-
Çığlık çığlığa!!
Arkamda bütün hayvanlarım.
Alkışlar içinde uğurlamaya dizilmişler…
İnsan olmadığınız için üzülmeyin dostlarım.
Hepinizi kucaklıyorum.
Ben mutluyum insanı geride bırakırken..
Kuşlarım götürün beni;
zaman doldu, son sınırınızda yükselin!!
En uzun ağaca bırakın;
biraz daha bekleyeceğim uzamasını ağacın.
Koruyun ağacı insandan;
Vasiyetimdir………
Edited by - Yankee SAT on 27/05/2006 01:08:34
-
<div align="justify" Çoğaldıkça sırtını çevirdin rüzgarlara
Savrulmaların duruldu git gide
Rüzgarları sen sandığın günler de geride kaldı
Geride kaldı dalgalı denizler
Ay ışığında yakamozlar
Parlayan yıldızlar
Yakan güneş ve
Sen
Şimdi sen;
Uzansan da yıldızlara dokunamazsın
Göğü ikiye bölüp yağmurlar yağdıramazsın
Cıvıltılarla baharlar getirip
Gökkuşağını çimenlere indiremezsin
Deli taydın
Dört mevsimi de bahar yapardın
Rüzgarlara kafa tutardın
Şimdi dağlar viran, sesiz
Baharlar kimsesiz
Neylersin..?
Çoğaldın ,
Çoğaldın epeyce.
</div
-
beni kucakla Nizip
bugün çocukluğum balonlar kadar renkli
değil kurşunu olmayan silahlarla,
intihar provaları yapıyorum ve sancılarını çekiyorum,
ertelenen sevgilerin..
bir babanın kızım tadında kokan,
iyi geceler öpücüğü düşüyor fotoğraflardan
saçlarımın dağınıklığını rüzgardan biliyorum,
inkar ediyor sebebi olmadığım acıların,
katili de değilim boşuna arıyorsunuz
hüznümün sahibini kendimden başka kimseye,
borçlu değilim..
beni kucakla Nizip
bugün ellerim beş yaş yumukluğunda değil
türkülerin saflığından utanıyor gözlerim t
ürküler susturuyor beni bugün
küçük bir çocuğun yardım çığlıklarını işitiyorum
dua eden ellerine hüzünden başka bir şey bırakamamak,
acıtıyor içimi hüzün bir çocuğun acısını dindirebilir mi..?
beni kucakla Nizip
bugün kahkahalarım bildiğin yerde değil
gitmez dediğin kaptan da terk etti gemiyi
korunaklı seyir defterleri
sular altında kızlığından sıyrılmış bir kadının,
gölgesi vuruyor sulara
kadının gözleri su yeşili
kadının gözleri ıslak
kadının gözleri uzaklarda..
beni kucakla Nizip
bugün sabır taşım iyi yontulmuş değil
ağızdan çıkan her söz yaralıyor
küçüklüğümü buruk gülümsemelere
ev sahipliği uzun sürdü
hasretle çalan telefonun sesi
bir anlık sevdam,
kilometrelere zincirlenmiş bir isyan kalbim,
bu isyanda sıkışan küçük bir kuş
nerdesin diyebilmek bile zorlaşıyor
gecelerde seni seviyorum’lu
bütün şarkılar eksik yazılmış
eksik yazılmış özlemin adresi
rehberlerde yolunu kaybeden yolcular,
kuytu köşelerde sızma endişesinde
sarhoşluğu hiç bu kadar sevmemiştim
hiç bu kadar korkmamıştım yalnız uyumaktan..
beni kucakla Nizip
bugün gitmeler bana göre değil
bu gitmeler kadınlığımın harcı değil ellerimde küçülüyor
kavuşmalar kavgaların en kanlısı
gözlerde yaşanıyor intihar mektuplarına rastlıyorum
karanlık sokaklarda en berbat ayrılıklar
gece en berbat yalanlar geceleri söyleniyor
seviştiğim ve sevdiğim adam,
geceleri bensiz uyuyor..
beni kucaklaNizip
bugün sarhoşluğum çekilir gibi değil
dibini gördüğüm şişelerde
başlıyor yalnızlığım yirmi dört ayar değerinde değil
sevinçlerim kime satsan almaz zenginliğim yüreğimden öte değil..
