Bizim gençlik yıllarımızda çok büyük bir kitle vardı yani 1980 öncesinde bunların ana sloganı şöyleydi.
KARŞIYIM KARŞI HER ŞEYE KARŞI
selamlar
Yazdırılabilir Görünüm
Bizim gençlik yıllarımızda çok büyük bir kitle vardı yani 1980 öncesinde bunların ana sloganı şöyleydi.
KARŞIYIM KARŞI HER ŞEYE KARŞI
selamlar
İşin ilginç yanı hayır diyenler de evet diyenlerde darbe anayasasına karşı. Tavsip etmedikleri bir anayasa ile yönetiliyorlar.
Birileri gelmiş bunu yavaş yavaş düzeltme çabasına girmiş. Ama yaramıyor. Neden ? Çünkü bu parti yapaıyor prim yapmasınlar zihniyeti. Önce bundan kurtulmak ve samimi olmak lazım. Biz bu değişiklikleri yavaş yavaş da olsa yapmak zorundayız. Muhalefet bu yönde çaba göstermeli. Çomak sokmak peşine düşmeden.
Daha paketi görmeden görüşmeye tenezzül etmeden hayır demekle bu memlekete hizmet edemeyeceklerini bilmeleri lazım. Tabi niyetleri ülkeye millete hizmetse.
BAGIMSIZ YARGI İÇİN HAYIR........... bu tasarı ile yapılmak istenen tek birşey var, o da yüce divandan kurtulmak......İktidarın amacı Anayasa mahkemesi ve HSYK nın yapılarına müdahale etmek ve hukuku ele geçirmektir.Bu iki maddenin dışındaki maddelere hayır diyen hiçbir siyasi parti yokken,bu iki maddeyi Anayasa paketinden çıkarmak şartıyla evet diyeceklerini deklare etmelerine rağmen iktidar bildiğini okumaktadır.
Ülkede dirlik ve düzen bırakmayan, insanlarımızı fakirleştirirken , yedi sülalelerini ve yandaşlarını zenginleştiren, dış ülkeler nezdinde Ulusal onurumuzu beş paralık eden, hükümetteki partinin kendi çalıp kendisinin oynadığı ve referanduma götürdüğü pakete HAYIRRRR....Terör artarak can almaya devam ederken,
ekonomik gücün hızla düşerken,
çocuğun işsiz, geleceğin belirsiz,
toprakların ipotek altındayken…
Limanların gibi, madenlerin gibi, fabrikaların, bankaların, bütün stratejik kurumların gibi,
ADALET SİSTEMİNİN DE ÖZELLEŞTİRİLMESİNE SESSİZ Mİ KALACAKSIN ?
HAYIRSA…
Sandıkta da HAYIR
Anayasa paketi değişikliği ile başbakan yüce divandan nasıl kurtulacakmış?
Biraz açıklarmısın?
CHP Milletvekili Erdem'şe yapılan röportaj'dan alıntıdır.
Referandumda Anayasa değişikliğine evet diyeceğinizi duydum!
Evet, "Evet" diyeceğim...
Partiniz "Hayır" kampanyası başlatmışken siz neden evet diyorsunuz peki?
12 Mart'ın ve 12 Eylül'den nasibini almış, hapislerde yaşamış demokrat bir siyasi olduğum için "Evet" diyorum. Benim için 12 Eylül darbesinin yeniden tartışılmasına ve ayrıca piyasada, "12 Eylül Anayasası'nın artıkları temizleniyor" laflarının dolaşmasına vesile olduğu için evet diyorum! Bir yurtsever olduğum için evet diyorum. Ve bence CHP'li, MHP'li AKP'li her kim olursa olsun bütün aydın ve demokrat sağduyulu insanların da bu anayasa değişikliğine "Evet" demesi gerekiyor.
![]()
Muhsin Yazıcıoğlu'na inanılmaz işkence!
02 Ağustos 2010 Pazartesi 16:23
Mamak Cezaevi'nde yaşanan işkenceler şoke ediyor!.. Yazıcıoğlu, Mamak cezaevinde 26 gün çırılçıplak asılı tutuldu.
![]()
Nazım ALPMAN
Şiddet ahtapotu
Takvim gazetesinden Emin Pazarcı'nın "12 Eylül zindanları" yazı dizisi devam ediyor. Dizinin bugünkü bölümünde 26 gün çırılçıplak asılı tutulan Yazıcıoğlu ile Yılma Durak'ın Mamak'ta yaşadıkları vahşet vardı.
YAŞAR OKUYAN'DAN KAN DONDURAN SÖZLER
12 Eylül Darbesi yapılmış ve işkenceciler gemi iyice azıya almıştı. İşkencelerde uygulanan metotlar artık çığırından çıkmıştı. Öylesine iğrençlikler sergileniyordu ki, dayanılır gibi değildi. Aradan yıllar geçtikten sonra, darbe öncesi MHP'nin Genel Sekreter Yardımcılığı makamında bulunan Yaşar Okuyan, yaşananları, "Ülkücü Hareket'in bazı liderlerinin ırzına bile geçtiler" sözleriyle özetleyecekti.
Mamak Askeri Cezaevi'nin C-5 adı verilen bölümünde sergilenenler, kelimenin tam anlamı ile insanlık dışıydı. Burada bir yandan işkence, diğer taraftan sorgu yapılıyordu. Sorgu ekibinin başında ise MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nın savcısı Hava Hakim Albay Nurettin Soyer vardı.
Dayaktan etkilenene dayak atılıyordu. Erkeklik organından elektrik verilmesinden rahatsız olanlara defalarca elektrik veriliyordu. Bazıları Filistin Askısı'na asılıyordu. Bazıları da çırılçıplak soyulduğunda çözülüyordu. Utanma duygusu yüzünden morali bozulduğu tespit edilenler, bütün sorgu boyunca çıplak tutuluyordu.
İRADE DIŞI ÇIĞLIK ATIYORDU
Bütün bunlar, C-5'te yaşanan olağan olaylardı. Orada çok daha iğrenç ve kelimenin tam anlamı ile insanlık dışı metotlar uygulanıyordu. O günlerde, gözaltına alınan bazı gençlerin aileleri de C-5'e getiriliyordu. Anneleri, karıları ve kızları da işkenceye alınıyor, çırılçıplak soyuluyordu.
İşkenceciler, bütün bunları yaparken gözaltındaki gence soruyorlardı:
-Haydi, şimdi de konuşma da görelim!
O dönemde, C-5'e getirilen arasında, daha sonra idam edilen Ali Bülent Orkan'ın ailesi de vardı. Yıllar sonra Hürriyet Gazetesi'nde İsa Armağan'ın ailesine de C-5'te işkence yapıldığı yazılmıştı.
Tekmeli, tokatlı, elektrikli ve askılı işkence aşamasından geçen ülkücüler, A Blok'taki "Kafes"e konuluyordu. Burada da manevi işkence uygulanıyordu. "Kafes" sirklerdeki aslan kafeslerinin benzeri bir yerdi. Burada oturmak, kalkmak, ayak değiştirmek, kıyafet düzeltmek, hatta oturuş şeklini bozmak bile izne tabiydi.
Herhangi bir ihtiyacı olanın yüksek sesle bağırması gerekiyordu:
- Komutanımmmmmm! "Komutanım" diye görevli askere sesleniliyordu. Kafes'te bütün erlerin adı "komutan", bütün gençlerin adı da "lan"dı.
Oraya giren emekli askerler bile görevli erlere "komutanım" diye hitap etmek zorundaydı.
Askeri yönetimin "komutan" olarak görevlendirdiği er cevap veriyordu:
- Söyle lan!
- Ayağımı değiştirebilir miyim komutanım?
- Kalk lan gel buraya. Elini uzat.
