Prof.Cahit Tanyoldan duygusal bir ziyaret
Nizip’in bağrından kopmuş,gerçek bir Nizip’li olan ve yıllar sonra 94 yaşına gelmiş olmasına rağmen,doğduğu ve büyüdüğü ilçeyi unutamamış olan büyük akademisyen Prof.Cahit Tanyol,bu gün Nizip’te idi ve doğup büyüdüğü mahalleye gitti,hatıralarını canlandırmak için... Yalnız bırakmadık kendisini Dürümcü Emmi ile beraber... O büyük insanla beraber bizde duygulu anlar yaşadık,bazen güldük bazen tebessüm ettik. Kendisine bu duygusal yolculukta refekat ederken yaşadıklarımı ve duyduklarımı yazmam gerektiğini ve sizleride bu duyguya ortak etmeyi istedim. Bundan sonrasını kendisinden dinleyelim :
Tarihi kilise camisinin yanında bir su değirmeni vardı,küçükken çimmeye (yüzmeye) giderdik,diyor ve derin bir aaaah ! Çekiyordu...Hemen yamacında mezbahane vardı,o da yok olmuş gitmiş,sahi Ayşe bacı vardı yaşıyormu acaba ? Diye sözlerine devam ederken,O’nun da ebedi hayata göç ettiğini öğrenmiş oldu bu arada....’’Vaaay beee! Demek Şefika bacı da rahmetli oldu’’ Diyerek yeniden bir aahh! Çekti ve derin düşüncelere daldı. Evet işte bu Hacı Kara Ali’nin evi,hatırladım burasını... Ama vefat edeli yıllar olmuştu,geriye 50 yaşlarında bir torunu kalmıştı,O’nunla sohbete daldı ve bir an bana dönerek; ’’ Kara Ali hacca gitmişti,hac dönüşü evin kapısının üzerinde HACI yazdırmıştı,şimdiki gibi hatırlıyorum.Eskiden hacı olanlar evinin kapısına metal levha üzerine HACI yazdırırlardı. Eskiden hacca gitmek o kadar kıymetli idi bundan dolayı yazarlardı’’ Deyip,elini kapıya doğru uzatarak; ’’İşte tam şurada asılıydı’’ Diyerek bana o levhanın asılı olduğu yeri gösterdi.
Şıhlar Camisinin önünden geçerken yine bir aah ! çekti derin derin... Hayırdır ? Hocam ! Diye sordum ; ’’Eskiden buraya Nare (salıncak) kurulurdu,buradan ayrılmayı hiç istemezdik.’’ Dedi...
Daha sonra teker teker bir çok isim saydı ama,hiçbirini tanımıyordum,çünkü hepsinin ebedi hayata göçeli yıllar olmuştu.Biraz canı sıkıldı ve ’’Beni doğduğum büyüdüğüm eve götürün’’ Dedi... Kendisinin tarifi üzere gittik.Bahsettiği yer,Pazar camii mahallesinde dipsiz bir sokak idi... Doğup büyüdüğü evin kapısını çaldığında adeta heyecandan kalbi duracaktı. Kapıyı bir bayan açtı ve bizleri içeri aldı.Daha sonra odada oturan evin reisi de avluya çıkıp bize hoş geldin dedikten sonra kendisine ziyaret sebebimizi açıkladık,bizleri büyük bir konukseverlikle karşıladılar.
Hocamız usul usul merdivenlere basıp,yukarıya çıktı...Bundan sonrasını anlatmaya kelimeler yetmez,orada olmak ve yaşamak lazımdı bence.... Yine içli bir sesle ; ’’Orhanım işte tam burada bir balkonumuz vardı,şimdi yok olmuş,şu duvarda bir yazı vardı o da silinmiş. Bitişikte İsso bacı vardı,O da yok artık... ’’ Hey haaat ! Hey haat ! Her şey ne kadar da değişmiş ’’ Diyerek yavaş yavaş merdivenlerden indi... 94Yaşına gelmiş olmasına rağmen,hafızası müthiş yerinde olan bu büyük insan,pazar camii mahallesinin dar sokaklarında yavaş yavaş ilerlerken,bir kez daha dönüp bakamadı doğup büyüdüğü taş duvarlı evine... Neler hissetiğini,nasıl duygular içerisinde olduğunu anlamak zor olmadı bizim için...
