-
Şiiride yazarın sanki kendi içinde müthiş bir çelişkiye düşündüğünü anlaşılıyor. bu bana sezen aksu’nun bir şarkısını hatırlattı. Şarkı şuydu;.<p style="MARGIN-LEFT: 0px; MARGIN-RIGHT: 0px" align="justify" .<p style="MARGIN-LEFT: 0px; MARGIN-RIGHT: 0px" align="justify" Madem ki istiyorsun öyleyse durma git
Beni düşünme rahat ol yalnız kalabilirim
Sende bilirsin hiç bir acı sonsuza dek sürmez
Hatta her an yeniden sevebilirim
Olmazdı bende biliyorum haklısın haydi git
Korkma seninle gerçekten dost olabilirim
Aslında bende uzun zamandan beridir sana
Ayrılmak istediğimi söylemedim haydi git
Git...Git...Gitme dur ne olursun
Gitme kal yalan söyledim
Doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim
Aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var
Gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim
İkimiz içinde doğru olan böylesi git
İnan bana sandığın kadar üzgün değilim
İçimde yepyeni bir hayata başlamanın
Sevinci ve heyecanı var artık git... .<p style="MARGIN-LEFT: 0px; MARGIN-RIGHT: 0px" align="justify" İşte aşıklar genelde böyle gururlu oluyor sevse de gururları birinci planda oluyor. Kenan doğulu bunu değişik bir dille anlatmış bakın..<p style="MARGIN-LEFT: 0px; MARGIN-RIGHT: 0px" align="justify" Bazen şeytan diyor ki git yanaş şuna
Anlat içinden geçenleri
Tut yüreğinden sıkıca ak hayatına
Ama nerde bende o yüzsüz yürek
Bizde varsa yoksa gururdan yelek
Ama nerde bende o yüzsüz yürek
Bizde varsa yoksa gururdan yelek.<p style="MARGIN-LEFT: 0px; MARGIN-RIGHT: 0px" align="justify" .<p style="MARGIN-LEFT: 0px; MARGIN-RIGHT: 0px" align="justify" .<p style="MARGIN-LEFT: 0px; MARGIN-RIGHT: 0px" align="justify" .
-
<table cellspacing="0" cellpadding="0" <tbody <tr <td
Eflatun’a iki soru sormuslar. .
Birincisi: "Insanoglunun sizi en çok sasirtan davranislari nelerdir?’’ .
Eflatun tek tek siralamis: "Çocukluktan sikilirlar ve büyümek için acele ederler. .
Ne var ki çocukluklarini özlerler. Para kazanmak için sagliklarini yitirirler ama sagliklarini geri almak için para öderler. Yarindan endise ederken bugünü unuturlar. Dolayisiyla ne bugünü ne de yarini yasarlar. Hiç ölmeyecekmis gibi yasarlar. Ancak hiç yasamamis gibi ölürler..
" Sira gelmis ikinci soruya: "Peki sen ne öneriyorsun?.
" Bilge yine siralamis: "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayin. .
Yapilmasi gereken tek sey kendinizi sevilmeye birakmaktir. .
Önemli olan hayatta "en çok seye sahip olmak" degil, "en az seye ihtiyaç duymaktir." ... .</td </tr </tbody </table
-
BEYİN NASIL ÖĞRENİYOR?
Beynin nasıl öğrendiği konusunda son yirmi yıl içinde beklenmedik gelişmeler oldu. Beyninin her iki lobundan biri alınan bir hasta üzerinde, 1981 yılında Roger Sperry adlı bilimadamının ortaya çıkardığı gerçekler hızlı öğrenme ve hafıza eğitimi metotlarında çığır açtı.
Ülkemizde eğitim niçin “öğrenciler için külfet ve hatta çekilmez yük haline geldi?” Neden okulunu bitiren işe yarar hayat becerileri kazanamamakta, mesleğini öğrenememektedir? Tüm bu soruların cevabı aslında beynin nasıl öğrendiği ile ilgili görünmektedir. Beyin ve öğrenme gerçeklerine ters bir şekilde sürdürülen eğitim, eğitmemektedir
gelişmelere rağmen beyin, hâlâ insan vücudunun çalışması hakkında en az şey bilinen organı olma özelliğini koruyor. Bilim adamları, birçok kişinin beyin potansiyelinin yalnızca % 4–8 arasındaki bir kısmının kullanıldığını öne sürmektedir.
Buna göre keşfedilmemiş engin bir dünyanın küçük bir adasında yaşıyoruz. Son zamanların en büyük bilimsel çalışması olan “genom projesi”nden sonra beynin sırlarının çözülmesi bilim dünyasının hedef tasarısı haline geldi.. Yakın gelecekte özellikle eğitim ve öğrenme konusunda yeni çığırlar ve olağanüstü ufuk ve imkanlar ortaya çıkabilir.
Beyin gerçekleri, başarılı bir eğitimin insanın öncelikle kendini tanıması ve keşfetmesine bağlı olduğunu gösteriyor. İnsan beyni yaratılış itibarıyla bir öğrenme programıyla yüklü olarak gelmektedir. Ancak bu programın yanında “kullanıcı el kitabı” mevcut değildir. Zaman geçtikçe öğrenilen bilgi ve becerilerin modası geçmekte ve kullanılmaz hale gelmektedir.
Modası geçmeyen ve hayat boyunca ihtiyaç duyduğumuz ise “öğrenmenin öğretilmesidir”. Günümüzün başarılı insanı, beyninin her iki yarısını da etkili bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insan olarak değerlendiriliyor artık..
Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları gelişmemiş insanlar, beyinlerine ne kadar bilgi yığmış olurlarsa olsunlar düşünce–muhakeme–akıl yürütme becerileri gelişmemekte, bu yüzden de eğitilmiş sayılmamaktadır. Beyin nasıl öğreniyor? Beynin öğrenme ile ilişkisi nedir? Şimdi bunları ele alalım.
Hipokamp ve etkili öğrenme
Beyin, iç içe üç bölüm halindedir. Orta beyinde bulunan “hipokamp” (hippocampus) “hafızanın merkezi”dir.. Bu merkez adeta beynin yazıcısı gibi faaliyet gösterir. “Beynin yazıcısını” kendi isteğimizle çalıştırıp, istediğimiz bilgileri kaydedebilir miyiz, sorusuna vereceğimiz cevap “evet”tir.
Hipokamp bölgesi bilgilerin kalıcı hafızaya geçip geçmeyeceğine karar veren merkezdir. Beynin hipokamp olarak adlandırılan bölgesinde, sinapslar (nöronların birbiriyle haberleştikleri noktalar) yüksek frekanslı elektrik sinyalleriyle uyarılınca sinaptik bağlantılar güçleniyor.