Elini uzatana kural olarak 5 adet cop vuruluyordu. Ardından "komutan" bağırmaya başlıyordu:
-Ne biçim izin isteme lan bu? Size öğretmedik mi? "Komutan" derken daha yüksek sesle bağıracaksın.
Tutuklu, tekrar yerine dönüp, avazı çıktığı kadar bağırıyordu:
- Komutanımmmmmm...
Bu sahne her gün onlarca defa tekrarlanıyordu.
MUHSİN YAZICIOĞLU DA C-5'TEYDİ
C-5'teki işkencelerden nasibini alan ve daha sonra kafese konulanlardan biri de Ülkü Ocakları Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'ydu.
İhtilalin ardından uzun süre kaçak olarak yaşayan Yacıcıoğlu, yakalanır yakalanmaz C-5'e götürüldü. Günlerce son derece ağır işkenceye tabi tutuldu.
Daha C-5'in kapısına geldiğinde, dört bir yandan tekme ve yumruklar yağmaya başladı.
Burada başı duvara çarptı ve akan kan boynundan aşağı doğru süzüldü. Küfürler ve hakaretler arasında koridorlardan geçirildi.
İşkenceciler hiç vakit kaybetmeden Yazıcıoğlu'nu bir tahta platformun üzerine yatırdılar. Hemen ayakkabısını çıkarıp, başparmağından elektrik vermeye başladılar:
- Türkmen Onur nerede?
- Bize Mehmet Sakarya ve Ramiz Ongun'un yerini söyle...
Bu işlem işi yaramayınca, işkenceciler O'nu soymaya başladılar. Tam pantolonu çıkarılıyordu ki, Yazıcıoğlu bağırmaya başladı:
- Yapmayın, bunu yapmayın...
Bu tepkiyi vermekle hata ettiğini sonradan anladı
Soyulduğu zaman çok etkilendiğini gören işkenceciler, bu işlemi hep tekrarladılar. Tam 26 gün boyunca çırılçıplak soyup, işkence yaptılar.
Yazıcıoğlu'nu bir sandalyenin üzerine çıkarıp, T şeklindeki bir kalasa kollarından bağlıyorlardı. Kalas, tavandaki çengele asıldıktan sonra, altındaki sandalye çekiliyordu.
Havada sallanırken, çıplak vücudunun çeşitli yerlerinden elektrik veriliyordu. Acı dayanılır gibi değildi.
İşkenceciler manyetoya bastıklarında titreşimden bütün vücudu sallanıyordu. İç organlarının tamamı dışarı fırlayacakmış gibi oluyordu. Muhsin Yazıcıoğlu, irade dışı çığlıklar atıyordu. Bu işlemden geçen sadece Yazıcıoğlu değildi. C-5'in dört bir yanından çığlıklar yükseliyordu. '
ALLAHSIZ VİCDANSIZLAR...'
İstanbul Harbiye'de de bir işkence merkezi kurulmuş, bazı gençler de orada işkenceye tabi tutulmuştu. MHP ve Ülkücü Duruluşlar Davası'nda anlattıkları inanılır gibi değildi. Bir insanın aklının alamayacağı ölçüde işkenceye maruz kalmışlardı. 12 Eylül öncesi "Doğu'nun Başbuğu" lakabına sahip olan Yılma Durak, konuşmasını sürdürürken, bir ara hıçkırıklara boğuldu.
Duruşma Hakimi Kıdemli Binbaşı Vural Özenirler, araya girmek zorunda kaldı:
- Konuşamayacaksınız herhalde. Sağlığınız elvermiyorsa oturun.
- İsterseniz sorgunuzu erteleyelim.
Durak, hıçkırıklar arasında zor anlaşılır bir sesle cevap verdi:
- Hayır konuşacağım.
Durak, "konuşacağım" demesine rağmen, hıçkırıkları bir türlü dinmiyordu. İşkence altında yaşadıklarını bir türlü hazmedemiyor, kelimelere döküp, duruşma salonunda dile getiremiyordu.
Hıçkırıklarla ağlarken, Duruşma Hakimi bir defa daha araya girmek zorunda kaldı:
- Rahatsızsanız oturun, dinlenin. Sorguya daha sonra devam edelim.
Yine "hayır" cevabını veren Yılma Durak'ın dudaklarından hıçkırıklar arasında şu sözcükler döküldü:
- Bana işkence yapanlar, "Sen erkekliğinden oldun, ama seni zevkten mahrum etmeyeceğiz" dediler. Cop soktular.
Hıçkırıklar arasında söylenen bu sözler; herkesin tüylerini diken diken etmişti. Hakim heyeti bile şok olmuştu. Salonun dört bir yanından çığlıklar yükselmeye başladı.
Mahkeme salonu alabildiğine karıştı. Salonun arka tarafında bulunan dinleyiciler, ayağa kalkarak Mahkeme Heyeti'nin bulunduğu bölüme doğru yürümeye başladılar.
Durak'ın yakınları ise çığlık çığlığa bağırıyorlardı:
- Allahsızlar, vicdansızlar...
'KATİL EVREN'
Bahçelievler'deki MHP Genel Merkezi'nin altındaki bir dairede yaşayan partinin emektarı Hasan Kozan'ın oğlu Kadir'in akli dengesi yerinde değildi. Kadir, zaman zaman MHP Genel Merkezi'nin karşısındaki kaldırıma geçer, "Kahrolsun faşistler. Sizin hepinizi kesmek lazım" diye bağırırdı.
Bazen de Emek civarındaki CHP'lilerden para alıp, MHP Genel Merkezi'ne CHP bayrağı asardı. Kadir, MHP içinde Alparslan Türkeş'ten çekinmeyen tek isimdi. Partiye girip çıkarken "Başbuğ Türkeş" diyerek yolunu keser, harçlık almadan da yol vermezdi.
Bazı durumlarda da karşısına geçip bağırırdı: -Faşist Türkeş, katil Türkeş... Katil, katil... Hızını alamayıp, Türkeş'in aracını taşladığı bile olurdu. Alparslan Türkeş ise, Kadir'in bu davranışları karşısında hiçbir rahatsızlık belirtisi göstermez, ya söylediklerini duymazlıktan gelir, ya da gülüp geçerdi. 12 Eylül İhtilali'nin ardından Kadir'in bütün düzeni bozuldu.
İhtilali yapan darbecilere kafayı taktı. Yöneticiler gözaltına alındığı, partiye kimse gelmediği için bunalımlı günler yaşıyordu. Artık kimseye "Faşistler, katiller" diye bağıramıyor, binayı güvenlik altına alan polis ve askerler de kendisine hiç iyi davranmıyordu. Bütün bu olup bitene çok kızan Kadir, ihtilalden birkaç gün sonra Çankaya Köşkü'ne gitti. Tepkisini ortaya koymak için de Cumhurbaşkanlığı'nın duvarına kocaman bir bozkurt resmi asıp bağırmaya başladı:
- Katil Evren, katil Kenan Evren... Bir anda ortalık karıştı. Eğer polisin içinden kendisini tanıyanlar çıkıp, "Durun, o deli" diye bağırmasaydı, askerler anında tetiğe basacaktı. 12 Yönetimi'ne ve Kenan Evren'e, Çankaya Köşkü'nün önünde açıktan tavır alıp "katiller" diye bağıran tek kişi olan Kadir, ihtilalden bir yıl kadar sonra Sincan'da trenin altında kalıp, hayatını kaybetti
Fatih abi yüreğimizi dağladın.
Allah Muhsin başkana gani gani rahmet etsin.
Zalimlerin hesabı burda olmasa bile mahşerde görülür.
Mümine ümitsizlik yok.
Cebinde sigara parası olmayan gençlerin eline
silahlar bombalar verdiler
sonrada siz suçlusunuz
deyip
idamlar işkenceler
mahpuslar icad ettiler.