beni kucakla Nizip
bugün düşlerim ulaşılır cinsten değil
bozukluk sevişmelerimin hepsini,
tek kollu dilenciye verdim dilenci şaşkın ben şaşkıngece şaşkın
nasıl oluyor da anlatamıyorum garipliğimi kustuğum şiirlerde,
konuştuğum ama duyamadığım
bütün insanlarda aynı nakarat aynı melodi
tekrarlanan şarkılarımın öksüzlüğüne isim koyamıyorum..
beni kucakla Nizip
bugün şiirlerim sahibine yakın değil
özlediğim adam, gecenin öteki yüzünde özlediğim adam,
yatağında uykusuz özlediğim adam,
ne çok sevildiğinden habersiz
beni kucaklaNizip
beni kucaklaNizip..!
bugün özlemim
bugün suskunluğum
bugün çaresizliğim
bildiğin gibi değil...
Edited by - Yankee SAT on 27/05/2006 01:24:58
-
vakti bir zamandı
senin bir parçan değildim ama beni aldın
yorgundum../..yorulmuştum,
omzunu yasladın
aradığım ama bulamadığım bir sevdaydın
şehvetle değil../..şefkatle yaklaştın
o günden beri ayrılamadım senden
değil sadece senden../..her şeyinden
Nizip!../..sen benimkadınım gibisin
ne olursa olsun beni sevecek gibisin
terkedilmişliğin loş ışıklı sahnelerinde isyan ettim aşk’a
trajik komik ayrılıklar en çok alkışı aldı
suskunluğuyla vuranlar görünmez katil oldu
yaralarımı bir sen gördün
bir sen sardın
bir sen bastırdın
Nizip!../..sen benim kadınım gibisin
ne olursa olsun bana sarılacak gibisin
meteliksiz dolaştığım oldu sokaklarında
elimde bira şişesi ayaklarımıdereye uzattığım oldu
çok isyan ettim
ağladım
akıttım göz yaşlarımı sularına
küfürler yağdırdım dili bozuk geçmişin,
yalnızlığımın en karanlık yerlerinde karşıma çıkmasına
senden çıkardım hıncımı
seni terk etmekle tehdit ettim
saçlarım uzundu../..kısaydı../..uzundu
saçlarıma geçirip ellerini beni kendine çektin
Nizip!./..sen benim kadınım gibisin
ne olursa olsun beni bırakmayacak gibisin
başka şehirlerle aldattım seni
başka şehirlerindamadı olmayı düşledim,
yüreğimin sevgiye acıktığı ihtiras kokan kollarda
başka şehirlere koştum,
arkamda senin gözlerini bırakarak
ama biliyordun
sevilmeyi seviyordu yüreğim
ondandı her sıcak öpüşte mum gibi eriyişim
eridim../..gittim../..gönderildim../..geri geldim
senin kadar kimse okuyamadı beni
kimse senin gibi yüreği bilmedi
Nizip!../..sen benim kadınım gibisin
ne olursa olsun bensiz olmaz gibisin
gündüzünü de sevdim elbet
ama gecelerin başka
gecelerin bedenimle şehvet yarışında
ah! sevişmek diyorum../..sevişmek değil sadece bedenle
yürekle../..gözle../..elle../..ve ruhla
gecelerin sevişmeme mani../..özlemle sarılanım yoksa
görmüyor musun,
intihara meyilli sevgilerim
kanayan ve ağrıyan bir bedenin arzularına tutunuyorum
ilk ismim erkek../..sonrasındadelikanlıyım
sevişme sonrası içilen sigaralar gibi yorgun ve uykuludur yüreğim
ama sen,
Nizip!./..sen benimkadınım gibisin
ne olursa olsun benianlayacak gibisin
bir vapur telaşında kaybettim belki beklemeyi
yakışmadı üstüme kararsız bakışlar../..unutulmak ağır geldi
sabahın en kör saatlerine kadar sana kustum şarkılarımı
ne istediğimi kimse sormadı
kimse bilmedi aslında ne çok ağladığımı
sen biliyorsun her şeyi../..evin yolunu bile neden şaşırdığımı
kollarına alıp yatağıma yatırıyorsun savunmasızlığımı
tatlı melteminle örtüyorsun üstümü../..hatta çıplaklığımı
bir iyi geceler öpücüğü dudaklarıma
bir sarılış çocukluğuma
her şey iyi olacak diyen sesin kulaklarımda
kahretmesin../..inanıyorum sana
Nizip!../..sen benimkadınım gibisin
ne olursa olsun beni hep sevecek gibisin
-
sessiz bir gecenin
ve sönmek üzere olan bir ateşin,
küllerinin içinden sesleniyorum sana
sonbahar’ın esintisini omuzuma aldım
dudaklarımda eski bir şarkı,
sen bilirsin..