Çeşitli öğrenme kanallarından bize ulaşan bilgiler verdiğimiz önem derecesine göre kaydolmaktadır. Merak ve ilgi duymadığımız, önemsemediğimiz; kısacası duyguların hareketlenmediği olaylarda gelen bilgiler düşük frekanslı elektrik sinyalleri şeklindedir.
Sonuçta zayıf sinaptik bağlar oluşur ve beyin “harddiskine” (korteks) kayıt işlemi gerçekleşmez. Çünkü böyle durumlarda “alıcılar” (duygular) harekete geçmemektedir. Duyguların uyandığı olaylarda ise hipokamp hareketlenmekte, beynin en dış tabakasında bulunan “kortekse” kayıt işlemi tamamlanmaktadır.
Beynin üçüncü kısmı olan korteks, beynin düşünen, konuşan, yazan, yeni buluşlar yapan, merak eden, plan yapan, öğrenmenin, zekanın ve hafızanın oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir kapasiteye sahip görünmektedir. Üzerindeki görme, duyma ve diğer algılama merkezleriyle ve dış dünyayla sürekli iletişim halindedir. Bu kapasiteyi nöronlar arasında kurulan ilişkiler sağlamaktadır. Duyguları uyandıran olaylar orta beyinde bulunan “hipokamp” vasıtasıyla beyin korteksi üzerine kaydedilmektedir.
Öğrencinin konuya ilgisinin çekilmediği, merakın uyandırılmadığı ve konunun zevkli ve eğlenceli hâle getirilmediği “öğretme süreçlerinin “başarısız kalması “hipokamp” denilen beyin bölgesinin uyarılmamasıyla ilgilidir. Üzerinde “merak ve ilgi” etiketi taşımayan bilginin beyne girmek için gerekli vizeyi alması mümkün değildir. Bu yüzden de “Merak ilmin hocasıdır.” denilmiştir.
Beyin lobları ve öğrenme
Birçok test sonucunda, beynin sol lobunun, konuşma, matematiksel işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda çok üstün olduğu, mantıklı ve doğrusal çalıştığı tespit edildi. Araştırma sonuçları beynin sağ lobunda da, ritim, hayal kurma, renkler, boyut, hacim, müzik gibi fonksiyonların icra edildiğini ortaya koymaktadır. Beynin sol tarafı bilgiyi mantıklı ve doğrusal olarak işlemekte, sağ lob ise artistik tarafı oluşturmakta, detaydan çok resmin bütünüyle ilgilenmekte ve bilgiyi şekil ve hayal gücüyle işlemektedir.
Sağ lobun duygular ve hayallerin etkisinde olduğu ve fotoğrafik, yani bütünsel öğrendiği ortaya çıktı. Bu yüzden bilgiyi sıra ile işleyen sol lobun aksine sağ lobun öğrenmede çok daha hızlı ve etkili olduğu anlaşıldı.. Ayrıca, insanın mucitlik ve üretkenlik kısmı sağ lob fonksiyonları arasında yer almaktadır. Sadece sol lobu gelişmiş olan ve bu lobu iyi kullanan insanların üretken düşünebilmesi için sağ loblarını da geliştirmeleri gerekmektedir. Öğrendikleri konular ve formüllerden yeni şeyler üretebilmeleri için beynin sağ lobunu da işin içine katmaları gerekmektedir.
Beynin her iki lobu birbirini tamamlayan fonksiyonlara sahiptir. Her iki lob arasında yoğun sinir lifinden oluşan “korpus kallosum” ağ demeti bulunur. Bu ağ, beynin sağ ve sol lobu arasında sürekli bilgi alışverişinin yapılmasını sağlayan bir köprüdür.
Sağ beyin yaratıcılığı, duygusallığı, seslere ve renklere, hayal gücüne, sezgilere ve soyut algılamalara daha yatkın çalışırken; sol beyin mantıklı, sistematik ve analitik düşünmeye, yazı ve sayılara, ölçme değerlendirme ve eleştirmeye daha yatkın olarak çalışmaktadır.
Beyinlerinin bir yarısını diğerine göre daha iyi kullanan kişiler, işleri ve ilişkileri bu boyutta çalışan yarıküre’nin yeteneklerine ihtiyaç duyduklarında zorlanırlar ve başarısız olurlar. Beyninin sağ lobu ameliyatla alınmış bir insanda neler gözlenir? İşte olacaklardan bazıları: Vücudunun sol tarafını kullanamayacaktır. Konuşmaya, coşku, hayal, heyecan veren sağ loba sahip olmadığından robottan çıkmışçasına düz konuşmaktadır. Matematik hesaplamaları ameliyat öncesinden hiçbir farkı yokmuşçasına aynen yapacak, mantıklı ve doğru cevaplar verecektir. Hayal ve sezgisel gücünü tamamen kaybetmiştir.
Evinden komşuya gezmeye çıktığında, evler arasındaki mekan ilişkisini kuramayacak, evine geri dönemeyecektir. Çünkü boyut, hacim ve yerleşim yeteneğini kaybetmiştir. Basit bir aleti parçalara bölseniz, bir araya getirme–bütünleştirme işini de beceremeyecektir. Küçük parçalara bakarak resmin tanınması beynin sağ lobunun uzmanlığı arasındadır.
Kendisini ziyaret eden ve haline gözyaşı döken yakınlarının bu haline bir anlam veremez. Sağ lobu sağlamken çok sevdiği müzik kasetindeki melodilere hiç ilgi göstermediğini ve hatta hatırlamadığını göreceksiniz. Ameliyat öncesi çok samimi olduğu bir arkadaşının bir resmini gösterseniz hatırlaması mümkün değildir. Çünkü sol lobun, tek başına şekilleri ve resimleri hatırlayabilmesi imkansızdır. ‘Rüya görüyor musunuz, hayal ediyor musunuz?’ sorunuza size hiç ilgisiz cevaplar verecek ya da ‘O da ne demek?’ diyecektir.
Beynin kapasitesi
Beyinle ilgili bu gelişmeler günümüzün başarılı insan anlayışında da değişikliğe yol açmaktadır. Buna göre başarılı insan beyninin her iki yarısını da etkili bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insandır.
İki lobun birlikte kullanıldığı, birbirleriyle uyumun sağlandığı ve işbirliği içinde çalışıldığı durumlarda kişisel yetenek ve etkinlikte olağanüstü artış gözlenmektedir. Eğitimde beynin iki lobunun kullanımı beyin kapasitesinin iki kat değil, kat kat artmasına yol açmaktadır. Hızlı ve etkili öğrenmenin yolu beynin her iki lobunu birlikte ve dengeli kullanmaktan geçiyor.
