-
[IMG]
Yaz sıcaklarında uzmanlardan beslenme uyarısı
BURSA (İHA) - Uzmanlar, yazın sıcaklığını hissettirdiği bu günlerde tüm yaş grupları için formda bir vücuda kavuşmanın öncelikli bir konu haline geldiğini belirterek, "Beslenme alışkanlıklarımızın günümüzde form değiştirmiş olması, hacmi az enerjisi bol fast - food tarzı beslenmenin yaşam tarzımız haline gelmesi kilo problemlerini de beraberinde getiriyor" uyarısında bulundu.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülşah Esensoy, ayak üstü hızlı beslenme (fast-food) modeli ile kısa sürede kilo alındığını hatırlatarak, "Bunun karşılığında insanlar o kadar kısa sürede de kilo vermeyi istiyor. Enerjisi oldukça düşük diyetlerin peşine düşüyoruz. İşte bu noktada sağlımızı da etkileyecek yanlışlar zincirinin halkalarını oluşturuyoruz. Hemen kilo vermek isteyen birey ya aç kalma yoluna gidiyor veya değişik basın yayın organlarında gördüğü enerjisi çok kısıtlı diyetleri uyguluyor. Sonuçta ise vücutta kas kayıpları meydana geliyor ve kas kayıpları vücutta kalıcı hasarlara yol açıyor. Bu noktada, kilo vermek isteyen bireylerin birincil olarak hatırlaması gereken şeyin kilo vermenin 'yağ kitlesi kaybı' anlamına geldiğidir. Bu da ancak yeterli, dengeli ve kişiye özel bir beslenme planı ile sağlanabilir. Kişilerin diyetleri hazırlanırken yaşı, o an bulunduğu boy, kilo, cinsiyet ve laboratuar bulguları belirleyici etkenlerdir. Bu sebeple arzu edilen kilolara kavuşmak için mutlaka bir uzmana danışılmalı, destek alınmalıdır" dedi.
Esensoy, diyet yapılırken dikkat edilmesi gereken konuları ise şöyle sıraladı:
"Çok yağlı yemekler tüketmemeye özen göstermeliyiz. Günde 1.5 lt. su tüketmeliyiz. Diyeti gelip geçici bir dönem değil, yaşam tarzı haline getirmeye çalışmalıyız. Süt ve süt ürünleri, et ürünleri, sebze ve meyveler gibi temel besin öğelerini öğünlerimizde dengeli biçimde almaya özen göstermeliyiz. Az-az ve sık-sık mümkünse 6 öğünde beslenmeliyiz. Çaylarınızı şekersiz olarak tüketmeliyiz. Bitki çayları ve meyve çaylarını da tüketmeye dikkat etmeliyiz. Canınız tatlı istediğinde evde hazırlayacağınız meyve ve yoğurt karışımlarını tercih etmeliyiz. Mutlaka günde en az yarım saat egzersiz yapmalıyız."
-
Stres giderici besinler
Uzmanlar stresten kurtulmak için beslenmeye özen göstermeyi öneriyor
Yoğun iş temposunun, sıkışık şehir trafiğinin, ailevi sorunların ya da ekonomik sıkıntıların neden olduğu stresten, besinlerin yardımıyla da kurtulabilirsiniz. Süt, peynir, sardalya balığı, yeşil sebzeler ve soğan gibi bazı besinlerde bulunan maddeler gevşetici etkileriyle sizi rahatlatır.
Kaygı, stres, zihinsel yorgunluk, modern çağın tipik rahatsızlıkları. Sakinleştirici ve uyku ilaçları çoğu zaman yararlı olsa da yan etkileri hayli fazla. Bu nedenle uzmanlar stresten kurtulmak için yaşam stilini değiştirmeyi ve beslenmeye özen göstermeyi öneriyor. Besinle sinir sistemi arasında sık bağ var. Kahve çay gibi bazı içeceklerin uyarıcı oldukları biliniyor. Daha az bilinen ise bazı besinlerin yüksek sakinleştirici gücü. Özellikle triptofan adlı maddeyi içerenler. Çünkü bu madde gevşetiyor, uyku veriyor.