ne hala var olan bir aşktır anımsatan gidişini
ne de yılların verdiği bir suskunluk
bu gece özlemlerim had safhada
bir saat için bile olsa gel,
yeter bana
düşünüyorum da
hala kırgınım,
beni öksüz bir sevdalı gibi ortada bırakışına
söz vermiştin
yüreğim yüreğindir demiştin
gitmemeliydin
hayatımın en deli zamanlarıydı
gülüşlerin bedenimden akardı
17 yaşım çıldırmıştı..
kelimeler kısalırdı gözlerinde,
sen virgüllerle uzatırdın
nasıl bir mucizeydi seni karşıma çıkaran
hangi akla hizmet gitmiştim istanbul’a
ve nerdeyse eziyordun beni,
taksim’in tam ortasında
fırlatılan kızgın bir bakıştı
özürlerin ağzında tıkandı
17 yaşım çıldırmıştı..
o gün anlamalıydım oysa
öldürmek için değil,
diriltmek için çıkmıştın karşıma
çocuktum
kızdım
kadın oldum kollarında
utandım
utandırmamıştın oysa
bir nehir gibi akmıştım yüreğine
yüreğini teslim eder gibi,
bırakmıştın beni şehrime
hiç ayrılamayacağımızı o gün anlamıştık
o gün bilmiyorduk ayrılacağımızı
sarılmıştım
sarılmıştık
bu sarılmalar hani hep kalacaktı
şimdi en çok kollarına ihtiyacım var
bir haber gönder ne olur,
bir ışık yak
mekanın hala yıldızlar mı..?
buruk
ve yarım kalmış bir gülümseyiş oturuyor şimdi dudaklarıma
ikimiz için ne güzel bir andı
gecelerin en güzeliydi hatta
çıka gelmiştin istanbul’dan,
ellerinde en sevdiğim papatyalar
gelmiştin işte
sarılmıştın kocaman
sevinmiştim derinden
kollarımdan tutup götürmüştün,
ben, nereye bile diyemeden
ellerin direksiyondaydı
başım omuzunda
yüreğim sanki çıkacaktı
seninle olmak hayattı
17 yaşım çıldırmıştı..
seni her şeyinle seviyorum dedin
sahip olduğun her şeyle
kelimeler hep kaleminin ucunda olmalı
şarkılar dans etmeli dudaklarında
çılgınlığın
asiliğin
inadına yürekli
inadına umutlu gülüşlerin sende kalmalı dedin
seni her şeyinle seviyorum dedin
sahip olduğun her şeyle
ne değiştirmek istiyorum
ne eksiltmek
ne de yitirmek
sen hep böyle kal
ama yanımda kal dedin
beni benden alan bir filmi izler gibiydim yüzünde
kelimelerin yüreğimde atıyordu
inanılmaz bir akşamdı
bütün yıldızlar tanıktı
17 yaşım çıldırmıştı..
usulca yerleştirdin parmağıma tek taşı
istanbul artık senin
ben seninim
artık hep benimle kal
kalksın aramızdaki kilometreler,
benimle evlenir misin, dedin
gözlerime yağmur yağdı
yan masadaki kadın duygulandı
ilk imzayı dudaklarına attım,
garson çocuk baka kaldı
sanki bir rüyaydı
saat 12’yi geçmişti ama
kül kedisi balodaydı
17 yaşım çıldırmıştı..
nasıl da kızgınım sana
dönmeyecektin o gece,
lanet olası istanbul’a
işler kimin umrundaydı
işleri kim takardı
.........
......
