-
Barak'ta Cenaze Kültürü
Hangimiz ölmeyeceğiz ki? Hepimiz zamanı geldiğinde bu dünyadan ayrılacağız.Nizip’te hep derler;”Öbür Dünyaya ne götürebilirsinki?” Arkandan atana babana rahmet deniliyorsa o kalır başka ne götürebilirki?’ Gerçekten de öyle değilmi?
Bu hafta barakta(Çiftlik) köyünde sevdiğimiz, ata baba dostumuz,kirvemiz Haci Veli Özaslan’ı kaybettik.Allah rahmet eylesin ve kalanlara ve ailesine sabır versin.Yakınımız sevdiğimiz bir dostun acısını paylaşmak için zaman zaman böyle cenazelere katılıyoruz.Cenaze kültürümüz genel manada tüm Anadolu ile paralellik arz eder.Ancak özellikle bizim bölge kültürümüzde cenaze merasimlerine çok özel önemler verilir..Cenazenin akraba ve sevenleri cenaze defnine kadar tabuta eşlik eder.Yani mezarlıktaki defin işlemlerine kadar tüm dostları cenaze ile birliktedir.Hatta yakın dostları zaman zaman uzun süre mezarı başında kalır dualar okur ve gözyaşları dökerler..Gün görmüş yaşlı kadınlarımız çok özel ağıtlar yakarak gelen misafirleri gözyaşlarına boğarlar..Ağıt yakmak bazen düğünlerde olduğu gibi gelen kalabalığın motivasyonunu da etkileyen bir unsurdur..Bizim kültürümüzde erkekler ağıt yakmaz..Ancak saz çalmasını beceren yakın dostları varsa bir oda meclisinde saz eşliginde çok ince ve kişiye özel dörtlükler ile gözyaşları döktürülür..Kuran’anı kerim okumak ve fatihaya davet her yeni gelen misafir için adeta bir borç gibi karşılanır.Kuran-ı karim okumasını bilmeyenler “el fatiha” deyip camaati duaya çağırarak bu borçlerinı ifa ederler..Cenaze geleneklerimizden bir tanesi de sakal bırakmaktır..Sakal yas tutma ile eşdeger kabul edilir...Cenaze ile başlayan süreç yaklaşık 2-3 hafta sürer..Bu süre içinde sakal traşı çok ayıp karşılanır..Tabiki devlet memuru gibi zorunlu görevlerde bulunanlar hoş karşılanır..Ama öyle bir şey ki bizim bölgemizde devlet memuru olsanız bile amirleriniz bu yas hatırına sakal bırakmayı hoş karşılarlar..Bu da bizde yerleşen çok güzel bir hoşgörü örnegidir.Sakal olayı dışında hem kadınlarda hem de erkeklerde süslü giyinmek de çok ayıp karşılanan bir olaydır.TV ve radyo gibi eğlence ağırlıklı kısımları seyeretmek veya dinlemek de ayıp karşılanır...Haberler veya çok öenmli bir konu dışında genel olarak TV ve radyolar da yas boyunca kapalı kalır..
Tabiki cenaze deyince yemek kültürümüze deginmeden geçmek çok abes kaçar.Cenazelerde en çok dikkatimi çeken sadece cenaze sahibinin değil, herkesin size; ‘yemeğe kalın’ diye ısrar etmesiydi.Bu zamana kadar hiç yemeğe kalmamıştım,fakat son katıldığım cenazede ısrar çok olunca kalmak zorunda kaldık.Yemek deyip geçmeyin..insanın bir can dostu ölünce yemek mi boğzından geçer?..günlerce acısı hissedilir.insan yemeden içmeden kesilir adeta..Ancak bu yemek o tür bir yemek degil..Cenazeye katılan ve başsağlığına gelen misafirlere genel anlamda cenaze sahipleri yemek noktasında müşkil olurlar..İşte bu nedenden dolayı kolu komşu akraba köylü kim varsa adeta bir yemek yarışına girer..Cenaze sahiplerine ufacık ta olsa bir teselli ve yardımlaşma geleneğidir bu..
Barakta cenaze olduğunda,bir çok ev kendine göre yemek hazırlıkları yapıyor.Kimisi koyun,kimisi tavuk,kimisi,hindi(Culluk) keserek,cenazeye katılan çevre köyler ve ilçe merkezinde gelenleri yaptığı hazırlık kadar evine davet ediyor.Davet de değil bu, zorla evine götürüyor.Kendi acısını unutup,Hazırladığı yemekleri cenazeye katılanlara büyük bir şevkle sunup,çayını, kahvesini içiriyor.