Bir kuşun uçabilmesinin iki kanatla mümkün olması gibi etkili öğrenme için beyin loblarının her ikisinin dengeli gelişimine ihtiyaç vardır. Kitap okurken genelde her iki lob birlikte koordineli bir şekilde çalışmak zorunda kaldığından kitap okumak beyin loblarının dengeli gelişiminde en faydalı faaliyetlerdendir.
Çünkü sol lobca takip edilen ve kavranan sözel kavramlar, sağ lobla tasvir edilir, şekil, imge ve yeni düşüncelere dönüştürülür, canlandırılır. Halbuki, televizyon izleme, sağ lobu genelde pasif durumda bırakmaktadır. Bu yüzden de genelde beyin gelişimine pozitif bir katkı sağlamamaktadır.
Lobların dengeli fonksiyonu
İnsanların yüzünü kolayca hatırlarken, ismini hatırlamada zorlanışımız sağ lobun öğrenmede sol lobdan ne derece etkin olduğunu gösterir. “Bin defa duymaktansa bir defa görmek yeğdir.” Çin atasözü de bu gerçeğe parmak basmaktadır. “Hafıza şekillerle, temsillerle çalışır ve bilgiyi resimlerle işler” şeklinde ifade edilen hafıza gerçeği aslında sağ lobun şekil, resim, hareket ve boyuta duyarlılığı; hayallerin ve üretici düşüncenin merkezi olması vesilesiyle öğrenmede olağanüstü etki ve fonksiyonuna işaret etmektedir.
Bazı insanlar okuduğu, gördüğü ve duyduğu bilgileri kolayca ve hemen hatırlıyorlar. Bunlar “fotoğrafik hafızaya” sahip insanlardır. Fotoğrafik hafızaya sahip insanlar üzerinde yıllar süren bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Bunların en önemli özelliklerinin beynin her iki lob fonksiyonlarını birlikte ve dengeli olarak kullandıkları görülmüştür.
Ülkemizde bilgiyi aktarmaya dayanan “söyleme–anlatma”, “öğretme” metodundan ibaret kalan eğitim şekli beynin sol lobunun, diğer bir deyişle beynin yarısının kullanıldığı eğitim tarzıdır.. Hayal gücü, renk, ritim, şekil ve yaratıcı düşünme gibi özelliklere sahip sağ lob fonksiyonları yerine getirilememektedir.
Beynin boş bir kutu içine bir şeyler dolduruyormuşçasına süre giden sadece sol loba hitap eden eğitimin ne derece verimsiz kaldığını hep birlikte görmekteyiz.
Eğitimle ilgili toplumda yaygınlaşan çarpıcı ifadeler de aslında özellikleri yeni anlaşılan beyin gerçeklerinin somutlaştırılmış ifadeleri olmaktadır. Mesela “Sıradan öğretmen anlatır; iyi öğretmen açıklar; yetenekli öğretmen yapar ve gösterir, büyük öğretmen ilham kaynağı olur” bunlardan birisidir.
Yetenekli ve büyük öğretmen, insanların sağ lobuna hitap etmektedir. Yetenekli öğretmen, yaparak, yaşayarak öğreten, deneyen, düşündüren, sorgulayan, gerçek hayatı okula getiren öğretmendir.
Ayrıca büyük öğretmen, sağ lobun etkisinde olan insanın duygusal ve ruhsal zekasına da hitap eder, söylediklerini yaşar, usta–çırak ilişkisine dayanan öğrenme eylemine müracaat eder. Anadolu liseleri sınavları ve üniversiteye hazırlayacağız diye eğitim, tamamen ezberci ve tekrara dayanan sol beyin ağırlıklı bir öğrenim yöntemine dönüştürülmüştür.
Bu durum bir öğrenim ya da öğrenme değil, sadece kişilere verilen bilgilerin belleğe kayıt edilmesidir. Bu kayıtlar ise inanılmaz bir hızla bellekten silinmektedir (ya da öğrenciler bu kayıtlara ulaşamamaktadır).
-
Laurie Waldron
Yeni bir ev, arka bahçede bir yüzme havuzu, garajda iki güzel araba ve karnımda ilk bebeğim. Dokuz yıllık bir evlilikten sonra hepsine sahip oldum – ya da bana öyle geldi.
Kocamla aramda geçen bir konuşma tüm dünyamı başımı yıktığında, doğumuma birkaç gün kalmıştı. “Sadece bebek için buradayım.” Dedi, “Artık seni sevdiğimi sanmıyorum.” Kulaklarıma inanamıyordum! Hamileliğim sırasında benden çok uzaklaşmıştı, ama ben bu tutumunu baba olmaktan korkmasına yormuştum.
Kendisinden bir açıklama yapmasını istediğimde, bana beş yıl önce bir kadınla ilişkisi olduğunu ve o zamandan beri beni sevmediğini söyledi. Bebeğimi düşündüğüm ve evliliğimi kurtarmak istediğim için, ona kendisini bağışlayacağımı ve her şeyi düzeltmek istediğimi söyledim.
Oğlum doğmadan önceki son hafta iniş çıkışlarla doluydu. Bebeğim aklıma geldiğinde heyecanlanıyor, sonra kocamı kaybetmekten korkuyor ve bazen de suçluluk duygusuna kapılıyordum, çünkü olanların tüm suçunu bebeğe yüklemeye çalışıyordum bazen.
T.J temmuz ayının bir Cuma günü dünyaya geldi. O kadar güzel ve masumdu ki. Annesinin dünyasında olup bitenlerden haberi yoktu. Babasının benden uzaklaşmasının gerçek nedenini öğrendiğimde, oğlum dört haftalıktı. Kocamın sadece beş yıl önce bir ilişkisi olmamıştı, hamileliğim sırasında başka bir ilişkiye daha girmişti ve bu ilişki devam ediyordu. Böylelikle oğlum beş haftalık olunca, T.J ile birlikte yeni evimizi, yüzme havuzunu ve yıkılan hayallerimi geride bırakarak evi terkettik. Yaşadığımız şehrin diğer ucunda bir apartman dairesine taşındık.
Daha önce hiç bilmediğim korkunç duygulara kapılmış ve bunalıma girmiştim. Yeni dünyaya gelmiş bir bebekle baş başa, böyle bir yalnızlık duygusu hiç yaşamamıştım. Bazı günler sorumluluklarımdan bunalıyor ve korkuyla titriyordum. Ailem ve arkadaşlarım beni hiç yalnız bırakmamaya çalışıyorlardı, ama yine de yıkılan hayallerim ve çaresizlik duygumla baş başa geçen yalnız saatlerim hiç geçmek bilmiyordu.