Ağarmış saçları, ağlamaklı gözleri ve mimikleri her şeyi anlatıyordu bizlere....
Nizip Devlet Hastanesine ek bina yaptırmak için geldiği memleketinde ,duygusal anlar yaşayan, duygularını bizimle paylaşanve doğup büyüdüğü toprakları unutmamış olan bu büyük insanı saygıyla selamlıyor ellerinden öpüyorum...
Prof. Dr. CAHİT TANYOL İLE YAPILAN BİR ROPÖRTAJ
ayhan aydin
prof. dr. cahit tanyol
sevgili hocam, barak kültürüyle ilgili sosyoloji arastirmalarina nasil yönlendiniz? üniversitedeki bilimsel arastirmalarinizdan da söz açar misiniz?
― bu da suradan basladi. adana ögretmen okulu'nda okurken benim baraklara, türkmen oymaklarina büyük bir ilgim vardi. halk siirine büyük bir merakim ve ilgim vardi. güneydogu'daki gelenek ve görenekler beni çok çekiyordu. güneydogu'daki ve güney'deki en yogun folklorik, kültürel halk birikimi toroslarla, barak ovasi'ndadir. Ilk kez iste ben bunlari inceledim. Ilk önce basta karacaoglan olmak üzere tüm halk ozanlarini teker teker yeniden defalarca okudum ve halkin bunlar hakkindaki bilgilerini derledim. barak ovasi'nda o zamanlarin sifahî en büyük tarihçisi kabul edilen "Idris aga"dan birçok bilgi derledim. toroslar çok büyük bir folklorik zenginlige sahiptir. buralar karacaoglan'in dolastigi yerlerdir. yigit türküler söyleyen dadaloglu var... Ilk ciddi arastirmam iste baraklar üzerine yaptigim uzun inceleme ve arastirmalardir. "baraklarda örf ve âdetler" isimlidir bu çalisma.
"baraklarda örf ve âdet arastirmalari(*)"yla ilk sosyoloji folklor çalismalarina girdiniz. bir nevi halk kültürü, ozanlari, gelenek ve görenekleri sizi çekti anladigim kadariyla.
― evet öyle oldu. beni esas etkileyen siirler ve türküler oldu. benim 1928'de barak ovasi'nda gitmedigim köy kalmadi. yatmadigim köy odasi kalmadi. yöredeki derleyebildigim tüm siirleri topladim. hatta bu siirlerden bir kismini konya lisesi'nde bir arkadasima da göndermistim. konya lisesi'nde "türk halk siirleri" isimli bir dergi çikaran saadettin nüzhet de arkadasimdan aldigi kimi siirleri orada yayinlandi. barak ovasi'nda "alaman ahmet" diye birisi, bir nevi vakannavüs gibi birisi vardi. orada birisi ölünce bir baskasina "el verir"di. yukarida böyledigim ünlü sifahi tarihçi Idris aga'dan sonra gelen kisi de bu alaman ahmet oldu. ondan, daha önce gaziantep milletvekili olan cevdet san'dan da yogun bilgi edindim.
söylesimize bu baraklardan, yörüklerden, tükmenlerden bahsederek devam edelim isterseniz. baraklar kimlerdir, gelenek ve göreneklerinde ayirdedici yönler nelerdir?
― bizim Nizip'te fazla, koyu yobazlik yoktu. baraklari incelerken de ilk dikkatimi çeken sey burada caminin olmamasiydi. sordugumda ise eskiden kendilerini sii olduklarini söylüyorlardi. fakat buralarda yogun saman izlerini hemen görmüstüm. baraklarda iki tip baba vardir. barak babalari ve bozgeyikli dedeleri. barak babalari, firat'ta gaziantep sacur suyu arasinda oturuyorlardi. barak babalari senenin belli mevsimlerinde geliyorlar, komiter'de (elbistan'a bagli bir yerde) her türkmen asireti onlara zekâtini yilliklarini veriyorlardi. daha ziyade onlar baharda gelirlerdi. bunlar incelendiginde inanç yasam ve geleneklerinin yüzde yetmisinde saman özellikler tasidiklari görülmektedir.
baraklar daha çok hangi illerde yasiyorlardi?