Hiç mi vicdanları yok.
Bu yapanların içinde hiç mi Türk Müslüman yok.
Kast sistemi gibi bir bürokrasi kurmuşlar
Sadece kendilerini efendi
geri kalanı
köle görüyorlar.
Rabbim rahmet eylesin en büyük işkenceyi gördü amma agzından bir günden bir güne Allahına isyan ve devletine isyan çıkmadı
Bütün liderler bir tarafa o bir tarafa o kadar mümtaz bir şahsiyetti. gerçek iman sahibi ve vatanseverdi
Selamlar
ÜMMET ARIKAN (Fikri Arıkan'ın Babası) ANLATIYOR
Türközü'nün bayırlarında köhne bir yapı. Ve tozlu topraklı yolların açtığı yerde bir çift göz ev. Yokluk, sefalet ve perişanlık sinmiş evin duvarlarına. Ağlıyor o. Hep inlemede Ümmet Amca. Sidik torbası yanında sarkmış, iki büklüm olmuş belinin orta yerine vurmuşlar, oğlunu şehit vermiş Ümmet Amca. Çökmüş gözleri, sıyrılmış yüz derisiyle çileyi germiş bedenine...
Soruyorum... idam gecesini, öncesini, sonrasını... Bir bir anlatıyor Ümmet Amca. Kâh ağlıyor, kah inliyor, kah debeleniyor için için.
"Yatsı namazını kıldım, selamladım. Radyoyu açtım, açar açmaz Fikri Arıkan, bugün saat üçte idam olacak dedi.
Bayılmışım orada. Kız çocuğu taksi tutmuş, doğru Doğan'ın oraya... Beni evde bırakıyorlar tabii. Bizimkiler emmi uşakları, konu komşu birikip gidiyorlar. Ne çare oğlum, ne çare! iş işten geçmiş. Asmışlar oğlumu.
Sabah oldu, sen gel bana sor. Beni de aldılar yanlarına. Mezarlığa gittik. Yüz kişi falan var. Hocalar bağırdılar, Fikri'nin babası
geliyor diye bağırdılar. Beni kucakladılar hep. Yavrum asılmadan önce, hocalar anlattı, üç sefer bağırmış:
Kahrolsun komünistler, kahrolsun komünistler, kahrolsun komünistler diye.
Sonra da bu düzene vermiş veriştirmiş. Oğlumu bir anlatıyorlar, bir anlatıyorlar, bitiremiyorlardı güzelliklerini. Şöyle, asılmazdan
önce, bakmışlar ki, alnında nur var, vallahi nur varmış alnında.
Oradakilerin hepsi hayıflanıyorlar, böyle bir yiğidi nasıl olur da asarlar diye. Efendime söyleyeyim, kefen şöyle böyle sarın falan diyenler olmuş. Eh işte. On onbeş hoca elime ayağıma düştüler. Sen Fikri'nin babasısın sen Fikri'nin babasısın diye etrafımda fır döndüler. Sen ne mutlu bir babasın,sen şehit babasısın diye eteğime yapıştılar.Yavrumun kabrine götürdüler. Bayrama ya bi
gün var ya iki gün. Duvara nasıl vurmuşsam vurmuşum haberim yok. Burnum kırılmış, her tarafım kan olmuş tabii. Oradan beni alıp götürmüşler.
Oğlum, idam edilmezden önce nişanlı bacısına mektup yazıyor. Mektubu onlar götürdü. "Bacım" diyor, "Sen sen ol, başını falan açma. Namazını kıl, orucunu tut." Nasihat ediyor. Sonra, ilhan kardeşine bir şeyler yazıyor. Diyor ki, "Babamın sözünden çıkma. Aman ha aman, namazında ol, orucunda ol, İslâm yolundan ayrılma. Aynen böyle diyor. Bize ayrıca yazmadı. Yazıp yazmadığı
o mektupçuk işte. Ben nasıl yaşayım oğlum. Halime bakın halime.
Hocalar çok şey anlattılar, idam edilen yere gelmişler.
Benim Fikri'min eli kolu bağlıymış zincirlen. Elimi kolumu açın diye bağırmış. Namazımı kılacağım, demiş. Zincirini çözmüşler, oğlum, önce abdest almış, Kur'an okumuş, iki rekat namaz kılmış... Sonra işte Allah demiş, hep, Allah'ı anmış her soluğunda. Avukatı vardı. O gitmemiş. Dayanamam ben demiş gitmemiş işte.
İdam edilmeden önce ziyaretine gittimdi. Yanımda kızım vardı.
Ağlıyorum habire, kendimde değilim. Canım da yanıyor, kolay mı?
Bana kızdı: "Allah için ölmek güzel baba, dedi, metin ol, dedi. Teselli verdi yavrum bana.
Bacısına da öğüt verdi.
Müslüman Türk kızı gibi ol, dedi, İslâmı öğren, yaşa dedi durmadan.
Ölümden hiç korkmuyordu yavrum... Korkmadan da gitti.
Ağlıyordu Ümmet Amca. Onu acısıyla baş başa bırakmak içime sinmedi. Onu yoksulluğu ile yerin dibinde inlemelerle terk etmek hoş değildi. Ne var ki, ben de Fikri gibi biriydim. Tek farkım, o kurtulmuştu, ben ise hâlâ imtihan içeri imtihandaydım. Ayrıldım Ümmet amcadan.
Ağlıyordu o...
![]()
Veyis ATEŞ
vates@tvnet.tv.tr
Hayır Demezsem Namerdim
03 Ağustos 2010 Salı
CHP PM Üyesi Prof. Dr. Süheyl BATUM ““AKP Anayasası ile ilgili sorular/cevaplar” konulu bir yazı yayınlamış.
Değişik TV kanallarında “kadrolu polemikçi” olarak görev yapan ve her fırsatta yandaş medya tanımı yapan bir köşe yazarı da BATUM’un bu yazısını aynen almış ve başlık olarak da “Referandumda neden hayır demeliyiz” cümlesini kullanmış.
Bu yandaşlık olmuyor tabi!
Aracıyı geçelim, BATUM’a kulak verelim.
“Anayasa neden önemlidir?” sorusuna şöyle cevap vermiş Süheyl Bey.
“Çünkü toplumun, toplumdaki değişik grupların, katmanların isteklerini yansıtır. Onların ayrı ayrı haklarını korur. İşçilerin haklarına yer verir. Sendikasız çalıştırılanların, emeklilerin, işverenlerin, kadınların, çocukların, engellilerin, değişik mezheplerdeki yurttaşların, öğrencilerin, küçük esnafın, yargının, basın emekçilerinin, gazilerin ve bu ülke için canını vermiş şehit ailelerinin, TEKEL işçilerinin, çiftçilerin, tarım kesiminde çalışanların haklarını korur.”
Doğru mu, doğru.
“Anayasa Nasıl Yapılır?” sorusunun cevabı ise şöyle.
“Anayasa’yı yaparken, tüm bu grupların temsilcileri çağrılır, görüşleri alınır, talepleri alınır. Anayasa bu taleplerin tümüne yer verebildiği oranda demokratik bir anayasa olur. Ve anayasa, ancak böylece bir “toplum sözleşmesi” olur.”
Doğru mu; bu da doğru.
Hoca bundan sonra şöyle devam ediyor.
“AKP Anayasa’yı böyle mi yaptı?”
“Hayır. AKP tek başına Anayasa’yı yaptı. Hiçbir partinin görüşlerini almadı. Tüm sivil toplum örgütlerine “üç gün süre” verdi. CHP’nin “üç maddeyi ayırıp, diğerlerini beraber oylama” önerisine cevap bile vermedi. Bugüne kadar yapılan tüm çalışmalara, diğer partiler ya da sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanan taslaklara dönüp bakmadı bile.”