Sık sık ağlıyor, ama T.J’nin ağladığımı görmemesine özen gösteriyordum. Bu olayın onu olumsuz etkilemesine izin vermeyecektim. Her zaman ona gülümseyecek gücü buluyordum.
T.J üç aylık olana kadar her günüm gözyaşlarıyla geçti. İşe başladım ve olan biteni anlatmamak için herkesten kaçmaya başladım. Nedenini bilmiyordum ama, utanıyordum.
T.J dört aylıkken bir cumartesi sabahı yine çok kötü oldum. O gün bizi ziyarete gelen kocamla yine çok tatsız bir tartışma yaşadım ve kocam hışım gibi çıktı gitti. T.J yatağında uyuyordu ve ben banyoda yere çökmüş ileri geri sallanıyordum. Birdenbire, “Artık yaşamak istemiyorum.” Diye bağırdığımı farkettim. Sonraki sessizlik ise ürkütücüydü.
O gün Tanrı’nın yanımda olduğundan eminim. Ağzımdan çıkan sözcüklerden sonra, bir süre sessizce oturdum ve ağladım Ne kadar geçtiğini bilmiyorum, ama içimde daha önce hiç farketmediğim bir güç hissettim. O anda, orada yaşamımı kontrol altına almaya karar verdim. Kocamın yaşamımı bu kadar olumsuz bir biçimde etkilemesine artık izin vermeyecektim. Tüm dikkatimi onun zayıf yönlerine vermekle, onun bu zayıf yönlerinin benim hayatımı mahvetmesine izin veriyordum.
Aynı gün, hemen T.J için bir çanta hazırladım ve hafta sonunu geçirmek üzere erkek kardeşime gittik. T.J ile ilk yalnız seyahatimdi. Kendimi o kadar güçlü ve özgür hissettim ki! İki saatlik yol boyunca hem araba kullandım, hem de T.J ile konuştum, ona şarkılar söyledim ve güldüm. O yolculukta beni ayakta tutanın, oğlum olduğunu anladım. Onun yanımda olduğunu ve bana gereksinim duyduğunu bilmek her sabah bana güç veriyordu ve yataktan çıkmamı sağlıyordu.
O günden itibaren, tüm gücümü beni banyoda ayağa kaldıran güce, kendime olan güvenime odakladım. Bu tür düşüncelere odaklanmamın yaşamımı bu kadar değiştirmesine inanamıyordum. Tekrar gülmeye başlamıştım ve aylar sonra ilk defa çevremdeki insanlarla birlikte olmaktan tad alıyordum. Uzun zamandır içimde gizlenen bireyi keşfetmeye başlamıştım – bundan bugün bile zevk alıyorum.
T.J ile birlikte evi terkettikten kısa bir süre sonra psikoloğa gitmeye başlamıştım ve o kötü olaydan sonra da aylarca devam ettim. Artık herhangi bir yardıma gereksinim duymadığıma karar verdiğimi psikoloğuma dile getirdiğimde, bana sorduğu son soruyu anımsıyorum: “Ne öğrendin?” dedi. Hiç tereddüt etmeden yanıtladım sorusunu. “Mutluluğun kendi içimde olduğunu öğrendim.”
Aldığım bu dersi her gün anımsarım ve herkesle paylaşmak isterim. Kimliğimi, evliliğime ve bu ilişkiyi çevreleyen maddesel değerlere dayandırmakla büyük bir hata yapmıştım.
Kendi yaşamımdan ve mutluluğumdan sadece kendimin sorumlu olduğumu öğrendim. Yaşamınızı bir başka insana odaklar ve yaşamınızı ve mutluluğunuzu bu insanın etrafında kurarsanız, gerçekten yaşamıyorsunuz demektir.
Gerçekten yaşamak için, ruhunuzu özgür bırakın ve benzersiz olmanızın tadını çıkarın. İşte o zaman bir başka insana karşı duyduğunuz sevgi gerçek mutluluğa dönüşür ve yitirmekten korkmayacağınız bir değer olur.
Ruhunuzu özgür bırakın, bırakın ki gönlünce uçabilsin!
-
Mutlu Olmanın Püf Noktaları
Mutlu İnsanların 100 Basit Sırrı” adlı kitabın yazarı Dr. David Niven, “Bir insanın yaşamındaki olayların o insanın ne kadar mutlu olduğu konusunda fazla bir ilişkisi yok” diyor. Niven, genetik faktörlerin, bir insanın mutluluk seviyesini yüzde 50 etkilediğini söylüyor.
Mutlu Olmak İçin...Yaşadığınız anın değerini bilin.
Birçoğumuz mutluluğu ileride yakalayacağımız, iyi bir işe, eve ya da eşimiz olduğunda sahip olacağımız bir duygu olarak düşünürüz. Ancak bu hedeflerimize ulaştığımız zaman, mutluluğumuz genellikle kısa sürer ve mutlu olmak için yeni bir hedefin peşinde koşmaya başlarız: Evimizi yenilemek ya da güzel hediyeler almak. Bu nedenle, piyango kazanmak ya da terfi etmek gibi olaylar gerçek değil yapay mutluluğa neden olurlar.
Yaşamınızda sevdiğiniz şeylerin bir listesini çıkarın ve zaman zaman bunları kendinize hatırlatın!
Sürekli geleceği düşünmeyi önlemek için yaşamınızın şu anki halinin de değerini bilmeniz gerekiyor. Çoğumuz yaşamımızda yanlış giden şeyleri daha çok önemser, güzel şeylerin farkına bile varmayız. Ancak, en kötü durumda bile mutluluk getirecek küçük bir yön bulunabileceğini unutmayın...
Aktif olun...
Yaşamınızdaki her şeyin doğru olduğunu düşündüğünüz zamanlar mutlaka olmuştur: Belki bütün gün dağda kayak yaptınız, parkta dolaştınız, sararmış yaprakların fotoğrafını çektiniz. Günü sevdiğiniz bir etkinlikle geçirdiniz ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamadınız. Boş oturmak yerine, zevk alacağınız bir hobi bulmaya çalışın. Çocukken hoşunuza giden oyunlar, spor, seramik, resim... Bunları denemenizde yarar var.
Seçeneklerinizi gözden geçirin.
Mutlu ve mutsuz insanlar arasındaki önemli bir fark, seçeneklerin farkına varıp varmamaktır. Aynı işyerinde çalışan ve patronu memnun etmenin çok zor olduğunu düşünen iki çalışandan biri durumunun umutsuz olduğunu düşünürken, diğeri terfi etmeyi ya da başka bir iş yerine geçmeyi düşünebilir. Umutlu olan çalışan belki aynı iş yerinde çalışmaya devam edecek, ancak bunun kendi seçimiyle olduğunu bildiği için diğerinden daha mutlu olacaktır.
