha bir süslenerek anlatýlýr. Askerlik arkadaþlýklarý çok baþkadýr. Hele onlarla çektirdiðin fotoðraf karelerinin, hatýralara yüklediði anlam daha bir bambaþkadýr. Bende dayanamayýp bir tanesini sizinle paylaþtým bile, þimdiden derginin çýkacaðý günü bende sabýrsýzlýkla bekliyorum.
ASKERLÝK= Kutsal, Þafak
Vatan deyince bizim için akan sular durur. Vataný korumak, bizim için en kutsal duygudur. Asker olmak her Türk Gencinin hayalidir. Mehmet Akif ERSOY bunun bilincine dayanarak dememiþ midir? Ýstiklal Marþýmýzýn dizelerinde, Kim bu cennet vatanýn uðruna olmaz ki feda … Ama yinede vataný korumak için harp sanatýnýn öðrenildiði yerler olan Asker ocaklarýnda, askerlerin en tipik özelliðidir ‘þafak’ saymak. Bu konuyu Umut kelimesine baðlayarak sizlere veda etmek istiyorum.
UMUT= Tuz, Ekmek, Her yerde
Askerlikte ‘Umut’; (yapanlar çok iyi bilirler) tuzla ekmek gibi eksik olmaz sofranýzdan,eksik olmaz gönlünüzden. Umut hep tazedir, her yerdedir. Biz Türkler, ne kadar asker olarak doðsak ta, teskere alýp ta, sevdiklerine kavuþma hasreti saklýdýr, bu duyulan Umutun içinde. Budur son hücrene kadar hissedilen gönlünde. Her güzel þeyin deðil, her þeyin bir sonu var. Duamýz sonumuzun, kötü son olmamasý dileðiyle….
BÝRECÝK=Bileþke, Tebessüm
Birecik, aslýnda bana bu yazýyý yazdýran sebep. Yukarýda anlattýklarýmýn bir toplanma yeridir Birecik. Birecik, benim her zaman anarken yüzümde tebessüm oluþturacak bir yer, bir mekan, benim için önem arzeden bir kelime. Aslýnda Birecik, bu yazýmda kelime vererek bana neyi anýmsattýðý sorusuna verdiðim cevaplarýn, bir bileþkesi. Birecik, benim bir gün mutlaka tekrar gideceðim bir yer.
Aslýnda bu yazýmda ki amacým; Birecik’te yaptýðým askerlikten yola çýkarak, Birecik’i benim anladýðým dilde sizlere aktarmaktý. Orada edindiðim ve üzerime kattýðým deðerleri, oralý olmayan benim aðzýmdan, sizlere anlatmaktý… Tekrar buluþmak dileðiyle Hoþçakalýn.Saðlýcakla….