İnsanların giderek birbirinden uzaklaştığı,selam vermemek için görmezden geldiği bu dünyada.Böyle adetlerin de olması bizleri bir nebze olsun sevindiriyor.
-
Dinimiz de de cenaze evine yardım hususu vardır....
"Hz.Cafer (R.A.) şehid olunca Rasulullah (S.A.V.) yakınlarına : "Cafer ailesine yemek yapın, çünkü onların başına -yeme içmeye bakamayacakları- büyük bir iş geldi." demiştir. Akraba ve komşuların, ölüm felaketi geçiren aileye bir günlük yemek hazırlayıp götürmesi müstehabtır. Fakat ölünün kendi ailesinin yemek hazırlayıp başkalarına ikram etmeleri hem cahiliyye devri adetlerinden olduğu, hem de zamansız bir külfet teşkil ettiği için İslam bilginlerince mekruh sayılmış, bazıları haram olduğunu söylemişlerdir. " ( Prof. Dr. H.KARAMAN, İslamın Işığında Günün Meseleleri, sh:96-97. )
"Ölünün akrabaları ve komşularının ölü evine yemek yapıp götürmesi müstehaptır... ....Ölü evinin gelen gidenlere yemek hazırlaması MEKRUHTUR, BİD'AT'tir, Aslı esası yoktur. Çünkü böyle yapmakla ölü ailesinin sıkıntı ve kederi bir kat daha artırılmış olur. Meşguliyetlerine meşguliyet katılmış ve Cahiliye döneminin adetlerine benzetilmiş olur. Hele ölünün varisleri arasında ergenlik çağına girmeyen çocuklar varsa böyle bir evde yemek hazırlayıp misafirlere ve ziyaretçilere takdim etmek haramdır." (Prof. Dr.Vehbe ZUHAYLİ, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C/3, sh:96. Risale Yay. 1990.İst.)
"Ölünün velisi, definden sonra birinci günden yedinci güne kadar kolayına gelen şeyi fakirlere tesadduk ederek sevabını ölüye bağışlamalıdır. Bu bir sünnettir. Buna kadir olamazsa iki rek'at namaz kılarak sevabını bağışlamalıdır. Fakat ölü sahiplerinin birinci, üçüncü günlerde veya bir hafta sonra ziyafet vermeleri MEKRUHTUR. Ancak ölünün komşularının veya uzak akrabasının taam hazırlayarak ölü sahiplerine ikram ve yemeleri için ilhah (ısrar etme, zorlama) etmeleri müstehaptır." (Ö.N.Bilmen, Büyük İslam İlmihali, sh:263)
-
mehmet abi çok güzel bir dille yaklaşmışsın konuya eline emeğine sağlık saygılar
-
Dikkat ederseniz Barak havaları genel olarak ağıt ağırlıklıdır.Anadolu folklor kültürünün çok müstesna bir yerini tutan Barak havaları malesef son zamanlarda eski popülerliğini yitirmiştir.Uzun havalar içinde acıklı ve dertli ağıtların yer aldığı Barak havaları dinleyenleri bir başka aleme götürür adeta..Öyle havalar vardır ki yıllar sonra bile kaybedilen kişinin acısını yüreginizde hissedersiniz...Mehmet'in bu güzel çalışması geleneklerimizi yaşatma noktasında da önemli bir hatırlatma olmuştur..Bu arada Ülkemizde sadece Nizip'te (kısmen Birecik ve yeni yeni urfa'da) yerleşen Taziye evleri de bu kültürümüzü yaşatma noktasında çok önemli merkezler olmuştur..
-
Son yıllar nizip taziye yerlerinde sigara ikram edilmesinden yazgeçilmesi herhalde en iyi uygulamalardan biri taziyerleri daha önce dumandan insanlar bir biri görmüyordu şimdi daha güzel oldu.taziyelerde bile insanların birbiri ile yardımlaşmaları çok güzel bir gelenek.
-
Mehmet gözlemini bizlerle paylaşmış, kendisine teşekkür ediyorum. Odada saz ile ağıt yakma kısmı kaldımı bilemiyorum ! özellikle merak ettiğim bir konu bu. Çünkü Barak ile Dağ köyleri veya Nizip içi cenaze adetleri arasında çok fazla fark kalmamıştır.