Triptofan en çok yumurta sarısı, tavuk eti, karaciğer, sardalya balığı, süt ve peynirde bulunuyor. Ette de triptofan var ama bunun yanısıra uyarıcı maddeler de içeriyor. Fazla et yiyenlerin çoğunlukla asabi, hırçın oldukları biliniyor.
Kalsiyum açısından zegin besinler de gevşetici bir etkiye sahip. Bolca triptofan ve kalsiyum içeren süt antistres besinler listesinin ilk sıralarında yer alıyor.
Manyezyum (ıhlamur, kepekli hububutlar, ceviz ve yeşil sebzelerde bulunur) ve brom (marulda var) da sakinleştirici.
Fesleğen, anason, nane, adaçayı, soğan ve arpacık soğanı da gevşetici besinler arasında sıralanıyor.
Balı da unutmamak gerek. Özellikle kekik ve portakal balını. Zihir zorgunluğuna karşı tirosin ve kolin yararlı, bu maddeler sinirleri koruyor. Tirosin yer fıstığı, mercimek, bakla, kuru fındık ve tavşan etinde var. Kolin ise bira mayası, balık, yer fıstığı, buğday filizi, ıspanakta.
-
Dişteki hassasiyet keyfinizi kaçırmasın
Dişlerdeki sıcak soğuk hassasiyeti, sıcak yaz günlerinde beslenme düzenin bozuyor.
Diş Hekimi Altuğ Serçe, diş hassasiyeti ile ilgili tavsiyelerde bulundu:
"Dişleri kaplayan 'dentin' tabakasının çeşitli nedenlerle ortaya çıkması, diş hassasiyetinin başlıca nedenidir. Normalde dişeti tarafından kaplanmış olan diş kökü, dişetlerinin çekilmesi ile dış ortama açık hale gelir.
Uyarıcı özelliği olan herhangi bir neden (gıdalar, içecekler, hava, kürdan) dış ortama açılmış olan dentin tabakasına temas ettiğinde ani sinir uyarılmalarına neden olur. Bu da beslenmemizle ilgili pek çok soruna yol açar ve yaşam konforumuzu bozar.
Özellikle sıcak yaz günlerinde kahve ya da çay içilmesinin ardından dondurma yemek ya da soğuk bir içecekle serinlemek isteği, diş hassasiyetini artıran ve ortaya çıkaran sebeplerdendir. Bu nedenle soğuk ya da sıcak gıdalar veya içecekler birbiri ardına tüketilmemelidir. Ayrıca diş hassasiyeti bulunan kişiler tedavilerini yaptırmadan ekşili ve asitli gıdalardan da uzak durmalı."
Hassasiyete neden olan faktörler:
Dişlerin sert hareketlerle fırçalanması: Sert ve kaba diş fırçalama dişin dentin adlı tabakasının ortaya çıkmasına ve enamel adlı tabakasının aşınmasına neden olabilir. Ayrıca dişetlerinin çekilmesine ve koruyucu özelliğini kaybetmesine de neden olabilir.
Dişeti çekilmesi: Dişetlerinin çekilmesi dişetlerinin koruyucu özelliğinin kaybolmasına neden olur. Açığa çıkan diş kökü her tür uyarıya aşırı reaksiyon vererek hassasiyete neden olur.
Dişeti iltihapları: Dişeti iltihabında dişetleri şiş ve hassas hale gelir. Böylece diş kökünü destekleme ve koruma özelliği kaybolur.
Diş gıcırdatma: Diş gıcırdatma sırasında özellikle dişin enamel tabakası aşınabilir. Bu tabakanın aşınması hassas ve ağrılı dişlere neden olur.
Diş beyazlatma maddeleri: Özellikle sodalı ve peroksitli diş beyazlatıcılar ciddi diş hassasiyetine neden olur.
Yaş: Diş hassasiyeti en çok 25-30 yaşları arasında görülür.
Diş plakları: Dişlerin köküne yakın bölgelerde diş plakları oluştuğu takdirde hassaslaşmaya neden olabilir.
Ağız çalkalama solüsyonları: Özellikle asit içeren ağzı çalkalama sıvıları belirgin diş hassasiyetine neden olur.Böyle bir durumda asit içeren solüsyonlar yerine nötral yapıdaki floridli ağız çalkalama solüsyonları tercih edilmeli.