Daha fazla seçeneğiniz olduğunu hissettiren arkadaşlara ve hobilere sahip olmak, mutluluk yolunda herkesin atması gereken bir adım. Araştırmalar, bilgisayar kullanan insanların kullanmayanlara oranla daha mutlu olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeninin, bilgisayar kullananların bazı imkanların farkına varabilmesi olduğu söyleniyor. Bilgisayar kullanarak sizinle ortak ilgi alanlarına sahip insanları da bulabilirsiniz.
İlişkilerinizde ‘karşılık’ beklentisinde olmayın.
Aile ya da arkadaşlarınızla çok yakın bir ilişkiniz olması, mutlu olmanız için gerçekten çok önemli bir unsur. Ancak çoğu insan bu yakın ilişkilerin bize getirdiklerinden çok, bizden alıp götürdükleri üzerine yoğunlaşıyor. Karşınızdakinden daha az beklentiniz olursa, söyledikleri güzel bir söz bile sizin mutlu olmanıza yetecektir.
Kısacası, mutlu olmanın koşulu yeni şeylerin peşinde koşmaktan çok, anın ve sahip olunanların değerini bilmek ve kendinizle barışık olmaktır...
-
MUTLU YAŞAMANIN 10 ANAHTARI
1. Kendini tanı.. (Sokrates) Kendi içinde yolculuk yap. Günlük tut. Kalbin, gönlün, vicdanIn ne diyor? Neyi öne çıkartıyor? Dünyaya bilinçli bakmanın yolu başta bu iç yolculuktan geçiyor.
2. Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!.. (Mevlana) Dürüst ol, adil ol, hakça düşün. İçinden gelen sesin öne çıkardığı değerleri koru. Hayatta bir şeyleri korumak için ayakta kalmazsan her şey seni düşürür.
3. En yukarda aşk var!. (St.Paul). Sesi müziğe dönüştüren aşktır. Aşk olmazsa, sevgi ilişkileri yoksa, ihtimam eksikse hayatin kuru bir daldan farkı kalmaz.4. Dünyayı hayal gücü döndürür. (Albert Einstein). Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar. Hayat -herkes için- hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en iyisi, olabileceğinin en güzeli peşinde gitmektir. Bobby Kennedy’nin sözü gibi: "Diğerleri dünyaya bakıyor ve ’Neden’ diye soruyor. Ben bambaşka bir dünya düşünüyor ve ’Neden olmasın’ diye soruyorum.
5. Fazla güzellik göz çıkarmaz!. (Mae West).. Güzel hayat doya doya yaşanır. Mutluluk paylaşılır, hayati sevme hissi coşkuyla beraber gelir. Ruhun müziğinde "Haydi bastır, göster kendini" temposu vardır. Kibir değil, coşku!
6. Fırsatlar yakalandıkça çoğalır. (Sun Tzu). Başarı cesaret ister, başlangıçtaki cesaret sonradan inanca dönüşür. İnanç insanlığa daha iyi hizmet arzusuna dönüştüğünde fırsatlar yelpazesi yukarı bir seviyede tekrar açılır.
7. Ya yap, ya yapma. Kararsızlık yok!. (Yoda-Yıldızlar Savaşı). Hayat seri hareket, karar ve kararlılık gerektirir. Tereddütte kalanlar geride kalır. Hayatin üstüne gitmezseniz hayat sizin üstünüze gelir.
8. Mükemmellik, ekleyecek bir şey kalmadığında değil, alınacak bir şey kalmadığında oluşur. (Antoine de St.Exupery). Hayatinizi basitleştirin. Basite indirge.. Daha indirge, bir kere daha indirge... O zaman ne kalıyor, ona bak. İstekler listenizi kısa tutun. kısa tutun ki yoğunlaşabilesiniz. Güneş ışığına büyüteç tutmak gibi, odaklanmazsanız hayati yakamazsınız.
9. Kabiliyet yoksa sanatçı olmaz, ama çalışılmadıkça kabiliyet hiç bir işe yaramaz.. (Emile Zola) . Ancak akilli, bilinçli ve odağı şaşmayan çabalar sonrası olası potansiyelin yapabilecekleri gerçekleşir. Elması yontmadıkça elinizde sadece bir taş parçası vardır.
10. Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri, hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak.. Diğeri, her şey mucizeymiş gibi yaşamak!.. (Albert Einstein). Şükretmeyi unutmamak gerek!.
-
DAHA GÜZEL BİR YAŞAM İÇİN
Özür dilemekten çekinme.
•Aynı hatayı ikinci kez yineleme.
•Duyurduğun ya da duyduğun haberlerin taraflı olduğunu unutma.
•Büyük düşün, küçük zevklerin tadına var.
•Dinlemeyi öğren.
•Mükemmeli ara, kusursuzu değil.
•Yaşlan ama paslanma.
•Asıl savaşı kazanmak için küçük bir çarpışmayı yitirmeyi göze al.
•İnsandaki iyiyi ortaya çıkarmayı bil.
•Senden daha zeki insanları işe al.
•İlk kez tanıştığın insanlara önce işlerini sorma.
•Kaybedecek birşeyleri kalmamış insanlardan kendini koru.
•Herşeyi bulduğundan daha iyi durumda bırak.
•Köprüleri atma. Aynı nehri yine geçmek zorunda kalabilirsin.
•Acıyı ve düşkırıklığını, yaşamın bir parçası gibi kabul et.
•İnsanların her zaman gerçeği duymak istediklerini sanma.
•Başarılarının sana sağladığı iç huzuru sağlık ve sevgi ile ölç.
•Sürekli “Ben dürüstüm” diyenlerden kuşkulan.
•“Keşke” sözcüğü yerine “Bir daha ki sefere” demeyi dene.
•Maddi durumun çok iyi olsa bile, bırak çocukların kendi
harçlıklarını kendileri kazanabilsinler.
•Çoçuklarına sık sık onlara ne denli çok güvendiğini söyle.
•Çocuklarını övgüye sahip olabilecekleri biçimde yetiştir.
• Ailene “en iyisini vermek” yerine, “verebileceğinin en iyisini” ver.