İşte burası Hoca’ya “Dur” deme yeri.
AK Parti’nin son hamlesiyle birlikte, mevcut iktidarın 3. Anayasa değişikliği hamlesi bu.
Köksal TOPTAN’ın TBMM Başkanı olduğu dönemde partilere yapılan çağrılar; Ergun ÖZBUDUN Hoca’nın öncülük yaptığı Yeni Anayasa Çalışmaları sırasında kopan fırtınalar hala zihinlerde taptaze duruyor.
Bunlardan hangi birine, hangi komisyona anamuhalefet destek verdi, hatırlayan var mı?
Hoca bir de “Anayasa tek parti tarafından yapılabilir mi?” diyor ve cevabı yapıştırıyor.
“Hayır. Çünkü o zaman “toplum sözleşmesi” olmaz, “parti anayasası” olur. “AKP anayasası” olur.”
E peki Hocam, bundan önceki Anayasa’yı çok partili bir parlamento mu yaptı?
82 Anayasa’sını yapanların, yaptıranların bir kısmı hala hayatta.
Kimdi onlar; sendika yöneticisi mi, parti başkanı mı, muhtar mı?
Bu değişiklik toplum sözleşmesi olmuyor, parti Anayasası olursa, 82 Anayasası neyin yasası?
Hem “açık açık” söyler misiniz bu değişikliğin neresi kötü?
Darbecileri koruma altına alan Anayasa’nın geçici 15. Maddesi kaldırılacak; 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılacak. Ve hatta darbe planı dâhil, askerlik mesleği dışında işlerle uğraşanlar sivil mahkemelerde yargılanacak.
Bunun neresi kötü?
Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan ihraç edilen askeri personele; yargıya başvurma, hak arama hürriyeti ve savunma hakkı verilecek.
Bunun neresi kötü?
İsim, resim, kimlik bilgisi ve hatta telefon numarası gibi özel bilgiler gizli olacak. Bu bilgilerin kayda geçirilmesi kişinin rızasıyla olabilecek. Fişleme tarih olacak. Fişlenen vatandaş hesap soracak.
Bunun neresi kötü?
Hakkında soruşturma yürütülen işadamları vergi borcundan dolayı yurt dışına çıkamıyor. Bundan böyle hakkında hâkim kararı olmayan her işadamı yurt dışına çıkabilecek.
Bunun neresi kötü?
Memurlara toplu sözleşme hakkı verilecek. Aynı hak emeklilere de verilecek. Haksız ceza aldığına inanan memur mahkemeye gidebilecek.
Bunun neresi kötü?
Sendika, Birlik ve Konfederasyon temsilcilerinden oluşan “Ekonomik ve Sosyal Konsey” anayasal güvenceye kavuşturuluyor. Ekonomi politikalarında etkin olacak konseyin çalışmalarında iktidarların inisiyatifi azaltılıyor.
Bunun neresi kötü?
Devletle vatandaş arasında yaşanan sorunlar mahkemeye gitmeden çözülebilecek. Ayrıca vatandaş memnun kalmadığı yargı kararlarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabilecek.
Bunun neresi kötü?
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, gazi ve şehit yakınları anayasal güvenceyle ayrıcalıklı hale getiriliyor.
Bunun neresi kötü?
Artık benim, senin, onun, hepimizin oylarıyla oluşan partiler, üç-beş oyla kapatılamayacak.
Bunun neresi kötü?
Hep yargıya müdahale haberleriyle gündeme gelen HSYK’nı üye sayısı 7 den 22 ye çıkacak. Üyeler bugüne kadar olduğu gibi sadece Danıştay ve Yargıtay’dan değil, 13 bin kürsü hâkimi arasından da seçilebilecek.
Bunun neresi kötü?
Getirin daha iyisini; referandumda hayır demesem namerdim
Buna göre % 54.1 EVET çıkıyor.
Bütün herkes
ben hakiki sağcıyım diyen
ben hakiki solcuyum diyen evet diyor.
Demeyenler
Onlar sadece konuşuyor.
Ahmet Özal
Benim şahsi oyum EVET diyor
ama DP li Cindorukla yan yana oturup
Parti hayır diyor diyor.
Ama bu mesele şahsi
Parti ile alakası yok.
Kıymetli hemşerilerim Bu bir dayatma Anayasa degişikli,gi deyip Parti kararı ile hayır diyenler parti mensuplarını disilin kuruluna verenler nasıl sosyal demokrat olabilir ve nasıl insan iradesine ipotek konur anlamadım gitti
Bizim siyasiler bunu bir siyasi manevra görüyor malesef degişiklik oylanmasa erken seçime gidilir diye memleketi siyasi arenaya çevirdiler malesef
Bumu Demokrasi bumu insan hakları bumu sosyal demokratlık bumu milliyetçi muhafazakarlık parti ve genel başkanlar olarak niye çıkıp demiyorlar ben seçmenime karışamam bu anayasal bir haktır isteyen istedigi oyu kullanır amma benim oyum evet veya hayır diye konuşsalar işte o zaman ben inanırım ki bunların hepsi samimi ve dürüst devlet adamı malesef bu yazarın yazısındada anlaşılacagı gibi tekrar buraya kopyalayıp yapıştırıyorum
E peki Hocam, bundan önceki Anayasa’yı çok partili bir parlamento mu yaptı?
82 Anayasa’sını yapanların, yaptıranların bir kısmı hala hayatta.
Kimdi onlar; sendika yöneticisi mi, parti başkanı mı, muhtar mı?
Bu değişiklik toplum sözleşmesi olmuyor, parti Anayasası olursa, 82 Anayasası neyin yasası?
Hem “açık açık” söyler misiniz bu değişikliğin neresi kötü?
Darbecileri koruma altına alan Anayasa’nın geçici 15. Maddesi kaldırılacak; 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılacak. Ve hatta darbe planı dâhil, askerlik mesleği dışında işlerle uğraşanlar sivil mahkemelerde yargılanacak.
Bunun neresi kötü?
Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan ihraç edilen askeri personele; yargıya başvurma, hak arama hürriyeti ve savunma hakkı verilecek.
Bunun neresi kötü?
İsim, resim, kimlik bilgisi ve hatta telefon numarası gibi özel bilgiler gizli olacak. Bu bilgilerin kayda geçirilmesi kişinin rızasıyla olabilecek. Fişleme tarih olacak. Fişlenen vatandaş hesap soracak.
Bunun neresi kötü?
Hakkında soruşturma yürütülen işadamları vergi borcundan dolayı yurt dışına çıkamıyor. Bundan böyle hakkında hâkim kararı olmayan her işadamı yurt dışına çıkabilecek.
Bunun neresi kötü?
Memurlara toplu sözleşme hakkı verilecek. Aynı hak emeklilere de verilecek. Haksız ceza aldığına inanan memur mahkemeye gidebilecek.
Bunun neresi kötü?
Sendika, Birlik ve Konfederasyon temsilcilerinden oluşan “Ekonomik ve Sosyal Konsey” anayasal güvenceye kavuşturuluyor. Ekonomi politikalarında etkin olacak konseyin çalışmalarında iktidarların inisiyatifi azaltılıyor.
Bunun neresi kötü?
Devletle vatandaş arasında yaşanan sorunlar mahkemeye gitmeden çözülebilecek. Ayrıca vatandaş memnun kalmadığı yargı kararlarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabilecek.
Bunun neresi kötü?
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, gazi ve şehit yakınları anayasal güvenceyle ayrıcalıklı hale getiriliyor.
Bunun neresi kötü?
Artık benim, senin, onun, hepimizin oylarıyla oluşan partiler, üç-beş oyla kapatılamayacak.
Bunun neresi kötü?