Asit içeren yiyecek ve içecekler: Asidik yapıdaki yiyecek ve içecekler dişlerin enamel adı verilen tabakasını eriterek ciddi hassasiyete neden olurlar. Bu nedenle limon, domates, taze narenciyeler ve bunların sıkma suları, salatalık ve çay düzenli olarak tüketildiğinde diş hassasiyetine neden olur.
Diş müdahaleleri: Diş temizleme, diş yapılandırma, protez çalışmaları, diş restorasyonu gibi işlemler geçici bir süreyle hassasiyete neden olur.
Diş hassasiyetini önlemenin püf noktaları:
Ağız hijyenini dikkat edin
Yumuşak diş fırçası kullanın
Hassas dişlere uygun diş macunu kullanın
Yediğiniz ve içtiğiniz gıdalara dikkat edin
Floridli ağız çalkalama suları kullanın
Diş gıcırdatmanız varsa tedavi olun
Diş hekimi ile randevulaşmayı ihmal etmeyin
-
Sağlık Bilgi Bankası Gebelik Ve Sıcak Havalar
Gebelik Ve Sıcak Havalar
Yaz mevsimi ile gittikçe artan hava sıcaklığı ve yüksek nem özellikle hamileliğinin ileri dönemlerinde bulunan anne adaylarında zaman zaman problemlere yol açabilmektedir. Bu sıkıntıları en aza indirgemek için bazı konulara dikkat etmek ve önlemler almak önem taşımaktadır. Yaz sıcaklarında gebelikte dikkat edilmesi gereken konular ve alınacak önlemler şunlardır:
Sıvı tüketimi:
Gebelikte özellikle sıcak havalarda ağızdan bol bol sıvı alınmalıdır. Hamilelik sırasında az sıvı alımı ve terlemeyle vücuttaki sıvı kaybı rahimde kasılmalara dolayısıyla erken doğum sancılarına neden olabilir.Bunun yanı sıra idrar yolu enfeksiyonları, kabızlık, hemoroid, bebeğin amnion suyunun azlığı,rahim içi gelişme azlığı gibi istenmeyen durumlarla karşılaşılma riskleri artar.Bu nedenle gebeler günde en az 8-10 bardak (2,5 litre) su tüketmelidirler.Sıvı alırken dikkat edilmesi gereken konu,sık idrara çıkarttığı için vücutta sıvı kaybına yol açan kahve,çay ve kola gibi kafein içeren içeceklerden uzak durulmalıdır. İçerdiği tuzlar nedeniyle vücutta şişliği artırabileceğinden gazlı soda türü içeceklerden kaçınılmalıdır. Su, taze meyve suları,nane limon aromalı içecekler,bitki çayları,ayran sıvı gereksinimini karşılamak için tercih edilmelidir.
Giysiler:
Güneş ışığını yansıtan açık renkli kıyafetlerin seçilmesi tavsiye edilir, koyu renkler ısının daha fazla hissedilmesine neden olur.Pamuk,keten gibi doğal kumaşlardan yapılmış geniş ve rahat kıyafetler terlemeyi önlediği gibi hareket serbestliği de sağlar.Vücuda yapışan strech tarzı kıyafetler giyilmemelidir. Genital bölgenin nemli kalması mantar enfeksiyonu için zemin
hazırlayacağından, pamuklu iç çamaşırları tercih edilmelidir.Ter emici,rahat,hafif kolay değiştirilebilir ve yıkanabilir giysiler kullanılmalıdır.Lastik,kemer gibi vücudu sıkan eşyalar kullanmaktan kaçınılmalıdır. Alçak topuklu, ayaklara nefes aldıracak, rahat, yumuşak ayakkabıların tercih edilmesi,ayak şişmesinden doğacak sıkmayı, rahatsızlığı ve düşme riskini azaltacaktır.
