Baþörtüsü EvrenseldirYeniden tartýþmaya açýlan baþörtüsünün dini sembol mü yoksa siyasi simge mi olduðu konusunda kurumlar arasýndaki mutabakat hâlâ saðlanabilmiþ deðil. Bu da gayet doðal. çünkü, bu olay problem olarak gündeme getirildiðinden bu yana, bilerek hep ideolojik yaklaþýmlarla ele alýndý. Bugün de öyle görülmesi malûm kesimlerce ýsrarla sürdürülüyor.
Ýster baþörtüsü deyin ister türban, kadýnlarýn en tabii temel hak ve özgürlükleri kapsamýnda deðerlendirilmesi gereken bu kýyafet þekli veya modelini tartýþmaya açmak, tarihi gerçeklere ters düþer. çünkü, baþörtüsü ne ideolojik bir iþaret, ne siyasi bir simge, ne de dini bir semboldür. Baþörtüsü, tüm dünya kadýnlarýnýn ortak giydiði evrensel bir giysidir. Baþörtüsünün tarihi de, insanlýk tarihi kadar eskidir. Þöyle dünyaya bir göz atarsanýz tüm coðrafyalarda baþörtüsünün giyildiðini görürsünüz.
Hangi inanca mensup olursa olsun, hangi ülkede yaþarsa yaþasýn tüm dünya kadýnlarý baþörtüsünü bilirler ve baþlarýna örterler. Baþörtüsünün dini bir sembol sayýlabilmesi için, sadece o dine inanan kiþiler tarafýndan giyilmesi, diðer din mensuplarý tarafýndan giyilmemesi gerekir. Oysa, sadece o dine inanan veya baþka dinlere inanan ve hatta hiçbir dine inanmayan kadýnlarýn da her devirde baþörtüsü taktýklarý bir vakýadýr.
“Siyasal simge“ meselesine gelelim. “Baþörtüsü siyasal bir simgedir” demek, tutarsýz ve mesnetsiz bir iddiadan öteye geçmez. Siz baþýný örten kadýnlarýn sadece tek bir partiye mensup olduðunu söyleyebilir misiniz? Diðer partilerde baþörtüsü takan hiç mi bayan yok! Býrakýnýz MHP, DP, BBP, DTP ve TBMM dýþýndaki diðer partileri, herkes bilir ki, bugün baþörtüsü yasaðýný “siyasal simge” diye hararetle savunan CHP ve DSP’de bile baþý kapalý binlerce kadýn mevcuttur. Peki bu nasýl siyasi bir simge oluyor?
Konuyu biraz daha somutlaþtýralým. Mesela, Hýristiyanlarýn Haç’ý dini bir semboldür. çünkü, bunu sadece Hýristiyanlar giyer, takar ve kullanýrlar. Yahudilerin baþlarýna giydikleri kippa da böyledir, dini bir sembol olarak Yahudilerden baþkasý kippa’yý giymez. Ama, baþörtüsü böyle mi?
Baþörtüsünü, Müslüman olan da, olmayan da, Hýristiyan da, Yahudi de, dinli de dinsiz de herkes giyebilir ve giymektedir. Bunu, sýrf Ýslam’ýn emri olduðu için “þeriatçýlýðýn simgesi” gibi gösterip “laikliðe aykýrý” teraneleriyle engellemeye çalýþmak, kurnazca bir tuzaktan ibarettir ve gerçeklerle asla baðdaþmaz. Bu konunun çözülmesi, tartýþmalarýn ve istismarýn bitmesini istemeyenlerin iþine gelmeyeceði için ortalýk velveleye veriliyor. Artýk bu oyunu bozmak lazým…
Tekrar vurgulayalým: Ýnsanlarýn vücûdunu örten elbisenin ayrýlmaz bir parçasý durumundaki baþörtüsü, insanýn yaratýlýþýyla birlikte fýtri bir ihtiyaç olarak tarihte yerini almýþ ve tüm kadýnlarýn tarih boyunca ortak olarak kullandýklarý evrensel bir giysi konumundadýr. Bu giysiyi yasaklamak, bir insanlýk suçudur. Ayrýca, kadýn haklarýna ve giyim özgürlüðüne saldýrýdýr. Bu saldýrý, amacý itibariyle sadece Müslüman kadýnlara yönelik gibi görünse de, aslýnda tüm dünya kadýnlarýna yönelik genel bir saldýrýdýr.
Kadýnlarýn þahsýnda, insan haklarýna ve giyim özgürlüðüne yapýlan bu saldýrýya karþý çýkmak, her kadýn ve erkeðin vicdani bir görevdir.(Alýntý M.E.Parlaktürk)---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
BAÞÖRTÜSÜ LAÝKLÝÐE TERS DÜÞERMÝÞ
Gazeteler manþet atýyorlar: “Danýþtay da taraf oldu.”
