<div align="justify"
Neden saçlarýný gördüðümüz kadýnlar, sadece kendilerini temsil ediyor da, saçlarýný görmediðimiz kadýnlar “türbanlýlar” olarak genelleþtirilip; birinin þahsýnda, bütün öteki türbanlýlarýn “dövülebileceði” bir temsil mekanizmasý olarak iþlevselleþtiriliyor? Neden saçlarý görünmeyen kadýnlar, bazen “eþek” olarak, bazen de “semer” olarak ama daima “dövülen” konumuna mahkum ediliyor? Üstelik sadece saçlarý görülmeyen bir kadýnýn konumu üzerinden deðil, saçlarý görünmeyen kadýnýn kocasý vesilesiyle de derin bir çukura itilerek üzerine toprak atýlýyor, bir yekun olarak resmedilen baþörtülüler! Her vesile ile. Bakan eþi tek baþýna mý yemek yedi? Bir hafta bütün tesettürlü kadýnlarýn ne kadar horlandýklarý üzerinden gündem patlamasý yaþanýyor. Ya da “fýrýncýnýn karýsý” hikayesinde yaþananlar. Kimlik vurgusunun ille de türban üzerinden yapýlmaya çalýþýlmasý antitürbanist tavrýn en önemli göstergesi. Saðlýk Bakaný Recep Akdað'ýn eþi ile ilgili olarak atýlan manþet! Bir kadýnýn saçlarý görünmüyorsa, yani kendini mahrem olarak konumlandýrýyorsa laik yazarlarýn aklýna bu “maðduriyeti” talan etmekten baþka bir þey gelmiyor mu? Söz konusu kadýn bir bakan eþi. Her ne vesile ile olursa olsun medyada kendinden bahsetmeye çalýþan bir “magazin girl” deðil. Geçirdiði operasyonu haber deðeri yüksek bir mesele haline getiren talan edilebilir mahremiyete denk düþmesi deðil mi? Ve en mahremi parçalayan o baþlýk, “artýk yeter” dedi. Haber yapmak yetmiyor biraz daha dikkat çekici olmasý için üzerine köþe yazýsý yazýlýyor. Neden? Çünkü Þeyma Akdað þimdiye kadar medyaya hiç “düþmemiþ” bir kadýn. Kýyafetini rükuþ bulma hakkýný bile vermedi moda tanrýlarýna. Þunu anlamanýzý istiyorum: Gayri ahlaki olaný yapmýþ olan herkese benim mesafem ayný. Farkýmýz nerede? Ben gayri ahlaki olaný tanýmlarken dini ilkeleri merkeze alýyorum. Ahlaký dinden baðýmsýzlaþtýrdýðýmýz zaman kimin neyi nereden tanýmladýðý konusunda sýnýfsal bir karmaþa çýkýyor ortaya. Laik zihniyet, kendi sýnýfý söz konusu olduðunda hiçbir þeyi gayri ahlaki olarak tanýmlamak istemiyor. Tanýmladýðý zaman “ahlakçý” olmaktan korkuyor. Ama islami kesimde yer alan, ya da daha önce yer aldýðý bilinen kiþi/ler söz konusu olduðunda ahlakçý olmaktan korkmuyor. Yanlýþ anlaþýlmamak için Belbim baþkanýnýn adeta suçunu ifþa etmek olarak yorumlanacak fotoðraflarýnýn ve o fotoðraflarý “anlamlandýrmak “ üzere düzenlediði basýn toplantýsýnýn tutulabilir hiçbir tarafýnýn olmadýðýný belirtmek isterim. Fakat kiþileri merkeze alarak “tencere dibin kara seninki benden kara” yaklaþýmlarýyla saðlýklý tartýþmalar ve eleþtiri ortamlarý oluþturmak mümkün deðil. Eli kalem tutanlarýn, akledip fikir serdedebilecek olanlarýn eylemlerin yanlýþlýðý üzerinde durmayý ilke edinmesi gerekiyor. Eylem nedir: Zina. Zina kötü müdür deðil midir? Söz konusu kiþiyi eleþtirenler bunu söyleyebiliyor mu? Yoksa kendi sýnýfý için bir hak ve modernlik olarak gördüðü “metres kurumunu” sadece muhafazakarlar (neyi muhafaza ediyorlarsa artýk!??) için ayýplanacak bir þey olarak görmekte ýsrarlý mý davranýyor. Ayýplamadan önce suçun tanýmýnda birleþmemiz gerekmiyor mu? Ertuðrul Özkök “Güzin abla” köþesindeki zihniyet deðiþimini fark ediyordur elbet. Güzin abla hastalanýncaya kadar (ki artýk vefat ettiði için o köþeyi kýzý yazýyor galiba) saðduyulu yaklaþýmlarý ile okuyucusunun dert ortaðý idi. Evli erkeklerle iliþkisi olan kadýnlara bu yol çýkmaz sokak diyerek akýllý uslu tavsiyelerde bulunurdu. Ama artýk Postmodern Güzin abla birinci eþlerden deðil, sevgililerden yana. Daha bir yýl önce merkez medyanýn ceza kanunu kapsamýnda zinayý suç kabul etmemek üzerinden verdiði mücadeleyi unutacak mýyýz? Merkezin yaptýðý her türlü yozlaþmaya “çevre” nin çürük aktörleri de talip. Çünkü din bir muhitin içinde yaþanýr. Muhit “irtica tehdidi” bahanesiyle talan edilirken, “muhafazakar” olduðunu söyleyenlerin neyi muhafaza edeceklerini bekliyoruz ki? Para paydasýnda eþitlenenler ayný markalarý, ayný mekanlarý, ayný zaman anlayýþýný ve ayný “iliþkiler” i paylaþýyor. Fark nerede? Laikler bir fark olmasýný sahiden istiyorlar mý? Sýnýf atlayan “eskitilmiþ dindarlar”ýn istemediðini poz poz görüyoruz da… .</div
Fatma Karabýyýk Barbarosoðlu
http://www.dunyabulteni.net/yazi_det...&yazar=175.