Aşırı sıcak ve güneşten korunma:
Gebelikte salınan bazı hormonlar güneş ışınlarına karşı cildin duyarlılığını artırarak özellikle yüz, karın bölgelerinde kahverengi lekelenmelere neden olabilir. Gerekli olmadıkça güneş ışınlarının dik olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamalıdır.Gebelikte doğal olarak artan melatonin hormonuna bağlı cilt kolayca bronzlaşmaya ve lekelenmeye eğilimlidir.Cilde güneşe çıkmadan 20 dakika önce uygun güneş koruyucu krem uygulanması faydalıdır. Ultraviyole ışınlar ve aşırı sıcak anne karnındaki bebek için de zararlı etkilere sahip olduğundan deniz kıyısında olsa bile güneşlenmek, gebelik süresince önerilmez, Baş dönmesi veya halsizlik hissi oluşursa güneşli ortamdan uzaklaşılmalı ve açık havada her zaman gölgede bulunmaya özen gösterilmelidir.Sıcaktan rahatsız olunduğunda serinlemek amacıyla kullanmak üzere şişe suyunu yanlarında bulundurmalıdırlar. Serinlemek amacıyla sık sık duş alınmalıdır. Bu aynı zamanda terlemeyle birlikte vücutta oluşabilecek tahrişleri de engelleyecektir.Ancak gebeyken kaplıca,hamam,sauna gibi sıcak su kaynakları kullanılmamalıdır.
Beslenme:
Düşük kalorili, az yağlı yiyecekler tercih edilmelidir. Kızartma, yağlı ağır gıdalardan kaçınılmalı, meyve, sebze tüketimine ağırlık verilmelidir.Tuzun fazla miktarda tüketimini engellemek için mümkün olduğunca taze gıdalarla beslenmeli,konserve ya da hazır gıda tüketimi azaltılmalıdır.Kesinlikle sigara içilmemelidir.Sigara bebeğin düşük doğum ağırlıklı olmasına neden olabilir.
Seyahat:
Gebelikle ilgili herhangi bir problem yoksa seyahat edilebilir. Ancak uzun sürecek yolculuklarda dolaşım sistemi ile ilgili olumsuzluklar olabilir. Bacak ve ayak bileklerinde şişmeler olabilir. Bu durumu azaltabilmek amacıyla mutlaka 2 saat arayla molalar verilerek yürüyüş yapılmalı ve kan dolaşımı uyarılmalıdır.
Hamilelikte uçak yolculuğu genelde güvenlidir ve gebeliğin 36.haftasına kadar uçuş izni verilmektedir. Ancak uçuş öncesinde doktor tarafından muayene edilerek rapor alınmalıdır. Uzun sürecek uçuş sırasında da yine ikişer saat aralarla uçak içinde ayağa kalkıp gezerek dolaşım sorunları azaltılabilir.
Spor:
Gebelikte yaz döneminde yapılacak en iyi sporlar yürüyüş ve yüzmedir. Yüzme vücut kaslarını çalıştırması bakımından iyi bir aktivitedir. Enfeksiyon ihtimaline karşı havuz yerine denize girme tercih edilmelidir.Yüzme sonrasında ıslak mayo ile kalınmamalı ve güneşlenilmemelidir.Yapılacak yoğun egzersizler terleyerek vücuttan aşırı su kaybına yol açtığı için uygun değildir. Hava sıcaklığındaki ve nem oranındaki artış gebelerde el ve ayaklardaki şişliği artırır. Uzun süre ayakta kalınması şikayetlerin artmasına neden olur. Şişkinlik oluşmasını önlemek ve dolaşımı iyileştirmek için sık sık ayaklar hafif yüksekçe bir yere uzatılarak dinlendirilmelidir. Ayak banyoları,masaj uygulamaları da şişliklerin giderilmesine yardımcı olur.
-
Böbrek Taşı Olanlara Sıcak Uyarısı
Haber: Veysi PAMUKOĞLU
Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Klinik Şefi Doç. Dr. Ali Ünsal, yaz aylarında böbrek taşı olanlar ya da böbrek rahatsızlığı geçirenlerin daha dikkatli olması gerektiğini belirterek, ''Bu kişiler günde en az 2 litre sıvı almalı ki böbreklerine yeterince sıvı gitsin ve enfeksiyon gibi rahatsızlıklar oluşmasın'' dedi.
Ünsal, yaptığı açıklamada, sıcak havalarda böbrek ağrısıyla acil servislere ve üroloji kliniklerine başvurularda artış olduğunu söyledi.
