Davul konusundaki yanlış düşünceler
Alıntı:
alikaygisiz27 Nickli Üyeden Alıntı
11 ayın sultanı Ramazan ayı birbir bereketi ile yine yaklaşmakta. Ancak bu ayın anlamını çok iyi idrak etmeliyiz. Razaman bir eğlence ayı değil rahmet, bereket, ibadet ve dua ayıdır. Konunun önemini yeterince kavrayamayan bazı belediyelerimiz, ramazan çadırlarının yanısıra bir de halk muziği sanatçısı getirerek işin içine eğlence katarlar. Bu çok yanlış bir uygulamadır. İlla da proğram yapılmak isteniyorsa, tasavvuf müziği konseri, ilahi ve şiir olabilir. Ama en faydalı ve amaca uygun olanı dini bilgiler içeren konferanslardır. Bu vesile ile sayın belediyemize bu konuyu hatırlaktam istedim.
Ramazanda hataya düşülen ve artık kaldırılması gereken bir diğer uygulama Ramazan Davulu'dur. Eskiden teknoloji bu kadar gelişmemişti. Alarmlı çalar saat yoktu, cep telefonu yoktu. Hatta minarelerimizde hoporlor bile son zamanlara kadar yoktu. Halkı sahura uyandırmak için davulcular vardı. Peki şimdi bu davulculara ihtiyaç kaldı mı ? Kesinlikle hayır. Sahura kalkmak isteyen alarmlı saati kurar, cep telefonunu kurar ve uyanır. Zaten dinimizin aslında davul çalarak insanları ibadete davet etmek yoktur. Bunun yerine ezan vardır. Geçmişte kalmış bir nostalji uğruna bu yanlışlık devam etmemelidir. Eğer geçmişe dönük nostaljiler tekrar hatırlanmak isteniyorsa, hatırlanması gereken ve şu anda maalesef unutulan o kadar iyi alışkanlıklarımız varki, saymakla tükenmez. En başta da "yardımlaşma duygusu Davul çalma niçin yasaklanmalıdır ?
1) davul çalma saatleri uygun değildir, geniş bir alanı gezmek zorunda olan davulcu gece saat 01 den 04.30 kadar davul çalmaktadır. Gece saat 01de evinin önünden davulcu geçen ve uykusu kaçan birisi tekrar 04.30 da nasıl uyanacak ?
2) Davul sesi uyumakta olan küçük çocukları rahatsız edici niteliktedir. Gece yarısı alışık olmadığı bir sesi duyan çocuk korku ile uyanmakta ve ebeveynlerini rahatsız etmektedir.
3) Gürültü kirliliğine yol açmaktadır.
Dini konularda hassasiyeti olan hiç kimse davul yasağına karşı çıkamaz. zira dinin aslında davul çalarak ibadete çağırma yoktur.
Hem din ile devlet işlerinin birbirinden ayrıldığını iddia ederiz hem de valiliklerde davulcu adaylarını ya sınava yada kursa tabii tutarız. Bu ne perhiz bu ne lahana. Bu vesile ile ilçelerde kaymakamlıklar ve illerde valilikler bu konuda gereken önlemleri almalı ve davul rezaletine son verilmelidir.
Bu güzel yazınız için teşekkür ederim. Konuyu çok güzel irdelemişiniz.
Ramazan davulu konusunda birçok forumda değişik yazılar okudum. O kadar mantıksız ve insanları yaralayıcı yazılar varki, insan şaşırıp kalıyor. Ramazan davululun bazı il ve ilçelerde ysaklanması ile ilgili olarak "bunlar davulu kaldırdılar, yakında orucuda kaldırırlar" diyecek kadar işi ileri götürenler var.
yaşım 55. benim çocukluğumda davulcu olmadan sahura kalkmak mümkün değildi. mahallemiz küçüktü ve davulcu, bizleri uygun zamanda sahura kaldırır, niyetlenmemize yakın tekrar davul çalardı. O yıllarda her evde saat yokru. zmanı, ezandan, güneşten vs. den tahmin ederdik ve bazende saati olan komşulara sorardık.
ses sistemi olmadığı için müezzinler, karda, kışta, tipide, fırtınada, minareye çıkarak ezan okurlardı. ses sistemi yavaş yavaş camilerimize girmeye başlayınca, bilal habeş'ten bu yana devam eden, yüksek yerlere çıkarak ezan okumanın yerini, sesi çok daha güçlü hale getirerek daha uzaklara gitmesini sağlayan anfilerle ezan okumak aldı. kimse buna "islami gelenektir, aynen böyle kalsın" gibilerinden karşı çıkmadıda, davula neden karşı çıkılıyor?
davul olayında rant var. davul olayı işi, ihale ile verilmekte, bu ihalelerda kavgalar çıkmakta, hatta silahların konuştuğu haberlerini bile okumaktayız. salt bu nedenlerden dolayıdırki ramazan davulu gibi bir ilkellikle çoluk çocuk taciz edilmekte ve sanki davul çalınması bir gelenekmiş gibi yutturulmaya çalışılmaktadır.
eskiden, bayramlarda gönderdiğimiz tebrik kartları vardı. ramazan bayramı, kurban bayramı ve yeni yıllarda, itina ile seçtiğimiz kartları posta ile yakınlarımıza gönderirdik. üstelik, postada yığılma olacağını dikkate alarak, 15 gün önceden bunları postaya verirdik. şimdi tebrik kartı gönderen varmı? elbetteki hayır. peki yakınlarımıza bayram mesajı göndermekten vazmı geçtik? onada hayır diyeceğim elbet. vaz geçmedik, üstelik bu kutlamalara, daha önce kart göndermdiğimiz, doğum günü, anneler günü gibi özel günleride dahil ederek, çoklu sms ve email ile eskisi ile kıyas bile edilemeyecek kadar çok sayıda kişiye mesaj gönderiyoruz.
şiirlere, türkülere, şarkılara ilham kaynağı olan, mektuplarımız, telgraflarımız nerede? neden şimdi mektup yada telgraf gönderen yok? bunlar gelenek değilmiydi?