Ne demiþler diye bakýyoruz. özeti þu: “laikliðin, Cumhuriyetin özü ve ulusal yaþamýn temeli olduðu gerçeðinden hareketle dinsel kaynaklý düzenleme ve giriþimlerin Anayasadaki laiklik ilkesi ve laik eðitim kurallarý karþýsýnda demokratik bir hak olduðu iddiasýnýn savunulamayacaðýný” vurgulamýþlar.
Daha da özeti, baþörtüsü serbestliði laikliðe ters düþermiþ.
Sahi mi?
Acaba?
Neden kuþkuluyuz sebebi var.
Bu ülkede her olayýn sanki iki hükmü var, adamýna göre deðiþik hüküm verilir.
örnek mi?
O kadar çok ki…
Alýn size bir sürü örnek:
Bizim baþkan din adamlarýný iftara çaðýrýrsa, çaðdaþlýk olur. Sizin baþkan çaðýrýrsa, irtica.
Bizim baþkan iftar için mesaiyi biraz öne alýrsa, uyum olur. Sizinki alýrsa, iftar dini bir eylem olduðu için ona göre devletin zaman tanzimi laikliðe aykýrýdýr, iptal olunur.
Bizim çocuklara inancýndan, mezhebinden ötürü baský yapýlýrsa hemen mektup yazýlýr:
“Günümüzde insanlarý mezhebine, dinine, inancýna, ýrkýna, cinsiyetine göre ayýrmak, kimlik ve kiþiliklerine göre tarif etmek, hak ve özgürlüklerini kýsýtlamak, ayrýþtýrmak, dýþlamak, hele hele insanlarýn dini inancýný, mezhebini, ýrkýný suçlama konusu yapmak hiçbir þekilde kabul edilemez ve hoþ görülmez. (...) Bu saldýrganlýðýn mutlaka hesabýnýn sorulmasý gerekir."
Sizin çocuklara yapýlýrsa,eller yumrukla sýkýlýr ve öfkeyle avaz avaz baðýrýlýr:
“Ýrtica ile mücadelede asla taviz verilemez. Demokrasi ve insan haklarýný istismar etmelerine asla göz yumulamaz.”
örnekleri çoðaltalým mý?
Peki gerekmez.
Yukarýdaki mantýða göre laikliðe ters düþen bir sürü mevcut yasalar var yürürlükte olan. Peki onlar ne olacak þimdi?
Ýsterseniz örnekler verelim.
Eðer “baþörtüsü dinin emridir. Onunla ilgili düzenleme laikliðe aykýrýdýr” denilecekse, o zaman sýký durun:
Anne ile evlenmeyi de din yasaklar. Bir insanýn annesi ile evlenmesi din açýsýndan haramdýr ve yasaktýr. Yürürlükteki laik medeni hukukta da bu yasa aynen vardýr, yani anneyle evlenme yasaktýr.
Ne olacak þimdi?
Yukarýdaki mantýða göre, “öyleyse laikliði koruma adýna bu yasak derhal kaldýrýlmalý ve isteyenlere anneleriyle evlenme serbestliði getirilmelidir. Böylece hem kendimiz laikliði ihlalden kurtulmalý, hem de bütün dünyaya nasýl laik ve çaðdaþ olduðumuz gösterilmelidir.”
Yine kýzlarla, kýz kardeþlerle, hala ve teyzelerle evlenmek de dinin haram kýldýðý yasaklarý arasýndadýr. Ayný yasak mevcut medeni hukukta da vardýr.
Ne olacak þimdi?
Yukarýdaki mantýða göre olacak olan bellidir. “Bu yasaðýn varlýðý laikliðe ters düþer. öyleyse laik medeni hukuktan bu yasak da derhal kaldýrýlmalý, isteyenlere kýzý, kýz kardeþi, hala ve teyzesi ile evlenme imkaný saðlanmalýdýr. Böylece hem devlet ve hukuk dinden korunmalý, hem de bütün dünyaya laiklikte örnek olmalýyýz. Bizim gibi batýcý, laik, çaðdaþ, aydýnlanmacý, uygar insanlara da bu yakýþýr.”
Bu mantýkla sayarsak bu konuda daha ne örnekler buluruz… Fesüphanellah!
Tevbe ya Rabbî, estaðfirullahelazîm! Yâ Rabbî, bilip bilmediðimiz yere eðer bizim elimizden, dilimizden, gözümüzden, kulaðýmýzdan ve sair âzâ-i cevarihlerimizden kelime-i küfür, hata, isyan, þirk, bühtan, mâlâyânî her ne ki sâdýr ve vâkî oldu ise biz onlarýn cümlesinden tevbe ettik, nadim olduk, bir daha ol iþleri iþlememeðe azm-ü cezm-ü kast eyledik…
Yahu derdimizi anlatýrken hýrsýzýn aklýna ip, þeytanýn aklýna iþ düþürmüþ olmayalým…
Aman kimse þeytanýn “gör” dediði yerden bakmasýn…
Hayret bizi hangi vadilere attý görüyor musunuz?
Nerdesin insaf?
Nerdesin iz’ân?
Nerdesin ey akl-ý selîm? (alýntý Cemal Nar)