Aşırı sıcaklarda terleme nedeniyle vücuttan su kaybının fazla olduğunu, idrar miktarının ise azaldığını ifade eden Ünsal,
''Bu durumda idrar daha konsantre olur ve asitik hale gelir. Bu da zamanla taş oluşumuna ve küçük taşların büyümesine yol açabilir'' dedi.
İdrar miktarının azalmasının enfeksiyonlara neden olduğunu anlatan Ünsal, az sıvı alımına bağlı olarak böbrek taşı bulunan kişilerdeki enfeksiyon riskinin de arttığını bildirdi.
Böbrek fonksiyonları sınırlı olan kişileri de uyaran Ünsal, diyabet ve hipertansiyon hastalarının yeterli sıvı almamaları ya da aşırı terlemeleri sonucu böbrek yetmezliği gelişebileceğini belirtti.
Özellikle böbrek taşı olanlar ya da böbrek rahatsızlığı geçirenlerin yaz dönemi boyunca daha dikkatli olması gerektiğini belirten Ünsal,
''Bu kişiler günde en az 2 litre sıvı almalı ki böbreklerine yeterince sıvı gitsin ve enfeksiyon gibi rahatsızlıklar oluşmasın'' diye konuştu
-
[IMG]
Çocuklarda karın ağrılarında ağrı kesici tanıyı geciktiriyor
Çocukların karnı ağrıması durumunda ağrı kesici ilaç verilmemesini tavsiye eden uzmanlar, "Karnı ağrıyor diye ağrı kesici verilirse durum maskelenmiş olur ve tanıda geç kalınmış olur." uyarısında bulundu..
-
Bu hatanın sık sık yapıldığını vurgulayan uzmanlar, "Tanıda olabilecek bir gecikme tedavisi çok zor olan çok ciddi durumlar yaratabilir. Her türlü bağırsak tıkanıklığı, karın şişliği, kusma ve kaka yapamama gibi bulguların yanında çocuğun ayrıca karın ağrısı yakınması da olabilir. Bağırsak düğümlenmesi gibi durumlarda da bir an evvel ameliyatla durumun düzeltilmesi gerekir. Geç kalınırsa bağırsaklarda gangren, delinme ve peritonit gibi daha ciddi durumlar ortaya çıkmaktadır." dedi.
Op.Dr. Osman Serhat Güner, boğulmuş kasık fıtıklarında da karın ağrısı olabileceğini, kasık fıtığının ihmal edilmeden bir an evvel ameliyat edilmesi gerektiğini söyledi. Karın ağrısında çocuklara nasıl yaklaşılması konusunda bilgi veren Dr. Güner, "Kendini iyi hissettiği pozisyonda yatıp dinlenmesine izin verin. Yedirmeye çalışmayın. Eğer alabiliyorsa, az az sıvı almasını sağlayın. Doktorunuza danışmadan herhangi bir ilaç vermeyin. Doktora gitmeden karın ağrısıyla birlikte olan bulguları (ishal, kabızlık, ateş gibi), ağrının yerini, azaltan veya artıran faktörleri not ederseniz tanı konmasına yardımcı olacağınızı unutmayın." dedi.
"Fonksiyonel karın ağrısında çocuğun rol yapmadığını, gerçekten ağrı hissettiğini bilin ve onu suçlamayın" diyen Güner, şöyle devam etti: "Eğer karın ağrısı 12-24 saatte geçmiyorsa veya sık sık tekrarlıyorsa hemen doktora müracaat edilmelidir. Karın ağrısı, göbek çevresi dışında başka bir bölgedeyse (Özellikle karnın sağ alt tarafında olan karın ağrılarında apandisit olasılığını göz ardı etmemek gerekir). Çocuğun genel durumu kötü görünüyorsa (Anne baba kendi hislerine güvenip hareket etmeliler, kimse çocuğunuzu sizin kadar iyi tanıyamaz). Uzamış kusma varsa (12-24 saati geçen kusmalar) doktora gidilmelidir. Sarı- yeşil, safralı kusmalar varsa, kanlı kusma varsa, kanlı ishal varsa, idrar yapmada ağrı, sık idrara çıkma varsa çocuk doktoruna başvurmalısınız. Çocuklarda karın ağrısı önemsenmeli ve nedeni mutlaka açıklığa kavuşturulmalıdır."