.....
sabahın en kör saatiydi
bir telefonla geldi varış haberin
geleceğimiz ve sevdamız,
bir kamyonun altında yatıyordu
sen,
bir kamyonun altında yatıyordun
telefon elimden düştü
dizlerim yere çöktü
kaç saat tutarında öyle kaldım da,
bana bir asır gibi geldi
hangi keşke’yi söylersem,
uyanırdım rüyadan
hangi dualar geri getirirdi seni
daha parmağımdaki alyans,
suya değmemişti
hani yok edecektik kilometreleri
kilometreler kaldı,
biz yok olduk
gözyaşlarım ağzımdaydı
her yer karanlıktı
17 yaşım çıldırmıştı..
ne cenazene gidebildim
ne de öğrendim nerede yattığını
çok uzun süre nişanlı kaldık seninle,
alyans parmağımda kaldı
çok kereler gelmek istedim yanına
bir şeyler dürttü sanki
izin vermedin,
hayatta kaldım
şimdi ne vakit bir kamyon görsem,
buğulu camlarında bıraktığım 17 yaşımı arıyorum
şimdi ne vakit bir kamyon görsem,
17 yaşım geri geliyor,
sana susuyorum
değişen ne dersen
hiçbir şey bebeğim
belki biraz ben
yıllar su gibi akıp geçti
ama korkmadım sevdadan
hala çılgınım
hala inatçı
hala yazıyorum
ama mısralarım kanlı
saçlarımı sıkıştırmıyorum bir lastiğin içine
insanları güldürebiliyorum
şarkılar ise hep dudaklarımda
sevdiğimi söylerken utanmıyorum
yürekli kadını oynuyorum yani
seni bazen
bazen çok fazla arıyorum
kimse senin kadar cesur değil sevdasında
artık seni seviyorum diyenlere,
inanmıyorum..!
biraz kırgınım hayata karşı
ama inatla direniyorum
bu gece gözüm yıldızlarda
hangisindesin el salla,
seninle sabahlıyorum
sana söylemek istediğim çok şey vardı,
belki de bu gece bunları kusuyorum
artık söylemek istediklerimi ertelemiyorum..
sessiz bir gecenin
ve sönmek üzere olan bir ateşin,
küllerinin içinden sesleniyorum sana
anılarımın fesleğen kokulu fısıltısını,
içime çektim
dudaklarımda eski bir şarkı,
sen bilirsin..
ama yine de merakımı bağışla
ben değil,
17 yaşım soruyor sana
daha mı rahat geldi,
yıldızlar yeryüzünde...?
-
Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Bir ülkede,
Kendilerini
Güçlü ve mutlu
Bilen
Iki kişi yaşarmış.
Biri erkek biri dişi
Bu iki kişi
Tesadüfün iğne deliği
Misali
Bir araya gelmişler.
Önceleri,
Karakter tahlilleri
Fiziki incelemeler,
Ince dokunduruşlar
Uzun sohbetler
Yapmış.
Velhasıl,
Konuşmuş da konuşmuşlar
Aslında konuştukları
Ne incir çekirdeğini doldurur,
Ne evrene sığarmış.
Saatler yetmez
Günler yetmez
Yine de bıkmazlarmış
Derken,
Günler böyle geçerken,
Birdenbire, aniden
Neden nasıl bilmeden
Bahar değil yaz değil
Bayram seyran hiç değil
Birbirilerine,
Aşık oluvermişler
Bir şaşkınlık bir telaş,
Bir coşku bir melankoli
Yemeden içmeden kesilip
İğne ipliğe dönmüşler
Bir sevgi denizinde,
Aşktan sarhoş dolaşıp
Sarmaş dolaş
Olmuşlar.
Hatıralar saçmışlar
Dört bir köşeye
Göl buzları üzerinde dansedip
Ay ışığı altında
Yakamozlarında
Yürümüşler denizin.
Vitrin camlarında
Kendilerini seyretmişler.
Ne de güzel yakışmışlar.
Bir elmanın iki yarısı gibi
Toprak ile su gibi
Kediyle yavrusu gibi
Birbirilerine uygunmuşlar.
