-
Bekir Şenden Yorumlar
TÜRKİYE 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak olan genel seçimlere endekslenmiş durumda. Bu seçim aslında Türkiye için genel seçimin dışında DEMOKRASİ SEÇİMİ olacaktır diye düşünüyorum. Malumunuz 27 Nisan 2007 tarihinde yaşanan muhtıra krizi ve hemen ardından Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu 367 kararı ile sarsıldık ama şükürler olsun yıkılmadık. Anayasa Mahkemesi sonunda 367 için gerekçesini açıkladı. TBMM Başkanlığı için böyle bir şartı aramayan mahkeme gerekçesinde siyasi partilerin cumhurbaşkanını seçerken uzlaşma yolunu aramalıdır ifadesini kullandı. Elbette bizler uzlaşmadan yanayız, ancak bu uzlaşma sadece bu dönem için değil her zaman yapılmalıdır diye söylemekten kendimizi alamıyoruz. Türkiye'yi bölmek isteyen dış güçler ve buradaki işbirlikçilerine en büyük dersi Türk halkı 22 Temmuz 2007 seçiminde muhakkak gösterecektir. Milletimiz perde arkasında oyunu kullanırken elini vicdanına koymalıdır ve ona göre kararını vermelidir. Tabi bu karar ne olursa olsun herkesin buna saygı göstermesini temenni ediyoruz. Çünkü artık karar TÜRK MİLLETİ’ nindir.
22 Temmuz 2007 tarihinde sandıktan ne çıkar?
22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak olan genel seçimlerde 42 milyon 533 bin 41 kişi sandık başına giderek oy kullanacak. Bu seçimlerde katılımın yüzde 80 ile 85 arasında olması tahmin ediliyor. Günlerdir yapılan anketlerde Ak Parti ile CHP’nin baraj sorunu yaşamadığını, MHP, GP ve DP’nin barajı zorlayacağını gösteriyor. Benim şahsi düşüncem bu dönem yüzde 10’luk barajı 3 parti aşar. Ak Parti ile CHP dışında 3.partinin barajı aşması muhtemeldir. Tabi bunun dışında DTP’li bağımsız adaylar, BBP’li bağımsız adaylar ile ANAP eski Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ında meclise gireceği kanaatindeyim. Bu seçimlerde hangi partinin kaç milletvekili çıkaracağı yüzde kaç oy alacağını tahmin etmek biraz zor görünüyor. Türkiye’de bazı kesimin CHP-MHP koalisyon hükümeti için uğraştığını biliyoruz. Ancak yapılan anketler ve yaptığım analizlere göre, Ak Parti tek başına yine iktidara gelecektir.
Peki sandıktan nasıl bir dağılım çıkar?
Siyasi Parti Oy Oranı Milletvekili Sayısı
Ak Parti 39-42 345
CHP 18-21 115
Barajı aşacak 3.parti 10-12 61
Bağımsız adaylar 6-9 29
Tabi bu oranlar yapılan anketler ve analizler sonunda ortaya çıkmaktadır. 22 Temmuz 2007 tarihinde sandıktan ne çıkarsa çıksın Türkiye için hayırlı olsun yeter.
Saygılarımla…
Gazeteci-Yazar Bekir Şen
-
İktidar partilerinin yıprandığını ve oy kaybettiğini zaten biliyoruz.
Aynı şekilde muhafazakar kesiminde Cumhurbaşkanlığı seçiminde yara aldığını biliyoruz.
Bence bu seçim bu iki etkenin çekişmesi olacaktır.
Bakalım hangisi kazanacak.
-
Sayın Bekir Şen,
güzel bir analiz yapmışsınız, teşekkür ederim.
-
Bekir abi istediğiniz gibi bir tespit yapmışsınız tebrik ederim
-
BENCE BU HALK BU HUKUMETE FAZLASINDAN AVANS VERMİŞTİ ZATEN:367 milletvekilini kimse almamıştı,367 den birşey yapamadıysa 500 de alsa birşey yapamayacagı belli .görünen köy kılavuz istemez.dört bucuk senede hastane hariç ne yaptı.efendim dolar yukselmedi,benimmi faydamatürkiyeyi sıcak para cenneti yaptılar,gelen paralar sadece borsa ve faizde.adamlar yani govurlar parasına para kattı.görmek lazım bunları .arkadaşlar birazcık gercekçi olalım cari acıgın boyutundan haberiniz var herhalde.türkiye tüketim ülkesi oldu .SİZ RAZI İSENİZ BU YÖNETİM ŞEKLİNE ;MERAK ETMEYİN;BİZ SİZDEN DAHA DAYANIKLI VE SABIRLIYIZ ALLAH IN İZNİYLE:saygılar.
-
1994 yılı Mart ayını çok iyi hatırlıyorum. Gazete ve televizyonlarda anket üzerine anket yayınlanıyordu. Bu anketler öylesine pespaye ve amatörce takdim ediliyordu ki aklınız durur. Bir parti anketin birinde birinci gösterilirken diğer ankette ancak beşinciliğe talim ediyordu. Ama tüm anketlerin adeta tek bir ortak noktası vardı. Bu anketlerin hemen hemen hepsinde Refah Partisi ilk üçe dahi giremiyordu. Seçim sonuçlarıyla anketler arasındaki büyük çelişkiler sonucu seçim dönemlerinde anket yapılması çıkarılan bir kanunla yasaklandı. Refah’ın geliyorum diyen seçim zaferi Türkiye’de birçok kamuoyu araştırma şirketini adeta “madara” etti.