― tüm güneydogu'da yaygindilar. büyük barak ovasi denir oraya zaten. baraklar göçebedirler. hayvancilikla geçinirler. zorla iskân edilmislerdir. kitle halinde urfa'nin güneyinde "aynîriz, rakka" denilen yöreye yerlesmislerdi. halep türkmenleri deniyor bunlara. baraklarin sifahi tarihine göre firûz bey adli bir asiret reisinin kumandasinda geliyorlar. biliyorsunuz uzun hasan'in devleti de asiret oymaklarina dayaniyor. uzun hasan fatih'e yenildikten sonra ona bagli asiretlerin bir kismiyla Iran'a geçiyor, bir kismi da güney'e. firûz bey'in basinda bulundugu asiret güney'e geçiyor. ondan sonra firûz bey barak ovasi'ni birakiyor, Iran'a geçiyor. oymagi ise kardesi veya yegeni olan mehmet bey'e birakiyor. Iste bunlar rakka havalisi, ta hama-humus, halep türkmenleri rakka tüm buralar baraklar'la dolu.
baraklar türkmen yani?
― evet. göçer türkmenlerdir onlar. zannediyorum bunlarin ilk totemleri köpek oldugu için bu ismi almislar. yani "barak" ismini.
bir de yukarda "bozgeyikli dedelerden-babalardan" bahsetmistiniz?
― boz geyikli dedeler de daha çok Islahiye ve çevresinde, güney'de asil merkezleri olan güneyse köyü'nde yerlesmistir. karaca bozgeyikli baba son liderleriydi. Isin ilgisi son lider daha önce hiç yapilmamis bir seyi yaparak hacca gitmistir. bozgeyikli dedelerin ayri "bozgeyikli köyleri" vardir. bu bozgeyikliler hakkinda anlatilan efsane de suydu. bir rivayete göre bozgeyik dede haci bektas veli'nin müritlerindedir. çilesini doldurmus icazetini almistir. haci bektas veli eline bir çinar alarak, bunu attigim ve düstügü yer senin mekânin olacak, diyor. söylentiye göre bu çinar cizre sinirindaki boz geyikli'ye düsüyor. bunlarin da tüm inançlarinda samanist özellikler görülmektedir.
ne gibi gelenek ve görenekleri vardi baraklarin, neler gördünüz, izlediniz?
― bir kere üstün bir ahlaklari var. baraklarda çok önemli geleneklerden biri "oda gelenegi'dir. kolektif kullanima açik bu odalarda gelen misafirler agirlanir. baraklarda hirsizlik ve hiç yoktur. gerçek üstün bir ahlaki dayanismalari vardir, baraklarin. bakin çok ilginçtir, mesela köy odasinda asili olan bir ceketi ihtiyaci olan giyiyor, sonra isi bitince geri getirip, tekrar duvara asiyor.
oyunlari, elisleri, yemekleri, dügün ve bayram âdetleri nasildir baraklarin?
― barak ovasi'nda, çok yogun sözlü kültür birikimi vardi. tüm baraklar ozanlarin siirlerini, türkülerini ezbere bilirlerdi. çok zengin gelen ve kültür birikimleri vardi. Islami etki çok azdi baraklarda.
(*)cahit tanyol: "baraklarda örf ve âdet arastirmalari" I. ü. edebiyat fakültesi sosyoloji dergisi 7 (1952): 70-108; 8: 126-136; 9: 66-116.
kaynaklar;
cahit tanyol: laiklik ve Irtica. 2. baski, Istanbul 1994.
cahit tanyol: kurulus ve fetih destani. Istanbul 1969.
cahit tanyol: sosyal ahlak. Istanbul 1960.
cahit tanyol: sosyolojik acidan din, ahlak, laiklik ve politika üzerine diyaloglar. okan yayinlari, 1970.
cahit tanyol: türkler ile kürtler. Istanbul 1993.
cahit tanyol: son liman. siirler. Istanbul 1992.
cahit tanyol, cem dergisi, cumhuriyet gazetesi yazilari.
derleyen : edip yilmaz
--------------------------------------------------------------------------------
Okunma: 1329
Oy/Yorum: Rating:10 Votes:1 (Rating Scale: 1 = worst, 10 = best)
Tarih: 24.04.2005
Yazar/kaynak: Edip YILMAZ
Yazar iletişim: n/a
Gönderen: admin