Hep yargıya müdahale haberleriyle gündeme gelen HSYK’nı üye sayısı 7 den 22 ye çıkacak. Üyeler bugüne kadar olduğu gibi sadece Danıştay ve Yargıtay’dan değil, 13 bin kürsü hâkimi arasından da seçilebilecek.
Bunun neresi kötü?
artık partiler ve liderlere seçmeninin haddini bil demesi sanırım vatandaşımızın en dogal hakkı ve iradesi olsa gerek zaten irade ile kullanılmayan oy oy degildir
Selamlar
Kıymetli hemşerilerim Bu bir dayatma Anayasa degişikli,gi deyip Parti kararı ile hayır diyenler parti mensuplarını disilin kuruluna verenler nasıl sosyal demokrat olabilir ve nasıl insan iradesine ipotek konur anlamadım gitti
Bizim siyasiler bunu bir siyasi manevra görüyor malesef degişiklik oylanmasa erken seçime gidilir diye memleketi siyasi arenaya çevirdiler malesef
Bumu Demokrasi bumu insan hakları bumu sosyal demokratlık bumu milliyetçi muhafazakarlık parti ve genel başkanlar olarak niye çıkıp demiyorlar ben seçmenime karışamam bu anayasal bir haktır isteyen istedigi oyu kullanır amma benim oyum evet veya hayır diye konuşsalar işte o zaman ben inanırım ki bunların hepsi samimi ve dürüst devlet adamı malesef bu yazarın yazısındada anlaşılacagı gibi tekrar buraya kopyalayıp yapıştırıyorum
E peki Hocam, bundan önceki Anayasa’yı çok partili bir parlamento mu yaptı?
82 Anayasa’sını yapanların, yaptıranların bir kısmı hala hayatta.
Kimdi onlar; sendika yöneticisi mi, parti başkanı mı, muhtar mı?
Bu değişiklik toplum sözleşmesi olmuyor, parti Anayasası olursa, 82 Anayasası neyin yasası?
Hem “açık açık” söyler misiniz bu değişikliğin neresi kötü?
Darbecileri koruma altına alan Anayasa’nın geçici 15. Maddesi kaldırılacak; 12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılacak. Ve hatta darbe planı dâhil, askerlik mesleği dışında işlerle uğraşanlar sivil mahkemelerde yargılanacak.
Bunun neresi kötü?
Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan ihraç edilen askeri personele; yargıya başvurma, hak arama hürriyeti ve savunma hakkı verilecek.
Bunun neresi kötü?
İsim, resim, kimlik bilgisi ve hatta telefon numarası gibi özel bilgiler gizli olacak. Bu bilgilerin kayda geçirilmesi kişinin rızasıyla olabilecek. Fişleme tarih olacak. Fişlenen vatandaş hesap soracak.
Bunun neresi kötü?
Hakkında soruşturma yürütülen işadamları vergi borcundan dolayı yurt dışına çıkamıyor. Bundan böyle hakkında hâkim kararı olmayan her işadamı yurt dışına çıkabilecek.
Bunun neresi kötü?
Memurlara toplu sözleşme hakkı verilecek. Aynı hak emeklilere de verilecek. Haksız ceza aldığına inanan memur mahkemeye gidebilecek.
Bunun neresi kötü?
Sendika, Birlik ve Konfederasyon temsilcilerinden oluşan “Ekonomik ve Sosyal Konsey” anayasal güvenceye kavuşturuluyor. Ekonomi politikalarında etkin olacak konseyin çalışmalarında iktidarların inisiyatifi azaltılıyor.
Bunun neresi kötü?
Devletle vatandaş arasında yaşanan sorunlar mahkemeye gitmeden çözülebilecek. Ayrıca vatandaş memnun kalmadığı yargı kararlarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabilecek.
Bunun neresi kötü?
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, gazi ve şehit yakınları anayasal güvenceyle ayrıcalıklı hale getiriliyor.
Bunun neresi kötü?
Artık benim, senin, onun, hepimizin oylarıyla oluşan partiler, üç-beş oyla kapatılamayacak.
Bunun neresi kötü?
Hep yargıya müdahale haberleriyle gündeme gelen HSYK’nı üye sayısı 7 den 22 ye çıkacak. Üyeler bugüne kadar olduğu gibi sadece Danıştay ve Yargıtay’dan değil, 13 bin kürsü hâkimi arasından da seçilebilecek.
Bunun neresi kötü?
artık partiler ve liderlere seçmeninin haddini bil demesi sanırım vatandaşımızın en dogal hakkı ve iradesi olsa gerek zaten irade ile kullanılmayan oy oy degildir
Selamlar
Yargı Türk Milleti adına faaliyette bulunuyorsa ve yargı bağımsız olacağı iddia ediliyorsa neden Anayasa nın yargı değişikliği ile ilgili maddesinde meclis de grubu olan siyasi partiler adalet komisyonuna 5 er milletvekili vererek HSYK ve Anayasa Mahkemelerine atanacak adayları komisyon halinde meclise sunarlar diye bir madde değil de neden meclis de milletvekili çok olan parti seçecek gibi düzenlendi yargı ya üye atamak sadece akp nin veya gelecek de iktidar olacak partinin mi tekelin de olması mı demokratik yoksa grubu olan partilerin eşit bir şekilde aday gösterdikleri yargı mensuplarını komisyon kararı ile meclise sunması mı ?
Toplumlar bugünlerin hesabını değil yarınların hesabını yapmalıdır. Bugün muhalefette olan partiler siz istemesenizde bir gün iktidar olacaklar. Sultan Süleymana kalmadı bu dünya Sezen Aksu nun şarkısında dediği gibi Akp yemi kalacak bir ömür boyu iktidar ?
Muhalefet partileri iktidarın her yaptığına koltuk değneği olma gibi bir görevi yoktur.
MHP - Türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmesi için destek vermedi mi ? Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah gülün seçilmesi için de destek verdi.
CHP - bugün Tayyip Erdoğan başbakan sa Deniz BAYKAL' ın desteği ile olmadı mı ?
(2003 yılında chp nin desteği ile Tayyip Erdoğan' ın yasağı kaldırıldı)
Anayasa değişikliğini akp kendisi hazırlamış sonra partilerin görüşünü almak için randevu istemiştir ilk MHP sonra CHP ve son olarak bdp de kürtler ile ilgili bir madde olmadığını anlayınca hayır oyu vereceğini açıklamıştır. MHP –CHP yargı akp tarafından, siyasallaşacağı için bdp ise kürtler ile ilgili bir değişiklik olmadığı için karşı durmaktadırlar. Akp 8 yıllık kazanımlarını garanti altına alması için bu anayasa değişikliği yürürlüğe girmesi gerekmektedir.
Milletvekili adaylarını genel başkanların millete bu vekili seçeceksiniz diye dayattığı bir sistemde, iktidar partisi nin milletvekilleri genel başkanın işaret ettiği yargı mensubu nu milletvekili hayır oyu verebilir mi ?
Hem iktidar hem de muhalefet Milletvekilleri otomatik makine gibi ellerini kaldırıp indirmektedirler. Genel başkanın görüşüne göre karar vermektedirler. Son 8 yılda hangi babayiğit milletvekili genel başkanın aksine oy kullanmıştır Mecliste ?
12 Eylülün Siyasi Partiler ile ilgili maddesi dururken hangi demokrasiden bahsediyorsunuz Milletvekilin düşüncesi ve iradesi genel başkan tarafından, ipotek altına alınmış olan bir padişahlık sisteminde kimse vekil özgür idaresi ile kanunlarda oy kullanıyor demesin.
Milletvekilleri adaylarını ben seçmiyorsam iktidar partisine de yargıya üye atamasına HAYIR demem en demokratik hakkım.
