-
Müşteriyi aldatmamak
Ticaret, toplumsal hayatın vazgeçilmez unsurlarından biridir. ''Rızkın onda dokuzu ticarettedir.'' (Münavi, Feyzu'l-Kadir, III/244) diyen Peygamberimiz ticareti teşvik etmiş, dilenmeye gelen bir kimsenin evindeki bazı eşyalarını getirtip müzayede yoluyla satmış, elde edilen parayla, balta satın alıp onunla odun kesip satmasını emretmiş (Ebu Davud, Zekat, 26), dürüst tüccarların cennette peygamberlerle beraber olacağını müjdelemiş (Tirmizi, Büyu',4), müşteriyi aldatmayı ise ağır bir şekilde kınamıştır. Pazarı dolaşırken, tahıl satan birisinin yanına gelip, elini buğday yığınına daldırmış, altının ıslak olduğunu görünce; sebebini sormuş, ''Yağmur yağmıştı, ondan dolayı ıslandı'' şeklinde cevap veren satıcıya; ''Niçin ıslak tarafı insanların görebilmesi için üste getirmedin?'' diye sorduktan sonra; ''Bizi aldatan bizden değildir.'' (Müslim, İmam, 164) diye ikazda bulunmuş, ''Kusurlu malı, ayıbını söylemeden satmak, Müslüman'a helal olmaz'' (Müslim, İman, 43) buyurarak bu şekilde elde edilen kazancın haram olacağını bildirmiştir. Malı daha fazla fiyata satabilmek için yalan yere yemin etmek, ölçü ve tartıda hile yapmak ta yasaklanmıştır. Bu tür davranışlar hem Rabbimiz, hem de Peygamberimiz tarafından çok açık bir şekilde yasaklanmıştır. (Bkz. Buhari, Büyu, 26; Müslim, İman, 220; Tirmizi, Büyu, 4; Hud Suresi 84-94; Mutaffifin Suresi 1-17).
''Mü'min'', Allah'a inanan anlamına geldiği gibi, başkalarına güven veren ve güvenilen kişi anlamına da gelmektedir. Bu itibarla,Müslüman tacir güvenilir olmalı, müşterisini asla aldatmamalıdır.
-
güzel bir paylaşım teşekkürler...
-
paylaşım için teşekkurler ama ticaret te yuzde kaça kadar kar eklenebılır?
-
Sual: Dinimizde kar haddi var mıdır?
CEVAP :
Dinimizde kâr haddi yoktur. Fakat ihtikâr ve fahiş fiyat yasaktır. Hz. Enes bin Malik anlatır: Medine’de pahalılık oldu. Fiyatlar yükseldiği için kâr haddi koyması istenildiğinde; Resulullah, (Fiyatları koyan Allahü teâlâdır. Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Odur. Ben Allahü teâlâdan bereket isterim) buyurdu. Başka bir hadis-i şerifte ise, (Kâr haddi koymayın, fiyat koyan Allahü teâlâdır) buyuruldu. Esnafın fiyatları fahiş olarak, [maloluş fiyatının iki misline] arttırdığı zaman, Belediyenin ilgililerle birlikte uygun bir narh [kâr haddi] koyması caiz olur. (R. Muhtar)
Satılan malın kusurunu gizleyerek aldatmak haram olduğu gibi, alınan malın kıymetini gizleyerek aldatmak da faiz olur. Mesela bir kimse, sattığı malın kıymetini bilmiyor. On milyonluk malı, 5 milyona satıyor. Ona (Bu mal, her yerde 4 milyon eder) diyerek kandırmak haramdır. İnsanlar, Müslüman ahlâkına uyarsa; ne kandıran ne de kandırılan olur. Mallara narh koymaya lüzum kalmaz. Arz ve talebe göre, mallar kıymetlenir veya ucuzlar. Peygamber efendimiz, (Müslümanların, şehre mal getiren köylüleri karşılayıp piyasa fiyatını gizleyerek, ucuz satın almalarını) yasakladı. Piyasayı bilmeyenlere yüksek fiyatla mal satmak da haramdır. Hatta acemi olup, ucuz satan veya pahalı alan ile alış veriş etmemelidir. Bunlarla alış veriş yaparken piyasadaki fiyatı gizlemek günahtır.
Basra’da büyük bir tüccar vardı. İran’da bulunan adamlarından biri buna mektup yazarak; bu sene şeker kamışının verimli olmadığını, kimse duymadan çok şeker almasını bildirdi. Tüccar da çok şeker satın alıp, şeker piyasadan çekilince; pahalı satarak otuz bin dirhem kâr etti. Sonra, düşünüp (Şeker kamışlarına afet geldiğini Müslümanlardan saklamakla onlara hıyanet ettim, bu nasıl Müslümanlıktır?) diye, otuz bin dirhemi şekerlerini almış olduğu kimselere götürdü. Yaptığı yanlış işi anlattı. Hatasına pişman olup dürüstlük göstermesinden dolayı, hiçbiri verdiği parayı almayıp, (Sana helal olsun) dediler. Akşam evinde düşündü ki, belki utanarak almamışlardır. (Ben hıyanet ettim) diyerek, ertesi gün tekrar götürdü. Her birine yalvararak otuz bin dirhemi taksim etti.
Müşteriye doğru söylemeli, hile etmemelidir. Malda bir kusur oldu ise, haber vermelidir. Ucuz aldığı bir malın fiyatı yükselip, pahalı satıyor ise aldığı fiyatı söylemelidir. Aldatarak satmak, hıyanet ve dolandırıcılık olur. Müslüman, kendine yapılmasını istemediği şeyleri, başkalarına da yapmamalıdır.
Sıkışık durumda olanlara; yiyecek içecek, giyecek ve barınacak şeyler için fahiş fiyatla mal satmak haramdır. Nafakasını temin etmek için, herhangi bir şeyini satmak zorunda kalan fakirin; sattığını, ucuz almak da haramdır. Bir malı peşin ucuz, veresiye pahalı satmak caizdir. Vade farkı istemek ise caiz değildir. Vadeli satış ile vade farkı ayrıdır. Fakat vadesi dolduktan sonra; ödenmezse, vade farkı istemek caiz olmaz.
Yani kısacası,vicdani ölçüler çerçevesinde hareket etmek en uygun olanıdır.müslüman,kendisi için istediğini karşısındaki için de istiyecektir.
-
paylaşım için teşekkürler
hasan hocam size de teşekkürlerrr
-
-
Hasan hocam açıklamalarınız için teşekkürler.
-
-
paylsım icin teşekkürler hocam sizin de yüreginize sağlık
-
Eyvallah ağalar mevlam sizi korusunnnn.
-
Mevlam Sizi de Korusun Hasan Hocam
-
miksamım,Senin Allahına kurban.sitenin 1 nımarasısın sen.msk
-
Kazancın helal olması, meşru yollardan elde edilmesine bağlıdır. Geçimin helal yollardan sağlanması, Dinimizce ibadet olarak değerlendirilmiştir. “Hangi kazanç en temiz ve en helal yolla elde edilmiş olur?” diye sorulduğunda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Kişinin el emeği ile ve kimseyi aldatmaksızın yaptığı meşru ticaret yoluyla elde ettiği kazançtır.” cevabını vermiştir...
-
Yüreğine sağlık cumali kardeşim.msk