O dönemde Milliyet’ten Hasan Pulur’un çaresiz çıkışına hepimiz tanık olduk. Pulur anketlerle ilgili yazısında “Halk yanıltıldı. Zülfü birinci diye ona yüklendiler. RP’yi hemen hiçbir kuruluş dikkate almadı. Bakalım gelecek seçimlerde kimler, milyonları, bu paralı pompacılara kaptıracak? Her seçimin galipleri, mağlupları vardır. Bu seçimin en büyük mağlupları da bazı kamuoyu araştırma şirketleridir ve elbette ekranlarda ‘al gülüm ver gülüm’ oyunu oynayan bazı medya bülbülleridir.”
Sabah Gazetesi’nin British Gallub’a hazırlattığı anket en komik olanıydı bence. Seçimden bir gün önce yayınlanan bu araştırmada SHP’yi üç büyük şehirde de favori gösteriyordu.
İstanbul’da SHP adayı Zülfü Livaneli yüzde 25.7 ile en önde gösterilirken seçimden birinci çıkacak olan RP adayı R. Tayyip Erdoğan yüzde 16.7 ile ancak dördüncü sırada yer alabildi. Ankara ve İzmir’de de durum ayniyle böyleydi. Gazete anketleri ise seçim sonuçlarına teğet bile geçememişti.
Peki bu koskoca, anlı şanlı araştırma şirketleri neden bu trajikomik duruma düşmüşlerdi? Bunun en güzel cevabını Türkiye’de bu işin duayeni olan KONDA Araştırma Şirketi’nin müdürü Tarhan Erdem şöyle veriyordu: “Siyasi parti liderlerinden bir kısmı, hile yapsın diye birçok kamuoyu araştırma şirketini finanse ediyorlar.”
Bu iddianın sahibi yalnızca Tarhan Erdem değil. Pazarlamacı ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği Başkanı Nezih H. Neyzi’de aynı suçlamayı yöneltiyordu: “Siyasi partilerden aldıkları direktif doğrultusunda araştırma yayınlayan şirketlerin varlığını biliyoruz. Biz onları, kendi içimizde kalmak suretiyle şimdilik uyardık. Yani para alarak birinci göstermiş. Olmaz böyle birşey.”
Ben naçizane, 22 Temmuz Seçimlerinde de aynı manzara ile karşılaşacağımızı öngörüyorum. Türkiye’de faaliyet gösteren adına araştırma şirketi diyen bu şirketlerin çoğunun yeterli ve tarafsız olduklarına; gerekli eğitimi almış yeterli sayıda personel çalıştırdıklarına ve ideal örneklem sayısı ile bu işi yaptıklarına inanmıyorum.
* * * * *
Seçimlere dair kişisel kanaatim Milli Görüş tabanı ve partisinin bir kez daha bu yanlı ve kifayetsiz şirketleri “madara” edeceği yönündedir. Sokaktan aldığım izlenim budur. Tahminime göre tıpkı 27 Mart 1994 Yerel Seçimlerinde hatta Aralık 1995 Genel Seçimlerinde kendisine asla şans verilmeyen Refah Partisi’nin yaptığının bir benzerini Saadet Partisi yapacak ve bu seçimin sürpriz partisi olarak Meclise girecek.
AKP tabanı şu anda özellikle muhtıra sonrası izlenen tutarsız ve teslimiyetçi siyasetten, kendine benzeyen iki yüze yakın milletvekilinin bir kalemde ıskartaya çıkarılmasından, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde izlenen ketum ve akim stratejiden, ülkeyi yangın yerine çeviren terörü yeniden Irak’ın kuzeyinde hortlatan ABD ve uşağı Peşmergelere sert cevap verilmemesinden ve en önemlisi 84 yıllık cumhuriyet tarihinde zinanın bu iktidar döneminde suç olmaktan çıkarılmasından bir hayli rahatsız.
Ben şahsen 2002 seçimlerinde ödünç olarak AKP’yi destekleyen Milli Görüşçü “main stream” kesimin yeniden kendi partilerine döneceğini, bunun yanında seçimlere katılmayan BBP ve ANAVATAN’ın muhafazakar tabanının da Saadete oy vereceğini düşünüyorum. Bu gerçekleşirse Saadet Partisi fazlasıyla barajı aşar.
Şimdilerde yayınlanan SONAR anketi gibi anketlerin doğruluğuna asla inanmıyorum. SONAR zaten hiçbir seçimde sonuca yaklaşamamıştır. Anladığım kadarıyla SONAR’a bir ihale verilmiş ve Demokrat Parti, Genç Parti ve MHP’nin barajı aşmaları için bir ittirme yapması istenmiş. Bunu yaparken de en son Yerel Seçimlerde % 5′i aşmış olan Saadet Partisi ancak ve ancak % 1.9′luk diğerleri içinde gösterilmiş. Buna kargalar bile güler.
Bu tür yönlendirme anketlerinin en büyük amaçlarından birisi de, “aman oylarınızı zayi etmeyin, israf etmeyin ve barajı geçemeyecek olan partiye oy vererek AKP’nin iktidarını engellemeyin”dir. Yani iktidara gelecek olanı ve barajın altında kalacak olanı belirleme gayretidir, toplum ve siyaset mühendisliğinin bir parçasıdır.
Bekleyip göreceğiz. 23 Temmuz sabahı değil, 22 Temmuz saat 18’de anlayacağız neyin ne olduğunu. Bunun için biraz daha zamana ve sabra ihtiyacımız var.