Seçen ve Seçilen

Seçen ve Seçilen
Herkes yönetmek ister, karar vermede öncü olmak ister.
Ne yazık ki karar verme makamı uygulama yapanlardan daha az sayıda insandan oluşur. İşte bu noktada eleştiriler başlar. Ben olsaydım şunu yapardım bunu yapardım diye söylenilir. Hepimiz öneri verirken ve yapacaklarımızı anlatırken genelde olur olmaz her aklımıza geleni söyleriz.
-… Ben Başbakan olsaydım su içmeye bile gerek kalmayacak insanları su içmeden yaşayan canlı yapacağım.

Diye bir vaatte bulunup Başbakanlık bile isteyebiliriz.

He vadenin yanında bir isteyen vardır.

-… Yav şöyle bir başbakan olsa hepimize bir çuval altın verse hepimiz zengin olsak rahat yaşasak.

Gerçeğe baktığımız zaman uygulanabilecek fikirler ve sadece safları kandırmak için söylenen seçim sözleri vardır.

Aslında hangisinin uygulanır neyin uygulanamaz olduğunu hepimiz bilir.

Bu noktada doğru olan bizim isteklerimizin doğru, vadeden siyasetçinin de dürüst olması gerekir.

Yıllardır genelde bu hep tersine çalışmış. Siyaseti dürüst olmamış vatandaşın istekleri ise makul ölçülerde ortaya konmamıştır.

Türkiye’de seçmen artık makul istekleri olana doğru kayarak bilinçlenmekte ve siyasetçiden de dürüstlük beklemektedir.
Eğer söylediğini yapmaya çalışan bir siyasetçi görmemişse onu tereddüt etmeden değiştirmektedir.
Tıpkı tüm partilerin saf dışı edilerek AK Partinin seçilmesi buna en iyi örnek olmuştur.
Anavatan ve DSP’nin bu seçimlerde tamamen kaybolacağı da buna en iyi örnek oluşturacaktır.
CHP ise bu seçimler sonrası sözlerinin arkasında olmadığı görülürse bu partinin de bir sonraki seçimlerde aynı akıbete uğrayacağını söylemek hiç kehanet değildir.
Bu gün CHP anlayışı; bürokrasiyi seçilenin önündeki karar mekanizması yapan ve statükoyu ön plana getiren bir anlayıştır.
Oysa Türk Milleti kendisine en ufak bir memurun bugün git yarın gel demesinden, işini yapmak için rüşvet istemesinden, kendisini aşağılamasından bıkmıştır.
CHP bürokrasiyi ön plana getirdikçe kan kaybetmeye devam edecektir.
Çünkü seçmenin aklına bürokrasinin asık suratı gelmektedir. Bürokrasi de milleti yönetmek istemekten aynı zamanda vazgeçmelidir.
Hem iş yapmak hem de yönetmek asla mümkün olmamaktadır.
Seçmek ve seçilmek bu bağlamda önem kazanmıştır.
Ne istediğini bilen seçmen kararlı ve dürüst siyasetçi istemektedir.
Sağ ve Sol ayrımı artık yerini, değişim istemeyen ve bürokrasiden yana olanla açık toplum< modelini ön plana koyan fikirler olarak yer değiştirmektedir.
Oysa hepimiz herkesin işini doğru yaptığı ve açık bir toplum özlemi içindeyiz.

Oysa hepimiz herkesin işini doğru yaptığı ve açık bir toplum özlemi içindeyiz..
çok doğru abi inşallah o günler gelir...