Toplumlar bugünlerin hesabını değil yarınların hesabını yapmalıdır. Bugün muhalefette olan partiler siz istemesenizde bir gün iktidar olacaklar. Sultan Süleymana kalmadı bu dünya Sezen Aksu nun şarkısında dediği gibi Akp yemi kalacak bir ömür boyu iktidar ?
Çoğunluğun sözü olmalı
Sizce de öyle değil mi?
Zaten bu yüzden şiddetle savunuyoruz.
Çoğunluk ne derse O olmalı.
Bir toplumun bütün fert ve liderleri neyi daha güzel ve ne kadar dogru yaparız diye irade ortaya koymasa yıkılmaya ona buna payanda ve maşa olmaktan öte gidemeyiz
tenkit mekanizması her zman zarar getirir yarar degil
İnanın şu an hiç bir partiyi tutmuyorum tutmamda ancak yapılabilecek olanın en iyisini yapanı alkışalrım.
Şunuda unutmayalım ne bu toplum nede partiler ve onun liderleri bu toplumu düzeltip devletimizi muassır medeniyetin üstüne taşıyamaz ancak tövbe edewr yönlerini allahın hukukuna ve adelete çevirirlerse o başka sanırım Büyük hidayet bu milletin ve bu ümmetin üstüne inmedikçe düzelmeyecek
Ben her parti iktidarında tam 25 yıldır devlet memurlugu yapıyorum vallahi her gelen bir öncekinden daha partizan ve daha fazla hırsız ve adam kayırıyor bu mesele ile girilirse yanlış olur zira hepsi aynı şeyi yapıyor sadece oran ve orantısı degişik MHP li kardeşlerimin affına sıgınarak yazıyorum saglık bakanı osman durmuşun kardeşi Kadro şube müdürü oldu adam sanki saglık bakanı benim hizmetlimi çok özür kapıcımı Müdür yarımcısı olarak görevlendirdiler bu adamın yüzünden koca Müsteşar İSTİFA ETTİ
Amma burada şu incelik var devlet bahçeli kesinlikle razı olmaz olmaz amma yanlışa razı gibi bir ortam vardı şimdide aynı şeyler var
KARDEŞLERİM BU ÜLKENİN TEPESİ BAŞKA ORTASI BAŞKA SONU BAŞKA
Üstat Necip Fazıl Kıssaküregin deyişi ile
Üç katlı ahşap bie ev her katı ayrı alem
Üstkatta elinde tesbih aglıyor baba annem
Orta katta kumar oynar annem ve aşıkları
Alt katta kızkardeşimin tamtamda çıglıkları
Boşuna tarışıp duruyoruz Bir milletin fertleri OYUNU RÜŞVET OLARAK SİYASİLERE PEŞKEŞ ÇEKERSE O MİLLET İFLAH OLMAZ.
MALESEF EN BÜYÜK RÜŞVETCİ VATANDAŞIN KENDİSİ.
ÖNCE TOPLUMUN TERBİYE OLMASI LAZIM SANIRIM
selamlar
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Habertürk televizyonunda katıldığı bir programda bu isimlerin görüşlerinin alınmadığını, buna rağmen sanki alınmış gibi haber yapıldığını söyledi. Ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil ve sanatçı Mustafa Sandal da bu konuda ilgili gazeteden aranmadıklarını doğruladı. "Referandumda vereceğim oyun rengini saklamak benim en demokratik hakkım." diyen Erbil, "Bu konuyla ilgili Habertürk gazetesinden hiçbir muhabir kayıtlı röportaj yapmamıştır." dedi.
Hepiniz biliyorsunuz ki, bu şahıslar HAYIR diyecek ! İyi düşünün AKP iktidarının hışımına uğrayarak bu güne kadar kaç Gazeteci işinden atıldı, Kaç TV ve Gazete yandaş medyanın eline geçti? Kaç Subay intihar etti, ekonomi ve krizi yönetemediğiniz için kaç işadamı intihar etti? Bugün ülkenin en anlı şanlı İşadamları bile bu hükümet hakkında aleyhte ''Demeç'' veremiyor. Koca Sinan AYGÜN adı Ergenekon'a bulaştırılıp susturulmadı mı? Milleti, Darbe olacak diye korkutup, ülkeyi kocaman bir Korku Cumhuriyetine çevirdiniz! Bu parti yönetiminin zihniyetinde Demokrasi bir araçtır(Başkabakın bu yönde bir konuşması var). Başarabilirse ülke İran'daha beter bir SİVİL DİKTA yönetimine dönüşecek, bu olursa şimdiki AKP'yi savunanların bile aleyhine olur ama iş işten geçmiş olur.
Polen Bey ;
Bu Heronların görüntüleri ve Askeri yetkisizlerin tavırları hakkında ne diyorsunuz?
Ayrıca;
MHP meclis üyesi hakkındaki iddialar ve Antalya kemer bld başkanın icraatlari hakkında ne dersiniz?
Yine Büyük Birlik Partisi ki onlarda Ülkücü ve 12 Eylül 1980 ve sonrasını onlar da yaşadı, referandum a "EVET" derken siz bir ülkücü olarak nasıl hayır diyebiliyorsunuz?
Yoksa siz 12 Eylül 1980 de herhangi bir şey yaşamadınız mı? Siz de darbecilerle birliktemiydiniz darbeleri destekliyor musunuz?
Benim size tavsiyem o yıllara dönerek elinizi vicdanınızın üzerine koyup biraz tefekkür etmeniz partiyi falan bir tarafa bırakın biz Anayasa değişikliğini oyluyoruz milletvekili seçmiyoruz.
Siz istemesenizde "EVET" çıkacak.
Bende şovmen M.Ali ne oy atacak diye merak ediyordum :) Fakat takdir ettim, oyum bende gizli kalsın demiş.
Ekranlarda tuman indirmeye evet, demokrasiye hayır demesin?
Der mi ?
Mehmet Ali de mi MHP li ?
Tuman ne looooooooooo
Hayır propagandası serbest işte daha nasıl olsun, darbe anayasası referandum edilirken "evet" propagandası serbest "hayır" propagandası yasaktı...
Şimdi bırakın "hayır" propagandasını; hayırcılar neredeyse milletin kafasına silah dayayacak, en fevri çıkışlar ve söylemler hatta iftiralar hayırcılardan hangi korkudan bahsediyorsunuz..? Bu korku cumhuriyeti lafı şehir efsanesine dönüşmüş sayenizde herkes heryerde herşeyi konuşuyor kim kimden çekiniyor da lafını esirgiyor burada yazıp çizenler kendini kahraman zannetmesin, pisliğe direk yada dolaylı bulaşan elbette hesabını verecek.
Film izler gibi canlı yayında Mehmetçiğin şehid oluşunu izleyenler ve bunu savunmaya çalışanlar korksun,
Referandumdan çok, hükümete güvenoyu oylamasına, hükümete bir ders verme oylamasına dönmüştür.
Bu nedenle bir sıkıntı varsa da, perdenin arkasına geçilince herkes vicdanını sorgulayacaktır.
Bu sayın polen bile olsa :D
Sevgili arkadaşlar bir anımı anlatayım Lütfen insani ve vicdani bir yürek ile okuyup degerlendirelim Siyaset ve Parti ile degil
Yıl 1985 Diarbakır Galip Deniz kışlasında yani 7 kolorduta baglı Topçu taburunda askeriz ben 3. taburdayım astgmeniz 1 topçu taburunda astg okul arkadaşım var bölük komutanı yüzbaşı Muttalip bey
Mutalip bey yagmurun altında dahi namazını kaçırmayan dürüst namuslu Karargah servis bölügünün komutanı bölügü çok disiplinli ve başarılı bir bölük herkes bilir Karargah servis bölükleri çok laş ve düzensiz ve disiplinsiz olur bu subay agabeyimiz çok saygılı insan ve devlet ilişkisine çok dikkat eder bizi evinde dahi agırlayan bir komutanımız biz terhis olduktan sonra yüzbaşı Muttalip beyi ordudan atarlar.