Velhasıl pek hoşmuşlar
Masal bu ya
Ne kavuşmuşlar
Ne ayrılmışlar
Ne onlar ermiş muradına
Ne biz çıkmışız kerevetine
Bu masalın sonu yokmuş
Şiirler ve şarkılar
Hep
Onları anlatırmış
Hala mutlu görünürmüş
Bu iki kişi
Biri erkek, biri dişi
Az gitmişler,
Uz gitmişler
Bir de arkalarını dönüp
Bakmışlar ki
Bir arpa boyu yol gitmişler.
-
<div align="justify" Elleri üşümüştü,
Gözleri yaş dolu
Islanmıştı zavallı
Çaresizlikle bağlıydı eli kolu
Ağlıyordu iç çekerek
Ayağında çıplaklığı
Başında şapkası vardı
Avuçlarında sıkı sıkı sardığı bir avuç anı
Ezilmiş belli
Hor görülmüş bir hayli
Elimi uzatıyorum korkup saklıyor kafasını
Dudaklarını bükmüş
Hala ağlamaklı gözleri
Ufacık bir yürek karşımda süzülen
Kirden görünmez olmuş parmakları
Saatlerce dolaşmış sokakları
Ve nihayet barınak edinmiş kendine bir saçak altını
Uzandıkça kaçıyor benden
Yaklaştıkça daha bir kayıp
Evini soruyorum
Yurtsuzum diyor çok zamandır
Kovulmuş zavallıcık
Hangi yürek dayanır diyorum
Bu kalpsizlik hangi zalimin işi
Susuyor durmadan
Konuş dedikçe daha bir büzülüyor dudakları
Olmaz diyor
Ben konuşmak için değilim
Yaşanmalıydı mutluluğum
Ben nasıl mutlu ettiysem onları
Onlarda sevgiye dönüştürmeliydi diyor varlığımı
Gel gidelim diyorum sıcak biryerlere
Evim var diyorum yatağım sıcacık
Kaçıyor benden
Diretiyorum
Ağlamaya başlıyor yine
Kovulduğum yere gelmem diyor
Gelmem diyor kovulduğum yere!
Şaşkınım
Evim diyorum
Yüreğin diye sözümü kesiyor
Yatağım diyorum
Yüreği diyor
!...
Adın diyorum?
Aşk diyor...
Ardına bakmadan kaçıyor
Anlıyorum kovalamanın anlamı olmadığını
Yüreklerden atılan aşklar hep azaplara tutsak kalıyor
Ve asla geri dönmüyor
</div
Edited by - Yankee SAT on 27/05/2006 01:59:13
-
Bekleyişim ve Gelmeyişin
Saatim saatlerdir aynı saatte.
Kulağım telefon zilinde.
Ellerim bırakmadığı sigaranın esiri.
Gözlerim karanlıkta beli olmayan yolun bitiminde.
Her gölgede ayaklanan ayaklarım beni yönetmekte.
Su sesi, rüzgarın ıslığı beni ürkütmekte
Yalnızlığın resmi hep beynimde.
Ya gelmezsen diye süre gelen umutsuzluğumu,
Gelirsen umudu yenmekte.
Sevdiğim yağmur yağmasın diye dualar dilimde
Sebep olursa gelmemene sevmem desem de.
Ne senden ne yağmurdan vazgeçerim.
Bir seni bir de yağmuru bilirsin çok severim.
Ha geldi gelecek zaman hiç gelmedi.
Yolun sonundaki karanlık, sabaha yenildi.
En sonunda sigaramda bitti.
Su sesini bastıran serçe sesleri uyandırdı beni,
Rüzgarın savurduğu dallar teslim artık çiğlere,
Yalnızlığın resminide astım arık baş köşeme,
Girme istemem artık düşüme,
Gelme artık beklemem seni yıkılan ümidim ile
Sebep oldu bu gelmeyisin.
Dünüme bugünüme sana son verişime.
Gelme istemem, senden sonra inan bana kimseyi bir daha böyle beklemem
-
Birşey oldu
Uzak bir yerde bir ışık çaktı
Kıvılcımları göğü yardı
Titretti kalbimi, içime girdi
Kendime geldiğimde aynaya baktım,
Bir anda şaşa kaldım
Göz kırptı bana
Gülümsedi!
Ardından kaybolup gitti
Derinden sesi geliyordu...
Keskin, ince ve sakin.