Cenazenin defnine kadar gerek cenaze sahibinin evine gerekse cenazenin defin aşamasına kadar beklediği her yere ziyaretcileri gider gelir. bu hastane, morg, mezarlık veya cenaze namazı için cami olabilir. Bu esnada buralara taziye için gelenler, bir yardım lazımmı gibisinden sessizce cenaze sahibinin etrafında bulunur ve yükü hafifletmek için belli etmeden çabalarlar. Cenaze yıkanan kadar Fatiha verilmez.
Camiye getirilen naaş, genellikle vakit namazına müteakip mezarlık camisinden kaldırılır. Vakit namazı biter bitmez, naaşın kokma ihtimalide düşünülerek tesbihat kısmı kısa kesilir ve müsait olanlar cenaze namazına katılırlar. Halk toplanan kadar halk içerisinden saf tutmuş olanlar sesli olarak "Allah rızası için Fatiha" derler. duyanlar içinde okur vs... Hocanın safların düzenini kontrol etmesine müteakip cenaze namazı kılınır ve halktan helallik istenerek, naaş kaldırılır defin yerine götürülür. Defin esnasında sessizce beklenir, müsait olanlar kürekle toprak atarlar.
Definden sonra orada bir müddet bekleyen yakın akrabalar daha sonra taziye evine gelerek, taziyeleri kabul ederler. Yemek vakitlerinde yemek pişirilmez ve çevredekiler taziye sahibine yemek yaptırmak için adeta yarışırlar. Yemek yaptırmak yerine, paket çay, şeker veya tatlı gönderenler, getirenlerde uygun karşılanan adetlerimizdendir.
Taziye günlerinin cuma akşamına rastlayan bir gününde tevhid indirilir. mevlut okutulur vs..
Taziye genelde 1 hafta sürer ve sonrasında herkes evlerine dağılır. Yine evlerde taziyeye gitmek isteyenler giderlersede bu taziye sahibine büyük yük olmaktadır.
Tüm geçmişlerinize rahmet olsun.
-
İlçe merkezinde canaze defin ediltikten sonra sadece cenaze evinde yemek yeniliyor.Barak'ta ise köy halkının büyük bir kısmı kendine göre yemek hazırlığı yapıyor,ilçe merkezinden ve diğer köylerden geleni evine götürürüp ağırlıyor.
-
Gözünü sevdiğim memleketim, ölüsüne bile sahip çıkıyor,geride kalanları yalnız bırakmıyor, acılarını paylaşmak için ellerinden geleni yapıyorlar, siz birde gelin istanbul'u görün, ölsen gömülecek yer bile bulamazsın.
-
Barakta en çok sevdigim şey çogu ailenin köy odası var gerek misafir agırlamakta gerekse taziye yeri olarak kulanmakta sosyal ve dini açıdan çok begeni saglayan bir husus.Selamlar
-
Bursada cenaze mezarlığa defin edildikten sonra erkekler işlerinin başına dönüyor kadınlar cenaze evine geliyor ve zannederim 2 veya 3 gün sadece kadınlar oturup dua ediyorlar 7. gün mevlüt hadi herkes işine bu kadar. Dirimizde rezil oldu gurbette ölümüzde rezil olacak sen koru ya rabbi.
-
Mahmut büyük şehirlerde cenaze meselesini belediyeler ele aldı, artık hiçbir zorluk çekilmiyor, ölenin yakınları sadece belediyeyi yada 112 acili arıyor gelenler ölümü tastik ettikten sonra, hemen belediye harekete geçiyor cenazeyi gelip alıyorlar yıkandıktan sonra yerin varsa oraya yoksa belediyenin mezarlıklarına ki buralar artık şehirin çok dışında, yani ölüyü toprağa verdikten sonra mezarlığa bir daha zor gidersin, defin işlemi bitiyor, bu işlemler sırasında beş kuruş harcamıyorsunuz, eğer isterseniz ücretsiz cenazeyi memleketine de götürüyorlar, annemin cenazesinde aynen böyle oldu, Bakırköy belediyesi soğuk hava depolu bir minibüs gönderdi, cenazeyi getirip Nizip'e teslim ettiler.