-
OKUNACAK KİTAPLAR
1.Lise ve Fakülte Seviyesi:
Asrın Getirdiği Tereddütler (TÖV 4 cilt). M. Fethuullah Gülen
Avrupanın Üzerine Doğan İslam Güneşi. (Bedir) S. Hunke
Batılılaşma İhaneti. Mehmet Doğan
Benlik ve Toplum (Eksen) Muhammed İkbal)
Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları, Cevdet Said
Bir Değişmedir Bu Dünya, Cahit Zarifıoğlu
Coğrafi Keşiflerin İç Yüzü. (İnkılab). Abdurrahman Dilipak
Çanakkale Mahşeri, Mehmet Niyazi
Çarpılmışlar, Rasim Özdenören
Çöle İnen Nûr. N. Fazıl Kısakürek
Demokrasi Risalesi. Yaşar Kaplan
Diriliş Neslinin Amentüsü, Sezai Karakoç
Din ve Modernizm, Ali Bulaç
Dört Terim. Mevdudi
Dua, Alexy Carrel-Ali Şeriati
Dualar ve Aminler (Ötüken). Arif Nihat Asya
Gençlerle Başbaşa (Yağmur). Ali Fuat Başgil
Hacc. Ali Şeriatı (Haccın sembolik ve manevi olarak en güzel açıklaması)
Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar
İmparatorluğa Veda. (Hülbe) İlhan Bardakçı
İnsan ve Davranışı, Doğan Cüceloğlu (Remzi K. Lisans ve Yüksek Lisans)
İnsan ve Kültür, Bozkurt Güvenç. (Remzi K.)
İslam. Sezai Karakoç
İslam Dünyasında İdeolojik Savaş, Malik b. Nebi
İslam Hıristiyanlık ve Yahudilik. İ. S. Sırma
İslam İnancında Allah´a İnanmak. (petek). Said Havva
İslam Sosyolojisine Giriş, İlyas Ba Yunus
İslam Toplumunun Ekonomik Sitrüktürü. Sezai Karakoç
İslam´a Göre İnsan Psikolojisi, Muhammed Kutup (Hicret Y.)
İslam´da Kadın. (Yağmur) Bekir Topaloğlu.
İslam´da Sosyal Adalet, Seyyid Kutup
İslamda Zaman Tanzımi. (Cihan) İbrahim Canan
İslamı Seçen Ünlülerle Ropörtajlar, (Akabe)
İtikat İbadet Ruh Terbiyesi, RisaleYayınlarından
Kafa Karıştıran Kelimeler. (İz) Rasım Özdenören
Kaygıdan Mutluluğa Özcan Köknel (Altin Kitaplar. Lisans ve Yüksek Lisans)
Kelimeler Kavramlar.Yusuf Kerimoğlu
Kuranı Nasıl Anlayalım. Muhammad Kutup
Kuranı Nasıl Okuyalım, Muhaammed Kutup
Macom X. (İnsan) Alex Halley
Medine Toplumu, Ekrem Zıya Ömeri, (Risale)
Müslümanca Yaşama Üzerine Denemeler. (İz) Rasım Özdenören
Müslümanın Şahsiyeti. (Risale) M. A. Haşimî
Müslümanların Gerileme Sebepleri. (Nur). Şekip Arslan
Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti. Ali Hasan en-Nedevî
Örneklerle İslam Ahlakı (Nesil). Yaşar Kandemir
Risaleler, Hasan el-Benna
Riyazussalihin. Nevevî
Ruh Terbiyemiz. (petek). Said Havva
Ruhun Dirilişi, Sezai Karakoç
Sütun, Sezai Karakoç
Taklitlerin Çarpışması. M. Kutup
Tasavvuf. (Kitabevi). Mahir İz
Tasavvufun Mahiyeti. İbn Haldun/S. Uludağ
Temellerin Duruşması (Türk Edebiyatı Vakfı). Ahmet Kabaklı
Toplumbilim, Ali Şeriati
Türkçenin Sırları, Nihat Sami Banarlı
Türkiye´de Geri Kalmışlığın Tarihi, İsmail Cem
Umrandan Uygarlığa, Cemil Meriç
Üç Muhammed, Mustafa İslamoğlu
Vahiy Kültürü. (Ravza) Ruhi Özcan
Yarınki Türkiye, Nureddin Topçu
Yaşadığımız Günler. R. Özdenören
Yaşamak, Cahit Zarifıoğlu
Yirminci Asrın Cahiliyeti. M. Kutup
Yoldaki İşaretler. (İşaret) S. Kutup/Terc. Salih Uçan
Yolların Ayrılış Noktasında İslam, Muhammed Esed
Zindan Hatıraları. (Tekin) Zeynep Gazalî
Siyer
Fıkhussîre. Muhammed el-Gazalî
Fıkhus-sîre. Ramazan el-Bûtî
Hayatüssahabe. Kandehlevi (4 cilt)
Haz. Muhammed Hakkında Konferanslar, Süleyman Nedvi (Diyanet) (Lise, Fakülte)
Hz. Peygamberin Hayatı. Salih Suruç
Hz. Peygamberin Şemaili (Seha). İbrahim Bayraktar
Özlenen Şafak. (Tuğra 6 Kitaplık siyer serisi) A. Lütfi Kazancı
Peygamberimizin Hayatı, Ali Himmet Berki-Osman Keskioğlu (Diyanet)
Sonsuz Nûr. M. Fethullah Gülen
2. Yüksek Lisansa Hazırlananlara
A. Genel
Anahatlarıyla Hadis, İsmail Lütfi Çakan
Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları, Cevdet Said (İnsan)
Çağımız İtikadi İslam Mezhepleri. Ruhi Fığlalı
İnsan Bu Mechul, Alexi Carrel
İslam Düşünce Yapısı, Süleyman Uludağ
İslam İdealler, Gerçekler, S. Hüseyin Nasr
İslam Peygamberi. M. Hamidullah
İslam ve Batı. Ali İzzet Begoviç
İslam ve Çağdaşlık. Fazlurrahman
İslam, Sezai Karakoç
İslamın Bugünkü Meseleleri, Erol Güngör
İslamî Hareketler ve Modernlik, W. Montgomery Watt
Kafa Karıştıran Kelimeler, Rasim Özdenören
Klasik Arap Literatürü, İgnace Goldhizeir (İmaj)
Mektep mi Medrese mi, Muallim Cevdet
Mezhepler Tarihi. (Hisar) M. Ebu Zehra