"kalk hadi, kalk hadi, kalk hadi..."
Biryerden tanıdıktı sanki
Bir şarkı mırıldandı...
Sanki oda aydınlandı
Üfledim muma yattım ama
Bütün gece uykumda çaldı
Sabah oldu uyandım,
Düştüm, kalkarken başımı çarptım.
Öyle acıdı ki çok ağladım
Birden şarkıyı hatırladım!
Kalktım hemen yüzümü yıkamaya.
Şaşa kaldım bir anda...
Göz kırptı bana
Gülümsedi!
Ardından kaybolup gitti...
Hatırlayınca sevindim.
Onu öpmek istedim.
Bekledim aynanın karşısında
Çıkmadı ama bir daha...
Uzaktan sesi geldi...
"gel hadi, gel hadi, gel hadi..."
Bahçeye çıktı kayboldu
Koştum peşinden dışarı
Daldım ormana kayboldum
Yürüdüm yürüdüm mahvoldum
Buldum küçük güzel bir dere
Kenarında oturdum.
Ne güzel dedim, eğildim.
Bir anda şaşa kaldım
Göz kırptı bana
Gülümsedi!
Ardından kaybolup gitti!...
Edited by - Yankee SAT on 27/05/2006 02:02:28
-
Adı yoktu
Çöl vardı
Kan
Ter
Gözyaşı
Kızgın taşlara yapıştı
Bir köle ölürken
Dudaklarından döküldü ilk kez
Sıcak kumlara karıştı
Bir şarkı oldu nice sonra
Hep vardı ak güvercinler oysa
Hep vardı
Daha kaç köle
Yüreğinde aynı hasretle öldü bilinmez
Çölün kumları
Kaç güneş yüzü gördü
Kaç fırtınaya karıştı
Nil’ in suyu kaç kez değişti bilinmez
Zulmün yalanları bilinir
Bin yıllar sonrası
Kölenin torunları
Denizler ötesinde
O’ nun için savaştı
Kan
Ter
Gözyaşı
Kızgın çeliğe yapıştı
Ve...
Deniz rüzgarlarıyla
Eskil bir çöl şarkısı
Uzak sahillere taşındı
Hep vardı ak güvercinler oysa
Hep vardı
-
Bir yanı kar, bir yanı bahar düşlerimi al yüreğimden.
Yüreğin nerelerde, sesin nerelerde bilinmez,
Benim sesimle sana söylenen elveda türküsü bu
İyi dinle....!
Hayaller konuşmazdı hiç,
Hep hayaldin sen.
Günüme, geceme taşıdığım seni usulca bırakıyorum sakın incinme,
Ben yeterince incinmiş duygularımla söylüyorum bu türküyü ikimiz yerine.
Karlar eridi,
Bu havalarda,
Kar sularında boğuldum.
Dünümü anlatıp, yarına umutlandığım senide,
Sana ümitle, hayata bağlanan beni de karlar gibi eritiyorum beynimde.
Eriyorsun, eriyorum, bitiyorsun, bittiğin yerde yeniden başlıyorsun.
Gözlerimden taşıp alevler içindeki sineme düşüyorsun.
Sen giderken de acı veriyorsun, (var olduğun zamanlar kadar.)
Beni sevmediğini düşününce,
Yangın yeri gönlüme yağmurlar yağıyor da
Mektuplarda paylaşılan tek kelimeye takılıyor aklım.
“Can “ ne demekti Can.
Canda seni yeniden doğuran bu söze takılıp kalmak.
Seni söküp atamamak neden ?
Maskeli baloda sıcak bir yüz senin aradığın derken,.
Evcil acılarımı biliyorken.
Söz mü diye sormadığımı bilirdin sen.
Söz almadım diye mi?
Tek kelime söylememen.
Bilmediğim dilde bile olsa iki satır isterdim.
Bittiği belgeli aşkımı rafa kaldıracak bir belge, bir cümle isterdim.
Azat ettiğim gönül kuşumu geri ver.
Nefretle haykır ki sende kalmasın.
Canım sebepsiz yanmasın.
Umutla, aşk kardeşti,
Umudum tükendi,
Şimdi sana bu elveda türküsünü yazan ellerim, korkak
Söyleyen dilim korkak.