SUÇU ne suçu beş vakit namaz kılmak hanımı kapalı tesettürlü ordu evine almazlar haremlik selamlık oturur
çok disiplinsiz askere laf geçiremez siçili bozuk başka başka suç yok
ben şahidim onun bölügü bizim bölüklerden daha iyi hizmet ederdi taburunda çalışmayan araç yoktu
Ordudan atılınca agabeyimizi URFA BELEDİYESİ işe alır ancak nasıl olduysa olmuş kardeşimiz cinnet geçirip kendini çatıdan aşagıya atmış ve ölmüş
Şimdi;
Bu kardeşimin hesabını kim verecek Maddi ve manevi
Dul kalan kardeşimizin yani eşinin dünyasını kim düzeltecek
Yetim kalan iki çocugun baba kucagını kim tekrar getirecek
ALLAHIN AŞKINA SORYORUM şu yazıyı AGLAYA AGLAYA YAZIYORUM
Şimdi bu anayasada bu ordudan ihraçlara yargı yolu açılıyor bumu kötü mutaliplerin ölmemesi sürüm sürüm sürünmemesimi kötü
Yine Nizipli bir kardeşimiz hanımı kapalı ve erzak işlerinde üstlerine bu günün parasıyla günlük 1000 tl yedirmedigi için uzman çavuştu işten atıldı daha sonra urfada işe girdi hala moralmen çöküntü içinde
ALLAH AŞKINA BEN YÜREGİMDEKİ MUTTALİM YÜZBAŞIMIN ARKASINDAN GELEN VE ORDUDAN ATILAN YENİ MUTTALİPLERİN YARGIDA HAKKINI ARAMALARINA EVET DİYORUM.
Hepiniz biliyorsunuz ki, bu şahıslar HAYIR diyecek ! İyi düşünün AKP iktidarının hışımına uğrayarak bu güne kadar kaç Gazeteci işinden atıldı, Kaç TV ve Gazete yandaş medyanın eline geçti? Kaç Subay intihar etti, ekonomi ve krizi yönetemediğiniz için kaç işadamı intihar etti? Bugün ülkenin en anlı şanlı İşadamları bile bu hükümet hakkında aleyhte ''Demeç'' veremiyor. Koca Sinan AYGÜN adı Ergenekon'a bulaştırılıp susturulmadı mı? Milleti, Darbe olacak diye korkutup, ülkeyi kocaman bir Korku Cumhuriyetine çevirdiniz! Bu parti yönetiminin zihniyetinde Demokrasi bir araçtır(Başkabakın bu yönde bir konuşması var). Başarabilirse ülke İran'daha beter bir SİVİL DİKTA yönetimine dönüşecek, bu olursa şimdiki AKP'yi savunanların bile aleyhine olur ama iş işten geçmiş olur.
Her zamanki gibi benim yazdıklarıma makul ve inandırıcı cevaplar verilmiyor, görmezden geliniyor!? Koro halinde klişe parti sloğanları! Yoksa HAYIR çıkacak endişeleri mi başladı? Bakın neredeyse AKP'li ve malum Cemaatin resmi sitesi sayılan bu sitede bile ara kapanmak üzere:) Haa, bir de kimse eski hatıralar adı altında timsah gözyaşları ile ajitasyon yapmasın? Eğer sadece namaz kılıyor diye bir subay atıldı ise atan şerefsiz komutanı suçlu, ama O subay hepsi birbirini çekemeyenve sevmeyen sayısız tarikat ve Cemaate üye diye atıldı ise az bile yapmışlar. Katıldığım birçok Işık evleri toplantısında; TSK'ni ele geçirin Harbiyeyi kazanın dediklerine defalarca şahit oldum.Her kurum kendini korumaya mecburdur!...
Ya arkadaş korku cumhuriyeti deniyo,kaç gazeteci işten atıldı deniyo,dikta yönetimi deniyoo ama nasıl oluyosa açık açık çıkıp burdan hayır propagandası yapılıyo.üstelik çirkin iftiralarla.12 eylül ihtilalinden sonrada hükümete böyle uluorta serbestçe,her ağzınıza geleni söyleyebiliyomuydunuz.korku cumhuriyeti orasımıydı burasımı.bide timsah gözyaşlarından bahsediliyo,demekki zamanında timsah gözyaşları çok dökülmüş ben ülkücüyüm falan fistan diye.eğer ülkücüyseniz şimdi intikam zamanıdır.buyrun değerlendirin.
Hasan bey ben 1980 yılında Antev valiliginin 3 kat altında tam 11 gün işkence gördüm işkencenin her türlüsünü bilirim solcu yazar bekir YILDIZDA vardı yanımızda
O soguk betonda sabaha kadar yatarsın gecenin 3 ünde uykunun en tatlı zamanında seni işkenceye alır çapraz sorguya tutarlar
Günde bir defa tuvalete gidersin ondada kapı açıktır bi kişide kapının önünde sıra bekler insan rezil olsun diye ve ayaklarınız elleriniz şitir aygınızın üstünde şişten duramassınız ıgınıpta tuvalet ihtiyacı için
BEN BU KADAR ZULÜM YAPAN ASKERİ DAYATMAYLA ÜLKEYİ YILLARDIR BÜYÜTMEYEN
BİR BAŞBAKANI ASAN BİR BAŞBAKANI KUŞUNLAYIP ÖLMEYİNCE SONRA KALP KRİZİ GEÇİTTİREN BU ZİHNİYETİ SAVUNAN İNSAN VE ZİHNİYETİ ALLAHA HAVALE EDİYORUM
MUTTALİP YÜZBAŞIYI BEN BİR YIL TANIDIM TEK SUÇU MİLLİ GAZETE OKURDU BENDE O ZAMAN ÜLKÜCÜYDÜM ÇOKDA GÜZEL ANLAŞIRDIK HALA BU İNSANA ACIMIYANA ALLAH ACISIN
Bazı insanlar sabahlara kadar benide gelir alırlar diye .... korkusu ile uyuyamayanları çok iyi bilirim.
Nizip haricinde her yere kaçıp saklananlarıda çok iyi bilirim
Dışarı çıkınca bize selam vermeyen selamımızı almayanlarıda çok iyi bilirim
Anarşi döneminde yolda yürürken kırk sefer arkasına bakanlarıda çok iyi bilirim
Sevgili kardeşim YILMA DURAK KARDEŞİMİZE DOGUNUN BAŞBUGU derlerdi sözünün geçmedigi yer yoktur bazıları onu ancak gatedeki resminden tanır bu insan 12 Eylülden sonra COP soktuklarını mahkemelerde aglaya aglaya anlattı
BU GÜN YILMA DURAK VE BİZİM GENÇLİK YILLARIMIZIN İNSANLARI ANAYASAYA EVET DİYORSA SEN ONA BAK
RAHMETLİ MUHSİN YAZICIOGLUNUN EMANET BIRAKTIGI PARTİNİN NEREYE OY ATTIGINA BAK
GERİSİ BOŞ BELEŞ LAFLARLA İNSAN KALBİ KIRAN BUNDANDA ALLAH KORKUSU DUYMAYAN SİYASİLERE İNSANLARA BAKMA
SELAMLAr HEMŞERİM
Acaba Mehnet Ali Erbil
ne oy verecek.
Çok merak ettim.
Tarafsız ayakları ile Ülkücülere akıl vermeye çalışanlar acaba neyin peşinde? Bir gurubun görüşünü ancak O gurup üyeleri açıklayabilir.Lütfen bundan vazgeçin.Sözde eski Ülkücüler evet diyecekmiş? Elbette dava ile ilişkisini yıllar önce kesmiş kişiler çıkabilir ama yüzleri kızarmadan sembolik kimi isimleri evetçi diye açıklayanlar Allah'tan da mı korkmazlar?