Modernizmin İslam Dünyasına Girişi, M.M. Huseyn
Modern Dünyada İslam Vahyi, M.Watt
Modernleşme ve Toplumbilim, Recep Şentürk
Müslümanca Düşünmek Üzerine Notlar, Rasim Özdenören
Sosyal İlimler Metodolojisi, Amiran Kutkan.(Filiz K.Yüksek Lisans)
Tarih Boyunca İslami Metodoloji Sorunu, Fazlurrahman
Umrandan Uygarlığa, Cemil Meriç
İçimizdeki Biz. Doğan Cüceloğlu
İletişim Çatışmaları ve Empati. Üstün Dökmen
B. Kuran
Ana Konularıyla Kur´an. Fazlurrahman
Kurana Giriş, Abdullah Dıraz (Kitabiyat)
Kurana Yaklaşımlar, J,J,Jansen (Fecir)
Kuranda Medeniyet, Erdoğan Pazarbaşı (Pınar)
Kuranda Uluhiyet. (Kayıhan). Suat Yıldırım
Kuranın Kuranla Tefsiri, Halis Albayrak, (Şule)
Kuranı Kerim Mucizesi. (TDV). Terc. Ergün Göze
Kur´an İlimlerine Giriş Suphi Salih. (Fakülte, Y. lisans)
Modern Dünyada İslam Vahyı. M.Watt (Yüksek lisans)
C. Sünnet
Sahabenin Sünnet Anlayışı, Bünyamin Erul (TDV)
Sünneti Anlamada Yöntem, Yusuf Kardawi
D. Bilgi Felsefesi
Bilgi Felsefesi, Alparslan Açıkgenç
Bilim Felsefesi, Heyet (Seha)
İslam ve Bilim, Heyet, (Seha)
İslamda Bilgi ve Felsefe, Mustafa Armağan
Bilgi Bilim ve İslam, İSAV
E. Felsefe
Din Dili, Turan Koç
Düşünceler ve Sohbetler, Epiktotes
Felsefe Dersleri, Hilmi Ziya Ülken
Felsefeye Giriş, Ahmet Arslan
Felsefenin Öyküsü, Will Durant (İZ)
Felsefî Disiplinler, Doğan Özlem
Felsefi Doktrinler Sözlüğü. S. Hayri Bolay
İnsanı Tanıma Sanatı, Alfred Adler. (DergahY. )
İslamda Dini Düşüncenin Yeniden Oluşumu, M. İkbal
3. Hadis Yüksek Lisansı
Sünnetin Anayasal Niteliği, Mevdudi. (Bengisu)
Sahabenin Sünnet Anlayışı, Bünyamin Erul. (TDV)
Sünnet Müdafaası, M. Ebu Şehbe. (Rehber)
4. FıkıhYüksek Lisansına Hazırlananlara:
Ana Hatlarıyla İslam Hukuku, Hayrettin Karaman
Hanefi ve Şafiilerde Mezhep Kavramı. Muhammed İbrahim (Terc Faruk Beşer)
Hukuk Başlangıcı. Necip Bilge
Hukuk Sosyolojisi
Hukuk ve Hukuk Bilgisi Üzerine, Vecdi Aral
İçtihat Tartışmaları, Terc. Şükrü Öztürk
İslam Ansiklopedileri, Fıkıh maddeleri
İslam Düşüncesinde Sünnet. Hayri Kırbaşoğlu
İslam Hukuk Başlangıcı. Muhammed Sellam Medkür
İslam Hukuk Kuramı, Aziz el-Azme (İZ´den makale)
İslam Hukuk Tarihi, Hayrettin Karaman
İslam Hukuku, Said Ramazan.
İslam Hukukuna Giriş, A. Zeydan
İslam Hukukunun Doğuş ve Gelişimi. Ahmed Hassan (İz Y)
Muharremin Tercümesi, Giriş Kısmı
Usulü Fıkıh, Z. Şaban ve A. Zeydan´ın el-Vecîz´i ile karşılaştırarak
İslam Hukuku, Yusuf Kardawi
5. Fıkıh İhtisası Yapmakta Olanlara:
ed-Daman fil... Ali Hafif
el-Emval ve Nazariyyetül-Akd fil-Fıkhil islami, M. Yusuf musa
el-Erkânü´l-erbaa, Ebu´l-Hasen en-Nedevî
el-Hak ve Meda sultânu´d-devleti... Fethî. Ed-Dürayni
el-Mal vel iltizam fil-fikhıl islami, M. Sellam Medkür
Makasıdü´ş-Şeria, İbn Âşur
Masadiru´l-Hak, Abdürrezzak es-Senhuri
Medhal, Zerkâ
Medhal, Seyyid Bey
Nazarıyyetü´l-İbaha, inde´l-usuliyyin, M. Sellam Medkür.
Ta´lilü´l-Ahkâm, M. Mustafa Şelebî
Tefsiru´n-Nusûs, M. Edip Salih
Bu konuda seçme kitaplar için ayrıca bk. et-Tanzîru´l-fıkhî, Dr. Cemalüddin Atiyye, s. 195 vd. bir liste mevcut.
Tavsiye Edilecek Seçme Karma Kitaplar ve Okuyucu Seviyesi
Arap Aklının Oluşumu. Cabirî (İz) (Yüksek Lisans, Doktora)
Arap İslam Kültürünün Akıl Yapısı. Cabirî (Doktora) (Kitabevi)
Asrın Getirdiği Tereddütler 1-4, M. Fethullah Gülen. TÖV Yayınları. (Yüksek Lisans, Doktora)
Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Orhan Türkdoğan. MEB. (Yükseklisans)
Derviş ve Ölüm. Mehmet Selimoviç. (Lise, Fakülte)
Din Felsefesi, Mehmet Aydın. 9EÜ İ.F. (Yüksek Lisans, Doktora)
İslam Düşünce Yapısı. Süleyman Uludağ. (Dergâh) (Fakülte)
İslam Ülkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm. Ömer Ferruh. (Nûn) (F.YL)
İslam, İdealler ve Gerçekler. Seyid Hüseyin Nasr. (İnsan) (Fakülte, Yüksek Lisans)
İslamda Aklin Yeri. Ahmet Yüksel Özemre (Fakülte, Yüksek lisans)
Kültür Değişmeleri. Mümtaz Turhan (Fakülte, Yükseklisans)
Makasıdü´ş-Şeri´a. Tahir b. Aşûr (Arapçası) (İlahiyat Yüksek Lisans, Doktora)
Medhal. Seyyid Bey. (İlahiyat Yüksek Lisans, Doktora)
Yolların Ayrılış Noktasında İslam. Muhammed Esed (Lise, Fakülte)
Tasavvufla ilgili Seçme Kitaplar.