Dönüp geleceksin diye.
Ama dönüp gelecek yol nerde?
Aramızda yollar vardı, şimdi hiçbir şey kalmadı...
-
Sen
Çıplak ayaklı,
Örgülü saçlı genç kız!
Toprağı bir tezgâhta
İşleyip dokuyan kız!
Bazen öküz ardında
Kurak / taşlı tarlada,
Umudun yollarında
Hayatı soluyan kız!
Senin alın terinde gizli
Bizim umutlarımız.
O bastığın toprağa
Annenle / tohum diye attığınız,
Bizim soframıza ekmek olup geliyor.
İşte / senin emeğinden
Bizlere gelen ekmek,
O ekmek sen kokuyor.
Benim gibi / elleri
Toprağa hiç değmemiş,
Güneş altında kalıp
Su gibi terlememiş,
Kurak topraklara yağmur istemek için
Elleri gökyüzüne
Duayla çevrilmemiş
Milyonlarca kardeşin,
Bu ekmekle doyuyor.
Çıplak ayaklı,
Örgülü saçlı genç kız!
Toprağı bir tezgâhta
İşleyip / dokuyan kız!
Toprak senin elinde
Canlanıp / dilleniyor.
Ekmeğinle doyunan
Yıldızlar kadar insan,
Yüreğinden sana sevgi,
Sana minnet duyuyor...
.
-
<div align="justify" <msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal bir nöbet gecesinde
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal ellerimde kar beyazı bedenin
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal buzul yakıcılığı,
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal hâlâ uğraşırken minnacık yüreği
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal geri getirmeye yaşamın kıyısına
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal UMUTLA, İNATLA
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal oysa karışıyorken ruhu diğerlerinin arasına
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal <o:p </o:p
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal tılsımlı sözcükler mırıldanırken
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal farkında olmadan,
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal sızlarken burnumun direği ince-ince,
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal içime akıtırken kanımı donduran
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal alev alev acıları,
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal bir kez daha yenik düşüyorken
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal yaşamın karşıtına;
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal o soğuk, o dipsiz karanlığa
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal <o:p </o:p
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal yine bir nöbet gecesinde içiyorken
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal yudum yudum cevapsızlıkları-çaresizlikleri;
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal gökten bir yıldız kaydı!………..
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal bedeni minnacıktı
<msonormal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt" </msonormal ama KOSKOCAMANDI YÜREĞİ !!! </div
-
Derinden gelen ses
kaybolmuş bir yolcuymuş ıssız sokaklara giren
hangi cadde yürüse hangi sokağa girse
attığı her adımda o varmış aklında
silinmeyen bir düş gibiymiş yaşadıkları
çıkmaz sokağa giren kaybolmuş anıları
yıllar geçmiş yolcudan haber alınamamış
çünkü girdiği ıssız sokaklardaki kurumuş sonbahar
yapraklarıyla beraber kaybolup gitmiş....
-
Ah gözü kör olsun yolların.
İki adımlık yolun sonunda değilsin ki..
Anlatırdım olanı biteni.(aslında bitiremediklerimi)
Sonundan başlardım anlatmaya,
Sonunda, sensizlikle anladıklarımdan.
Anlatırdım, anlamazsan yüz kere, bin kere
Bir dinlesen beni keşke,
Ama, yanına vara bilmem gerek öncelikle.
Açıp konuşsam telefonda anlatmaya başlasam,
Sözlerimin yüz ifadeleri eksik kalır.
Söz bu dağılır toplayamam.
Gözlerine bakmadan, hiçbir şey anlatamam.
Gözlerimin dilini sana aktaramam.
Belki de göz yaşımı sunarım, sözlerin bittiği yerde
Usulca öpmedikten sonra, özrümü anlatamaz yazdığım mektuplar da.
Yine döndürüyorsun ya çarkında,
Dilimin varmadığı sözleri hakkeden felek.
Ah yollar, ah yok musunuz arada.
Ah etmediğim kadar ettim size bir haftada.
Yapacağınızı yaptınız ya eninde, ama değilim daha sonunda.
Bir savaşım daha var,
Sallayacağım bir beyaz bayrağım.
Savaşı başlatmanı bekliyorum, bayrağım hazır.
Hemen teslim olacağım.