-
Umalım ve bekleyelim ki, gerek Barak'ta gerekse de Nizip'te bu cenaze'ye ve ailesine hürmet, acıyı paylaşma ebediyete kadar sürsün.Ne yazık ki, batının teknik ve gelişmesi değil, en kötü adetlerini baştacı ettik.İstanbul ve diğer metropol şehirlerimizde aynı apartmanda komşunun öldüğünü bile duyamıyorsun!? Bu duyarsızlık dar anlamda sıla-i rahime bile girer ki, kıyamet alametidir.Barak'ta özellikle sosyal konumu yüksek kimseler ölünce cenazeye katılanlara mutlaka eş dostlarının katkısı ile toplu halde yemek verilir.Ölen statülü ve zenginse birkaç davar kesilerek don kazanları ve hallelerde yemek pişer.Cenazeye dışarıdan katılan herkes genelde, aralarındaki münasebetin derecesine göre, bir çuval şeker, çay v.b. hatta koyun götürülmesi de adettendir.Köyde imkanı müsait olan herkesin bir odası var ve bu odalar asıl ev'den bağımsız , sadece yemek yenilen, çay kahve içilen ve sohbet için kullanılan, genelde yer minderi ve yaslanmak için yastıklar dizilen dikdörgen tarzda yapılmış özel odalardır.Barak'da köyler genelde aynı aşirete mensup aile ve akrabalardan oluştuğundan cenazeler, aynı aşiretin civar köylerinin de katılması ile kalabalık olur.Hepimize; Rab'bine iman ile son nefes vermesini ve eş dostlu definler nasip etmesini dilerim.
-
Konu ile ilgili bir HADİS-İ ŞERİF:
"Peygamber efendimiz demiştir ki birisi öldüğünde akrabaları cenaze işleriyle meşgul iken,son derece güzel bir kişi gelir meftanın başının yanında durur.Kefenlendiğinde kefen ile merhumun göğsü arasına girer .
Definden sonra herkes evine döner, Münker ve Nekir adlı iki özel Melek gelir, öleni kişisel mahremiyet içerisinde imanı hakkında sorgulayabilmek üzere ,göğsünde duran güzel kişiyi ayırmaya çalışır.Güzel kişi der ki.”O benim refakatim, O benim dostumdur, hiçbir şekilde Onu yalnız bırakmam. Eğer siz sorgulama için görevlendirildiyseniz, görevinizi yapınız. Onun cennete girmesini kabul ettirinceye kadar terk edemem.
Sonra ölmüş arkadaşına döner der ki, ”Ben, bazen yüksek sesle bazen de kısık sesle okuduğun Kur’anım. Endişe etme, Münker ve Nekirin sorgusundan sonra üzüntü duymayacaksın.
Sorgulama bitince güzel kişi Onun için Meleul Aladan (semadaki meleklerden) misk kokusuyla bezenmiş bir döşek hazırlar.
Allahın Resulu (SAV) demiştir ki:Hesap gününde ne bir Peygamber, ne de bir melek, Allahın indinde Kur’andan daha imtiyazlı bir şefaatçi olamayacaktır."
-
şimdi mehmet karakaş bana kızarsa haklıdır...peşin özrümü beyan ederek soruyorum.mehmet kardeşim.hani şu %100 türk olmak olayı ile ilgili fikir ayrılığımız devam ediyor....şimdi senin savunmana göre eski türklerde ölenin bütün yakınları ,bir kaç kürek toprak atıyor..yakını seveni çok olsun manasında,bu yüzden toprağı bol olsun ,,,sözü taaaaaaa eski türklerden gelir.-biz allah rahmet etsin diyoruz- şimdi sena soru %100 türk olabilmek için bu uygulamayı tekrar hayata geçirelim mi?
-bak sert cevab verme ha...peşin özrümü yazdım,birazda takılıym dedim-
-
İş eski Türk adetlerine gelince değişik bir yapı var.
Genelde Türklerde mezar ve ölüye türbe türü yapıanmalar yoktur.
Mısırdaki Piramitler vs gibi yapılanrımızın olmaması da bizim asıl geleneklerimizi açıklar.
Atillanın gömülüşü de diğer Türk hakanlarının gömülüşü de bize bunu gösterir.
Sevindirici olan ise aslında bu geleneğimizin İslamla örtüşmesi ama bu gelenek yerine nereden alındığı anlaşılamayan Türbe ve Süslü Mezar kültürüdür.
Bunu anlayabilmiş değilim.
Konu dağılmasın diye sadece kısa hatırlatma olarak dikkatinizi çekeyim.