Anahatlarıyla Tasavvuf. Hasan Kamil Yılmaz
Avârifu´l-Maarif. Suhreverdî
Er-Rasâil. İmam Kuşeyrî
Er-Riaye Li-Hukukillah. İmam Muhasibî
İslam Tasavvufu: Süleyman Ateş
İslam Tasavvufunun Bugünkü Meseleleri. Erol Güngör
Kûtü´l-Kulûb. Ebu Talib el-Mekki
Şifau´s-sâil. İbn Haldun (S. Ateş Terceme etti)
Tasavvuf Tarihi. Mehmet Ali Ayni
Tasavvuf ve Hadis. Abdullah Aydınlı
Tasavvuf ve Hayat. Abdül-Bari Nedve
Tasavvuf ve Tarikatlar. Mustafa Kara
Tasavvuf ve Tarikatlar. Selçuk Eraydın
Tasavvuf. Mahir İz
Teâruf li-Mezhebi ehli´t-Tasavvuf. Kelabâzî
Sözlükler
Büyük Türkçe Sözlük. Mehmet Doğan
Soyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Y
Felsefi Doktrinler Sözlüğü. S.Hayri Bolay
İbadet ve İnanç Kavramları Ansiklopedisi İFAV
Sosyal Bilimler Sözlüğü Ömer Demir&Mustafa Acar
Not: 1
(Altınoluk Dergisi´nden bir zatın imam ve hatiplere Türkçelerini geliştirmek için önerdiği bir kitap listesi)
1-Taşralı. Nurettin Topçu
2- Dualar ve Aminler. Arif Nihat Asya
3- Yahya Kemalin Hatıraları. Nihat Sami Banarl
4- İbrahim Efendi Konağı. Samiha Ayverdi
5- Ruhun Dirilişi. Sezai Karakoç
6- Türkçenin Sırları. Nihat Sami Banarlı
7- Kendini Arayan İnsan. S. Ahmed Arvasi
8- Türk İslâm ülküsü. S. Ahmed Arvasi
9- Hatıraların Işığında. Mehmet Çınarlı
10- Yılların izi. Mahiriz
Not:
1.Müftülük kütüphanesi gibi kütüphanelerde mutlaka bulunması gereken ansiklopedik eserler:
Büyük Türkçe Sözlük. Mehmet Doğan
Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Y
İslam´da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İFAV (İ. Kafi Dönmez Editörlüğünde)
Yeni Ansiklopedi, Timaş
İslam Ansiklopedisi, İSAV
İslam Fıkıh Ansiklopedisi, V. Ez-Zuhaylî
Elmalılı ve Mevdudi Tefsirleri
Üniversite terk bir genç için özel seçim:
Asrın Getirdiği Tereddütler (TÖV 4 cilt). M. Fethuullah Gülen
Dua, Alexy Carrel-Ali Şeraiti
Gençlerle Başbaşa (Yağmur). Ali Fuat Başgil
İslam Dünyasında İdeolojik Savaş, Malik b. Nebi
İtikat İbadet Ruh Terbiyesi, RisaleYayınlarından
Kafa Karıştıran Kelimeler. (İz) Rasım Özdenören
Malcom X. (İnsan) Alex Halley
Medine Toplumu, Ekrem Zıya Ömeri, (Risale)
Müslümanca Yaşama Üzerine Denemeler. (İz) Rasım Özdenören
Müslümanın Şahsiyeti. (Risale) M. A. Haşimî
Sonsuz Nûr. M. Fethullah Gülen
Yoldaki İşaretler. (İşaret) S. Kutup/Terc. Salih Uçan
Ruh Terbiyemiz. (petek). Said Havva
Yazar : Faruk Beşer
-
RUH TERBİYESİ
Ruh Allah’tan gelmiştir ve yine Allah’a döne cektir. İnsanı meleklerden daha üstün yapan hayvanlardan daha aşağı kılan, insanı iyi ya da kötü yapan hep ruhtur. Bunun için ruhun sağlığı ve terbiyesi çok önemlidir.
Ruhun sağlığı kuvvetli imanla, ibadetle beslenmesiyle, kötü huylardan arınmasıyla, takva yolunda yürümesiyle gerçekleşir.
Ruh hastalıkların en felaketi kötü huylar ve dünya sevgisidir. İnsanın kötü ahlaklardan korun ması, dünya sevgisinden arınması, zikirle meşgul olması, ruhi hastalıkları def eder.
-
Aliciğim ’Siz siz olun dostlarınıza, yardım edin, insan sevgisini mantıgınızın tam ortasına koyun ve beyin cekirdeginiz o olsun ki birgün sizinde yardıma ihtiyacınız oldugunda sizinde elinizden tutan birileri olsun...’ demişsin bir de bunun başına Allah sevgisini koyarsak ve karşılıksız yardımlaşmayı merkeze alırsak sanırım daha az çıkarsız olur
-
bir düşünür kim hatırlamıyorum diyor ki mutluluk mutlaka mutlu olmak zorun da olmadığını bilmendir diyor.
-
Alibey hep diyoruz ya hayat çok acımasız diye aslında hayat değil insanlar çok acımasız.hayatı yaşanmaz hale getiren de bizleriz.dediğin gibi eğer birbirimizi sevebilsek belki de herşey bu kadar kötü olmaz.tamam herkes birbirini sevmek zorunda değil ama en azından Allah için sevsek ve kimseyi kırmasak incitmesek ne güzel olurdu.ben bu sene çok yoruldum ve ölmek istedim çünkü insanlar benim tanıdığımdan çok farklıymış.insan olmak çok büyük bir yük.ben de bu yükü artık kaldıramayacağımı düşündüm.neyse çok uzattım.inşallah anlamışsındır beni kardeşim.
-
Asi ve mavi; geçmiş olsun diyor ve Allah’dan acil şifalar dilerim... Bu Dünya’daki bütün iyi ve kötü musibetler Allah’tandır, önemli olan bunun bilincinde olmak ve her ne durumda olursak olalım ’’şükür’’ etmeyi bilmek, bu fazilet bize dogru yolu bulamızı ve Allah’a daha yakın olmamızı sağlayacakdır... Şunu unutmaki Allah onu sevenlerle beraberdir... Sende farkısındasın ki bu günlerde geçecek, ama senden ne koparırsa koparsın bence yerinde hayata karşı daha dirençli daha güçlü,umutlarıya güçlü kalmış bir yürek, senibırakacak...
-
Sonbahar; galiba umutlar bagladıgın bir insan/insanladan hüsranla sonuçlananvakalar yaşamışsınız, dogru insanları anlamak zor, zaten zor olmasaydı binlerce yıldırana teması kişisel mantık ve duyu üzerine yüzlerce düşünür bu konuyu işlemezdi ( iyiki bu karmaşa varmış, yoksa bu düşünürler filozof olma şansını nerden yakalayacakdı :) ) ..
insanlar, insanlar ve insanlar ....
Sonbahar; eger sen insanlara bu kadar deger verirken onları düşünürken onlarsana layık oldugunuz degeri vermiyorlarsa bence hiç üzülmeyin, siz degil onlar sizin gibi birsini kaybettigi için üzülsünler, bence kaybenden sen degil onlar....
-
.Geçmiş olsun acil şifalar dilerim......
Edited by - kont on 12/28/2006 9:45:34 PM