DÜŞÜNCELERİ MAHKUM ETMEK
Her insan pırıl pırıl bir zeka ile doğar ve zamanla; aile, çevre, arkadaş ve tahsil hayatı ile gelişip zenginleşerek gelecekteki hayatını yönlendirecek düşünce yapısına kavuşur.Düşünce adamı olmak için illa ki tahsil şart değildir ama sürekli ve araştırıcı olarak devamlı okumak gerekir. Çünkü gelişen pozitif bilim ve sosyal siyasi gelişmelerle zamanla demode olan, geçerliliğini kaybeden düşünceleri de değişebilmek, gelişebilmek insanı zor duruma düşmekten kurtarır. Burada çıkarı için düşüncesini değişenler elbette var ve onlar istisna!.Zamanla aynı düşüncedeki insanlar, dayanışma adına kulüpler, cemaatler, dernek ve partilerde birliktelikler oluşturur.
Bu oluşturulan birliklerde, kendini aynı gurubun üyesi sanan bütün kişilerde her konuda aynı düşünceye sahip olmasını kimse beklememeli.Her fikri düşüncenin farklı tonları, aşırıları, ılımlıları olduğu gibi, yaradılıştaki ani öfkeli, sabırlı olanları gibi mizaçlar da düşünce adamlarını farklılaştırır. Çünkü bu guruptaki her insan ayrı karakterde, ayrı çevrelerde yetişti, ayrı alışkanlıklara sahiptirler. Bunu bir misalle göstermek istersek her solcu veya ülkücü aynı spor takımını tutmaz, aynı yemeği sevmez, her sosyal olayda aynı çözümü düşünmez. Bunu ülkemizdeki bütün düşünce guruplarına teşmil edebiliriz. Kimi halis Müslüman kardeşimiz dünyalığı sevmez, kimi aşırı dünyalık peşindedir. Kimi düşüncesini bir siyasi partiye özdeşleştirir, kimi kutsadığı vatan, millet ve din gibi önceliklerini üstün tutarak aşırı partizanlıktan kendini uzak tutmasını başarabilir.Düşünce adamı eğer kendini fikriyatında iyi yetiştirmişse; karşısındakinin karakterini bilirse aşırı tartışmaya girmez, çünkü yeterli fikre sahip olmadan bir inancı amigoluk seviyesinde birkaç kalıplaşmış cümle ile tartışanı asla değiştiremeyeceğini bilir.Zaten herkesi kendine benzetmeye çalışmak da abesle iştigaldir.Hepimiz bir tekstil makinesinin ürettiği seri imalat ve datalarımıza aynı veriler yüklenmiş robotlar değiliz.Sosyal hayatımızın her döneminde insanları değiştirmeye çalışmak hatadır ve bu hatayı da en çok evliliklerde yapmaya çalışır, kadın kocayı, koca karısın kendine benzetmeye çalışarak boşanmaya yol açarlar.Dünyada bugün kaç insan varsa o kadar farklı düşüncede insan vardır.Etrafınızda yanlış düşüncede insan varsa, dostça size göre düşüncenizi paylaşın ama fikri sabit ve yeterli fikre sahip olmadığını anladığınızda medenice tartışmayı bitirmek en doğrusudur. Aynı ortamları paylaşmak durumunda bulunan farklı düşüncelerdeki insanların bir konuda farklı düşüncelerdeki aşırı ısrarı ister istemez ortamı paylaşan herkesi gerip müdahil olmaya, belki de istemeden hakaret ve kırgınlıklara yol açıp, gurubun zayıf düşmesine bölünmesine yol açmaktadır.Herkes düşüncesini medenice açıklayıp çekilirse o konuya taraf olmayanlar zaten haklıyı doğruyu görür, üstelik her açıklama, o konunun en katı savunucusunda bile ileride mutlaka muhakeme ile etkilenmesini sağlar.
Bu konuyu neden yazdığım biraz daha iyi belli oldu, sitede zaman zaman sert tartışmalar yaşanmaktadır.Özellikle genç kardeşlerimiz, okudukları her şeyin doğru olduğu zannı ile çoğu zaman ölçüyü kaçırıp yaşlı ama deneyimi kişilere saygısızlık yapmaktadırlar. Elbette bir gün onlar da yaşadıkça, yazılanların ideali ve temennileri ama uygulamanın çoğu zaman nefsani arzular ve çıkar gereği farklı olduğunu anlayacakları zaman gelecektir.Boşuna mı demişler; Biz bu saçları değirmende ağartmadık.., diye!? Türk İslam töresinde büyüğe saygı esastır. Burada paylaşımda bulunan herkes bir şekilde Nizip kültürüne faydalı olmak adına çaba göstermektedir. Hele ki, İstanbul’un zor hayat şartlarında hem öz değerini kaybetmeden kalabilmiş hem de Nizip’lilik adına çaba gösterenler ancak ve ancak takdir edilmelidir.Hepimiz tartışmalarımızı edeple yapıp yarın utanacağımız ve pişman olacağımız durumlara düşmemeliyiz.