12 Eylül'ün gerçek mağdurları ne diyor?
02 Ağustos 2010 Pazartesi 23:20
Türk milliyetçilerinin “ağabeyi” Yılma Durak, 12 Eylül 2010 referandumundaki kararını “Hayır” olarak açıklıyor.
GAZETE5/ Selda Öztürk KAY- Milliyetçi camiada “Doğu’nun Başbuğ” u olarak bilinen Yılma Durak, 12 Eylül darbesinden sonra tutuklandı, 6 yıl hapis yattı. Alparslan Türkeş'in sağ kolu olan Durak, uzun yıllar MHP'nin teşkilatlanmasında önemli roller oynadı. MHP ve Ülkücü kuruluşlar davasından yargılanan Durak, Mamak Cezaevi’nde yaşadığı acı dolu günleri hatırlarken “12 Eylül'ü yapanların sembolik de olsa yargılanması taraftarı olduğunu” dile getiriyor.
Ancak Türk milliyetçilerinin “ağabeyi” Yılma Durak, 12 Eylül 2010 referandumundaki kararını “Hayır” olarak açıklıyor.
“Ben referandumda tabii ki ‘Hayır’ diyeceğim. Ancak bizim bu kararımızın nedeni kesinlikle ‘siyasi’ karardan farklı” diyen Durak, kararının gerekçesini ise şu sözlerle anlatıyor:
“Ben 12 Eylül’ün çok ciddi mağdur olmuş insanıyım. Bugün, geçici 15. Madde ile ilgili olarak 12 Eylül ile hesaplaşılacağı, sorumluların yargılanacağı söyleniyor. Bunların hiçbiri doğru değil. Bir kere zaman aşımı geçerliliğini sürdürüyor. Bununla ilgili olarak Meclis’te mücadele edilmeliydi. Böyle bir şey yok. Dolayısıyla ben mutfakta hazırlık yapıldığı kanaatindeyim. Bu Anayasa değişikliğine hayır diyorum.”
Mustafa Verkaya
Ozan Arif
Yusufiyeliler
Sadi Somuncuoğlu
Yaşar Okuyan
Abdullah Alay
Mahmut Kokmaz
Ali Güngör
Yusufiyeliler Derneği Başkanı Ahmet Yılmaz;
Ülkücüleri temsil ettiği ileri sürülen bazı kuruluşların internet ortamında sanal dernek ve vakıflarla AKP şakşakçılığına soyunduğunu söyledi. Bu kesimlerin, Türk milliyetçilerinin kafasını karıştırdığına dikkat çeken Yılmaz, “Ülkücü Hareketin pınar suyuna lağım suyu karıştırma heveslisi bu gafilleri kınıyoruz. Yakın tarihte binlerce şehidimiz ve onbinlerce gazimizle taçlanan “YUSUFİYE” kavramını AKP ihanetinin yanında göstermenin, mücadelemizi inkar ve hatta karalamak anlamına geldiğini düşünüyoruz” dedi.
Yılmaz, referandumda “Evet” diyeceğini açıklayan ülkücülerin 15. madde değişikliğini bu desteğe gerekçe göstermek adına ortaya attığını da söyledi. Ülkücülerin “Oltanın ucuna takılan yeme kanmayacağını” belirten Yılmaz, “Ülkücü Hareketin bilirkişisi Yusufiyeliler 1 gram bal yemek için 40 kilo odun yemeyeceklerdir” diye konuştu.
Bütün eski liderlerin referandum oy tercihleri daha geniş olarak: www.gazete5.com'dan geniş olarak okuyabilirsiniz.
Kİmse tarafsız ayaklarına yatmaz kimsede bu sitede bir siyasi partiyi çanak tutmaz herkesin bir görüşü düşüncesi var başkalarının düşüncesine saygısı olmayan insanların önce kendilerine saygılı olması lazım
Dedem derdi Oglum kork Allahtan korkmayandan
Lütfen ben kimsenin yazılarına cevap yazmıyor düşüncemi yazıyorum hoşunuza gitmiyorsa yazıma cevap vermek zorunda degilsiniz bende kimsenin yazısına muhatap alıp cevap yazmıyorum
Bu ülke ne AKP ye nede MHP ye muhtaç bu ülke çalışan hizme eden ülkenin ufkunu açan insana ve Allahın rahmetine muhtaç
Biz kavgadanda tartışmadanda kaçmayız amma haddimizi içtifgimiz bir bardak çayın yedigimiz bir lokma ekmegin hatırına saygımızı bozmuyoruz
Ben hak bildigimi söylemekten geri durmam Bulundugum yerde hırsızlık yapan AKP millet vekili ile 3-5 soysuzun ipligini pazara çıkardım sürgün etmek istediler olmadı Allahın izni ile hala görevimin başındayım
Amma bu demek degilki bütün AKP liler kötü başka Bir AKP li kardrşimiz 65.000 tl degerinde Tam vucut taraması yapan KEMİK ÖLÇÜM CİHAZINI alıp hastaneye bagışladı.
Ha! ŞU KADAR YAZAYIM BENİM YAZILARIMA UKELA BİR TAVIR İLE CEVAP YAZMAYA BENİ ŞU YAZDIGI USLUP İLE
//Tarafsız ayakları ile Ülkücülere akıl vermeye çalışanlar acaba neyin peşinde? Bir gurubun görüşünü ancak O gurup üyeleri açıklayabilir.Lütfen bundan vazgeçin.Sözde eski Ülkücüler evet diyecekmiş?//
saygısız ve uslupsuz bir şekilde cevap yazılırsa cevap hakkım doguyor ve çok sabırlıyımdır tam bir yıldır sabrediyorum sabrım kaçarrsa sohbet ortamından çıkar HAK VE HUKUKU KARŞININ USLUBU İLE CEVAP VEWRMEKTENDE KAÇINMAM
BURSA BİR SOHBET VE PAYLAŞIM YERİ kavga tartışma söz ve yaklaşımlar ile insanları incitme yeri degil LÜTFENNNNNNNNNNNNN herkes klavyesinden çıkan kelimeleri birdaha birdaha okusun ben gazete haberlerini yazıyorum KENDİ ŞAHSİ DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞÜMÜ DEGİL
BU yazılanların karşısında kendi görüşümü yazarsam çok daha farklı yazarım
LÜTFENNNNNN KIRILMADIGINIZ YERDE İNSAN KIRMAYINNNNNNNNNNN
AK Parti aleyhtarlığı ve düşmanlığı.
Muhalefet olmayı
yukardaki tanımla
yapmaya başlamışlar.
Her konuda ve her yerde düşmanlık.
Adamın çişi gelmiş tuvalet bulamamış altına kaçırmış
sebebi Ak parti.
Çekini senedini ödeyememiş sebebi Ak Parti
Herşeyi çözecek mi ki.
Bu kadar abartılı muhalefet yapınca
tabi kimse inanmaz.
Doğru ve uygulanabilir
muhalefet yapmak ta işin bir başka tarafı.
Her duyduğunuz muhalif abartıya
inanırsanız
veya
inanır gibi gözükürseniz
sonunda siz de
yanlışların
içine düşer.
Herkesi başka görüşte deyip
darbeci ve depot
bir anlayışa düşersiniz.
Sen konuşamazsın sadece ben konuşurum demek
Ben bu yasağı kamuoyunun
yorumuna bırakıyorum.
Kim Ülkücü kim değil.?
Bunu elbette hepimiz biliyoruz.
hayır'sızlar diye bi laf var bu aralar.
Referanduma evet demek insani ve vicdani bir borçtur,unutmayalımki bu necip millet demokrasi karşıtlarına 12 eylülde EVET diyerek ders vereceklerdir.